Derince Huriye  Pak İlköğretim  Okulu/KOCAELİ

Bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın  Mayıs 2003  tarihli 281. sayısında yayımlanmıştır.

Sözlükler  oyuncağı,  “Çocukları  eğlendirmeye  yarayan nesne”  biçiminde  tanımlamaktadır. Her  oyuncağın  çocuğu   eğlendirme  özelliği  vardır. Şöyle de ifade edilebilir: Eğlendirme  özelliği  olmayan nesneler  oyuncak olarak  adlandırılamaz. Fakat oyuncak,  sadece  bir  eğlendirme  aracı  olarak nitelendirilemez. Çünkü  oyuncağın  işlevi  eğlendirmekle sınırlı değildir.

Oyuncak bir öğrenme  aracıdır. Okulöncesi  ve  ilköğretim  çağındaki  çocukların  eğitimlerinde  oyuncakların  önemli  rol oynadıkları  bilinmektedir. Bu  önemli  işlevlerine  karşın, oyuncaklara,  anne-baba  ya da  eğitimciler  tarafından   gereken  önem  verilmekte midir?  Oyuncak  seçiminde   hangi  ölçütlere başvurulmaktadır? Okulöncesi  eğitim kurumlarına  oyuncak  alınırken  niteliklerine mi, yoksa  fiyatlarına mı  dikkat edilmektedir? Bazı okullarda  başvurulan oyuncakların müsaderesi (zoralım) uygulaması, hangi  gereksinimden kaynaklanmaktadır?  Müsaderede,  pedagojik  kaygılar mı, onlarca yıllık  yanlış  anlayışlar  mı belirleyici olmaktadır?

Oyun,  çocuğu  gelecekte  oynayacağı  role  hazırlar. Oyun, türe özgü  davranışların geleceğe  taşınmasında köprü  işlevi  görmektedir. Oyuncaklar  ve   oyunlar,  sistem  tarafından  çocuklara   biçilen  rollere  paralellik  gösterir. Her sistem,  çocukların  dünyasında kendisini   yeniden  üreterek  varlığını  sürdürmeye  çalışır. Yöneten sınıfların kültürü,   sistemin genlerinin  kodlandığı  oyun ve  oyuncaklar  aracılığı ile   gelecek  kuşaklara aktarılır. Kuşkusuz   en alttakilerin de  bir kültürü  vardır. Fakat   çağa damgasını  vuran  kültür,  hakim  sınıfların kültürüdür.

Çocuk  oyun  ortamında  farkında  olmadan  öğrenir,  diğer  çocuklarla  diyalog  kurar,  işbirliği   kavramını  geliştirir. Çocuğa  sunulacak  oyun  materyali   araştırmaya  dayanan,    hayal gücünü  kısıtlamayan,  yaratıcılığına ket vurmadan  düşünce  yapısını  geliştirebilen   nitelikte  olmalıdır (1).

Oyun  yalnız  çocuklukta  değil, insan  yaşamının  her  döneminde  rastlanan,  değişik  amaçlarla  yapılan  ve farklı  türleri olan  bir etkinliktir. Oyun  türleri  arasında  yaratıcı  oyunlar,  taklit oyunları,  macera oyunları,  açık  hava  oyunları  ve  hayali  oyunlar   yer  almaktadır (2).

Çocukların  dokunma,  dil, düşünme, araştırma, kavrama  ve  motor  becerilerinin  gelişmesinde  oyuncaklar  önemli ölçüde    etkili  olmaktadır. Oyun- oyuncak,  çocuğun toplumsal  gelişiminde  önemli  bir yer  tutmaktadır.

 

Arkeolojik kazılardan çıkan oyuncaklar

Oyuncağın  tarihi, insanlığın  tarihi kadar  eskidir. Küçük mobilyalar,  ev eşyası,   bölgelere ve yüzyıllara göre  kemik, fildişi, ağaç, pişmiş toprak, balmumundan  yapılan bebek vb   oyuncaklar  eski  çağlarda  ortaya  çıkmış  ve  günümüze kadar  gelmiştir. M.Ö 2. Yüzyılda klasik  Roma ve Hindistan’da  bilinen  küçük  arabalar ve topaçlar  günümüzde de  sevilen  oyuncaklar arasındadır. Top, aşık kemiği, zarlar, çemberler  ve kaydıraklar da  eski zamanlarda  kullanılmıştır. Erkek çocuklar, askercilik  oynamak  için   oyuncak silahları  tercih etmişlerdir (3).

