- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
ÖZET
Ülkemizde çocuk yayınları konusunda önemli sorunlar yaşanmaktadır. İçerik, dil ve edebî yönden yeterince özen gösterilmeyen bazı yayınların ulusal, laik ve bilimsel nitelik taşımadığı, önemli bir bölümünün âdeta birer kültürel yıkım aracına dönüştürüldüğü gözlenmektedir. Bu yazıda, ulusal değerlerin tasfiyesinde etkili olduğu düşünülen bazı çocuk dergileri ele alınmaktadır. Şiddetin temel davranış biçimi olarak sunulduğu dergilerde, okul programlarının dikkate alınmadığı ve Türkçeye gereken özenin gösterilmediği değerlendirilmektedir. Topluma yurttaşlık bilinci kazandırma anlayışının göz ardı edildiği ve çocukları ‘topyekûn’ ‘Barbie’leştirme çabasına hız verildiği yayınların süzgeçten geçirilmesi, ulusal eğitim davasının başarısı açısından yaşamsal bir öneme sahiptir. Toplumculuk yerine bireyciliği öne çıkaran yayınların hiçbir denetimden geçirilmeden çocuklara ulaştırılması, çocuk gelişimine zarar vermektedir. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren bu konuda harekete geçmeli ve etkin önlemler almalıdır.
GİRİŞ
Ülkemizde çocuk yayınları konusunda tam bir karmaşa yaşanmaktadır. Çocuk kitapları, dergiler, CD vb. eğitim araçları basım ve dağıtım aşamasında kamu denetiminden geçirilmemektedir. Yayınları bilimsel açıdan ele alacak hiçbir kamu kuruluşu bulunmamaktadır. Okul öncesi ya da ilköğretim çağı çocuklarını hedefleyen dergilerin eğitimbilim ilkelerine aykırı olarak hazırlanması, çocuk eğitiminde olumsuz bir etken olarak değerlendirilmektedir.
Uluslaşma sürecini kesintiye uğratmak amacıyla yürütülen faaliyetlerin hedef kitlesi, çocuklardır. Çocuklar, çokuluslu şirketlerin denetimindeki yayınlar tarafından çapraz ateşe tutulmuştur. Şiddet, vatansızlık, büyücülük, üfürükçülük, bencillik vb. değerler, yayınlar yoluyla, çok küçük yaşta bilinçlere kazınmaktadır. Okul öncesi ve ilköğretim çağındaki öğrencilerin hedef alınması, o yaş grubunun çabuk etkilenme ve kahramanlarla özdeşleşme vb. özellikleri dikkate alındığında, daha fazla önem kazanmaktadır.
Çocuk Edebiyatı Nedir?
Edebiyat duygu, düşünce ve hayalleri dil yardımıyla sözlü ya da yazılı olarak etkili bir tarzda ifade etme sanatıdır (Şimşek, 2002: 20). Çeşitli düşüncelerin çocuklara göre ve sanatla ilişkilendirildiği veya büyükler için yazıldıkları hâlde çocukların da anlayarak, zevk alarak okudukları eserlerin hepsi çocuk edebiyatını teşkil etmektedir (Demiray, 1963: 16). Çocuk edebiyatı; çocukların büyüme ve gelişmelerine, hayal, duygu, düşünce, yetenek ve zevklerine hitap eden, eğitirken eğlenmelerine katkıda bulunan sözlü ve yazılı verimlerdir (Aytaş ve Yalçın, 2002: 5). Çocukların duygu, düşünce, zevk ve hayallerine hitap eden edebiyata çocuk edebiyatı ya da çocuklar için edebiyat denir (Okay, 2002).
Çocuk edebiyatının hedefleri: Kendine güven duygusunu geliştirmek, başarma isteği ve çabası uyandırmak, insana ve çevreye karşı duyarlı olma bilincini kazandırmak, sosyalleşme ihtiyacını duyurmak, çocukta dil gelişimini sağlamak, hayal gücünü ve yaratıcı düşünme yeteneğini geliştirmek, çocuğun duygusal, zihinsel ve kişilik gelişimine katkıda bulunmak (Şimşek, 2002: 34).
Çocuk Dergilerinde Aranan Özellikler
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
“ÇİLÇİLLİ TAVUK”
ÖZET
Bu yazıyla, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Yayımlar Dairesi Başkanlığınca yayımlanan “Çilçilli Tavuk” adlı çocuk kitabının tanıtılması amaçlanmıştır. Sözü edilen kitap dil, yazım, içerik ve edebî yönden incelenmiştir. Kitaptan yapılan alıntılarda dil ve yazım yanlışları aynen korunmuştur. Alegorik hikâye türünde olan kitapta rastlanan bazı bilimsel hatalara da değinilen yazıda, çocuk kitapları ile ilgili çeşitli öneriler de yer almaktadır.
