Kemal Çiçek, eşi Zennure Çiçek ve oğlu Alişan Çiçek’le.
Kemal Çiçek, eşi Zennure Çiçek ve oğlu Alişan Çiçek’le.

Yıllardır memleketine hasret. Köyü aklına geldiğinde gözleri nemleniyor. Göz pınarlarından süzülen damlalar toprağa akıyor.

İnsan nereye yerleşirse yerleşsin, gözlerini açtığı coğrafyadan kopamaz.

O da kopmamış, kopamamış!

İlk göz ağrısı aşklara benzer çocukluğunuzun geçtiği yerler.

Ruhunuz, doğup büyüdüğünüz yeri  asla terk etmez!

Toprak damlı taş yapılara, tozlu köy yollarına  çocukluk yıllarında veda etmişsinizdir.

Güle oynaya ya da hıçkırıklara boğularak.

Geride bıraktıklarınızdan  habersiz.

Babanızın biçimlendirdiği ustalık ürünü kesme taşlar,  taşlara kazınan sevdalar,  yalnızlığın o  kahredici cehennemiyle baş başadır artık.

Gölgesinde oyun oynadığınız ceviz ağacı öksüz kalmıştır.  

Gökyüzüne uzanan, sincaplarla yarışılan ulu ağaçlar,  insansız köyün acısını kaldıramaz.

0
0
0
s2sdefault
 
Pülümür Mezra köyünden Ali Canpolat (1934-2018), Kırmızıköprü Canpolat Silah Bakım ve Tamir Atölyesindeki başarılarıyla anılıyor. Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi
Pülümür Mezra köyünden Ali Canpolat (1934-2018), Kırmızıköprü Canpolat Silah Bakım ve Tamir Atölyesindeki başarılarıyla anılıyor. Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi

 

Pülümür-Tunceli kara yolunun 20. km’sindeki Kırmızıköprü Jandarma Karakolu, kesme taştan yapılmıştı. Bina tek katlıydı. Karakol yapımında kullanılan taşlar, yaklaşık 2 km uzaklıktaki Han Yaylası  yakınlarında  çıkarılmıştı. Binada, taş ustası Alişan Karaaslan’ın deyimiyle, gözeneklerden oluşan pur taş kullanılmıştı. Çok gözenekli  kesme taşların görünümü, sünger taşına benziyordu.  

Karakol, Kırmızıköprü-Tunceli kara yolunun 2. km’sinde yer alıyordu. Beton tünellerin birçoğunun yapımı tamamlanmıştı. Jandarma Karakolu,  kara yolundaki  1. tünele yaklaşık 200 m uzaklıktaydı.

Taş yapı, Mezra köyünün güneydoğusundaydı.

İçme suyu kaynağı, karakolun kuzeydoğusunda, meşe ormanının içindeydi. Yöre halkı tarafından Jandarma Çeşmesi (Heniye Cendermu) olarak adlandırılmıştı.

Köylüler, karakol yakınlarında hayvanlarını otlatan çocuklarıyla askerlere  yoğurt, ayran vb. gönderiyordu.

Karakol Komutanı,  çeşitli gerekçelerle  şikâyete gelen  köylülerin sorunlarıyla  ilgileniyordu. Arazi anlaşmazlıkları, aileler arası geçimsizlikler, kavgalar  vb. sorunların birçoğu karakola taşınıyordu.

O yıllarda politik  nedenlerden  kaynaklanan sorunlar yaşanmazdı. 

Komutan  ve bazı askerlerin tek eğlencesi,  yürüyerek  Kırmızıköprü’ye gitmek, Hıdır Akkılıç’ın kahvehanesinde oyun oynamaktı.  

0
0
0
s2sdefault

 

Nuri Gökçek. (2020). Öğretmenim Sen Hiç Boyun Eğmedin, İstanbul: Tunç Yayınları.
Nuri Gökçek. (2020). Öğretmenim Sen Hiç Boyun Eğmedin, İstanbul: Tunç Yayınları.

27  Eylül 1975’te,  Erzurum Oltu’da komünizm ilan edilecekti!

İstihbarat birimleri teyakkuzdaydı. Haber elemanlarına uyku haramdı. İlçedeki en küçük hareketlilik, anında yetkililere bildiriliyordu.  Yetkililer, Türk âleminin en büyük düşmanı  komünizme kayıtsız kalamazdı.

Muhafazakâr ilçe sakinlerini harekete geçirmek için düğmeye basıldı.

0
0
0
s2sdefault