Uçurtmanın  anayurdu  Çin’dir.  Çin  uçurtmalarının  2500 yıllık  yazılı   tarihi vardır  (4).  Bilinen en eski  oyun  tablası, Sümer Kraliçesi  Puabi’nin  mezarından  çıkmıştır (5).  Sus’ta,  Lagaş’ta, Pompei’de,  Mısır ve Hıristiyan  mezarlarında   bebekler, küçük  döşeme eşyası,   tekerlekli  çocuk arabaları  ve hayvanlar, savaş  duruşunda  askerler  bulunmuştur. Antikçağda   oyuncaklar,  bazı bayramlar  dolayısıyla  armağan edilir, bazen de bir simge değeri  taşırdı. Antikçağdan  16 Yüzyıla kadar  çıngırak   genellikle  çocuğu  nazardan  koruma  aracı  olarak  görülürdü (6).

  

Ah  o  eski  oyuncaklar!

Osmanlılar  döneminde oyuncakçıların  merkezi, Eyüp’tür. Bumbardan (kalın  bağırsak) yapılmış  boyalı  balonlar, ağza   üflenince  öten  testiler,  tahta  arabalar,çemberler, küçük  tefler  dönemin  gözde oyuncaklarıdır. O dönemde Anadolu’da   doğal  malzemelerden  yapılan  (bez, yün, mısır koçanı, tebeşir kayası vb.  araç-gereçlerden  yapılan   bebekler, tel  bükülerek oluşturulan çemberler)  oyuncaklar  evrim geçirerek  günümüze kadar  gelmiştir(7).

Osmanlıların  Hariciye  Nezareti’nde  çalışan  Franz von Werner   (Alman Murad Efendi), 1877 yılında yayımlanan Türkiye’den Notlar  adlı    iki  ciltlik  eserinde, oyuncaklar konusunda   Osmanlı’nın   Batı  oyuncak endüstrisinden  geri  olmasını  olumlu  olarak  değerlendirir. Yazara  göre, Osmanlı’nın, oyuncaklar  konusundaki   katı  tutuculuğu  kesinlikle  doğrudur. Çünkü  Murad Efendi,   amaca  uygun  oyuncakların  korunmasını, çocuğun  iyi  eğitilmesinin  bir  göstergesi  olarak  kabul  etmektedir (8).

 Toplu  oyunlar   tarihe mi  karışıyor?

Günümüzde,  doğal  malzemelerden   yapılan  oyuncaklar  hızla  yok olurken,  piyasa ,plastik  ve metalden   yapılan  oyuncaklarla  kuşatılmıştır. Yalnız   doğal  malzemeden yapılan  oyuncaklar  değil,   çocuk  oyunları da    yok olma  tehlikesiyle  karşı  karşıyadır. Toplu  oyunlar, yerini  bireysel  oyunlara  bırakmakta,  çocuklar da   sistemin  doğal  bir  sonucu  olarak  yalnızlaşmaktadır.

Prof. Dr. Nermin ÇELEN,  Prof. Dr. Bekir ONUR   ve  Yrd. Doç. Dr. Müge ARTAR  tarafından  yürütülen  Çocuk Oyunlarında   Üç Kuşakta Görülen Değişimler (9)  konulu  araştırmada toplu  oyunlardaki azalmanın  yanı sıra  şu  sonuçlara  da  ulaşılmış:

·         Birinci  ve ikinci  kuşak, üçüncü  kuşaktan  daha  fazla  oyun oynamış.

·         İlk iki  kuşakta  oyun  çeşitleri,  üçüncü  kuşaktakinden  çok  daha  fazla. Birinci  kuşakta  35, ikinci  kuşakta  30,  üçüncü  kuşakta  16  oyun  adı  verilmiş.

·         Oyun  araçları  konusunda  birinci  ve ikinci  kuşakta  taş  birinci, top  ikinci  sırada. Üçüncü  kuşakta  ise  top    ilk sırada. Birinci  kuşakta  çelik-çomak,   ikinci  kuşakta    gazoz   kapağı,  üçüncü   kuşakta  ise taso öne  çıkan  oyun  araçlarıdır.

İlk  iki  kuşağın  hiç  fabrikasyon  oyuncağı  olmamış. Sadece  ikinci  kuşakta    plastik  kamyonlara  rastlanmış. Üçüncü  kuşağın  oyun araçları   arasında  ise el yapımı  oyuncaklara hiç  rastlanmamış!

