Bir tavşan… Kırmızıköprü-Kovuklu yolunda yere yapışmış! Azgulere sırtında hızla geçen bir aracın altında can vermiş. Sürücü zahmet edip yerinden bile kaldırmamış. Akciğeri bir metre uzağa fırlamış. Küçük bedeninden süzülen kan, soğuk asfalta yayılmış. Saat 08.23’te, yürüyüş sırasında rastlıyorum ona. Azrail, gece vakti canını almış. Cip, kamyonet ya da otomobil… Hangisinin altında kaldığını gören yok. Yola gelişigüzel fırlatılan içki şişelerinden birini yudumlayan bir sürücü mü kıydı canına? Şımarık bir müteahhit ya da… Azgulere sırtı serin. Ölü tavşanla buz kesiliyor hava, titriyorum. Tavşanın çöp muamelesi gördüğü bu yolda utanç ve üzüntü içindeyim.
İnsanını aşağılamayı meslek edinenler için hayvanın lafı mı olur! Altı üstü gaz pedalı değil mi? Göbek eritmeden gaza basar, yoldaki tavşanı ezersin. Bir hayvanın kanını akıtarak keyif bile alabilirsin! Tavşan ezdiğin için yakana yapışan olmaz nasıl olsa. Üç kuruşa dağ keçilerini ecnebilere öldürtenler için tavşan bir porsiyon bile sayılmaz. Karşıya, Boğalı (Zmage)’ya bakıp dalıyorum. Ağır ağır yürüyorum. Yola yapışan tavşan sonbaharın güzelliklerini gölgeliyor. Kaç yaşında acaba? Kaçıncı sonbaharı geride bırakmaya hazırlanıyordu? Ya geçirdiği kış mevsimi sayısı? Karlı kış günlerinde vaşağı, kurdu, tilkiyi atlatmayı başarmış, bozayının pençesine düşmekten kurtulmuştu. Kurtulamadı tavşan, görgüsüz sürücünün kullandığı araçtan. Kaçamadı… Onun yaşam alanında cirit atan yeni nesil magandalar, kıyıcıydı… Kadir kıymet bilmezlerdi. Azgulere’de soğuk asfalttaki minik tavşan bedeni, doğa düşmanı magandalığın utanç verici eylemlerinden biri olarak belleklere kazınmaktadır.
(Pülümür/Kırmızıköprü, 14 Ekim 2019)