ÖZET

Bu çalışmayla, Millî Eğitim Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığınca yayımlanan “Dostluğun Gücü” adlı çocuk kitabının içeriği ele alınmaktadır. Tuba Benli tarafından kaleme alınan kitapta beş öykü yer almaktadır. Çalışma konusunu “Babaannem” başlıklı öykü oluşturmaktadır.

 

GİRİŞ

Çocuk yayınları, çocuğun duygu ve düşünce dünyasının gelişmesi ve biçimlenmesinde önemli işlevlere sahiptir. Çocuklara okuma beğenisi ve alışkanlığının kazandırılmasında, Türk ve dünya edebiyatının edebî değer taşıyan özgün örneklerinden yararlanılması gerektiği ifade edilmektedir. Çocuk yayıncılığı alanında büyük bir birikime sahip olan ülkemizde çocuklara önerilebilecek nitelikte yüzlerce yapıt bulunmaktadır.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) çocuk yayınları konusunda en yetkili organdır. MEB’le ilgili mevzuatta bu konuya özel önem verildiği gözlenmektedir. 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 34. maddesinde Yayımlar Dairesi Başkanlığının görevleri tanımlanmaktadır:

Öğretim kurumlarında kullanılması uygun görülen ders kitapları ile yönetici, öğretmen, Bakanlığın diğer personeli ve öğrenciler için kaynak ve yardımcı olacak eğitim dokümanları ile basılı evrak ve diğer uygun eserleri basmak ve bastırmak.”  (MEB, 1983).

Tuba Benli’nin yazdığı ve MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığının 08.07.2009 tarih ve 2693 sayılı onayı ile birinci defa 3000 adet basılan “Dostluğun Gücü”  adlı kitap MEB Bilim ve Kültür Eserleri dizisinde 1452 numarayla yayımlanmıştır (Benli, 2009). 

1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 2. maddesinde Türk Milli Eğitiminin genel amacı şöyle ifade edilmektedir:

“Türk milletinin bütün fertlerini, beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek.”  (MEB, 1973).

 

Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 12. maddesinde laik eğitimden söz edilmekte, 14. maddesinde ise eğitim araç-gereçlerinin bilimsel niteliklere sahip olması gerektiği dile getirilmektedir.

 

*Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bölümü öğrencisi

 
Misket Duasına ‘Âmin’

İktisadi ürünler ancak insan/teknoloji müdahalesiyle çoğalabilir. İşlenmiş ürünlerin üretim dışı etkenlerle çoğalmasını bilimsel açıdan açıklamak olanaklı değildir. Bilimin bu basit kuralı “Babaannem”  öyküsü için geçerli değildir:

0
0
0
s2sdefault


Ülkemizde  yaşanan sosyo-ekonomik sorunların  dışavurumu  farklılıklar göstermektedir. Sorunun bütününü algılayamayanlar, hemen her olayın sorumlusu olarak öğretmenleri görme eğilimindedir. Okul bahçesinin dışında bir öğrenci sigara mı içti,  öğretmene tepki gecikmez: Öğretmeni terbiye vermemiş! Okul çıkışında arkadaşına çelme atan  öğrenciye mi rastlandı, suçlu yine öğretmen: Bunlara öğretmen eğitim vermemiş!

Eğitime, ülkenin sosyo-ekonomik yapısından bağımsız bir işlev yüklenmesi, hiçbir bilimsel değer taşımamaktadır. Ekonomisi bozulan, üretimden kopan, üretim dışı gelirlerin yasadışı biçimde paylaşıldığı bir ortamda güvenlikten ya da ‘efendilik’ten söz edilebilir mi?

Üretimin dışlandığı koşullarda insanlar yırtıcılaşmakta ve bir birinin kurdu olmaktadır. Güvenlik sorununun, bu koşullarda birinci gündem maddesi olması doğaldır. Okulların güvenlik sorunu; sokakta, trafikte,  iş yerlerinde, kamu-özel kurum ya da kuruluşlarda sıklıkla rastlanan güvenlik sorunlarından soyutlanarak ele alınamaz.

  Okul Müdürleri Sorumlu

            İlk ve orta dereceli okullarda güvenliğin sağlanmasından okul müdürleri sorumlu tutulmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde  (MEB, 2014),  okulların güvenliği ile ilgili şu hükümlere yer verilmektedir:

Güvenli okul ortamının sağlanması için her türlü eğitim ve rehberlik faaliyetlerine önem verilir. Çalışanların ve öğrencilerin fiziki ve psikolojik şiddetten korunması için iletişim araçları ile kamera ve alarm sistemlerinden yararlanılarak gerekli tedbirler alınır (Madde-78/2).

Okullarda, dışarıdan hizmet alımı yoluyla, güvenlik görevlisi görevlendirilebilir (Madde-69/3).

Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde (MEB, 2013), okulların güvenli hâle getirilmesi konusunda müdürlerin yükümlülükleri tanımlanmaktadır:

Okulun derslik, bilişim teknolojisi sınıfı, laboratuvar, atölye, kütüphane, araç ve gereci ile diğer tesislerini sağlık ve güvenlik şartlarına uygun bir şekilde eğitim ve öğretime hazır bulundurur (Madde-78/1-c).

Okul binası ve eklentilerinin sabotaj, yangın, hırsızlık ve diğer tehlikelere karşı korunması için gerekli koruyucu güvenlik tedbirlerinin alınmasını sağlar (Madde-78/1-y).

MEB Yangın Önleme ve Söndürme Yönergesi’yle, müdürlere,  okullarda gece bekçisi görevlendirme yetkisi tanınmaktadır. Gece bekçisi görevlendirilememesi durumunda en yakın kolluk kuvvetine bildirimde bulunma zorunluluğu getirilmektedir:

0
0
0
s2sdefault

100  TEMEL ESER

 

“TÜRK  MANİLERİNDEN  SEÇMELER”    KİTABININ  İÇERİK,  DİL  VE  YAZIM  YÖNÜNDEN  DEĞERLENDİRİLMESİ

 
ÖZET

Millî  Eğitim  Bakanlığı (MEB)  tarafından ilköğretim  okulu  öğrencilerine önerilen  “100 Temel  Eser”  kapsamında  yayımlanan  Türk Manilerinden  Seçmeler (Kaymakçı, ?)   adlı  kitap argo, müstehcen ifadeler  vb. içeriğinden  dolayı  bazı  yayın  organlarınca   ele  alınmış;  dil, yazım, mantık,  içerik  ve  bilimsel yönden  yeterince   irdelenmemiştir. Bu  yazıda, sözü edilen kitabın  dil,  yazım, içerik  ve  edebî  yönden    tanıtılması  amaçlanmıştır.  Bazı    millî  eğitim  müdürlüklerince   okullara  ücretsiz  olarak  dağıtılan  kitabın  okul kütüphanelerinde  bulundurulması  ve  bu  hâliyle  “100  Temel  Eser”den  biri  sayılması,   pedagojik  ve  edebî  yönden  çeşitli   sakıncalar   içermektedir. Tırnak  içinde  verilen  mânilerde  rastlanan  dil  ve  yazım  yanlışları  kitabın  yazarına  aittir.

Anahtar   Sözcükler:  Mâni,  çocuk  edebiyatı,  temel  eser.


GİRİŞ

 Türk   halk  edebiyatında  yaratıcısı   adsız  halk  sanatçıları  olan  dörtlük  biçimindeki şiir  türüne mâni  denir (Büyük Larousse,  1992:  7756).  Genellikle   birinci, ikinci  ve  dördüncü  dizeleri   uyaklı  olan,  daha  çok  hecenin yedili  ölçüsüyle  söylenen  halk şiiri (TDK, 1998:  1501; TDK, 2005: 1340).  Halk  edebiyatımızın  en  özgün örnekleri  arasında  yer  alan    mânilerimiz  insanların  duygu  ve düşüncelerini  doğrudan bir  başkasına  anlatması sırasında  toplumsal  zekânın  bir  ürünü  olarak  ortaya  çıkmış, Türkçenin  en  güzel    örneklerindendir  (Aytaş ve  Yalçın, 2002: 123).  Anonim  halk   edebiyatının   en  yaygın ürünlerinden  olan mâniler,   dört dizelik  bir bütün  içinde   kendine  özgü  bir  ezgi  ile   söylenen  şiirlerdir (Batur,  1998: 106).

Mânilerin   belleği  güçlendirdiği ve    özellikle   çocuk  eğitiminde  önemli  bir  rol  oynadığı, uzmanlar   tarafından  dile  getiriliyor.  Büyük  uygarlıklara    ev  sahipliği  yapmış olan  ülkemiz,  halk  edebiyatının   seçkin  ürünlerinden  biri  olan  mâniler   açısından  da  zengin  bir  birikime  sahiptir.  Çocuk  eğitiminde, halk şiirimizin  bu  yaygın  örneklerinden  yeterince  yararlandığımız  söylenemez.  Millî Eğitim  Bakanlığı (MEB)nın, Türk  Mânilerinden  Seçmeler  adlı   eseri  ilköğretim  okullarına  önerilen  100 Temel Eser   listesine  alması, çocuk  eğitimine   sağlayacağı  katkı   düşünüldüğünde,  olumlu bir  çaba  olarak  görülebilir.  Mânilerin  sadece  çocuk  eğitiminde  oynayabilecekleri  rol  çerçevesinde  değerlendirilemeyeceği  de açıktır. İlköğretim   öğrencilerinin  Türk  halk edebiyatının  bu  özgün  ürünleriyle erken  yaşta  tanıştırılmaları,  çocukların   duygu  ve  düşüncelerini  geliştireceği  gibi  onlara ulusal  kültür  bilinci  kazandırma  konusunda da etkili  olacaktır.

0
0
0
s2sdefault