 

Kumar tutkusu

Oyuncakçıların  vitrinlerini  süsleyen  oyunlar arasında “Milyoner”, “Milyarder”,  “Trilyoner”, “Milenyum Borsa”, “Banker Kaçtı”,  “Kim  Emlak Kralı Olmak  İster”, “Yeni Emlak Kralı  Kim Olacak”,Emlak Ticareti Oyunu”  vb.  yüzlerce  oyun  aracı  satılmaktadır.  Bu tür  oyun  araçlarıyla  “işini  bilen” kuşaklar  yetiştirilmekte, çocuklara, kolay  yoldan para  kazanma  ve  zengin  olma felsefesi  aşılanmaktadır. İşportada  da   rahatlıkla  bulunabilen   bu  hazır  oyun  araçları,  üretim  dışı  geliri    olağan  karşılayan  mafya ekonomisinin   kültürel altyapısını oluşturmaktadır.

Sistem,  borsa  vurguncularını  artık  kundakta  yetiştirmektedir!  

Çocuk  yaşta   trilyoner  olmanın da  bir  bedeli olmalıdır!  Oyuncak   satan  marketlerde,   emlak  kralı  olmak   için  şansını  denemek isteyen  çocukların  20-30  milyon lirayı  gözden   çıkarmaları  gerekmektedir. 

Peki çocuklarda   kumar  tutkusu   yaratan  oyuncaklar, hangi  yasal  çerçeveye  göre üretiliyor?  Oyuncak  reklamlarında   yasal  zorunluluklara   uyuluyor mu?   Daha doğrusu,  kumar  tutkusu    kazandırmanın  yasal   bir  dayanağı  olabilir mi? 

4077,  3984  ve 95 sayılı yasalarla,    oyuncak vb. nesnelerin reklam ve duyurularının çocuklara  verebileceği olası zararların  önlenmesi    amaçlanmıştır. Anayasanın  41,  56/2, 58/2 ve 59.  maddelerinde   de  çocukların  korunmasına yönelik  çeşitli  hükümlere  yer verilmektedir.

 

Anayasanın,  çocukların  korunması  ile  ilgili  maddeleri:

Madde 41:Aile, Türk toplumunun  temelidir. Devlet, ailenin huzur ve refahı  ile  özellikle  ananın  ve  çocukların korunması   ....  için  gerekli  tedbirleri  alır, teşkilatı  kurar.

Madde 58/2: Devlet, gençleri  alkol  düşkünlüğünden, uyuşturucu  maddelerden, suçluluk, kumar  ve  benzeri  kötü  alışkanlıklardan  ve cehaletten  korumak  için  gerekli  tedbirleri  alır.

Devletin, çocukları zararlı    oyun   ve oyuncaklardan  korumak  için   alması  gereken  tedbirler    reklam  aşamasında  değil,  üretim  sürecinde   düşünülmelidir. Anayasanın  ilgili  maddelerinden  asıl  anlaşılması  gereken de  budur.

 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların  Kuruluş  ve Yayınları  Hakkında Yasa:

Madde 4: Radyo  ve televizyon yayınları,  kamu  hizmeti  anlayışı  içerisinde  aşağıdaki  ilkelere  uygun olarak  yapılır:

h)Türk Milli Eğitiminin  genel  amaçlarına, temel ilkelerine  ve milli  kültürün  geliştirilmesi  ilkesine,

m)Çocukların  ve gençlerin  fiziksel,  zihinsel, ruhsal  ve ahlaki  gelişimini  olumsuz  yönde  etkileyebilecek  yayın  yapılmaması  esasına  uygun  olarak  yapılır.

Ticari Reklam ve İlanlara  İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Tebliğ:

Madde 15: Çocuklara yönelik  reklamlar;

a)Çocukların  saflıklarını, bilgi eksikliklerini ve tecrübesizliklerini  istismar edemez

b)Zihinsel, ahlaki, psikolojik veya  fiziksel olarak  zarar  verebilecek  hiçbir ifade  ya da görüntü  içeremez.

d)Çocukların  taklit  edebileceği   şiddet  unsurlarını  taşıyamaz.

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması  Hakkında Yasa:

Madde 16:Ticari  reklam ve ilanların  yasalara ve  genel  ahlaka  uygun, dürüst  ve doğru  olmaları esastır. Tüketiciyi  aldatıcı, yanıltıcı  veya   onun  tecrübe ve bilgi  noksanlıklarını  istismar edici, özendirici,  kamu sağlığını bozucu,  hastaları,  yaşlıları, çocukları  ve  özürlüleri  istismar edici  reklam ve ilanlar  yapılamaz.

 

Oyuncak  ve şiddet

Mevcut  sosyo-ekonomik  sistemin   doğal  bir  sonucu  olan  şiddetin,  çocuk  oyunları  ve  oyuncaklarına  yansıması   kaçınılmazdır.  Şiddeti  besleyen  sosyal   ve ekonomik kaynaklar  kurutulmadığı sürece,  sadece  yasa  ve  yönetmeliklerle  çocuklar  şiddete  karşı  korunamaz.

