Fatma Hamzan
Fatma Hamzan

Okulumuza adım atanlar bilir. Bahçedeki üç binanın arkasında tek katlı, gösterişten uzak bir bina bulunmakta.  Bu bina okul kantini olarak kullanılıyor. Binanın yüzölçümü yaklaşık seksen metrekare.  Seksen metrekarelik alanın kırk metrekarelik bölümü okul kantinimizin mutfağıdır.

Bina, kış günlerinde bir türlü ısınmaz. Yemek ya da çay için uğrayanlar, acele eder. Bir an önce kendilerini sıcak bir odaya atmak içindir bu telaş. Hepimiz üşürüz kantinde. Öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, velilerimiz üşür. Çay içmek için acele ederiz. Tabaktaki yemeği bitirmek için acele ederken üzerimize yemek döktüğümüz zamanlar olmuştur.  Soğuk kantinde, masaya paltoyla oturmak, yadırganacak davranışlardan biri olarak görülmemektedir. Paltoyla oturur, paltoyla kalkarız kantin sofrasından.

Kantinde,  biz üşüsek de hiç üşümeyen biri  vardır: Fatma Hamzan… O, kantinin üşümeyen tek sakinidir. Onun iyimserliği,  içtenliği ve  insan sevgisi kantinin buzlarını eritir.   Kantin vitrinin ardından duyulan sesiyle, iyimserlik yaymaktadır.  Fatma Hanım’ın sesi,  karamsarlığın ve kötümserliğin kol gezdiği ülkemizde dalga dalga yayılan  umut ve dirençtir. 

Fatma Hamzan, velilerin, çocuklarını güvenle emanet ettiği annedir. Hastaneye yatan, işe giden,  okula gelemeyen anneler, Fatma Hanım’ın, çocuklarını aç bırakmayacağından emindir. Çünkü o emin insandır. Emin ellerde yetişmiştir. Küçük yaşta sevgili babası ve annesinden aldığı terbiye, onun kişiliğini biçimlendirmiştir. Onun olduğu yerde kötülük ve  dedikodu yoktur.

0
0
0
s2sdefault
Erzincan Başak Turizm
Erzincan Başak Turizm
Erzincan Otogarı
Erzincan Otogarı

 

Erzincan hayatımda özel  yeri olan bir kent. Babamın kimlik kartında doğum  yeri olarak Erzincan geçiyor.  Doğup büyüdüğüm Pülümür, 1936 yılına kadar Erzincan’a bağlıymış. Meslek hayatımın en mutlu, en coşkulu yıllarını bu kentte geçirdiğimi söylemeliyim. İçimi burkan, ezen,  bugün hatırladığımda bile beni hüzünlendiren anılarla ayrıldığım bir kenttir burası. Yetişkinliğe adım attığım güzel yıllar Erzincan havası soluduğum yıllardır. Erzincan Eğitim Yüksekokulundan mezun olduktan bir yıl sonra Erzincan Otlukbeli Boğazlı Köyü İlkokulunda göreve başlamak, benim için büyük sürpriz olmuştur.

Arkadaşım Zeki Yaman’la birlikte, Erzurum’da, “Öğretmenlik için Mecburi Yeterlik ve Yarışma Sınavı”na  girmiş, sonucunu merakla beklemeye başlamıştık. Kırmızıköprü PTT’sine, adıma,  Erzincan İl Millî Eğitim Müdürlüğünden çekilen bir telgraf, öğretmenlik yıllarımı müjdeliyordu:

“Çayırlı Bozlı (Boğazlı köyü yanlış yazılmıştı)Köyü İlkokuluna atandınız. 15 gün içinde göreve başlamanızı rica ederim. Turan Erkenekli/İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı.”

Torpilsiz bir atama!

0
0
0
s2sdefault
Ziya Akça (24 Kasım Konuşması)
Ziya Akça (24 Kasım 2017, Sabancı İlkokulu Konferans Salonu)

Gözlerini öğrenciler arasında dünyaya açan Ziya Akça, emekliye ayrıldı.  Yaklaşık 40 yıl öğretmenlik, müdür yardımcılığı ve okul müdürlüğü yapan Ziya Akça, son olarak Sırrıpaşa Ortaokulu Müdürlüğü görevini yürütüyordu.

Ziya Akça;  yaşamını vatanına, milletine ve Atatürk’e adayan, millî menfaatler uğruna şahsi çıkarlarını ayaklar altına alan bir  gönül insanıdır. Türkiye’yi hep sevmiş ve  yüceltmiştir.

0
0
0
s2sdefault