Eğitim Yöneticilerinin Nitelikleri ve Atanma Ölçütleri (İşletme Yönetimi)

 EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN NİTELİKLERİ VE ATANMA ÖLÇÜTLERİ

 

HÜSEYİN CANERİK

09 11 09 104

 

 

DERS ÖDEVİ

EYZ 505 İŞLETME YÖNETİMİ VE İŞLETME FONKSİYONLARI

Yard. Doç. Dr. Sevgi KALKAN

 

İstanbul

Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

EYD Tezli YL Programı

Kasım 2009

 

 

            ÖZET

Bu çalışmayla, eğitim yöneticilerinin nitelikleri ile atanma ölçütlerinin ne olduğu sorusuna yanıt aranmaktadır. Doküman inceleme yöntemiyle yapılan çalışmanın sınırını,  Millî Eğitim Bakanlığına (MEB)  bağlı devlet okullarında görev yapan eğitim yöneticileri oluşturmaktadır.  Araştırma kapsamında elde edilen en önemli bulgulardan biri, eğitim yöneticilerinin atanmasında kariyer ve liyakat esaslarının yeterince dikkate alınmaması, hizmet öncesi ve hizmet içi yetiştirme programlarının uygulanmamasıdır. Okul müdürü, müdür başyardımcısı ile müdür yardımcılarının sahip olması gereken mesleki ve akademik niteliklerin atanma ölçütleriyle karşılaştırıldığı incelemede,  birikimli ve liderlik özelliklerine sahip yöneticilerin yetiştirilmesinin önemi üzerinde durulmaktadır. Eğitim yöneticilerinin nitelikleri çağdaş yönetim ilkeleri doğrultusunda ele alınırken, son beş yılda,  yönetici atamalarında esas alınan yönetmeliğin geçirdiği ‘evrim’ örneklerle açıklanmaktadır.

 

Anahtar Sözcükler: Eğitim Yöneticisi, Yabancılaşma, Yönetici Atama Yönetmeliği.

 

İÇİNDEKİLER

 

GİRİŞ

 

1.  EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN NİTELİKLERİ

2.EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN YETİŞTİRİLMESİ

3.YÖNETİCİ ATAMA YÖNETMELİKLERİ

TARTIŞMA

SONUÇ VE ÖNERİLER

EKLER

KAYNAKÇA

 

 GİRİŞ

Eğitim yöneticiliği kavramından genelde okul yöneticiliği dışındaki birimler, diğer bir ifadeyle il ya da ilçe millî eğitim müdürlükleri anlaşılmaktadır.  Açıkalın’a göre (1995)   eğitim yönetimi kavramının içeriğinde, halk eğitim müdürlükleri, ders araçları merkezi, ilçe milli eğitim müdürlükleri vb. okulun dışındaki başka eğitim kurumlarının yönetimi algılanmaktadır. Bursalıoğlu da (1991) eğitim sistemi ve eğitim yönetimi kavramlarının, eğitimin bütünü ile ilgili olduğunu, eğitim yönetiminin sistemi bütün olarak çözümleme ve birleştirmeyi amaçladığını ifade etmektedir. Buna göre eğitim sistemi okulu da kapsayan bir üst sistem konumundadır ve okul, eğitim sistemi içindeki alt sistemlerden en kritik ve etkili olandır.

Okul yöneticiliği ile eğitim yöneticiliğinin birbirinden farklı olduğu konusunda çeşitli görüşlere rastlanmaktadır.  Açıkalın (1995: 3) okul yöneticilerinin yeterlik alanlarının eğitim yöneticilerinden farklı olduğunu belirtirken, Bursalıoğlu (1981) ise eğitim ve okul yöneticilerini birbirinden ayırmıştır.

Eğitim yönetiminin amacının, okulda ya da eğitim örgütünde, eğitimin nicelikçe ve nitelikçe artmasını sağlamak olduğunu belirten Başaran (1996: 77), eğitim yöneticisi kavramı yerine eğitim yönetmeni kavramını kullanmaktadır. Eğitim yönetmeni kavramı, Başaran’ın (2006: 192) başka bir yapıtında da yeğlenmektedir.

Günümüzde eğitim yöneticiliği kavramı yerine okul yöneticiliği kavramının kullanılmaya başlandığı gözlenmektedir. Şişman ve Turan’a göre (2004) son yıllarda eğitim yöneticiliğinden eğitim liderliğine doğru bir dönüşüm yaşanmaktadır.

