- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Aşağıda, okul müdürlerinin görevleri tanımlanmıştır. Maddeler hâlinde sıralanan görevlerin, MEB mevzuatında herhangi bir dayanağı bulunmamaktadır. Yazıyla, ‘çağ’ın okul müdürleri, eğitim yönetimi ve denetiminin etkisizleştirildiği ve atamalarda liyakatin dikkate alınmadığı günümüz koşullarında, ‘eylem’leri esas alınarak tanıtılmaktadır.
GÖREVLER
1. Okulda görevli bütün çalışanları tembellikle suçlamak ve sürekli eleştirmek,
2. ‘Yoğunluk’tan dolayı hiç bir iş yapmamak,
3. Haftada iki saatlik ders görevini bir yıl boyunca yerine getirmemek için bitip tükenmek bilmeyen gerekçeler üretmek (Toplantı, denetim, yazışma, yoğunluk vb.),
4. Okuldaki başarısızlık ve düzensizlikte kendi rolünü sorgulamamak ve sürekli astlarını suçlamak (Bu öğretmenlerle mi başarılı olacağız? Bu hizmetlilerle temizlik mi yapılır? Bu öğrencilerden adam olmaz vb.),
5. Okulda yaşanan sorunları ileten öğretmen ve yardımcı hizmetler personeline, “Bana sorunla gelmeyin!” demek,
6. Merkezi sınavlara girecek öğrencileri Zuhurat Baba Türbesi’ne götürerek başarı için dilek dilemek ya da toplu olarak dua ettirmek,
7. Kendisini, asgari ücretle çalışan hizmetlilerin patronu olarak görmek ve sık sık işten atmakla tehdit etmek,
8. Öğretmenler arasına nifak sokarak okul iklimini zehirlemek,
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın Nisan 2004 tarihli 292. sayısında yayımlanmıştır.
Bu yazıyla, yaşama içgüdüsüne aykırı bir biçimde, insanı kendi eliyle ölüme sürükleyen intiharı eğitim kurumlarında tetikleyen etkenlere dikkat çekilerek, öğrencilerin bu trajik ölümden alıkonulmasına yönelik önerilere yer verilmesi amaçlanmıştır. Hangi koşullar öğrenciyi intihara zorlamaktadır? İntihar sadece psikolojik bir olgu olarak değerlendirilebilir mi? İnsan, nasıl oluyor da, kendi kendisinin katili olabiliyor? Toplumsal-ekonomik sistemle intihar ilişkisi… Öğretmenler, öğrencinin intihar eğiliminde olduğunu anlamak için hangi noktalara dikkat etmelidir? İntiharı kafasına koyan öğrencilerin ana babalarının alması gereken önlemler… Cinsiyet farklılığı intihar yöntemini nasıl etkiliyor? İntiharın, toplum yaşamından bütünüyle silinip atılması olanaklı mı?
Anahtar Sözcükler: İntihar, müntehir, yabancılaşma, depresyon
Çok katlı binaların çatısından atlayanlar... Boğaz Köprüsü’nden atlayarak Marmara’nın derinliğinde yitip gidenler... Birkaç metrelik iple boşlukta sallananlar… İlkbaharın taşkın sularına kendilerini bırakanlar… Çekmecedeki silahı kalbine boşaltanlar… Avuç dolusu hapla ebedi uykuya dalanlar…
Uzayıp gidiyor böylece. Benzer özellikler taşısa da, her ulus farklı bir ölüm yöntemi kullanıyor. Japonlar harakiriyi, Ruslar ruleti, Türkler de ipi ‘tercih’ ediyor. Tercihler yöresel olsa da evrensel gerçek değişmiyor: Ölüm!. Çünkü farklı ölüm yöntemleri, sonuçta, gencecik yaşta kıyılan canları toprağa gönderiyor.
W. Shakespeare, intiharı şu dizelerle ifade etmiş:
Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni/ Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez/Değil mi ki, çiğnenmiş inancın en seçkini/Değil mi ki, korkudan dili bağlanmış sanatın/Doğruya doğru derken, eğriye çıkmış adın/Vazgeçtim bu dünyadan,dünyadan geçtim ama/Seni yalnız koymak var, o koyuyor adama
Ölüm, bazen, onurunu korumak isteyen kişilerin ‘tercihi’ olabiliyor. Yıldırım Bayezit, bir söylentiye göre, Timur’a tutsak düşmeyi onuruna yediremeyince çareyi yüzüğündeki zehiri içerek intihar etmekte bulur.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın Aralık 2003 tarihli 288. sayısında yayımlanmıştır.
Değerlendirme sonuçlarının yer aldığı karnelerin, öğrencilerin ilgi, yetenek ve birikimlerini yeterince yansıttığı söylenemez. Günümüzde karne araç olmaktan çıkarılmış, adeta amaç haline getirilmiştir. Kişiye özel bir belgenin, serbest piyasa koşullarında ‘işlem’ görmesi doğal karşılanabilir mi? Sınıf öğretmenleri, karneye görüş yazarken, hangi noktalara dikkat etmelidir? Birinci yarıyılda bilgisayarda işlenen karnelerin, ikinci yarıyılda çöpe atılmasını önlemek için ne yapılabilir? 1930’lu yıllardan günümüze karnelerin geçirdiği evrim… MEB, okul belgelerini basma tekelini yitiriyor mu? Okul yöneticileri, MEB belgeleri yerine neden ‘korsan’ karne, sınıf geçme defteri vb. belgeleri kullanmayı yeğlemektedir? ‘Elektronik karne’, geleneksel karneyi rafa mı kaldıracak?
Karne her zaman sevindirmez; arada bir üzer. Okullarda düzenlenen yıl sonu törenlerinde, mutluluk çığlığı ile gözyaşı birbirine karışır. Cemal Süreya’nın bir dörtlüğünde karne sevinçtir: “Kısacası o yıllarda ben/ hayatım karışık çantam gibi/iki kişiyi birden severdim/karnemde sevinç bir, aşk iki”
Öğrenci-velileri yakından ilgilendiren karneler, eğitim tarihimizin öğrenilmesinde de önemli bir araçtır. Ulusal eğitimin aynası olan karnelerle sadece bugüne değil, geleceğe de ışık tutulmaktadır. Öğrenciyi sevindiren veya üzen notlara projektör tutulduğunda, karşınızda, bir eğitim modeli ve bunun doğal bir sonucu olarak da yetiştirilmek istenen ‘insan’ı bulursunuz.
Bu açıdan bakıldığında, karne mevcut eğitim sisteminin sicilidir.