- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın Ekim 2002 tarihli 274. sayısında yayımlanmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilk ve orta dereceli okullarda düzenlenen ulusal-uluslarası yarışmaların bir kısmında Milli Eğitim Temel Kanunu ve ulusal devlet kavramıyla çelişen noktalara rastlanmaktadır. Yarışmalara verilen onaylarda ulusal bilince zarar veren yaklaşımların zaman zaman dikkate alınmadığı, ticari amaçlarla düzenlenen yarışmalarda ise yarışma koşulları vb. konularda “inisiyatifin” tamamıyla özel kuruluşlara bırakıldığı gözlenmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı, en kısa sürede yarışmalarla ilgili yasal bir düzenlemeye giderek, ulusal eğitim ve Cumhuriyet Devrimi’nin ruhuyla çelişebilecek etkinliklere olanak tanımamalıdır. Uluslararası yarışmalara gönderilecek ürünlerin taşra teşkilatları tarafından gönderilmelerinin yaratabileceği sıkıntılar dikkate alınarak, ürünlerin tek bir merkez üzerinden gönderilmeleri sağlanmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilk ve orta dereceli okullarda her yıl çeşitli yarışmalar düzenlenmektedir. Resim, öykü,şiir, proje ve çeşitli spor dallarında düzenlenen yarışmalar amaca uygun gerçekleştirildiğinde, eğitim-öğretim hizmetlerine önemli katkılar sunmaktadır. Öğrenci ve öğretmenlerin gelişmesine ve kendilerini tanımalarına olanak sağlayan yarışmalar, dikkatli davranılmadığında, eğitim-öğretimi çeşitli yönleriyle tahrip etmektedir.
Çeşitli yıldönümleri, belirli haftalar ve özel günlerde farklı alanlarda yarışmalar düzenlenmektedir. Ulusal bayramlar, trafik, enerji tasarrufu, havacılık, amblem, güreş, futbol, atletizm, satranç ve diğer dallarda resim, öykü,şiir, kompozisyon yarışmaları ve çeşitli karşılaşmalar düzenlenmektedir.
Yarışmalar kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra çeşitli özel kuruluşlar aracılığı ile de yapılmaktadır. Bazı şirket, dernek, vakıf vb. kuruluşlar okullarda yarışma düzenlemek için Milli Eğitim Bakanlığı ya da il-ilçe milli eğitim müdürlüklerinden “olur” almaktadır. Yarışma onayı okullara ulaştığında, öğretmenler tarafından öğrencilere duyurulmaktadır. Öğrenciye yapılan duyuruda yarışmanın amacı ve hangi kuruluş tarafından düzenlendiği belirtilir. İşte sorun bu noktadan itibaren başlar ve zaman zaman çeşitli sıkıntılarla karşılaşılır.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Bu yazı, ABECE’nin Ağustos 2004 tarihli 216. sayısında yayımlanmıştır.
Bu yazıda, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında onarılan okulların kısa sürede neden kullanılamaz hale geldikleri sorusuna yanıt aranmaktadır. Onarımı tamamlanan ya da yeni yapılan okulları, bir yıl içinde, ‘ahlaki çöküntü’ mü harabeye çevirmektedir? Söz konusu çöküntüyü yaratan maddi etkenler nelerdir? Onarımdan kısa süre sonra ‘dökülen’ okulların yöneticileri ne yapabilir? Okulların, müteahhitler aracılığı ile onarılmasının yarattığı sakıncaların irdelendiği yazıda, kamu binalarının, daha düşük maliyetle kaliteli bir onarımdan geçirilmesine ilişkin önerilere yer verilmektedir. Yazıda, sistem tartışması yapıldığından dolayı, müteahhitlerin hedef alınması söz konusu değildir. Ülkemizde yaşanan çeşitli sorunlara karşın, işin gereklerini yerine getiren müteahhitlerin olduğu da bir gerçektir. Bu nedenle, ileride alınacak önlemler, en başta, işini iyi yapan kuruluşların da ihtiyacıdır.