Okulu yeniden örgütleme çabaları, okul yöneticilerinin temel yöneticilik rollerinde öğretimsel liderlikten dönüşümcü liderliğe (ani ve etkili değişimi gerçekleştirmeye yönelik liderlik)  doğru bir değişmeye yol açmıştır (Çelik, 2001:409) 

Eğitim teknolojileri alanında yaşanan gelişmeler, il ya da ilçe millî eğitim müdürlükleri gibi aracı üst kurumların okullar üzerindeki etkisini fiilen sınırlandırmaktadır. Okul yönetimleri,  il ya da ilçe millî eğitim müdürlüklerinin rehberliğine günümüzde daha az gereksinim duymaktadır. Okullarla ilgili iş ve işlemlerin İlsis, E-okul vb  elektronik ortamlarda yapılabilmesi, aracı üst kurumlara olan gereksinimi kademeli olarak azaltmakta ve  eğitim yönetimi-okul yönetimi kavramları arasındaki farklılıkları en aza indirmektedir. Eğitim yöneticiliği, yukarıda da değinildiği gibi, okul yöneticiliği kavramının anlamdaşıdır. 

Yönetimde yabancılaşma teknolojik gelişmelere paralel olarak eğitim dünyasının da gündemine girmiştir. Yabancılaşma, sözlüklerde şöyle tanımlanmaktadır: “1. Belli tarihsel şartlarda insan ve toplum etkinlikleri ürünlerinin, bu etkinliklerden bağımsız ve bunlara egemen olan ögelerin değişik biçimde kavranması.  2.Belli tarihsel koşullarda insan ve toplum etkinlikleri ürünlerinin (emeğin, paranın, toplumsal ilişki sonuçlarının, insanın özelliklerinin ve yeteneklerinin) bu etkinliklerden bağımsız ve bunlara egemen ya da özlerinde olduklarından değişik biçimde kavranması. 3. Bireyin çevre koşullarına aykırı düşmesi ya da kendisini başkasının gözüyle görmesi.”  (TDK, 2009).

Rosenthal ve Yudin’e göre (1972:530) yabancılaşma, insanların özellik ve yeteneklerinin onlardan bağımsız ve onlara hükmeder hâle gelişinin süreç ve sonuçlarını tasvir eden bir kavram ve ilişkilerin aslında olduklarından farklı bir şey hâline dönüşmesi, insanların hayat içindeki gerçek ilişkilerinin onların zihninde deformasyona uğramasıdır. 

Millî Eğitim Bakanlığına bağlı devlet okullarında görev yapan okul yöneticilerinin belirlenmesinde MEB Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği  (MEB, 2009) hükümleri uygulanmaktadır.  MEB, uygulamada birliği sağlamak amacıyla  15.09.2009 tarih ve 73 sayılı genelge yayımlamıştır (MEB, 2009 a). 

 

1. EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN NİTELİKLERİ

Eğitim yöneticilerinden Anayasa’nın başlangıç hükümlerinde belirtilen Cumhuriyetin temel nitelikleri ile Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık, bilimsel düşünme, adil davranma, dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeme, birleştirici ve uzlaştırıcı kişilik,  liderlik, çağdaşlık, örgütçülük, mesleki birikim ve deneyim vb. niteliklere sahip olmaları beklenmektedir.

Yöneticiler T.C. Anayasası, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un yanı sıra ilgili yönetmelik ve yönergelerde öngörülen nitelikleri taşımakla yükümlüdür.

T.C. Anayasası’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ilk üç maddesinde belirtilen temel nitelikleri (Cumhuriyet, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti, bölünmez bütünlük vb.) eğitim yöneticileri için bağlayıcı niteliktedir.

1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nda (MEB, 1973) Türk millî eğitiminin genel amaçları ile ilgili şu hükme yer verilmiştir (Madde 2): “Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek.”  

Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 4. maddesinde, eğitim kurumlarının dil, ırk, cinsiyet ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açık olduğu belirtilmektedir.   

222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nda eğitimin ulusal niteliğinden söz edilmektedir (Madde 7). Söz konusu Yasa’nın 1. maddesine göre, İlköğretim, kadın erkek bütün Türklerin millî gayelere uygun olarak bedeni, zihni ve ahlaki gelişmelerine ve yetişmelerine hizmet eden temel eğitim ve öğretimdir.”  (MEB, 1961).

