- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
100 TEMEL ESER
“TÜRK MANİLERİNDEN SEÇMELER” KİTABININ İÇERİK, DİL VE YAZIM YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
ÖZET
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından ilköğretim okulu öğrencilerine önerilen “100 Temel Eser” kapsamında yayımlanan Türk Manilerinden Seçmeler (Kaymakçı, ?) adlı kitap argo, müstehcen ifadeler vb. içeriğinden dolayı bazı yayın organlarınca ele alınmış; dil, yazım, mantık, içerik ve bilimsel yönden yeterince irdelenmemiştir. Bu yazıda, sözü edilen kitabın dil, yazım, içerik ve edebî yönden tanıtılması amaçlanmıştır. Bazı millî eğitim müdürlüklerince okullara ücretsiz olarak dağıtılan kitabın okul kütüphanelerinde bulundurulması ve bu hâliyle “100 Temel Eser”den biri sayılması, pedagojik ve edebî yönden çeşitli sakıncalar içermektedir. Tırnak içinde verilen mânilerde rastlanan dil ve yazım yanlışları kitabın yazarına aittir.
Anahtar Sözcükler: Mâni, çocuk edebiyatı, temel eser.
GİRİŞ
Türk halk edebiyatında yaratıcısı adsız halk sanatçıları olan dörtlük biçimindeki şiir türüne mâni denir (Büyük Larousse, 1992: 7756). Genellikle birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı olan, daha çok hecenin yedili ölçüsüyle söylenen halk şiiri (TDK, 1998: 1501; TDK, 2005: 1340). Halk edebiyatımızın en özgün örnekleri arasında yer alan mânilerimiz insanların duygu ve düşüncelerini doğrudan bir başkasına anlatması sırasında toplumsal zekânın bir ürünü olarak ortaya çıkmış, Türkçenin en güzel örneklerindendir (Aytaş ve Yalçın, 2002: 123). Anonim halk edebiyatının en yaygın ürünlerinden olan mâniler, dört dizelik bir bütün içinde kendine özgü bir ezgi ile söylenen şiirlerdir (Batur, 1998: 106).
Mânilerin belleği güçlendirdiği ve özellikle çocuk eğitiminde önemli bir rol oynadığı, uzmanlar tarafından dile getiriliyor. Büyük uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan ülkemiz, halk edebiyatının seçkin ürünlerinden biri olan mâniler açısından da zengin bir birikime sahiptir. Çocuk eğitiminde, halk şiirimizin bu yaygın örneklerinden yeterince yararlandığımız söylenemez. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB)nın, Türk Mânilerinden Seçmeler adlı eseri ilköğretim okullarına önerilen 100 Temel Eser listesine alması, çocuk eğitimine sağlayacağı katkı düşünüldüğünde, olumlu bir çaba olarak görülebilir. Mânilerin sadece çocuk eğitiminde oynayabilecekleri rol çerçevesinde değerlendirilemeyeceği de açıktır. İlköğretim öğrencilerinin Türk halk edebiyatının bu özgün ürünleriyle erken yaşta tanıştırılmaları, çocukların duygu ve düşüncelerini geliştireceği gibi onlara ulusal kültür bilinci kazandırma konusunda da etkili olacaktır.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMEN KILAVUZ, DERS VE ÖĞRENCİ ÇALIŞMA KİTAPLARI
Hüseyin CANERİK
KOCAELİ, 2005
İÇİNDEKİLER
1) GİRİŞ
2) Program: Eğitimin Anayasası
3) Yeni Programa Neden İhtiyaç Duyuldu?
4) Program Neye Hayır Diyor?
5) Program Değişikliğinin Gündeme Getirildiği Koşullar
6) Programı Kimler Hazırlıyor?
7) Kaynak Sorunu
8) Programa Destek Veren Kuruluşlar
9) Programa Tepki Gösteren Kuruluşlar
10) Programın İdeolojisi
11) Ders Kitapları ve Program
12) Bir Yıllık Deneme Yeterli mi?
13) Gelişmiş Ülkeler?
