
Hüseyin Canerik
Altı yaş grubundaki çocuklardı. Bundan dört yıl önce, 2021 yılıydı. Anne ya da babalarının ellerine sımsıkı tutunmuş, okul yoluna düşmüşlerdi. Birçoğu ürkek ve kaygılıydı. Büyüklerinden duydukları okulda şiddet ve akıl dışı yasaklar, minik yüreklerinde korku yaratmıştı.
Koronavirüs salgınının dünyayı tutsak aldığı yıllar…
Körfez Emlak Konut İlkokulunun çok katlı binasının merdivenlerini ağır adımlarla çıkarken, onları bekleyen sürprizden habersizdiler. Kapıda güler yüzlü öğretmenleri karşıladı onları. Ağızları ve burunları maskeli, ürkek bakışlı çocuklardı.

Yüreğine dünyanın sevgisini sığdıran Hülya Öğretmen, sarıldı miniklerine; uzun, ince parmaklarıyla okşadı dağınık saçlarını. Yaşamını güzelliklere adayanlar için her renk bir zenginliktir.
Renk renk çocuklardı onlar. Ülkenin dört bir yanından, sanayinin kalbi Körfez’e yerleşen ailelerin çocuklarını, her renkten, sevgiyle kucakladı öğretmen.

Yeryüzünün tüm renkleriyle barışık, ülkesinin renklerine âşık öğretmenden kalem tutmayı öğrendi minik eller. İlk okuma ve yazma, okul bahçesindeki oyunlar, kültürel ve sanatsal etkinliklerle tanıştı gökkuşağı renklerindeki çocuklar…
1/H’de başladılar, 4/H ile veda ettiler.
Dört yıl emek verdiği öğrencilerini ortaokula uğurlarken gözleri nemlendi öğretmenin. Sadece o mu? Öğrencilerle birlikte veliler de tutamadı gözyaşlarını. İlkokul eğitiminin beş yıldan dört yıla indirilmesinin burukluğunu yaşadığı hemen herkes.
Altı yaşında başlamışlardı; şimdi on yaşındalar, neredeyse hepsi.
Süleyman Demirel Kültür Merkezinde sahneledikleri “Küçük Prens” adlı tiyatro gösterisinde, okul bahçesinde düzenlenen mezuniyet töreninde öğretmenlerine el salladılar.

Hülya Öğretmen’in de onlara bir sürprizi vardı: Öğretim yılı başında yazdıkları şiirleri, “Daha Yolun Başındayız” adlı kitapta bir araya getirmişti (Olipso Yayınları).

Öğrencilerine şiirle dokunan öğretmenin duyguları kitabın önsözünde şöyle yer alıyor:
“2021 yılı Eylül ayında, pandemi döneminde, maskelerin ardında tanıştık. Yüzlerini görmeden önce gözlerini gördüm onların. Heyecan, korku, merak dolu gözlerini…
Heyecan ve korku vardı gözlerinde çünkü altı yıllık ömürlerinin son iki yılını, zaman zaman sokağa bile çıkmanın yasak olduğu, genellikle evlerinde ve yalnızca aile bireyleriyle geçirmişlerdi.
Ama o tedirgin bakışlar, öğrenmeye duyulan merakla doluydu. Geçen dört yılda birçok şey öğrendik birbirimizden.
Onların okumayı, yazmayı öğrenmekle başlayan ilkokul yaşamlarını; bu güzel şiirleri yazabilecek kadar gelişerek tamamladıklarının bir hatırası olsun istedim ben de.
Daha yolun başındalar. Umarım mücadele etmek zorunda kalsalar bile, hayat onlara hep güzelliklerle çıkar.”

Ülkenin toprağını, taşını; gökte süzülen kuşlarını, suda yüzen balıklarını; yer altı ve yer üstü zenginliklerini, insanını sevmek ve korumak en büyük vatanseverliktir.
Hülya Demirpehlivan, öğrencilerine çalışkanlık, vatanseverlik, erdemlilik, tutumluluk, akılcılık ve bilimin yol göstericiliği gibi artık unutulmaya yüz tutmuş değerleri kazandırmak için kendine oturmayı bile yasaklayan öğretmenlerimizden.

Toplumcu öğretmen geleneğini günümüzde yaşatan seçkin eğitimcilerimizden. Minik öğrencilerle Eylül 2021’de başlayan yolculuğu, 20 Haziran 2025’te sona eriyor.
Adından ileride söz ettirecek nice öğrenciye ışık olmanın mutluluğuyla yeni öğretim yılına hazırlanıyor.
Türkiye’de özlem duyulan mütevazılık, adanmışlık, dürüstlük, çalışkanlık ve başı dik yaşama tutkusu gibi değerlerle donanmış öğretmen, cancağızlarına son kez veda edecek.

Yarın, sınıfta bir araya gelecek bütün çocuklar…
Dört yıl önce ürkek adımlarla girdikleri okuldan, şimdi emin adımlarla ayrılacaklar.
Sarılacaklar öğretmenlerine, nemlenecek gözler.
Çocuklarını bir kez daha kucaklayacak öğretmen, kirpikleri ıslak…
(Körfez, 19 Haziran 2025)