3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da  MEB’in görevleri şöyle tanımlanmaktadır:  “Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin millî, ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş vatandaş olarak yetiştirmek üzere, Bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim kurumlarının öğretmen ve öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim hizmetlerini planlamak, programlamak, yürütmek, takip ve denetim altında bulundurmak.”  (MEB, 1992).

Yukarıda değinilen T.C. Anayasası ile ilgili yasalarda Türkiye Cumhuriyeti ve dolayısıyla Türk eğitim sistemi için bazı nitelikler öngörülmektedir. Bu niteliklere sahip olmak,  eğitim yöneticileri için yasal zorunluluktur. Söz konusu yasalar dikkate alındığında, eğitim yöneticilerinin sahip olması gereken nitelikler şöyle özetlenebilir: Toplumculuk, Cumhuriyetin temel nitelikleri ile Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık, ulusal, laik ve bilimsel eğitimi gerçekleştirme, yurt sevgisi, bilimsel düşünme. Günümüz eğitim yöneticilerinin, sayılan niteliklere ek olarak,  teknoloji okuryazarı olmaları da önemli bir gereksinimdir.

Yöneticilerin sahip olmaları gereken beceriler; teknik beceriler, insansal beceriler, kavramsal beceriler olarak sınıflandırılır (Kayıkçı, 2001).

Yöneticilerin önemli niteliklerinden biri de alanında uzman olma gereğidir.  1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu, öğretmenliği özel uzmanlık gerektiren bir meslek olarak kabul etmektedir:  Öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Öğretmenler bu görevlerini Türk Millî Eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlüdürler.”  (Madde 43).  

 

2. EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN YETİŞTİRİLMESİ

Eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesi ve yöneticilerde aranan nitelikler, nasıl bir eğitimin amaçlandığı sorusuna yanıt niteliğindedir. Ülkemizde eğitim yöneticisi yetiştirme politikası çok sık değişikliğe uğramaktadır. Yönetici eğitiminde istikrardan söz etmek olanaklı görülmemektedir. Türkiye’de eğitim yöneticisi yetiştirme konusunda en dikkat çekici nokta, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) uygulamalarında ülkenin gereksinimlerinin yeterince dikkate alınmaması ve uzun vadeli programların hazırlanamamasıdır.

Şimşek’e göre (2003: 130), var olan örgütlenme modeli, yönetim felsefesi ve gelenekleri altında ülkemizde eğitim yöneticisi yetiştirilmesi tartışmaları kuramsal olarak kalmaya mahkûmdur ve modern yönetim anlayışı penceresinden bakıldığında “Türkiye’de eğitim yöneticisi yetiştirilemez.” 

Bakanlığın yönetici seçiminde başvurduğu ölçütleri kısa aralıklarla değiştirmesi, farklı birikim ve  yeteneğe sahip yöneticilerin  atanmasına neden olmaktadır. MEB’in yaptığı değişikliklere dikkat çeken Balcı’ya göre (2003: 126), eğitim sisteminde personel yetiştirme konusu Bakanlık politikasına dönüştürülememiş, sürekli değişme göstermiş, farklı uygulamalarla farklı yeterlikte personel yetiştirilmiştir.

Eğitim Yöneticilerinin yetiştirilmesi konusunda önemli gelişme olarak, Millî Eğitim Bakanlığınca 1998 tarihinde çıkarılan yönetici atamalarıyla ilgili yönetmelik gösterilebilir. Bu yönetmeliğin gereği olarak eğitim yöneticilerinin atanması ilk kez yetiştirme temeline dayandırılmaktadır (Can ve Çelikten, 2000).

26.02.1999 tarihli Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama, Değerlendirme, Görevde Yükselme ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 41. maddesiyle yöneticilere görev öncesi ve hizmet içi eğitim zorunlu hâle getirilmiştir. Yürürlükteki Yönetici Atama Yönetmeliği’nde (MEB, 2009), yöneticilerin hizmet öncesi ya da hizmet süresince yetiştirilmeleri gerektiğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Sözü edilen Yönetmelik ekinde yer alan Yönetici Değerlendirme Formunda (Değişik: 10.09.2009/2745, Resmî Gazete) hizmet içi eğitim, yönetici atamalarında değerlendirme dışı tutulmuştur.

