ÖZET

Ülkemizde çocuk yayınları konusunda önemli sorunlar yaşanmaktadır. İçerik, dil ve edebî yönden yeterince özen gösterilmeyen bazı yayınların ulusal, laik ve bilimsel nitelik taşımadığı, önemli bir bölümünün âdeta birer kültürel yıkım aracına dönüştürüldüğü gözlenmektedir. Bu yazıda, ulusal değerlerin tasfiyesinde etkili olduğu düşünülen bazı çocuk dergileri ele alınmaktadır. Şiddetin temel davranış biçimi olarak sunulduğu dergilerde, okul programlarının dikkate alınmadığı ve Türkçeye gereken özenin gösterilmediği değerlendirilmektedir. Topluma yurttaşlık bilinci kazandırma anlayışının göz ardı edildiği ve çocukları ‘topyekûn’  ‘Barbie’leştirme çabasına hız verildiği yayınların süzgeçten geçirilmesi,  ulusal eğitim davasının başarısı açısından yaşamsal bir öneme sahiptir. Toplumculuk yerine bireyciliği öne çıkaran yayınların hiçbir denetimden geçirilmeden çocuklara ulaştırılması, çocuk gelişimine zarar vermektedir. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren bu konuda harekete geçmeli ve etkin önlemler almalıdır.        

 GİRİŞ

 Ülkemizde çocuk yayınları konusunda tam bir karmaşa yaşanmaktadır. Çocuk kitapları, dergiler, CD vb. eğitim araçları basım ve dağıtım aşamasında kamu denetiminden geçirilmemektedir. Yayınları bilimsel açıdan ele alacak hiçbir kamu kuruluşu bulunmamaktadır. Okul öncesi ya da ilköğretim çağı çocuklarını hedefleyen dergilerin eğitimbilim ilkelerine aykırı olarak hazırlanması, çocuk eğitiminde olumsuz bir etken olarak değerlendirilmektedir.  

Uluslaşma sürecini kesintiye uğratmak amacıyla yürütülen faaliyetlerin hedef kitlesi, çocuklardır. Çocuklar,  çokuluslu şirketlerin denetimindeki yayınlar tarafından çapraz ateşe tutulmuştur. Şiddet,  vatansızlık, büyücülük, üfürükçülük, bencillik vb. değerler, yayınlar yoluyla, çok küçük yaşta bilinçlere kazınmaktadır. Okul öncesi ve ilköğretim çağındaki öğrencilerin hedef alınması, o yaş grubunun çabuk etkilenme ve kahramanlarla özdeşleşme vb. özellikleri dikkate alındığında, daha fazla önem kazanmaktadır. 

 Çocuk  Edebiyatı  Nedir?

Edebiyat duygu,  düşünce ve  hayalleri  dil  yardımıyla  sözlü   ya da yazılı  olarak etkili  bir  tarzda  ifade  etme  sanatıdır (Şimşek, 2002: 20).  Çeşitli düşüncelerin çocuklara göre  ve  sanatla  ilişkilendirildiği  veya   büyükler  için  yazıldıkları  hâlde  çocukların da  anlayarak, zevk  alarak   okudukları eserlerin   hepsi çocuk  edebiyatını  teşkil etmektedir (Demiray, 1963: 16).  Çocuk  edebiyatı;  çocukların  büyüme  ve  gelişmelerine,  hayal, duygu,  düşünce, yetenek ve   zevklerine  hitap  eden,  eğitirken  eğlenmelerine  katkıda  bulunan   sözlü  ve  yazılı  verimlerdir (Aytaş ve  Yalçın, 2002: 5). Çocukların  duygu, düşünce,  zevk  ve  hayallerine  hitap  eden  edebiyata  çocuk  edebiyatı  ya  da  çocuklar  için  edebiyat  denir  (Okay, 2002).  

Çocuk edebiyatının hedefleri: Kendine güven  duygusunu geliştirmek, başarma  isteği ve çabası uyandırmak,  insana  ve çevreye  karşı  duyarlı  olma  bilincini  kazandırmak,  sosyalleşme  ihtiyacını duyurmak, çocukta  dil  gelişimini  sağlamak,  hayal  gücünü ve  yaratıcı  düşünme  yeteneğini  geliştirmek,  çocuğun duygusal, zihinsel  ve  kişilik gelişimine  katkıda  bulunmak  (Şimşek, 2002: 34).