Amerika'da "elektrikli sandalye"   biçimindeki  bir oyuncak   piyasaya sürülmesinin üzerinden çok geçmeden satış rekorları kırdı. "İdamlık Marv" adındaki  oyuncak, tıpkı gerçek bir elektrikli sandalye gibi elektrik kablolarına sahip. Oyuncak sandalyede oturan “Marv”   adındaki  oyuncak adam, tıpkı gerçek bir insan gibi önce çenesinden deri aparatla bağlanıyor, daha sonra sandalyenin fişi takılıyor. Sandalyedeki kurbanın önce ten rengi beyazlaşıyor, gözleri kırmızılaşıyor, ardından vücudu sarsılarak ve hırlama sesi çıkartarak ölüyor.15 cm  boyutundaki oyuncak, Amerika'daki oyuncakçılarda 24 dolara satılıyor! (10) 

Ülkemize  henüz   getirilmemiş de olsa,    benzerleri,  Marv’ı  aratmamaktadır. Şiddet,  çocukların  dünyasına  bilgisayar ve  televizyon  oyunlarının  yanı sıra  çeşitli  oyuncaklar  yoluyla da  girmektedir. Kasatura,  el  bombası, pompalı  tüfek,  değişik  çaplarda  tabanca,  kelepçe, cop,  mayın,  roket  vb.  şiddet    içeren  oyuncakların  üretim  ya da  satışında herhangi  bir  engelle   karşılaşılmamaktadır.

Serbest  piyasa,   şiddeti  körükleyen  oyuncaklar  aracılığı  ile insanlığın  geleceğini    karartmaktadır

Türkiye  ulusal  piyasası  yabancılara  kayıtsız  koşulsuz  açılınca,  çocuklarımız  da   Batı  tekellerinin  yıkıcı  etkilerine  açık  hale  geliyor. Ulusal  pazarımızın   korunması,   çocuklarımızı  kurtarmak  için  de  büyük önem  taşımaktadır. Yıllık  ortalama 150  milyon  dolarlık (1999  yılı) çocuk  oyuncağı  satılan  ülkemizde,   oyuncaklar  konusunda  da  ulusal  çıkarlarımızın  gözetilmesine   büyük  gereksinim  duyulmaktadır.

 Binlerce çocuk  ürününün ( E  Toys  şirketinde  15 bin, ülkemizde    şubesi  olan Toys R Us’ta   8 bin)   sergilendiği  dev  oyuncak  marketlerinde  yapılan  alışverişin  ülkemiz  ekonomisine  ne  kazandırdığı da  merak  konusudur. Oyuncak  sektöründeki  acentelik, ulusal  ekonomiye  katkı  sunmak  bir yana zarar vermektedir. Yabancı  markalı  ürünlerin  dışalımına Gümrük  Birliği  ile getirilen  kolaylıklar,  ulusal oyuncak  endüstrisinin  gelişmesini önlemektedir.

 Ardahan’da  üretilen  Damal  bebekleri(11),    Sivas’ta  tamamen  doğal  malzemelerden (Gövdesi  kayın  ağacından,  cilası  balmumundan,   boyası bitkisel  yağlardan   üretilen)  yapılan  ve  her  yaş  grubundaki  çocukların  oynayabileceği   buzdolabından  atlı karıncaya  kadar çeşitli  oyuncaklara (12)  ulusal   pazarın     kapıları  adeta   kapanmıştır.  Bu  tür  oyuncakların  ulusal  piyasaya  sürülmesini hangi  kuvvet  engellemektedir?   Vatan  ulusal  ekonomi, ulusal  pazar  demektir. Ulusal  pazarını  kaybeden,  vatanını da  kaybeder. 

 

Oyuncağın  yaratıcısı  olmak

Çocuk, oyuncağın  sahibi değil,   yaratıcısı  olmalıdır. Oyuncak   sadece  bir  araçtır. Bu  araç, çocuğun katılımıyla  yapıldığında,  daha eğitici olur. Ne kadar  unutulursa unutulsun,  ülkemizin  bazı  kırsal alanlarında  çocuklar hala  kendi  oyuncaklarını  yapmaktadırlar. Koşullar  yaratıldığında, çocuk,  oyuncak  yapımında zevkle  görev  alır. 