 

3.YÖNETİCİ ATAMA YÖNETMELİKLERİ

Şimşek (2007), yöneticiliğe atanma ve yükselme ölçütlerinin, Türk millî eğitim sisteminde özen gösterilmeyen uğraşlardan biri olarak değerlendirmektedir. 

Son altı yılda atamalarla ilgili yönetmeliklerde yapılan değişiklikler Şimşek’i doğrular niteliktedir. 2003 yılından bu yana Yönetici Atama Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerin çetelesini tutmak nerdeyse olanaksız. Saptanabildiği kadarıyla, 2003-2009 yılları arasında Yönetici Atama Yönetmeliği’nde on iki kez değişikliğe gidilmiştir (Tablo 1). Yayımından iki hafta sonra değiştirilen yönetmeliğe bile rastlanmaktadır.  Örneğin 13.08.2009 tarihinde yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik’te (MEB, 2009) ilki 29.08.2009 tarihinde, ikincisi ise 10.09.2009 tarihinde olma üzere bir ay içinde iki kez değişiklik yapılmıştır.  

Yönetici atamalarında öznel değerlendirmelerin, 2003’ten itibaren ağırlık kazandığı gözlenmektedir. 11.04.2004 tarihli Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik (MEB, 2004), atamalarda kariyer ve liyakatten vazgeçilmesinde bir dönüm noktasıdır. Söz konusu Yönetmelik’le okul müdürlerinin belirlenmesinde sözlü sınav koşulu getirilmiş ve il millî eğitim müdürü ya da görevlendirdiği yardımcısına  dilediği  adaya  takdir adı altında  on puan verme yetkisi tanınmıştır. Millî eğitim müdürlerine tanınan bu yetkiyle, yönetici atamalarında yüksek lisans ya da doktora bile işlevsizleştirilmiştir. Yürürlükteki Yönetici Atama Yönetmeliği’nin Yönetici Değerlendirme Formu (Ek-2)  yönetici seçiminde öznel değerlendirmelerin etkili olduğunu göstermektedir (Tablo 2). Söz konusu tablodan da anlaşılacağı gibi yönetici seçiminde hizmet içi eğitim dikkate alınmamakta;  uzman öğretmenlik, başöğretmenlik, yüksek lisans  ve doktoranın puan değeri,  atamaya  ya da takdir belgesi  vermeye  yetkili yöneticiler tarafından verilen ödüllerle eşdeğer tutulmaktadır. Örneğin uzman öğretmenlik ve  yönetim alanı dışında yapılan yüksek lisansın puan değeri takdir belgesiyle eşittir.  Buna göre uzman öğretmen ya da yönetim alanı dışında yüksek lisans yapan adaylar ve takdir belgesiyle ödüllendirilen adaylara eşit  puan (üç puan) verilmektedir. Bu durumda görevde yükselmede uzmanlık, yüksek lisans ya da doktora önemini yitirmektedir. 

Yürürlükteki Yönetmelik’le yönetici atamalarında seçme sınavı yapılması öngörülmüştür (Madde 11). Seçme sınavı uygulaması genel idare hizmetler sınıfında çalışanları kapsamamakta, herhangi bir kamu kurum ya da kuruluşunun genel idare hizmetleri sınıfında çalışanlara, şef dâhil,  sınava ve zamana bağlı kalmaksızın yöneticilik olanağı sağlanmaktadır (Madde 25). Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu düşünülen bu maddenin yönetimde çeşitli sorunlara yol açabileceği değerlendirilmektedir. Aynı Yönetmelik’te dikkat çeken bir madde de adli ya da idari soruşturmayla görevden alınan yöneticilere yeniden atanma olanağının sağlanmasıdır (Madde 7). Yasalarla verilen cezaların yönetmelikle kaldırılamayacağı düşünüldüğünde, bu maddenin hukuka aykırı olduğu değerlendirilmektedir.

Yönetici atamaları, siyasal müdahalelere açıktır ve bu olgu Türk eğitim sisteminin geleceğini tehdit etmektedir. Eğitimde kaliteyi sağlamak için atamalara müdahale olanağı tanımayan sisteme gereksinim olduğu açıktır.