 Çocuk Dergilerinde Aranan Özellikler

0
0
0
s2sdefault

“ÇİLÇİLLİ TAVUK”

 

ÖZET

 Bu  yazıyla,  Millî  Eğitim Bakanlığı  (MEB)  Yayımlar  Dairesi  Başkanlığınca  yayımlanan  “Çilçilli  Tavuk” adlı  çocuk  kitabının  tanıtılması  amaçlanmıştır. Sözü edilen  kitap  dil,  yazım,  içerik  ve  edebî  yönden incelenmiştir. Kitaptan  yapılan  alıntılarda  dil ve  yazım yanlışları  aynen  korunmuştur. Alegorik  hikâye   türünde olan  kitapta  rastlanan  bazı bilimsel  hatalara  da  değinilen    yazıda,  çocuk  kitapları ile  ilgili  çeşitli öneriler de  yer  almaktadır.

 GİRİŞ

 Kitap, çocuğun  zihinsel, duygusal  ve sosyal  gelişiminde  önemli  bir  uyarandır. Çocuk,  kişiliğinin gelişiminde  bir  modelle   kendini özdeşleştirir (Yavuzer, 1992: 201, 203).   Çocuk  kitapları  denilince, akla  ilk  olarak   çocuk  edebiyatı  gelmektedir. Edebiyat duygu,  düşünce  ve  hayalleri  dil  yardımıyla  sözlü   ya da yazılı  olarak etkili  bir  tarzda  ifade  etme  sanatıdır. Edebiyat  dille  yapılan  bir  sanattır. Dolayısıyla  edebiyatta  dilin  üst  düzeyde,  güzel  ve  etkileyici  şekilde  kullanılması    esastır (Şimşek, 2002: 20).  

            Çocuk  kitaplarının  dil,  yazım,  içerik  ve  bilimsel  yönden  kusursuz  olması,  çocukların   kolay  etkilenme  ve  aşırı  duyarlı  olma  özellikleri  dikkate  alındığında,  apayrı  bir  önem  taşımaktadır. Millî  Eğitim Bakanlığı  (MEB)  tarafından  yayımlanan bazı   çocuk kitapları  bu  ölçütler  esas  alınarak  incelendiğinde,  ilginç   bulgularla  karşılaşılmaktadır.

MEB’in  ilköğretim  okulu  öğrencilerine  önerdiği “100 Temel  Eser”de  yer  alan  bazı  kitapların  argo,  müstehcen  vb. ifadeler  içermesi, kamuoyunda  tepkiye  neden  olunca,  Bakanlık konuyla  ilgili  olarak  şu  açıklamayı  yapmıştı:   “…  ‘MEB Tavsiyeli 100 Temel Eser’ ifadesi kullanan ve söz konusu ifadeleri taşıyan yayınlarla ilgili olarak yargı yoluna da gidilebilecektir.” (MEB, 2006).  Bu  açıklamaya  göre,  önerilen  eserlerde  MEB  logosunu  kullananlar  hakkında dava  açılması düşünülüyordu.    MEB’in  önerdiği  kitaplarda  dil,  yazım, içerik ve çeviri hatalarının değil,  ‘logo’nun  sorun edilmesi,    çocuk yayınlarında  rastlanan   karmaşaya  çözüm  üretme  konusunda  yetersiz  kalmaktadır.

 Yazgülü Karalar'ın  (2003) kaleme aldığı Çilçilli  Tavuk, MEB’in 2003  yılında yayımladığı  bir  çocuk  kitabıdır. Bilim  ve  Kültür  Eserleri  dizisinde 1176  numarayla  yayımlanan  kitabın  türü,   alegorik  hikâyedir.    37  sayfadan  oluşan kitap,  MEB  Yayımlar  Dairesi  Başkanlığının  27.12.2002 tarih  ve    9879  sayılı  yazısıyla  ikinci  defa  üç bin  adet  basılmıştır.

Çilçilli  Tavuğun  Başına Gelenler

Çilçilli  Tavuk,  şirin  ve  güzeldir. Çilçilli’nin güzelliğini  ‘kıskanan’  horoz ve   karga, tavuğun,  uzun  bir  aradan sonra  yumurtladığı  yumurtasını  çalar. Çilçilli,   yumurtasını  bulmak için, “…ayağına demir  papuç giyip,  eline  demir  asa  alıp”  yollara  düşer (s. 12).  Tavuğun  yumurtasını  bulma  mücadelesi  başarıyla  sona erse de,  kitapla  ilgili tartışma  bir  süre daha  devam  edecek  gibi  görünüyor.