Okul binası yeni de olsa, zamanla, onarım kaçınılmaz hâle gelir. Günde yüzlerce kez açılıp kapanan musluklar bozulacak, kapı kolları kırılacak, eskiyen ders araç gereçleri demirbaş defterinden düşülecektir. Bu durumda, okul binasının onarımına ihtiyaç duyulacaktır. Peki kamu binalarının onarımında, kırılan ya da yıpranan malzemelerin yenilenmesinde sağlıklı bir yöntem izlenmekte midir? Mevcut ihale sistemiyle onarılan okullarda sorunlar gerçekten çözülüyor mu?
Hiç kimse, durduk yerde, evinin sağlam kapısını değiştirmez. Bu gerçek, kuşkusuz, kamu binalarını onaran müteahhitler için bağlayıcı değildir. Çünkü müteahhitlik, varlığını, çürük kapı ve pencerelere borçludur; büyümek için, sağlam kapıyı çıkarır yerine çürüğünü takar. Sistem, kamu kaynaklarını, yandaşlarına işte bu şekilde dağıtır. Bölüşümde izlenen yöntem, bahşişin de ‘raconuna’ uygundur. Çünkü çürük de olsa, kapı değiştirilmiş ve ‘hakediş’, kitabına uydurulmuştur.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Bu yazı, ABECE’nin Nisan 2003 tarihli 200. sayısında yayımlanmıştır.
Eğitimde ulusal hedeflerden sapma, çok yönlüdür. Ne yazık ki bunların üzerinde yeterince durulmamaktadır. Örneğin ulusal ekonominin inşa sürecinde okullarda kooperatifleşme özendirilirken, bugün özelleştirmeye paralel bir biçimde kantin vb. işletmeler tercih edilmektedir.
Kooperatif nedir?
Kooperatif, İngilizce ‘cooperative’ sözcüğünden dilimize yerleşmiştir; sözlüklerde,“Ortak çıkarları olan birey ya da ailelerin kurdukları, hakların eşit olduğu ve sağlanan kazancın yalnız ortaklar arasında ortaklığa katkıları oranında bölüşüldüğü ekonomik girişim.” biçiminde tanımlanmaktadır. Yaklaşık 200 yıllık bir tarihi olan kooperatifçilik, geçirdiği evrim sonucunda ekonomik girişimin yanı sıra toplumsal ve eğitsel bir nitelik kazanmıştır. Okul kooperatifleri, bu evrimin en güzel örneğini oluşturmaktadır.
Kooperatifleri birer kapitalist işletme olarak değerlendirmek yanıltıcıdır. Büyümeyi hedeflemeyen, kar amacı gütmeyen ve üyelerinin çıkarlarını esas alan bu kuruluşlarda sosyal boyut daha fazla önem taşımaktadır. Demokratik bir yönetim ve denetim sistemi işletildiğinde, kooperatifçilik, ulusal kalkınmaya büyük katkı sağlar. Kooperatifçilik bilincinin gelişmesi serbest piyasa düşüncesini zayıflatırken, devletçilik düşüncesini güçlendirir. Okul kooperatifleri sadece sağlık, kar-zarar, güvenlik vb. açılardan değerlendirilmemelidir.
Kooperatif kurmak çok kolay
Sınırlı Sorumlu Okul Kooperatifleri Ana Sözleşmesi’nin (10.10.1983 tarih ve 2149 sayılı Tebliğler Dergisi http://mevzuat.meb.gov.tr/dosyalar/255.pdf) son sayfası en az yedi kişi tarafından imzalanıp yetkili kurucu ortaklarca okul müdürlüğüne verildiğinde, kooperatif resmen kurulmuş oluyor (Madde 3). Kurucu ortaklardan, kuruluş işlemlerini yapmak ve ilk genel kurulu toplamakla görevlendirilenlerden birinin reşit olması gerekmektedir. Kooperatifin ortak sayısı sınırsızdır (Madde 7). Okulda öğretimin başladığı tarihten itibaren bir ay içinde okulun kayıtlı öğrencileri, yöneticileri ve diğer personel, kooperatife ortak olabilir. Reşit olmayan öğrenciler beşten fazla pay senedi ile ortak olmak isterse, velilerinden izin belgesi getirmek zorundadır (Madde 8).