Aşağıda, okul müdürlerinin görevleri tanımlanmıştır. Maddeler hâlinde sıralanan görevlerin, MEB mevzuatında herhangi bir dayanağı bulunmamaktadır. Yazıyla,  ‘çağ’ın okul müdürleri, eğitim yönetimi ve denetiminin  etkisizleştirildiği ve atamalarda liyakatin dikkate alınmadığı günümüz koşullarında, ‘eylem’leri esas alınarak  tanıtılmaktadır.

 

 GÖREVLER

1.      Okulda görevli bütün çalışanları tembellikle suçlamak ve sürekli eleştirmek,

2.      ‘Yoğunluk’tan dolayı hiç bir iş yapmamak,

3.   Haftada iki saatlik ders görevini bir yıl boyunca yerine getirmemek için bitip tükenmek bilmeyen gerekçeler üretmek (Toplantı, denetim, yazışma, yoğunluk vb.),

4.     Okuldaki başarısızlık ve düzensizlikte kendi rolünü sorgulamamak ve sürekli astlarını suçlamak (Bu öğretmenlerle mi başarılı olacağız? Bu hizmetlilerle temizlik mi yapılır? Bu öğrencilerden adam olmaz vb.),

5.      Okulda yaşanan sorunları ileten öğretmen ve yardımcı hizmetler personeline, “Bana sorunla gelmeyin!” demek,

6.      Merkezi sınavlara girecek öğrencileri   Zuhurat Baba  Türbesi’ne götürerek  başarı için dilek dilemek ya da   toplu olarak  dua ettirmek, 

7.   Kendisini, asgari ücretle çalışan hizmetlilerin patronu olarak görmek ve sık sık  işten atmakla tehdit etmek,

8.      Öğretmenler arasına nifak sokarak okul iklimini zehirlemek,

0
0
0
s2sdefault

Bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın  Nisan 2004 tarihli 292. sayısında yayımlanmıştır.

 

 Bu  yazıyla, yaşama içgüdüsüne aykırı bir biçimde,  insanı kendi eliyle  ölüme sürükleyen intiharı eğitim kurumlarında  tetikleyen etkenlere  dikkat çekilerek,  öğrencilerin  bu  trajik  ölümden alıkonulmasına yönelik  önerilere yer verilmesi amaçlanmıştır.  Hangi  koşullar  öğrenciyi intihara zorlamaktadır? İntihar sadece psikolojik bir  olgu olarak değerlendirilebilir mi? İnsan, nasıl oluyor da,  kendi  kendisinin katili  olabiliyor?    Toplumsal-ekonomik sistemle intihar ilişkisi… Öğretmenler,  öğrencinin intihar eğiliminde olduğunu anlamak  için  hangi noktalara  dikkat   etmelidir? İntiharı  kafasına koyan öğrencilerin  ana babalarının  alması gereken önlemler… Cinsiyet  farklılığı intihar  yöntemini   nasıl   etkiliyor?  İntiharın,    toplum yaşamından bütünüyle silinip atılması  olanaklı mı?

 Anahtar Sözcükler: İntihar, müntehir,  yabancılaşma, depresyon

Çok katlı  binaların çatısından   atlayanlar... Boğaz Köprüsü’nden     atlayarak Marmara’nın derinliğinde yitip gidenler...  Birkaç metrelik  iple  boşlukta sallananlar…  İlkbaharın taşkın sularına kendilerini bırakanlar…  Çekmecedeki   silahı  kalbine  boşaltanlar…   Avuç dolusu  hapla   ebedi uykuya dalanlar…

Uzayıp gidiyor böylece.  Benzer  özellikler  taşısa  da, her ulus   farklı bir ölüm yöntemi kullanıyor.   Japonlar harakiriyi,   Ruslar ruleti, Türkler de  ipi   ‘tercih’ ediyor.   Tercihler  yöresel olsa da evrensel gerçek   değişmiyor: Ölüm!. Çünkü farklı  ölüm  yöntemleri,  sonuçta,  gencecik yaşta kıyılan  canları  toprağa gönderiyor.

W.  Shakespeare,  intiharı şu dizelerle  ifade etmiş:

Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni/ Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez/Değil mi ki, çiğnenmiş inancın en seçkini/Değil mi ki, korkudan dili bağlanmış sanatın/Doğruya doğru derken, eğriye çıkmış adın/Vazgeçtim bu dünyadan,dünyadan geçtim ama/Seni yalnız koymak var, o koyuyor adama

Ölüm, bazen,  onurunu korumak isteyen  kişilerin ‘tercihi’ olabiliyor. Yıldırım Bayezit,  bir söylentiye göre, Timur’a  tutsak düşmeyi onuruna yediremeyince  çareyi yüzüğündeki  zehiri içerek  intihar etmekte bulur.

0
0
0
s2sdefault

Bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın Aralık 2003 tarihli 288. sayısında yayımlanmıştır.

 

 Değerlendirme sonuçlarının  yer aldığı     karnelerin,  öğrencilerin  ilgi, yetenek ve  birikimlerini yeterince yansıttığı  söylenemez.  Günümüzde karne araç olmaktan çıkarılmış,  adeta  amaç haline getirilmiştir. Kişiye özel bir belgenin, serbest piyasa koşullarında ‘işlem’ görmesi doğal karşılanabilir mi? Sınıf öğretmenleri, karneye görüş  yazarken,  hangi  noktalara dikkat etmelidir? Birinci yarıyılda  bilgisayarda işlenen karnelerin, ikinci  yarıyılda çöpe  atılmasını  önlemek için ne yapılabilir?  1930’lu yıllardan günümüze karnelerin geçirdiği evrim…   MEB, okul  belgelerini  basma  tekelini  yitiriyor mu? Okul yöneticileri, MEB belgeleri yerine neden ‘korsan’  karne, sınıf geçme defteri vb.  belgeleri  kullanmayı  yeğlemektedir? ‘Elektronik karne’,  geleneksel  karneyi  rafa mı  kaldıracak?

 

 Karne her zaman sevindirmez; arada bir üzer. Okullarda düzenlenen yıl sonu törenlerinde, mutluluk  çığlığı  ile   gözyaşı  birbirine karışır.   Cemal  Süreya’nın  bir dörtlüğünde karne sevinçtir: “Kısacası  o yıllarda ben/ hayatım karışık çantam gibi/iki  kişiyi birden severdim/karnemde sevinç bir, aşk iki”

Öğrenci-velileri  yakından ilgilendiren  karneler,   eğitim   tarihimizin  öğrenilmesinde de önemli  bir  araçtır. Ulusal    eğitimin  aynası  olan   karnelerle sadece bugüne değil,  geleceğe de  ışık tutulmaktadır. Öğrenciyi sevindiren veya  üzen   notlara projektör tutulduğunda,  karşınızda,  bir eğitim modeli  ve bunun  doğal  bir sonucu  olarak da  yetiştirilmek istenen ‘insan’ı bulursunuz.

Bu açıdan bakıldığında, karne mevcut  eğitim sisteminin  sicilidir.

0
0
0
s2sdefault