Kibrit. süt  ve   ilaç  kutuları,  ip,  tahta  parçası, yapıştırıcı,   çeşitli  kumaşlar,  makaralar,  tel   vb.  araç-gereçler  yardımıyla   evde  oyuncak  yapılabilir. Çocuk  eğitimi,  birlikte  yapılan  oyuncaklar  yoluyla   daha da  kolaylaşabilir. Bu nedenle,   anne-baba ve öğretmenlerin,  oyuncak  yapımında  çocuklara  yardım  etmeleri    gerekmektedir.

Oyuncağını  yapan  çocuk,  onu  daha  iyi  korur ve    başkaları  tarafından  yaratılan  değerlere  saygılı  olur.  Üretkenlik, çocuğa  sorumluluk  bilinci  kazandırır.   Küçük  yaşta  oyuncağını  yapan çocuğun  el  becerileri ve  yetenekleri  gelişir.

           

Çocuğa  ne kadar  oyuncak  almalıyız?

Çocuklara  oyuncak    seçerken,  cinsiyet  ayrımı  yapılmamalıdır. Kız ve erkek  çocuklar  için   farklı  oyuncaklar  olmamalı,   çocuklar  her  tür  oyuncakla  tanıştırılmalıdır (13). Oyuncak  tüketimi,  üzerinde önemle durulması  gereken  noktalardan  biridir. İşlevsel  ve çok  amaçlı olmayan   pahalı  oyuncakların  birkaç   günlük kullanım  için alınması  yararsızdır.  Kısa sürede  özelliğini  yitiren  oyuncakların sıkça  alınması, çocuğa   tutumluluk  vb. alışkanlıkların  kazandırılmasını  engeller. 

Uzaktan  kumandalı    ithal oyuncaklarda  kullanılan  pillerin  bir  kısmı  şarj edilme  özelliğine sahip  değildir.  Bu  özelliğe sahip  olanlar da ancak   ayrıca  satın  alınan  makinelerde   şarj  edilebilmektedir. Şarj makinelerinin  bir  standardı  yoktur. Çünkü   oyuncaklarda  farklı   çap (AA, C,  PP3 vb.)  ve  özelliklere sahip  piller  kullanılmaktadır. Bu  nedenle, dolum  makinelerinin,   pillerin  çapına  uygun  olması  gerekmektedir.  Bu  da,  her  oyuncak  için  ayrı  bir  dolum  makinesi  almak  anlamına  gelmektedir. Nikel-kadmiyum  pillerin  dolumu  yapılabilmektedir.  Alkaline  piller,  bir  defalık  kullanımdan  sonra  çöpe  atılmaktadır.       Kumandayla  çalışan  oyuncaklarda  kullanılan  pillerin  ortalama  ömürleri  20-30  dakikadır.  Bu süre, daha  çok  güç  kaynağı  gerektiren bazı  araçlarda    5  dakikaya  kadar  inebilmektedir! Kumanda   ve  araca  ayrı  ayrı  takılan  pil  sayısı  8’i  bulduğunda, 5  dakikalık  eğlencenin  bedeli yaklaşık  3 milyon  TL olmaktadır!

Türkiye, dışarıdan  satın  alınan   oyuncaklar, pil  vb.   çabuk  tüketilen  maddeler  yoluyla   bir  anlamda dış  borç   abonesi   haline  getirilmektedir. Ulusal  kaynaklar, büyük bölümü  çocukların  toplumsal gelişimine  zarar  veren  ithal  oyuncaklara  ödenen  paralarla  heba  edilmektedir. Ayrıca,  dışarıdan  alınan   oyuncaklar   Batı’nın  tüketim  kalıplarına  göre   yetişen  kuşaklar  yaratır.

 Gereksinim  duyulmayan  eşyaların  sahibi olmak, çocukta  bencillik      duygusuna  yol açar. Bu nedenle  oyuncak alınırken, eklemlenebilir  özellikte  olanlar  yeğlenmelidir. Çocuklara çok  amaçlı, doğal  malzemelerden  yapılmış,   merak  duygusu  yaratan  oyuncaklar    alınabilir.   Oyuncak  seçiminde,   çocuğun  oyuncağa olan  gereksinimi  belirleyici olmalıdır. Oyuncak  alırken aşırıya  kaçmamanın en  doğru tutum  olduğu  söylenebilir.

            

Tamir edilemeyen  oyuncaklar

            Hazır  oyuncakların  büyük  bölümü   tamir  edilme  özelliğine  sahip  değildir.  Çocuk, her  yeni    oyuncağı  yakından  tanımak   ister. Oyuncağın  işleyişi,  özellikleri,  parçaları  çocuk  açısından merak    konusudur. Bu  nedenle,  yüksek  fiyata  satın  alınan   oyuncakların  çocuk  tarafından  tanınma  çabası   bazen   pahalıya  mal olabilir!    Eve  giren  birçok  pahalı  oyun   aracının   aynı  gün  kırılabileceği  düşünülerek,  onarılabilir  özellik  taşıyan  oyuncaklar   tercih  edilmelidir.