Bir  sayfada  üç kez  ‘inşallah’  ifadesinin  kullanıldığı  kitapta,  yumurtanın  oluşumu  bilimsel  olarak  ele  alınmamıştır: “İnşallah  bugün yumurtam  oluşmuştur …”  “İnşallah  kaz  kardeş, inşallah  benim de  yumurtam  olur…”  (s. 6).

Tavuğun  yumurta  mücadelesine en  büyük  desteğin ak saçlı, ak  sakallı falcı güvercinden  gelmesi de ilginç bir  örnek  oluşturuyor: “Gittiler  ak saçlı,  ak sakallı   güvercin   onları çok  iyi  karşıladı. Onlara  süt,  kahve  ikram ederek, fallarına  baktı.  Çilçilli  tavuğa ‘İki   üç  gün içinde  çok  sevinçli  bir  haber alacaksın’ dedi.”   (s. 26).  Ak saçlı,  ak  sakallı  güvercin   kavramı aynı  zamanda    mistik  bir  nitelik  taşımaktadır.

Tavuk  örneğinden  yola  çıkılarak,  doğurganlığın   yaşamın  olmazsa  olmaz  koşulu   biçiminde  sunulması da  üzerinde  önemle  durulması  gereken  noktalardan  biridir.

Uyuyan Tavuk  Yumurtlamaz

Uyuyan  tavuk  yumurtlar mı?  Kitaba  göre, evet:  “… çilçilli  tavuk  uyudu.  Uyandığında altında  bir sıcaklık hissetti… Yerinden  kalkar  kalkmaz  gözlerine  inanamadı. ‘Aman Tanrım, neler  görüyorum! Benim bir  yumurtam olmuş …”  (s. 8).   Uyuyan  tavuk  yumurtlayamaz. Kitapta,  yumurtlama  konusunda     çocuklara  yanlış  bilgi  verilmektedir.

 

0
0
0
s2sdefault

 “CİMRİ’NİN KEDİLERİ”  İLE   “BAYRAM ŞENLİĞİ”  ADLI KİTAPLARIN İÇERİK,  DİL VE EDEBÎ YÖNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

 (Bu yazı, ABECE dergisinin Mart 2007 tarihli 247.sayısında yayımlanmıştır.)

 

   ÖZET

 

            Millî Eğitim Bakanlığı (MEB)  tarafından yayımlanan bazı çocuk kitaplarında edebî,  bilimsel, görsel   tasarım  ve  mantık  hatalarına  rastlanmaktadır. Bu yazıda, MEB’in yayımladığı iki çocuk  kitabı  ele  alınmakta ve  konuyla ilgili  önerilere  yer  verilmektedir.  Sözü edilen kitaplarda ağırlıklı  olarak  çaresizlik ve kadercilik  duygusu  işlenmektedir. Edebî  ve  bilimsel  kaygıların sıklıkla   göz ardı edildiği  kitapların,   6-13  yaş  grubundaki çocukların kolay  etkilenme  özellikleri  de dikkate alındığında,  laik  ve  bilimsel  eğitim  açısından   sakıncalar  doğurduğu  düşünülmektedir.  

  GİRİŞ

Edebiyat duygu,  düşünce ve  hayalleri  dil  yardımıyla  sözlü   ya da yazılı  olarak etkili  bir  tarzda  ifade  etme  sanatıdır (Şimşek, 2002: 20).  Çeşitli düşüncelerin çocuklara  göre  ve  sanatla  ilişkilendirildiği  veya   büyükler  için  yazıldıkları  hâlde  çocukların da  anlayarak, zevk  alarak   okudukları eserlerin   hepsi çocuk  edebiyatını  teşkil etmektedir (Demiray, 1963: 16).  Çocuk  edebiyatı;  çocukların  büyüme  ve  gelişmelerine,  hayal, duygu,  düşünce, yeteneklerine,   zevklerine  hitap  eden,  eğitirken  eğlenmelerine  katkıda  bulunan   sözlü  ve  yazılı  verimlerdir (Aytaş ve  Yalçın, 2002: 5). Çocukların  duygu, düşünce,  zevk  ve  hayallerine  hitap  eden  edebiyata  çocuk  edebiyatı  ya  da  çocuklar  için  edebiyat  denir  (Okay, 2002).  

