- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
![]() |
Ali Kul (Alikuli), Beyce (Pıriye) köyünün renkli simalarından biriydi. Bölgede yaşanan olağanüstü döneme tanıklık etti. Kırmızıköprü-Pülümür kara yolu üzerinde, Kangallı yakınlarındaki Alikuli’ye onun adı verildi. Alikuli’de, köprünün yanı başındaki değirmen Alikuli Değirmeni olarak bilinir. Ali Kul, kendi adıyla anılan değirmeni yıllarca işletti. Değirmen, acı ve tatlı onlarca olayın odağı oldu. Kul ailesi, değirmeni 1966 yılına kadar çalıştırdı.
Değirmen, 1966 yılında el değiştirdi.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
![]() |
12 Temmuz’da, Kırmızıköprü’den, Efeağılı köyüne yürüyerek gidiyoruz. Yürüyüşümüz, 05.25’te başlıyor. İki ablamla, emekli öğretmen Medine Arslan ve Nimet Aslan’la birlikte düşüyoruz yola. Efeağılı’ya gitmek için Kırmızıköprü-Salördek-Çatalyaka güzergâhını izliyoruz. Yolun büyük bölümü yokuş. O nedenle ağır ağır yürüyoruz.
Çatalyaka Vılemezar’da, Gök de bize katılıyor. Gök, okul arkadaşım sevgili Haydar Gül’ün köpeği. Haydar’a, Vılemezar’da, geçen yıl genç yaşta aramızdan ayrılan Hasan Munzur Geyik anısına yaptırılan çeşmeyi sularken rastlıyoruz. Haydar’dan, birkaç yaşında olduğunu sandığımız Gök’ün henüz dokuz aylık olduğunu öğrendiğimizde şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Haydar, ayılardan dolayı, köpeği de yanımıza almamızı öneriyor. Gök’le daha önce yaşadığımız ‘gerginlik’ sona erdiği için sevinç içinde yola devam ediyoruz.
Çatalyaka’dan sonra, Beğendik köyüne varmadan, sağa sapıyoruz. Sağa saptıktan kısa bir sonra yol ikiye ayrılıyor. Sola sapan yol Kuhtarı’na gidiyor. Kuhtarı köyünde yaşayan kimse yok. Sağa sapan yoldan Efeağılı’ya devam ediyoruz. Ormanda açılan köy yolu, bir mühendislik faciası olarak tarihe geçecek gibi görünüyor. Doğal bitki örtüsüne zarar verilmeden yapılması gereken yolda doğanın korunmasına özen gösterilmediği açık. Ormanda açılan yolun her iki yanı meşe, kavak, ceviz, elma, alıç, armut ve çınarlarla kaplı. Ormanın ana bitki örtüsü meşe. Meşeyi kavak izliyor. Çınar, az olsa da varlığını sürdüren ağaçlardan.
Yola çıktığımızda çok serindi. Güneşle birlikte hava ısınıyor, terlemeye başlıyoruz. Kavak yapraklarının hışırtısı, yaklaşan rüzgârı müjdeliyor. Ormanı nazlı nazlı okşayan rüzgârla ferahlıyoruz. Rüzgâr, Efeağılı ormanından kucakladığı güzel kokuları cömertçe paylaşıyor. Her bitki kendine özgü bir koku yayar. Melisa kokusundan kuvvet alıyoruz.
Adımlarımız hızlanıyor…
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
![]() |
Çürük, diye yıktılar. Farklı tarihlerde, farklı müteahhitler tarafından yapılan dört binayı yerle bir ettiler. Depremden etkilenmeyen binalara niçin çürük raporu verilmişti? Rapor, ısmarlama mıydı? İyi de niçin? Bir okul, Kırmızıköprü Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (Kırmızıköprü Ortaokulu/Barbaros Hayrettin Paşa YİBO) niçin yıkılmıştı? Soran, sorgulayan, Meclis gündemine taşıyan olmamıştı. Tekke kapısında poz veren, feodal beylerin önünde diz çöken siyaset esnafının da sesi soluğu çıkmamıştı. Koca okulun birbirinden bağımsız spor salonu-yemekhanesi, derslikleri, pansiyonu ve lojmanları akıl almaz bir operasyonla yıkılmıştı. Binalar yıkılmadan önce yağmacılara ikram edilmişti. Sıkı güvenlik önlemlerinin uygulandığı bölgede, okulun kalorifer petekleri vd. tesisatını göz göre göre söküp götürenlere müdahale edilmemişti. Elli yıllık okulun tüm birikimi yağmacılara emanet edilmişti. Okulun minibüsü bile çürümüştü.