 Günümüz  oyuncak  endüstrisinde,  “teknoloji  harikası”  oyuncaklar  bozuluncaya   kadar  kullanım  esasına  göre   üretilmektedir.   Bozulan  oyuncak  çöpe  atılacak  ki, yerine  yenisi alınabilsin! Oyuncak  sektöründe gereksinime  göre üretim yapılmamakta,   üretime  göre  gereksinim  yaratılmaktadır. Oyuncak  elektrikli   sandalye,  herhangi  bir gereksinimden  kaynaklanmamıştır.  Fakat  bu  gereksiz ürüne,  pazarlama  sürecinde  yapay  talep  yaratılmıştır.

           

Eğitim-öğretimde  oyuncağın  rolü

Okullarda sıkça  yakınılan  sorunlardan  biri de araç-gereç yetersizliğidir. Peki  oyuncak, aynı zamanda bir eğitim  aracı olarak kullanılamaz mı? Oyuncaktan,  eğitim  amacıyla  yeterince  yararlanıldığı  söylenemez. Oysa temel eğitim  kurumlarında, çeşitli oyuncaklar,  eğitim  amacıyla  her sınıfa  ve  derse  uyarlanabilir. Çünkü oyuncak,   oyun çağındaki ilköğretim öğrencilerinin  yaşamında büyük  önem taşımaktadır. Bu nedenle,   eğitim-öğretim  etkinliklerinde  oyuncaklardan yararlanma  olanakları  yaratılabilir .

Günümüzde eğitim  amacıyla  oyuncaklardan  yeterince  yararlanıldığını  söylemek  çok  güç.  Eğitim  araç-gereçleri  hazırlanırken,   oyuncaklardan  da yararlanma  düşüncesi  akla  pek  gelmemektedir.  Oysa  yalnız  okulöncesi eğitimde  değil,  ilköğretimde de  oyuncaklardan  eğitim  amacıyla  yararlanılabilir.   Bu  nedenle  oyuncak  yapımı ciddiye  alınmalı  ve  buna  zaman ayrılmalıdır. Oyuncak  yapımı  eğitim-öğretimden ayrı  bir  etkinlik  olarak    görülmemelidir.

4.  ve 5.  sınıf   Fen Bilgisi’nde    Maddenin  DoğasıMadde  ve EnerjiGezegenimizCanlılar  ve Doğayla EtkileşimSes ve Işık, Isı  ve Isının Maddedeki YolculuğuHareket  ve Kuvvet;  6., 7.  ve    8.  sınıf  Fen Bilgisi’nde    Mekanik, ElektrikMaddenin Yapısı    vb. üniteler  işlenirken, okul  ortamında   yapılan  oyuncaklardan  yararlanılabilir. Sadece  Fen Bilgisinde değil,  Matematik derslerinde   de  oyuncak  iyi  bir  öğretim  aracı  olarak  kullanılabilir. Matematik  öğretiminde  karşılaşılan  bazı  zorluklar,  oyun  araçlarıyla  güçlendirilmiş  bir  eğitim  ortamında  aşılabilir.  Örneğin  geometri,  kümeler,  dört  işlem, ölçüler  vb. konuların  oyun  araçlarından yararlanılarak   kavratılması  daha  kolaydır.    Oyun  araçlarından yararlanmanın  gereğine  inan  bazı  eğitimciler,  okul  ortamında   bazı araçların   hazırlanması  için  yeterli  zaman  bulunmadığını  düşünebilir.  Bu  sorun,  en  kolay  biçimde  İş  Eğitimi   derslerinde  çözülebilir. İş Eğitimi  dersi,   ilköğretim  okullarının  4.-8. sınıflarında  haftada  iki   saattir. Her sınıf, İş Eğitiminde,  gereksinim  duyabileceği  ders araç-gereçlerini hazırlayabilir.

 

Okullarda  oyuncaklara  el konulmalı mıdır?

İlköğretim    öğrencilerinin   okulda   oyuncak    bulundurmaları  zaman zaman  çeşitli  gerekçelerle  engellenmektedir. Bazı  okullarda,   niteliğine  bakılmaksızın,  öğrencilerin  bütün  oyuncaklarına    el konulmaktadır. El konulan  oyuncaklardan  bazıları şunlardır: Bilye,    fırfır,  araba, güneş gözlüğü, hayvan modelleri, top,  kibrit kutusu, oyun  halkası, resim,  oyun  kartları, küpe, yüzük,  künye, kolye, boncuk, tespih,  bilezik, maske   vb.