Eğitim tarihimizin en dikkat çekici Yönetici Atama Yönetmeliği,  13.04.2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir.  Söz konusu Yönetmelik yayımlandıktan kısa bir süre sonra yönetici adaylarının başvurusuna gerek görülmeden,  millî eğitim müdürlerinin  teklifi üzerine valilik onayıyla asaleten müdür atamaları yapılmıştır.  Yönetmelik’le, müdür açığı olan okulların duyurulmasına gerek duyulmaksızın atama yapılmasının önü açılmıştır. Sözü edilen Yönetmelik’in Danıştay tarafından iptal edilmesi üzerine müdür olarak atanan yöneticilerin yöneticilik görevi de sona ermiştir. 

TARTIŞMA

Eğitim yöneticilerinin seçimi ve yetiştirilmesi ile ilgili mevzuatın, günümüzde gereksinim duyulan lider yöneticilerin yetiştirilmesine hizmet etmekten uzak olduğu düşünülmektedir. Yönetici Atama Yönetmeliği’nde sık sık değişikliğe gidilmesi, farklı birikim ve niteliklere sahip yöneticilerin atanmasına yol açmakta, okulların yönetiminde sorun yaşanmasına neden olmaktadır.    

Yöneticilerin atanmasında eğitim dışı kuvvetlerin (siyasal parti, cemaat vb.) etkili olması, kariyer ve liyakat esaslarının belirleyici olmaması, yöneticilik görevinin emekliliğe kadar sürmesi, hizmet içi eğitimle ilgili yasal düzenleme yapılmaması vb. sorunlar,  eğitim yöneticiliğinin zayıf halkası olarak değerlendirilmektedir.

 Eğitim yöneticiliğinin tebliğ memuru olarak algılanmasının, lider yöneticilerin yetiştirilmesinde karşılaşılan ciddi sorunlardan biri olduğu düşünülmektedir.  Yöneticilerin yetki sınırlarını zorlayan ağır sorumluluk,  okul iklimini olumsuz etkileyen ve çatışmayı tetikleyen önemli ögelerden biri olarak değerlendirilmektedir. Nitekim Başaran da (1988: 76, Akt. Izgar, 2001:37) eğitim örgütünde, yetkileri sınırlı olduğu için,  yöneticilerin bile kendilerinden üst düzeydeki yönetim  etkinliklerine katılmalarının söz konusu olamadığını belirtmektedir.

Yürürlükteki Yönetmelik’te kurucu müdürlerle ilgili olarak şu hükme yer verilmektedir: “İlk defa eğitim ve öğretime açılacak olan eğitim kurumunu, kurumun amacına uygun eğitim ve öğretim hizmetlerine hazır hâle getirmek üzere, eğitim ve öğretime açılıncaya ve norm kadro verilinceye kadar geçen süre içerisinde geçici olarak görevlendirilenleri ifade eder.” (Madde 4/f). Yönetici Değerlendirme Formu’nda  (Ek-2)  kurucu müdür olarak görev yapanlardan, kurucu müdür olarak görev yaptıkları eğitim kurumuna yapılacak ilk müdür ataması kapsamında atanmak isteyenler beş puanla değerlendirilmektedir. Kurucu müdürlüğün,   yönetim alanında yapılan yüksek lisansla eş değer tutulmasına karşın müdür olarak atanacaklarda aranan koşullara sahip olup olmadıklarına bakılmaksızın atanabilmesinin, nitelikli yönetici seçimini olumsuz etkilemesi beklenmektedir. Yönetmelik’te, kurucu müdür atamaları ile ilgili belirsizliği giderici düzenlemeye gidilmesi gerektiği ortadadır.     

 Sonuç ve Öneriler

Yöneticilerin hizmet öncesi ve hizmet içi yetiştirilmesi amacıyla önlem alınmalı ve yöneticiliğe ilk atananlara,  bir yıldan az olmamak üzere, adaylık koşulu getirilmelidir.

Eğitim yöneticilerinin atanmasında nesnel ölçütlerin esas alınmaması, eğitimcilerin, yöneticilere olan güvenini sarsmakta ve okul yönetiminde çatışmalara yol açmaktadır. Bu nedenle yönetici atamalarında nesnel ölçütler esas alınmalıdır. 

Nesnel ölçütlerin belirlenmesinde akademik unvan, kariyer (uzman öğretmenlik, başöğretmenlik vb.), eğitim,  bilimsel yayın yapma,  hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim, sınav, kıdem vb.  nitelikler dikkate alınmalıdır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 15. maddesiyle devlet memurlarına getirilen ve okul yöneticilerini de kapsayan basına demeç verme yasağı kaldırılmalıdır.

