- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Bu yazının amacı, eğitim-okul yöneticilerinin mesleğe yabancılaşma nedenlerini irdeleyerek, çözüm önerisi sunmaktır. Eğitim yöneticilerini eğitime yabancılaştıran etkenler... Okul-eğitim yöneticiliği yaşam boyu sürdürülebilecek bir meslek mi? MEB, eğitim dışı kuvvetlerin müdahale alanı olmaktan çıkarılabilir mi? Yönetici atamalarında, sınav koşuluna ek olarak, hangi ölçütlere gereksinim duyulmaktadır? Eğitimde kalite ile eğitim yöneticilerinin niteliği arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?
Anahtar Sözcükler: Eğitim Yöneticiliği, Mesleki Yabancılaşma, Liyakat
Öğretmen tokatlayan okul müdürleri… Okul müdürlerini azarlayan valiler ve milli eğitim müdürleri… Denetimi polisiye eyleme dönüştüren ilköğretim müfettişleri… Özellikle köylerde görev yapan öğretmenlere yönelik milli eğitim ‘operasyon’ları…
Daha düne kadar aynı okulda görev yaptığı en yakın arkadaşını bile ‘terfi’den kısa bir süre sonra ‘tanımayan’ yöneticiler… Okullarında görev yapan öğretmenlerle ‘muhatap’ olmayan müdürler…
Bir zamanlar sınıfta ders anlatan ve meslektaşlarıyla dayanışma içinde olan öğretmeni, yönetici olduktan sonra değiştiren sihirli güç nedir? Hangi etkenler, eğitim yöneticisini, bir zamanlar yakındığı uygulamaların öznesi haline getirmektedir?
Eğitim-Okul Yöneticiliği
Eğitim sistemi ve eğitim yönetimi kavramları, eğitimin bütünü ile ilgilidir. Eğitim yönetimi, sistemi bütün olarak çözümleme ve birleştirmeyi amaçlar. Eğitim sistemi okulu da kapsayan bir üst sistem konumundadır. Okul, eğitim sistemi içindeki alt sistemlerden en kritik ve etkili olandır (Bursalıoğlu, Ziya. Eğitim Yönetiminde Teori ve Uygulama. Pegem Yayın, No:1, Ankara:1991). Genel kullanımıyla eğitim yönetimi kavramının içeriğinde, halk eğitim müdürlükleri, ders araçları merkezi, ilçe milli eğitim müdürlükleri vb. okulun dışındaki başka eğitim kurumlarının yönetimi de algılanmaktadır (Açıkalın, Aytaç. Toplumsal Kurumsal ve Teknik Yönleriyle Okul Yöneticiliği. Pegem Yayın, No:10, Ankara:1995).
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN NİTELİKLERİ VE ATANMA ÖLÇÜTLERİ
HÜSEYİN CANERİK
09 11 09 104
DERS ÖDEVİ
EYZ 505 İŞLETME YÖNETİMİ VE İŞLETME FONKSİYONLARI
Yard. Doç. Dr. Sevgi KALKAN
İstanbul
Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
EYD Tezli YL Programı
Kasım 2009
ÖZET
Bu çalışmayla, eğitim yöneticilerinin nitelikleri ile atanma ölçütlerinin ne olduğu sorusuna yanıt aranmaktadır. Doküman inceleme yöntemiyle yapılan çalışmanın sınırını, Millî Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı devlet okullarında görev yapan eğitim yöneticileri oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında elde edilen en önemli bulgulardan biri, eğitim yöneticilerinin atanmasında kariyer ve liyakat esaslarının yeterince dikkate alınmaması, hizmet öncesi ve hizmet içi yetiştirme programlarının uygulanmamasıdır. Okul müdürü, müdür başyardımcısı ile müdür yardımcılarının sahip olması gereken mesleki ve akademik niteliklerin atanma ölçütleriyle karşılaştırıldığı incelemede, birikimli ve liderlik özelliklerine sahip yöneticilerin yetiştirilmesinin önemi üzerinde durulmaktadır. Eğitim yöneticilerinin nitelikleri çağdaş yönetim ilkeleri doğrultusunda ele alınırken, son beş yılda, yönetici atamalarında esas alınan yönetmeliğin geçirdiği ‘evrim’ örneklerle açıklanmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Eğitim Yöneticisi, Yabancılaşma, Yönetici Atama Yönetmeliği.
