O güzel kokuyu içime çektiğimde acaba kaç yaşındaydım? Henüz birkaç aylık bebekken tanışmış olmalıyım. Peki nerede? Hınzori köyünün o yorucu ve uzun yokuşunda! Limon otunun (lippia citriodara) yaydığı o güzel koku, yürek ferahlatıcıdır. Anne sırtında çıktığım yokuşta içime çektiğim o limon kokusu, tanımsız mutlulukların büyüğüdür.
Annemin alüminyum çaydanlıkta demlediği çayın vazgeçilmeziydi limon. Kırmızı beyaz porselen çay tabağına dilimlenmiş limon, soba başında geçirdiğimiz uzun kış gecelerinden bugüne kalan büyük sevinç kaynağımızdır. Limon kokusu, utana sıkıla geçirdiğimiz ilk gençlik yıllarının buruk aşk öyküsüdür. Limon kokan bir evden sokağa taşan karşılıksız sevgidir.
Bahçeli müstakil ev limon kokardı. Sabahın seherinde açılan ahşap pencereden sokağa yayılan limon kokusuydu. Kanaviçeler, danteller, duvar halıları limon bahçesinden taşınmış gibiydi. Özenle yerleştirilmiş çeyiz sandığının kapağı açıldığında odaya limon kokusu dolardı.
Şiir kitaplarının, romanların, öykülerin arasında kurutulan limon çiçeğiydi.
Üstü başı limon kokardı. Yumuşak saçlarını dalgalandıran rüzgâr, limon yüklüydü. Limon kokan elleriyle açardı kapısını. Yanağıma kondurduğu limon kokulu öpücükle çarpardı yüreğim.
Bebekliğimde soluduğum o büyülü koku, şimdi yürek burkan bir öyküdür. Limon kokan eller, limon yüklü saçlar, limon çiçeği tadında öpücükler sanki hiç yaşanmamış gibidir. O büyülü limon kokusu, şimdi sayfaları sararmış bir şiir kitabının arasında unutulmuş hüzündür.
Limon kokusu sinmiş o dizeler, büyük düş kırıklıkları ve acıların özetidir…
(Körfez, 9 Nisan 2019)