Yürürlükteki Yönetici Atama Yönetmeliği’nin (MEB, 2009) herhangi bir kamu kuruluşunun genel idare hizmetler sınıfında çalışanlara sınavsız ve zamana bağlı kalmaksızın müdürlük olanağı sağlayan 25. maddesinin Anayasa’nın 10. maddesine aykırılıklar taşıdığı ve bu nedenle iptal edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.

Yönetici Atama Yönetmeliği’nin 7. maddesiyle  (MEB, 2009)  adli ya da idari soruşturma sonucu görevden alınan yöneticilerin affedilmesi, hukuksal dayanaktan yoksundur. Yasalara dayanılarak görevden alınan yöneticilerin yönetmelikle affedilmesine olanak yoktur.  Bu maddenin gözden geçirilmesi gerektiği düşünülmektedir. 

Yönetmelik  ekinde yer alan Yönetici Değerlendirme Formu’nda (Ek-2) öznel değerlendirmelere ağırlık verilmesinin, doktora ya da yüksek lisansın aylıkla ödül, takdir, teşekkür vb. başarı belgeleriyle eşdeğer tutulmasının,  nitelikli yönetici seçimini olumsuz etkilemesi beklenmektedir.

Müdür ya da müdür yardımcılığı sınav sorularında yaklaşık yüzde yetmiş oranında mevzuata yer verilmesi uygulamasından vazgeçilmeli, liderlik, genel kültür, bilimsel düşünme, çözümleme, Atatürk ve Cumhuriyet, dil becerileri vb. konulara ağırlık verilmelidir.

Yönetici seçme sınavlarının sorumluluğu sınav deneyimi ve güvenilirliği dikkate alınarak Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezine (ÖSYM) verilmelidir. 

Yönetmelik’te (MEB, 2009), kurucu müdür atamalarının İlsis üzerinden ve puan esasına göre yapılması amacıyla düzenlemeye gidilmelidir. Bu nedenle kurucu müdür açığı olan okullar önceden duyurulmalı, kariyer ve liyakat esas alınarak atama yapılmalıdır.

Eğitim yöneticilerinin sorumlulukları yetkileriyle paralel olmalıdır. Sorumluluğun fazla, yetkinin sınırlı olduğu koşullarda yönetim etkinliklerinin sağlıklı yürütülemeyeceği kabul edilmektedir.

 

EKLER

 

Tablo 1- Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik’te 2003-2009 yılları arasında yapılan ek ve değişiklikler

Sıra  Nu

Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik’te 2003-2009 Yılları Arasında Yapılan Ek ve Değişiklikler

1

11.06.2003 Tarih ve 25135 Sayılı Resmî Gazete

2

01.07.2003 Tarih ve 25155 Sayılı Resmî Gazete (1. Mükerrer)

3

11.01.2004 Tarih  ve  25343  Sayılı  Resmî Gazete

4

02.12.2004 Tarih  ve  25658  Sayılı  Resmî Gazete

5

04.03.2006 Tarih  ve  26098  Sayılı  Resmî Gazete

6

13.04.2007 Tarih  ve  26492 Sayılı  Resmî Gazete

7

24.04.2008 Tarih  ve  26856 Sayılı  Resmî Gazete

8

08.08.2008 Tarih  ve  26961  Sayılı  Resmî Gazete

9

15.10.2008 Tarih  ve  27025  Sayılı  Resmî Gazete

10

13.08.2009 Tarih  ve 27318 Sayılı Resmî Gazete

11

29.08.2009 Tarih  ve  27334  Sayılı  Resmî Gazete

12

10.09.2009 Tarih ve  27345  Sayılı  Resmî Gazete

 

 Tablo 2. MEB Yönetici Değerlendirme Formu (Ek-2) 

Değerlendirme Konusu

Puan Değeri

Görmüş Olduğu Her Bir Yüksek Öğrenimin Her Bir Yılı İçin(Lisans Üstü Hariç)

 

1

Yönetim Alanında Yapılan Yüksek Lisans İçin

 

5

Diğer Alanlardaki Yüksek Lisans İçin(Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı Hariç )

 

3

Yönetim Alanında Yapılan Doktora İçin

 