14) Programın Örnek Alındığı Ülkeler
15) Dershanecilere Hazırlatılan Program
16) Yeni Program: Sivil Toplum Anayasası
17) Darbeci Vakıfların Programdaki Rolü
18) Soros, Program Hazırlık Sürecinde
19) Kuş Derneği Var, Eğitim Dernekleri Yok
20) Görüşlerine Başvurulan Sivil Kuruluşlar
21) Ara Disiplin Alanında MEB’e Katkı Sağlayan Kurum ve Kuruluşlar
22) Programa Katkı Sağlayan Kuruluşlar
22.1. Kamu Kuruluşları
22.2. Sivil Toplum Kuruluşları
23) Yeni Program, Cumhuriyetin Temel Niteliklerine Aykırıdır
24) Bölünmüş Türkiye’nin Programı
25) Eski Program Ezberci miydi?
26) Ezberciliğin Kısa Tarihçesi
27) Ezbercilik Kalkıyor mu?
28) Bireysel ve Toplu Etkinlikler Dersi Neden Kaldırıldı?
29) Mahallî Kurtuluş Günleri Kutlanmayacak mı?
30) Pilot Okulların Durumu
31) Teknolojiye Tapınma
32) Kuantum Mekaniği Eğitim Bilimlerine Uyarlanabilir mi?
33) Okul Gezileri Kâğıt Üzerinde Kalıyor
34) Türk Eğitim Modeli Yok Sayıldı
35) Atatürk Satır Aralarında
36) Program Süreci: Tartışılmadık Kurum Kalmayacak
37) Ulusal Devlet=Ulusal Eğitim
38) Öğrenci Merkezli Eğitim Yeni mi Keşfediliyor?
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Bu yazı, "Öğretmen Dünyası"nın Şubat 2016 sayısında yayımlanmıştır.
ÖZET
Bu çalışmayla, Yurdagül Özay’ın kaleme aldığı, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yayımlanan “Çocuk Hikâyeleri” adlı eserin dil, yazım ve anlatım yönünden incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, söz konusu kitabın, MEB’in kitap inceleme ilkelerine uygun olup olmadığı sorusuna yanıt aranmakta, çocuk edebiyatı ile ilgili bazı önerilere yer verilmektedir.
GİRİŞ
Çocuk, edebiyatla ailede tanışır. Çocuk edebiyatının temellerinin ailede atıldığı söylenebilir. Henüz beşikteyken bebeğin kulağını okşayan ninniler, çocuk edebiyatının ABECE’si olarak tanımlanabilir. Uzun kış gecelerinde merakla dinlenen masallar, tekerlemeler, bilmeceler, maniler ve sayışmalar çocuk edebiyatının altyapısı olarak nitelendirilebilir.
Edebiyat duygu, düşünce ve hayalleri dil yardımıyla sözlü ya da yazılı olarak etkili bir tarzda ifade etme sanatıdır. Edebiyat dille yapılan bir sanattır. Dolayısıyla edebiyatta dilin üst düzeyde, güzel ve etkileyici şekilde kullanılması esastır. Okuyucuya zevk vermek ve onda estetik duygusu uyandırmak edebiyatın başlıca işlevidir (Şimşek, 2002, s. 20).
Şimşek’e göre (2002, s. 20, 21, 25), edebiyat çocuğun zekâ, hayal gücü, muhakeme yeteneği, problem çözme becerisi gibi beyin faaliyetlerini geliştirecek bir unsurdur. Çocuk ve kitap ilişkisi sanıldığı gibi okuma yazmayı öğrenmekle başlamaz. Gerçekte çocuğun kitapla ilk tanıştığı dönem 0-6 yaş arasıdır. Çocuk yayınları, hedef kitlesini 0-15 yaş grubu olarak belirlemiş basılı, sesli ve görüntülü bütün ürünleri içine alır.
Çocuk yayınları; aile, millet, insanlık, tabiat ve hayat sevgisi telkin etmeli; güzelliğe karşı hayranlık ve koruyuculuk aşılamalı; nezaket, hakka saygı, yardımlaşma, kahramanlık, mertlik, dürüstlük ve feragat gibi erdem olarak kabul ettiğimiz konuları ihtiva etmeli; devrimlerimiz ve sosyal hayatımızı kökleştirmeye ve geliştirmeye hizmet etmeli; çocuk dünyasına ve psikolojisine uygun olmalıdır (Gökşen, 1975, s. 27).
Güleryüz (2002, s. 40), çocuğa kesin, tartışılmayan, mutlak hakikatler vermenin, gerçeğin tek ve bir olduğu gibi öznel yaklaşımlar takınmanın, çocuğun yaratıcı ve eleştirel gücünü kırabileceğini ifade etmektedir.