 Bu uygulamanın  kaynağında,  oyuncağın,  öğrencinin  derslerini  aksattığı  düşüncesi  yatmaktadır. Bu  düşünce  ile,  yaşamdan  ve  öğrenciden  soyutlanan derslere   adeta mitolojik  bir   karakter   kazandırılmaktadır.   Öğrencilerin  can güvenliğini  tehlikeye  düşürebilecek  nitelikteki  oyuncakların  (Tabanca,  mermi, roket, bıçak vb.) okullara   sokulmaması   doğru  bir tutumdur. Kolay  yoldan  para  kazanma  alışkanlığı  kazandırabilecek (Taso, borsa, milyoner, trilyoner  vb.)   oyun araç-gereçleri de  uygun  yöntemlerle engellenebilir. Ayrıca  sınıfta   dikkat  dağıtabilecek  oyuncakların  ders saatlerinde  kullanılmalarına    izin  verilmeyebilir. Zararlı oyuncaklar   engellenirken,  öğrencilere,  oyuncakların  zararları  mutlaka  anlatılmalı  ve  engellemede  pedagojik   boyut     dikkate  alınmalıdır..

Okullarda, ayrım  gözetmeksizin,  bütün oyuncakların   eğitim-öğretim  etkinliklerine zarar veren bir  tehdit  unsuru  olarak   algılanması,  eğitimin   amaçlarına  aykırıdır.   Oyun  çağı  çocuklarının   eğitimi   oyuncaksız  düşünülemez. İlköğretim  okullarında,  öğrencilere,  dinlenme saatlerinde    oyuncaklardan  yararlanma olanağı  sağlanmalıdır. Okul  bahçeleri  düzenlenirken,  öğrencilerin  yaşları  göz önünde   bulundurulmalıdır. Toplumsal  yaşamdan  kopuk,  öğrencinin     toplumsal  ve  psikolojik  özelliklerini  dikkate  almayan bir  eğitim  anlayışının  başarılı  olması  olanaksızdır. Eğitim,  sınıfta  anlatılan    derslere indirgenemez. Eğitimciler, oyun  ve  oyuncağı,   oyun  çağındaki  ilköğretim  öğrencilerinin   eğitilmelerinde  bir  araç olarak   kabul  etmelidir. Oyuncak  bir  eğitim aracı  olarak  kabul  edildiğinde, okullarda  yaşanan  oyuncakların müsaderesi uygulaması da  doğal  olarak  sona erer.

 

Sağlık  ve oyuncak

 Oyuncaklarla ilgili yasal düzenlemelerin çerçevesini  “Gıda Maddelerinin ve Umumi Sağlığı İlgilendiren Eşya ve Levazımın Hususi Vasıflarını Gösteren Tüzük” oluşturmaktadır.  Dışarıdan  satın  alınan  ya da  patent  yoluyla  ülkemizde  üretilen  oyuncakların  büyük  bölümünde, genelde  bu yasal  çerçeveye  uyulmadığı  gözlenmektedir. Çocukların  beden ve ruh sağlığını  tehdit eden  oyuncakların  üretim  ve pazarlanmasında   serbest  piyasa  anlayışı  belirleyici olmaktadır.

Oyuncak  üretiminde  kullanılan malzemelerin  gıda tüzüğüne uygun   olması  yasal  zorunluluktur.  Ayrıca  oyuncakta kanserojen hammadde  kullanılmaması,  doğaya  zarar  vermemesi, ısı  değişikliğinde  özelliğini  yitirmemesi (Renginin  solmaması, biçiminin  bozulmaması),   dayanıklı  olması  vb.   özelliklere dikkat edilmelidir. 

Sağlık Bakanlığı  tarafından   1998  yılında   yürürlüğe konan     Oyuncak Yönetmeliği’nde,  oyuncaklarda  aranan   bazı koşullar şunlardır:

            “Oyuncaklar ve parçaları, zorlanmaya karşı sağlam ve mekanik dayanıklılığa sahip olacak. Oyuncaklar, yutma, teneffüs etme veya deri, mukoza dokusu ve gözle temas etmesi halinde sağlık veya fiziksel yaralanma riski yaratacak şekilde tasarlanmayacak ve üretilmeyecek.  Mermili oyuncaklarda, kullanan kişiyi veya üçüncü kişiyi yaralama riski bulunmayacak. Oyuncaklar, çocuğun çevresinde yanabilir tehlikeli bir element ve patlayıcı maddeleri içermeyecek. Paten, kaykay gibi oyuncaklar üzerinde, ‘Koruyucu ekipmanla birlikte kullanılmalıdır’ ibaresi bulunacak. Elektrikli oyuncaklar ve parçaları 24 voltu geçmeyecek. Oyuncaklar, hastalık ve mikrop kapma riskini önleyici temizlik şartlarına uygun olacak, radyoaktif maddeler içermeyecek”