8

Diğer Alanlardaki Doktora İçin

 

5

Son Üç Yılın Sicil Notu Ortalamasının %10’u        

 

 

Her Aylıkla Ödül İçin (En fazla birer adet)

 

5

Her Takdir Belgesi  İçin (En fazla birer adet)

 

 

3

Takdir Belgesi Vermeye Yetkili Amirlerce Verilmiş Olan Her Teşekkür Belgesi İçin (En fazla birer adet)

 

1

Uzman Öğretmen Unvanlı Olanlar İçin

 

3

Başöğretmen Unvanlı Olanlar İçin

 

5

Atanmak İstediği Eğitim Kurumuna,  Alanı İtibarıyla Öğretmen Olarak Atanabilecek Nitelikte Olanlar İçin

5

Kurucu Müdür Olarak Görev Yapanlardan, Kurucu Müdür Olarak Görev Yaptıkları Eğitim Kurumuna Yapılacak İlk Müdür Ataması Kapsamında Atanmak İsteyenler İçin

5

Müdür  Yardımcılığı Görevinde Asaleten Geçen Her Yıl İçin

 

1,32

 

Müdür Başyardımcılığı Görevinde Asaleten Geçen Her Yıl İçin

 

1.44

Müdürlük Görevinde Asaleten Geçen Her Yıl İçin

 

1.68

Yöneticilikte Asaleten Geçen Süreler ile Aylıksız İzinli ve Özel Öğretim Okullarında Öğretmenlikte Geçen Süreler Hariç Olmak Üzere Öğretmenlikte Geçen Her Yıl İçin 

0,48

Kaynak: Resmî Gazete, 10.09.2009, Sayı: 27345.

Kaynakça

Açıkalın, A. (1995). Toplumsal Kurumsal ve Teknik Yönleriyle Okul Yöneticiliği.          Ankara: Pegem Yayın, Yayın Nu:10.

Balcı, A. (2003). Türkiye’de Eğitim Yöneticisi ve Eğitim Müfettişi Yetiştirme Uygulamaları: Sorunlar ve Öneriler. Çağdaş Eğitim Sistemlerinde Öğretmen Yetiştirme Ulusal Sempozyumu,21–23 Mayıs 2003.  Ankara: Öğretmen Hüseyin Hüsnü Tekışık Eğitim Araştırma Geliştirme Vakfı Yayınları: 8.

Başaran, İ.E. (1996). Türkiye Eğitim Sistemi. Ankara: Yargıcı Matbaası.

Başaran, İ.E. (1988). Eğitim Yönetimi. Ankara.

Başaran, İ.E. (2006). Türk Eğitim Sistemi ve  Okul Yönetimi. Ankara: Ekinoks Eğitim Danışmanlık Hiz. ve Bas. Yay Dağ. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Bursalıoğlu, Z. (1981). Eğitim Yöneticisinin Yeterlikleri. Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Yayın Nu: 93.

Bursalıoğlu, Z. (1991).  Eğitim Yönetiminde Teori ve Uygulama. Ankara:  Pegem Yayın, Yayın Nu:1.

Can, N., Çelikten, M. (2000). Türkiye’de Eğitim YöneticilerininYetiştirilmesi Süreci. Millî Eğitim Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık 2000, Sayı: 148,  http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/148/11.htm  (Erişim: 30.10.2009).

Çelik, V. (2001). Geleceğin Okul Liderleri. 2000 Yılında Türk Millî Eğitim Örgütü ve Yönetimi Ulusal Sempozyumu, 11-13 Ocak 2001. Ankara: Öğretmen Hüseyin Hüsnü Tekışık Eğitim Araştırma Geliştirme Vakfı.

Izgar, H. (2001). Okul Yöneticilerinde Tükenmişlik. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.

Kayıkçı, K. (2001). Yönetici Yetiştirme Sorunu. Millî Eğitim Dergisi, Mart, Nisan, Mayıs 2001,  http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/150/kayikci.htm (Erişim: 08.11.2009, 21.45).

MEB. (1961). 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu. http://mevzuat.meb.gov.tr/html/24.html (Erişim: 14.11.2009, 13.00).

MEB. (1973).  1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu. http://mevzuat.meb.gov.tr/html/88.html  (Erişim: 14.11.2009, 12.15).

MEB. (1992). 3797 Sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun. http://mevzuat.meb.gov.tr/html/73.html  (Erişim: 14.11.2009, 13.36).

MEB. (2004). Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği. Resmî Gazete, 11.01.2004/25343.

MEB. (2007). Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği. Resmî Gazete, 13.04.2007, Sayı: 26492. 

MEB. (2009). Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği. Resmî Gazete, 13.08.2009, Sayı: 27318. 

MEB. (2009 a). Eğitim Kurumları Yöneticileri Konulu Genelge. http://personel.meb.gov.tr/daireler/mevzuat/mevzuat_sorgu.asp?SIRA=MEV_BASLIK&TUR=4&ANAHTAR=&Sorgu=Evet&dilim=1&cid=99  (Erişim: 08.11.2009, 15.10).

Rosenthal, M., Yudin, P. (1972). Materyalist Felsefe Sözlüğü. İstanbul: Sosyal Yayınlar.

http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=yabanc%FDla%FEma&ayn=tam  (Erişim: 28.10.2009).

Şimşek, H. (2007). Okul Yöneticiliğine Atama Yönetmelik Değişikliği: Bir Adım İleri, İki Adım Geri! Çağdaş Eğitim, Mayıs 2007, Sayı: 342.

Şimşek, H. (2003). Eğitim Yöneticilerinin Yetiştirilmesi: Karşılaştırmalı Örnekler ve Türkiye İçin Çıkarsamalar. Çağdaş Eğitim Sistemlerinde Öğretmen Yetiştirme Ulusal Sempozyumu,  21–23 Mayıs 2003. Ankara:  Öğretmen Hüseyin Hüsnü Tekışık Eğitim Araştırma Geliştirme Vakfı. Yayınları: 8.

Şişman, M., Turan, S. (2004). Dünyada Eğitim Yöneticilerinin Yetiştirilmesine İlişkin Başlıca Yönelimler ve Türkiye İçin Çıkarılabilecek Bazı Sonuçlar. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, Kış 2004,Cilt: 2, Sayı: 1.

 

 

 

 

  • Related Posts

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    Hüseyin Aslan (1928-1974). Fotoğraf: Ali Rıza Aslan arşivi   Keko oğlu Ali’nin dillere destan malvarlığının, bir ailenin, daha doğrusu bir köyün kaderinde oynayabileceği rol kimsenin aklına gelmemişti. Ali Arslan (Aliye…

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    Musa Pekin, Kahramanmaraşspor formasıyla.   Pülümür Vadisi’nin batısında yükselen toprak damlı evler… Usta ellerin işlediği kesme taş yapılar. Tek ya da iki katlı evler, zorluklarla mücadele eden bir kuşağın ürünü.…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Kaçırdıkların

    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ

    • Ekim 8, 2024
    • 10 views
    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ

    PÜLÜMÜR KIRMIZIKÖPRÜ’NÜN GÜLEN YÜZÜ İRFAN DİKME’YE ACI VEDA

    • Eylül 27, 2024
    • 68 views
    PÜLÜMÜR KIRMIZIKÖPRÜ’NÜN GÜLEN YÜZÜ İRFAN DİKME’YE ACI VEDA

    HAYRİ SARI’NIN  “CESUR YANLIŞLAR”I, İYİMSERLİĞİ VE UMUDU  BESLİYOR

    • Eylül 23, 2024
    • 43 views
    HAYRİ SARI’NIN  “CESUR YANLIŞLAR”I, İYİMSERLİĞİ VE UMUDU  BESLİYOR

    ERZİNCAN SANSA VADİSİ’NDE FIRTINALARA MEYDAN OKUYAN PÜLÜMÜRLÜ DEMİRYOLCU HIDIR KELEŞ

    • Eylül 15, 2024
    • 68 views
    ERZİNCAN SANSA VADİSİ’NDE FIRTINALARA MEYDAN OKUYAN PÜLÜMÜRLÜ DEMİRYOLCU HIDIR KELEŞ

    PÜLÜMÜR GOMEDERİ YAYLASINA  VEDA

    • Eylül 15, 2024
    • 34 views
    PÜLÜMÜR GOMEDERİ YAYLASINA  VEDA

    PÜLÜMÜR DEREBOYU’NDA AĞLAYAN  ÇEŞME

    • Eylül 5, 2024
    • 49 views
    PÜLÜMÜR DEREBOYU’NDA AĞLAYAN  ÇEŞME