             Çocuk  edebiyatının hedefleri: Kendine  güven  duygusunu geliştirmek, başarma  isteği ve çabası uyandırmak,  insana  ve çevreye  karşı  duyarlı  olma  bilincini  kazandırmak,  sosyalleşme  ihtiyacını duyurmak, çocukta  dil  gelişimini  sağlamak,  hayal  gücünü ve  yaratıcı  düşünme  yeteneğini  geliştirmek,  çocuğun duygusal, zihinsel  ve  kişilik gelişimine  katkıda  bulunmak  (Şimşek, 2002: 34).

             Çocuk yayınları;  aile, millet,  insanlık, tabiat  ve  hayat  sevgisi,  telkin  etmeli; güzelliğe  karşı  hayranlık  ve koruyuculuk  aşılamalı;  nezaket, hakka saygı, yardımlaşma,  kahramanlık,  mertlik,  dürüstlük ve feragat  gibi  erdem  olarak  kabul  ettiğimiz  konuları  ihtiva etmeli; devrimlerimiz ve  sosyal  hayatımızı  kökleştirmeye  ve geliştirmeye  hizmet  etmeli; çocuk  dünyasına  ve  psikolojisine  uygun  olmalıdır  (Gökşen, 1975: 27).

             Kızlarda 6-11 yaş, erkeklerde  ise  6-13  yaş  son  çocukluk  dönemi  olarak  adlandırılmaktadır. Bu  dönemde,  aşırı  duyarlılığın yanında  görülen  diğer  bir  özellik de,  kolay  etkilenmedir. Yaşam  süreci  içinde,  belki  de  hiçbir  dönemde  rastlanamayacak  düzeydeki  kolay  etkilenme bu  evrede  görülür (Yavuzer, 1992: 118). 

 Çocuk  yayıncılığı anlayışının   ciddî değişime  uğradığı  günümüz  koşullarında, çocuk  kitapları   önemli  bir  eğitim  aracı  işlevi  görmektedir. Yavuzer’e (1992: 201, 203) göre, kitap, çocuğun  zihinsel, duygusal  ve sosyal  gelişiminde  önemli  bir  uyarandır. Çocuk,  kişiliğinin gelişiminde  bir  modelle   kendini özdeşleştirir. Yayıncı  Ramazan  Gökalp  Arkın,   konuyla  ilgili şu  düşünceleri  dile  getiriyor:    “1930’larda   çocuğun  hemen  hep  ders kitabı  okuması  istenirdi.  Ders kitabı okumayıp,  şurada  burada  bulduğu   kitapları okuyan çocuk,  tembel, havai  çocuk sayılırdı.”   (Kaynardağ, 1985: 73). 

 Ahmet  Hamdi Tanpınar’ın (2004:8) bir  romanında   kitap okumayla  ilgili şu  satırlar da  dikkat  çekicidir: “Babam ilk  zamanlarda  Emsile  ve  Avamil  gibi  Arapça sarf  ve  nahiv kitaplarından  gayrı, sonraları mektep  kitaplarının dışında  kitap  okumanın aleyhinde  idi. Belki  bu  sansürün  veya  tahdidin yüzünden  ben  düpedüz  her  türlü  okumayı  reddetmiştim.”

 Ülkemizde  çocuk  kitaplarının  yayımında  önemli  bir artış  olduğu  bilinmektedir.  Yayın  sayısındaki  artış,  ister  istemez  yayınların  nitelikleriyle  ilgili  tartışmayı  da  beraberinde  getiriyor. 

 CİMRİ’NİN KEDİLERİ

 

Üzeyir  Gündüz’ün (2004)   Cimri’nin Kedileri   adlı  çocuk  kitabı  üç  masaldan  oluşuyor: Cimrinin Kedileri, Koca Dev ile  Peri Kızı,   Ormanda  Kaybolan  Kız.    66  sayfadan ibaret  olan  kitap, Millî Eğitim Bakanlığı  Yayımlar Dairesi Başkanlığı  tarafından  üç  kez basılmış.   1998, 2003  ve  2004 yıllarında  toplam  13  bin 564 adet  basılan  kitapta, kitabın  Bilim ve  Kültür Eserleri/ Çocuk  Kitapları  dizisinde   yayımlandığı  bilgisine yer  verilmiş.

 

 

0
0
0
s2sdefault