Yönetmeliğin  yeterince  uygulandığı  söylenemez. Kütahya’nın  Dumlupınar  ilçesinde ‘sürpriz yumurta’dan  çıkan  oyuncak  uçağı  yutan  5  yaşındaki  Enes  KART’ın  boğularak  yaşamını  yitirmesi, çocuk  oyuncaklarının   yaratabileceği  trajik  sonuçlardan  sadece  biridir.(14)
 
Kozmopolit  kültür  taşıyıcılığı

            Ulusal  devletlerin  tasfiyesini hedefleyen    emperyalizm,  bizim  gibi  mazlum  milletlerin yalnız ekonomilerini değil,   ulusal  bilincini   ve  moral  değerlerini de   çökertmeyi   amaçlamaktadır.  Batı  tarafından  Üçüncü  Dünya  ülkelerine  pazarlanan  oyun   ve oyuncakların  bir  bölümü,  ulusal   kültüre   büyük  zararlar  vermektedir.  Aslında   her oyuncak,  bir yaşam  biçimini  ve  kültürü  temsil etmektedir.

            Oyuncaklarla ilgili yasal  düzenlemelerde,  ulusal  kültürün  korunmasını  amaçlayan  bir  tek  maddeye bile  yer  verilmemiştir! Oyuncakların  teknik  özellikleri  hakkında    en  ince  ayrıntının yer  aldığı Oyuncak  Yönetmeliği’nde,  oyuncaklarda   ulusal  değerlere  uygunluk  koşulu  aranmamaktadır!

Barbie,  Donna, Shelly, Sindy, Bratz, Kathy,  Chubby  vb.   bebekler  ülkemizde  özgün  ambalajları  içinde  piyasaya  sunulmuştur.   Yalnız  bebekler değil,  bütün  ithal oyuncaklar aynı  biçimde      satılmaktadır. Ambalajlarda ürünün markası  dışında,  özellikleri de   yabancı  dille  belirtilmektedir.     Avrupa  ve Amerikan    yaşam biçimi,  çocuklarımızın  odasına  işte  bu  tür  oyuncaklar aracılığı  ile  girmektedir.  İnsan kişiliğinin   biçimlendiği  0-3 yaş  grubundaki  çocuklar, İngilizce  konuşan  ve ortak  hiçbir  yönü  olmayan “Wispy  Walks’in sağ  omzundan   tutarak  beraber  yürüyebilir,  Sindy  ve  konuşan  pastasına    dilekte  bulunabilir”!  

Cumhuriyet  Devrimine, ulusuna   ve  yurduna  yürekten  bağlı,  bağımsızlıkçı,  aydınlanmacı  ve yurtsever  kuşakların  yetiştirilmesinde   izlenecek  ulusal eğitim  politikası,  çocuklara  kundakta   bulaştırılan  kozmopolit  kültürün bütün    kaynaklarının    kurutulmasını   zorunlu  kılmaktadır.  Ülkemizde ulusal   devleti yaşatma   kararlılığının, eğitimdeki  Batı   dayatmalarına  son  vereceği  günlere   hızla   ilerliyoruz.

Atatürk  Türkiye’si,   tarihsel  sorumluluğunun  bilinciyle, ulusal  eğitim alanında  da yeni  bin yıla damgasını  vurmaya  hazırlanmaktadır!

 

Kaynaklar

(1)   Sibel Çağlayan,  Bilim  ve Teknik,  Ocak 1980, Sayı:146

(2)   Doç. Dr. Abide  Güngör,  ABECE,  Sayı:190

(3)   Meydan Larousse,   Cilt: 15

(4)   Bilim ve Ütopya, Sayı:  65

(5)   Yıldız Cıbıroğlu, Bilim ve Ütopya, Sayı: 65

(6)   Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt 17

(7)   Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt 17

(8)   Dr. Cemal  Sakallı,  Bilim  ve Ütopya, Sayı:  62

(9)   Radikal, 21.05.2002

(10)       Hürriyet, 31.08.2000

(11)       Cumhuriyet, 02.01.2003

(12)       Milliyet,  27.02.2003

(13)       Yrd. Doç. Dr. Neslihan Avcı,  ABECE, Sayı:190

 

(14)       Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, 20.01.2003

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault