Sosyalist Cumhuriyet Partisi (SCP) Genel Başkanı Mehmet Bedri Gültekin (1953-14 Şubat 2023), Türkiye dışında gelecek arayışına girmeyen namuslu aydınlarımızdandı
Sosyalist Cumhuriyet Partisi (SCP) Genel Başkanı Mehmet Bedri Gültekin (1953-14 Şubat 2023), Türkiye dışında gelecek arayışına girmeyen namuslu aydınlarımızdandı

 

Mehmet Bedri Gültekin, bugün sabah saatlerinde yaşama veda etti. Birkaç gündür deprem bölgesindeydi. Değerlendirmelerde bulunmak üzere dün  Ankara’ya dönmüştü.  Bölgede günlerce incelemelerde bulunmuş, gözlemlerini kaleme almıştı.

Mehmet Bedri Gültekin, 1953 Tunceli Gömemiş doğumluydu. Fatma-Yusuf Gültekin çiftinin oğluydu. 10 çocuklu bir ailede büyüdü. Temel eğitimini Gömemiş (Köyü) İlkokulunda tamamladı. Ortaokulu ve liseyi Tunceli’de okudu.  1970 yılında Tunceli Lisesinden mezun olduktan sonra ODTÜ’ye girdi. 12 Mart Muhtırası sonrası gelişen gözaltı ve tutuklamalardan dolayı eğitimine ara vermek zorunda kaldı.

1978’de girdiği Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini,  12 Eylül Darbesinden dolayı,  1985’te bitirdi.

Mehmet Bedri Gültekin’in 70 yıllık yaşamı, Türkiye’deki siyasal  dalgalanmaları özetlemektedir.  

Tek derdi, ülkesinin bağımsızlığı, halkının mutluluk ve refahıydı. Para, pul, şöhret peşinde koşmadı. Yaşamını ülkesine adadı. Namuslu aydınların yaşadığı baskılardan o da payına düşeni aldı.

Cezaevinde geçirdiği yılların faturasını halka çıkarmadı.

Pülümür Çayı’nın kıyısındaki köyüyle, köylüsüyle bağlarını hep korudu.

Türkiye’den başka bir yerde gelecek arayışına girmedi.  

Eli kalem tutan namuslu aydınlarımızdandı. Çok sayıda çalışmaya imza attı. Türkçenin Dünü ve Yarını,  Laikliğin Neresindeyiz, Gelenek ve Gelişme, Batı Asya Birliği, Asya’nın Yükselişi – Bölgesel Birlikler,  bu çalışmalardan sadece birkaçıydı.  

Eğilip bükülmedi.

0
0
0
s2sdefault

 

Muharrem Açıl, Sakarya Geyve Ali Fuat Paşa İlkokulu öğrencileriyle  geçit töreninde
Muharrem Açıl, Sakarya Geyve Ali Fuat Paşa İlkokulu öğrencileriyle geçit töreninde

6 Mayıs 2022.   Günlerden Cuma. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Süleyman Demirel Kültür Merkezinin önündeyim.  Ak saçlı delikanlıyla buluştuğumuzda saatime bakıyorum, 12.38.  Birkaç yüz metre uzaklıktaki evinden yüksünmeden yola düşmüş, konuğunu karşılamaya gelmiş.

Birlikte yola düşüyoruz.

Yahyakaptan’da  yalnız yaşadığı  evin kapısını açıyor.

Yalnızlık, ilerleyen yaşlarda yakanızdan düşmeyen ölümcül bir virüs gibidir.  

Birkaç yıl önce Derince’deki evinden Yahyakaptan’a taşınmak zorunda kalmış. Eşi Neziha Hanım’ı yakın zamanda kaybetmiş. Bir başına kalmış şimdi. Aynı binada oturan kızı Aysel Hanım, iki ev arasında mekik dokuyor.

Anılarla yüklü çalışma odasında baş başa konuştuğumuz ak saçlı delikanlı, Çifteler Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerimizden.

Ona Son Enstitülü de denebilir. 

Anılarını duru ve akıcı Türkçeyle, hiç takılmadan anlatıyor.

Arada bir ayağa kalkıyor, raftan kitap çıkarıyor. Altını çizdiği bölümleri paylaşırken heyecanlanıyor.

20 Ekim 1938’de, Sakarya Geyve  Doğantepe köyünde yaşama gözlerini açan Muharrem Açıl’ın  söz varlığı,  dilbilimcileri kıskandıracak türden.   Havanın, suyun, insanın kirlendiği/kirletildiği  dünyada dil de kirlenir.  Muharrem Öğretmen, bal damlayan dilinden dökülen sözcüklerle, dilde kirliliğe meydan okuyor.

0
0
0
s2sdefault

 

1956’da Pülümür Mezra (Köyü) İlkokulunu bitiren Ali Fırat (1944-31 Ocak 2023), Tunceli İlköğretmen Okulu mezunuydu
1956’da Pülümür Mezra (Köyü) İlkokulunu bitiren Ali Fırat (1944-31 Ocak 2023), Tunceli İlköğretmen Okulu mezunuydu

1944 yılında, 1. Dünya Savaşı’nın bitimine   1 yıl kala gözlerini  dünyaya açmıştı.  Yokluk ve kıtlık yıllarıydı.  Annesi  Elif Hanım,  o zaman 34  yaşındaydı. 34 yaşındaki anne, babasını ve kardeşini yitirdiğinde 20’li yaşlardaydı.

Ali, baba ve kardeş acısı yaşayan  annenin yürek yarasına merhem olmuştu. 

Babası Kamer Fırat  (1920-1985), acıların büyüğünü yaşamıştı. Babası ve iki kardeşi zorla elinden alınmıştı.  

Elif ve Kamer Fırat çiftinin bütün ömrü, zorluklara kafa tutarak geçti. Çalışarak, üreterek geçirdikleri ömür, başı dik yaşamayı ilke edinenlerin övünç kaynağıdır. 

Ali Fırat, Mezra (Köyü) İlkokulundan mezun olduğunda 12 yaşındaydı.  1956 yılıydı.  Pülümür Ortaokulunda okuması için  kalem, defter, kitap, öğrenci şapkası, takım elbiseye ihtiyaç vardı. Daha önemlisi, barınacak yer sorunuydu.  

Baba, çocuklarının okumasından yanaydı, ama cepte para yoktu.

Zorluklarla savaşan baba, çocuklarını okutmaya  kararlıydı.

12 yaşındaki oğlunu Pülümür’de ortaokula kaydederek zorluklara meydan okudu.

Baba, üç beş dönümlük tarlada mucizeler yaratarak,  hayvanlarını birer ikişer çoğaltarak çocuklarına kaynak ayırdı.

0
0
0
s2sdefault