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
1. EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN NİTELİKLERİ
2.EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN YETİŞTİRİLMESİ
3.YÖNETİCİ ATAMA YÖNETMELİKLERİ
TARTIŞMA
SONUÇ VE ÖNERİLER
EKLER
KAYNAKÇA
GİRİŞ
Eğitim yöneticiliği kavramından genelde okul yöneticiliği dışındaki birimler, diğer bir ifadeyle il ya da ilçe millî eğitim müdürlükleri anlaşılmaktadır. Açıkalın’a göre (1995) eğitim yönetimi kavramının içeriğinde, halk eğitim müdürlükleri, ders araçları merkezi, ilçe milli eğitim müdürlükleri vb. okulun dışındaki başka eğitim kurumlarının yönetimi algılanmaktadır. Bursalıoğlu da (1991) eğitim sistemi ve eğitim yönetimi kavramlarının, eğitimin bütünü ile ilgili olduğunu, eğitim yönetiminin sistemi bütün olarak çözümleme ve birleştirmeyi amaçladığını ifade etmektedir. Buna göre eğitim sistemi okulu da kapsayan bir üst sistem konumundadır ve okul, eğitim sistemi içindeki alt sistemlerden en kritik ve etkili olandır.
Okul yöneticiliği ile eğitim yöneticiliğinin birbirinden farklı olduğu konusunda çeşitli görüşlere rastlanmaktadır. Açıkalın (1995: 3) okul yöneticilerinin yeterlik alanlarının eğitim yöneticilerinden farklı olduğunu belirtirken, Bursalıoğlu (1981) ise eğitim ve okul yöneticilerini birbirinden ayırmıştır.
Eğitim yönetiminin amacının, okulda ya da eğitim örgütünde, eğitimin nicelikçe ve nitelikçe artmasını sağlamak olduğunu belirten Başaran (1996: 77), eğitim yöneticisi kavramı yerine eğitim yönetmeni kavramını kullanmaktadır. Eğitim yönetmeni kavramı, Başaran’ın (2006: 192) başka bir yapıtında da yeğlenmektedir.
Günümüzde eğitim yöneticiliği kavramı yerine okul yöneticiliği kavramının kullanılmaya başlandığı gözlenmektedir. Şişman ve Turan’a göre (2004) son yıllarda eğitim yöneticiliğinden eğitim liderliğine doğru bir dönüşüm yaşanmaktadır.
Okulu yeniden örgütleme çabaları, okul yöneticilerinin temel yöneticilik rollerinde öğretimsel liderlikten dönüşümcü liderliğe (ani ve etkili değişimi gerçekleştirmeye yönelik liderlik) doğru bir değişmeye yol açmıştır (Çelik, 2001:409)
Eğitim teknolojileri alanında yaşanan gelişmeler, il ya da ilçe millî eğitim müdürlükleri gibi aracı üst kurumların okullar üzerindeki etkisini fiilen sınırlandırmaktadır. Okul yönetimleri, il ya da ilçe millî eğitim müdürlüklerinin rehberliğine günümüzde daha az gereksinim duymaktadır. Okullarla ilgili iş ve işlemlerin İlsis, E-okul vb elektronik ortamlarda yapılabilmesi, aracı üst kurumlara olan gereksinimi kademeli olarak azaltmakta ve eğitim yönetimi-okul yönetimi kavramları arasındaki farklılıkları en aza indirmektedir. Eğitim yöneticiliği, yukarıda da değinildiği gibi, okul yöneticiliği kavramının anlamdaşıdır.
Yönetimde yabancılaşma teknolojik gelişmelere paralel olarak eğitim dünyasının da gündemine girmiştir. Yabancılaşma, sözlüklerde şöyle tanımlanmaktadır: “1. Belli tarihsel şartlarda insan ve toplum etkinlikleri ürünlerinin, bu etkinliklerden bağımsız ve bunlara egemen olan ögelerin değişik biçimde kavranması. 2.Belli tarihsel koşullarda insan ve toplum etkinlikleri ürünlerinin (emeğin, paranın, toplumsal ilişki sonuçlarının, insanın özelliklerinin ve yeteneklerinin) bu etkinliklerden bağımsız ve bunlara egemen ya da özlerinde olduklarından değişik biçimde kavranması. 3. Bireyin çevre koşullarına aykırı düşmesi ya da kendisini başkasının gözüyle görmesi.” (TDK, 2009).
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
MİLLÎ DEVLETİN EĞİTİM SİSTEMİ IŞIĞINDA
4+4+4*
*Bu bildiri, 24–25 Kasım 2012 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen “3. Ulusal Eğitim Kurultayı”na sunulmuştur.
Bu çalışmada, 30 Mart 2012 tarih ve 6287 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un eğitime yansımaları ele alınmaktadır. Yazıyla, kamuoyunda 4+4+4 eğitim sistemi olarak adlandırılan Yasa’nın felsefi boyutunun irdelenmesi ve Yasa’nın uygulanmasında karşılaşılan sorunların tartışılması amaçlanmaktadır.
YÖNTEM
Araştırmanın Modeli
Araştırma, betimsel tarama modelindedir. Tarama modelleri, geçmişte ya da hâlen var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımlarıdır. Araştırmaya konu olan olay, birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır. Onları herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez (Karasar, 2009, s. 77). Araştırma, veri toplama ve verilerin değerlendirilmesinde nitel yöntemler kullanıldığından dolayı nitel bir çalışmadır.
Araştırmaya konu olan yasal değişiklik, doküman analizi yöntemi ile incelenmiştir. Yıldırım ve Şimşek (2008, s. 187–188), doküman incelemesinin, araştırılması hedeflenen olgu veya olgular hakkında yazılı materyallerin analizini kapsadığını, dokümanların, nitel araştırmalarda etkili bir şekilde kullanılması gereken önemli bilgi kaynakları olduğunu ifade etmektedir.
Millî Devletten Vazgeçme Kararı
Türk eğitim sisteminin laik, bilimsel ve millî niteliğinin, milletleşme süreciyle birlikte değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Cumhuriyetle birlikte inşa edilen millî devletin eğitim sisteminin millî olması gerekirdi. Cumhuriyetin öncülerinin eğitim alanında yürüttükleri mücadelenin en önemli boyutunu, millî, laik ve bilimsel eğitim oluşturuyordu. Millî bir eğitime duyulan ihtiyaç, ümmetten millete geçiş pratiğiyle açıklanabilir. Bu sürecin tamamlanması için eğitim millî olmalıydı. Millet olmanın koşullarından biri de laikliktir. Laikliğin toplumu birleştirici öge olarak oynadığı rol, laiklikten vazgeçilen koşullardaki parçalanma ve dağılma olgusuyla birlikte anlam kazanmaktadır. Türkiye’nin eğitim sistemindeki çalkantıları anlayabilmek için bu noktaların göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır.
Türk Eğitim Sistemini Yıkan Reform
Eğitimin millî niteliğini tasfiyeye yönelik uygulamalar reform, çoklu zekâ, yapılandırmacı eğitim, çağı yakalamak, insan hakları vb kavramlarla kamuoyuna sunulmaktadır. 4+4+4 sistemi de bu ‘reform’lardan biridir. Söz konusu ‘reform’, Türk millî eğitimini hedef alan paket programın ara başlığı olarak görülmektedir. Sözü edilen programın diğer önemli başlıkları şöyle özetlenebilir:
İlk ve ortaöğretim programlarının küreselleşme dayatmasına uygun biçiminde değiştirilerek çok kültürlülük, çok dillilik, mezhep, kimlik vb. temellerde yeniden hazırlanması,
Ders kitaplarının bilimsel ve millî içerikten arındırılması,
Mevzuatın millî ve laik özelliğine adım adım son verilmesi,
Temel eğitim kurumlarının, ödeneksizlikten dolayı yerel yönetimlerin, cemaatlerin ve ‘sivil’ kuruluşların denetimine sokulması,
Eğitim kurumlarının yönetimini yerel yönetimlere bırakmayı amaçlayan uzun vadeli programın yürürlüğe konması,
Eğitim denetimi sisteminin zayıflatılarak işlevsiz hâle getirilmesi,
Alan değişikliğiyle eğitim kalitesinin düşürülmesi, kamu eğitim kurumlarının itibarsızlaştırılması,
4+4+4 sitemiyle sekiz yıllık kesintisiz eğitimden vazgeçilmesi.