GİRİŞ
Kitap, çocuğun zihinsel, duygusal ve sosyal gelişiminde önemli bir uyarandır. Çocuk, kişiliğinin gelişiminde bir modelle kendini özdeşleştirir (Yavuzer, 1992: 201, 203). Çocuk kitapları denilince, akla ilk olarak çocuk edebiyatı gelmektedir. Edebiyat duygu, düşünce ve hayalleri dil yardımıyla sözlü ya da yazılı olarak etkili bir tarzda ifade etme sanatıdır. Edebiyat dille yapılan bir sanattır. Dolayısıyla edebiyatta dilin üst düzeyde, güzel ve etkileyici şekilde kullanılması esastır (Şimşek, 2002: 20).
Çocuk kitaplarının dil, yazım, içerik ve bilimsel yönden kusursuz olması, çocukların kolay etkilenme ve aşırı duyarlı olma özellikleri dikkate alındığında, apayrı bir önem taşımaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yayımlanan bazı çocuk kitapları bu ölçütler esas alınarak incelendiğinde, ilginç bulgularla karşılaşılmaktadır.
MEB’in ilköğretim okulu öğrencilerine önerdiği “100 Temel Eser”de yer alan bazı kitapların argo, müstehcen vb. ifadeler içermesi, kamuoyunda tepkiye neden olunca, Bakanlık konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştı: “… ‘MEB Tavsiyeli 100 Temel Eser’ ifadesi kullanan ve söz konusu ifadeleri taşıyan yayınlarla ilgili olarak yargı yoluna da gidilebilecektir.” (MEB, 2006). Bu açıklamaya göre, önerilen eserlerde MEB logosunu kullananlar hakkında dava açılması düşünülüyordu. MEB’in önerdiği kitaplarda dil, yazım, içerik ve çeviri hatalarının değil, ‘logo’nun sorun edilmesi, çocuk yayınlarında rastlanan karmaşaya çözüm üretme konusunda yetersiz kalmaktadır.
Yazgülü Karalar'ın (2003) kaleme aldığı Çilçilli Tavuk, MEB’in 2003 yılında yayımladığı bir çocuk kitabıdır. Bilim ve Kültür Eserleri dizisinde 1176 numarayla yayımlanan kitabın türü, alegorik hikâyedir. 37 sayfadan oluşan kitap, MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığının 27.12.2002 tarih ve 9879 sayılı yazısıyla ikinci defa üç bin adet basılmıştır.
Çilçilli Tavuğun Başına Gelenler
Çilçilli Tavuk, şirin ve güzeldir. Çilçilli’nin güzelliğini ‘kıskanan’ horoz ve karga, tavuğun, uzun bir aradan sonra yumurtladığı yumurtasını çalar. Çilçilli, yumurtasını bulmak için, “…ayağına demir papuç giyip, eline demir asa alıp” yollara düşer (s. 12). Tavuğun yumurtasını bulma mücadelesi başarıyla sona erse de, kitapla ilgili tartışma bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.
Bir sayfada üç kez ‘inşallah’ ifadesinin kullanıldığı kitapta, yumurtanın oluşumu bilimsel olarak ele alınmamıştır: “İnşallah bugün yumurtam oluşmuştur …” “İnşallah kaz kardeş, inşallah benim de yumurtam olur…” (s. 6).
Tavuğun yumurta mücadelesine en büyük desteğin ak saçlı, ak sakallı falcı güvercinden gelmesi de ilginç bir örnek oluşturuyor: “Gittiler ak saçlı, ak sakallı güvercin onları çok iyi karşıladı. Onlara süt, kahve ikram ederek, fallarına baktı. Çilçilli tavuğa ‘İki üç gün içinde çok sevinçli bir haber alacaksın’ dedi.” (s. 26). Ak saçlı, ak sakallı güvercin kavramı aynı zamanda mistik bir nitelik taşımaktadır.
Tavuk örneğinden yola çıkılarak, doğurganlığın yaşamın olmazsa olmaz koşulu biçiminde sunulması da üzerinde önemle durulması gereken noktalardan biridir.
Uyuyan Tavuk Yumurtlamaz
Uyuyan tavuk yumurtlar mı? Kitaba göre, evet: “… çilçilli tavuk uyudu. Uyandığında altında bir sıcaklık hissetti… Yerinden kalkar kalkmaz gözlerine inanamadı. ‘Aman Tanrım, neler görüyorum! Benim bir yumurtam olmuş …” (s. 8). Uyuyan tavuk yumurtlayamaz. Kitapta, yumurtlama konusunda çocuklara yanlış bilgi verilmektedir.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
“CİMRİ’NİN KEDİLERİ” İLE “BAYRAM ŞENLİĞİ” ADLI KİTAPLARIN İÇERİK, DİL VE EDEBÎ YÖNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
(Bu yazı, ABECE dergisinin Mart 2007 tarihli 247.sayısında yayımlanmıştır.)
ÖZET
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yayımlanan bazı çocuk kitaplarında edebî, bilimsel, görsel tasarım ve mantık hatalarına rastlanmaktadır. Bu yazıda, MEB’in yayımladığı iki çocuk kitabı ele alınmakta ve konuyla ilgili önerilere yer verilmektedir. Sözü edilen kitaplarda ağırlıklı olarak çaresizlik ve kadercilik duygusu işlenmektedir. Edebî ve bilimsel kaygıların sıklıkla göz ardı edildiği kitapların, 6-13 yaş grubundaki çocukların kolay etkilenme özellikleri de dikkate alındığında, laik ve bilimsel eğitim açısından sakıncalar doğurduğu düşünülmektedir.
GİRİŞ
Edebiyat duygu, düşünce ve hayalleri dil yardımıyla sözlü ya da yazılı olarak etkili bir tarzda ifade etme sanatıdır (Şimşek, 2002: 20). Çeşitli düşüncelerin çocuklara göre ve sanatla ilişkilendirildiği veya büyükler için yazıldıkları hâlde çocukların da anlayarak, zevk alarak okudukları eserlerin hepsi çocuk edebiyatını teşkil etmektedir (Demiray, 1963: 16). Çocuk edebiyatı; çocukların büyüme ve gelişmelerine, hayal, duygu, düşünce, yeteneklerine, zevklerine hitap eden, eğitirken eğlenmelerine katkıda bulunan sözlü ve yazılı verimlerdir (Aytaş ve Yalçın, 2002: 5). Çocukların duygu, düşünce, zevk ve hayallerine hitap eden edebiyata çocuk edebiyatı ya da çocuklar için edebiyat denir (Okay, 2002).
Çocuk edebiyatının hedefleri: Kendine güven duygusunu geliştirmek, başarma isteği ve çabası uyandırmak, insana ve çevreye karşı duyarlı olma bilincini kazandırmak, sosyalleşme ihtiyacını duyurmak, çocukta dil gelişimini sağlamak, hayal gücünü ve yaratıcı düşünme yeteneğini geliştirmek, çocuğun duygusal, zihinsel ve kişilik gelişimine katkıda bulunmak (Şimşek, 2002: 34).
Çocuk yayınları; aile, millet, insanlık, tabiat ve hayat sevgisi, telkin etmeli; güzelliğe karşı hayranlık ve koruyuculuk aşılamalı; nezaket, hakka saygı, yardımlaşma, kahramanlık, mertlik, dürüstlük ve feragat gibi erdem olarak kabul ettiğimiz konuları ihtiva etmeli; devrimlerimiz ve sosyal hayatımızı kökleştirmeye ve geliştirmeye hizmet etmeli; çocuk dünyasına ve psikolojisine uygun olmalıdır (Gökşen, 1975: 27).
Kızlarda 6-11 yaş, erkeklerde ise 6-13 yaş son çocukluk dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde, aşırı duyarlılığın yanında görülen diğer bir özellik de, kolay etkilenmedir. Yaşam süreci içinde, belki de hiçbir dönemde rastlanamayacak düzeydeki kolay etkilenme bu evrede görülür (Yavuzer, 1992: 118).
Çocuk yayıncılığı anlayışının ciddî değişime uğradığı günümüz koşullarında, çocuk kitapları önemli bir eğitim aracı işlevi görmektedir. Yavuzer’e (1992: 201, 203) göre, kitap, çocuğun zihinsel, duygusal ve sosyal gelişiminde önemli bir uyarandır. Çocuk, kişiliğinin gelişiminde bir modelle kendini özdeşleştirir. Yayıncı Ramazan Gökalp Arkın, konuyla ilgili şu düşünceleri dile getiriyor: “1930’larda çocuğun hemen hep ders kitabı okuması istenirdi. Ders kitabı okumayıp, şurada burada bulduğu kitapları okuyan çocuk, tembel, havai çocuk sayılırdı.” (Kaynardağ, 1985: 73).
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın (2004:8) bir romanında kitap okumayla ilgili şu satırlar da dikkat çekicidir: “Babam ilk zamanlarda Emsile ve Avamil gibi Arapça sarf ve nahiv kitaplarından gayrı, sonraları mektep kitaplarının dışında kitap okumanın aleyhinde idi. Belki bu sansürün veya tahdidin yüzünden ben düpedüz her türlü okumayı reddetmiştim.”
Ülkemizde çocuk kitaplarının yayımında önemli bir artış olduğu bilinmektedir. Yayın sayısındaki artış, ister istemez yayınların nitelikleriyle ilgili tartışmayı da beraberinde getiriyor.
CİMRİ’NİN KEDİLERİ
Üzeyir Gündüz’ün (2004) Cimri’nin Kedileri adlı çocuk kitabı üç masaldan oluşuyor: Cimrinin Kedileri, Koca Dev ile Peri Kızı, Ormanda Kaybolan Kız. 66 sayfadan ibaret olan kitap, Millî Eğitim Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığı tarafından üç kez basılmış. 1998, 2003 ve 2004 yıllarında toplam 13 bin 564 adet basılan kitapta, kitabın Bilim ve Kültür Eserleri/ Çocuk Kitapları dizisinde yayımlandığı bilgisine yer verilmiş.