TUNCELİ BİRMAN MEZRASINDAN DÜNYAYA AÇILAN PENCERE/TÜRK HALK MÜZİĞİ SANATÇISI SÜLEYMAN YILDIZ

TRT Türk Halk Müziği Sanatçısı Süleyman Yıldız (Tunceli Birman mezrasında duvara asılı sazın zaferi)
TRT Türk Halk Müziği Sanatçısı Süleyman Yıldız (Tunceli Birman mezrasında duvara asılı sazın zaferi)

Tunceli Birman (Yıldızlar) mezrasında, duvarında saz asılı toprak damlı evde dünyaya geldi. Temiz ellerle dokunulan saz, evin baş köşesindeydi.  Takvim  yaprakları 1 Ocak 1953’ü gösteriyordu. Günlerden Perşembe’ydi. Perşembe günleri evde cem bağlanır, saz çalınırdı.

Sazı eline aldığında 5 ya da 6 yaşındaydı.

Köyünden 7 km uzaklıktaki  ilkokula başladığında saz çalmayı öğrenmişti.

Kent merkezinde bisiklet gördüğünde 7’sindeydi. Babası, bisiklet alamamıştı. Köyünde bisiklet kullanabileceği  alan  yoktu. Toprak damlı evler ne güne duruyor!  Eline bıçağı, testereyi, keseri ve  tahrayı (dariye) aldı.  Tahta tekerlekli bisiklet üretti.

O yıllarda bir de tef yapmıştı.

Tef ve üç  tekerlekli bisiklet, onun ilk sanat eserlerindendi.

Küçük yaşta tef üreten Birmanlı çocuk, yıllar sonra  2 bin 5 yüz dolayında   türkü ve semah derleyecek olan TRT Türk Halk Müziği Sanatçısı Süleyman Yıldız’dı. 

TRT Türk Halk Müziği Sanatçısı Süleyman Yıldız, uzun yıllar emek verdiği TRT İstanbul Radyosu’nda
TRT Türk Halk Müziği Sanatçısı Süleyman Yıldız, uzun yıllar emek verdiği TRT İstanbul Radyosu’nda

Dedesi Seyyid Hüseyin Yıldız, Osmanlılar zamanında Elazığ’da Rüştiye (ortaokul)  eğitimi görmüş aydınlarımızdandı.

Dede Hüseyin Yıldız, küçük torununa okul sevgisi kazandırmıştı. Birman  mezrasında okul yoktu. En yakın okul, köye 7 km uzaklıktaki Atlantı Köyü İlkokuluydu. Anneannesinin köyünde okumaktan başka seçeneği  yoktu. Öğretmen Kamer Güngörmüş tarafından okula kaydedilmişti. Dağlarla kuşatılmış köyün zorluklarıyla başa çıkmanın tek yolu,  eğitimden ve öğretimden geçiyordu. .

Atlantı Köyü İlkokulu’nun Birmanlı öğrencisi, saz çalıyordu. Henüz 1. sınıftaydı. Ruh yoksa saz sıradan bir nesnedir. İnsan, yüreğiyle, duygularıyla, birikimiyle saza ruh kazandırır. Atölyeden,  eve taşınan saz,  Birmanlı çocuğun ince parmaklarında   hayat buldu.

Elinden hiç düşürmedi sazını.

Saz ve söz, onun yaşam  tarzı oldu.

Sazı eline ilk aldığında 6 yaşındaydı. Dedesi Baba Hüseyin’den, Derviş havasını çalmayı öğrenmişti.

İlkokulun ilk 3 yılını  Atlantı’da, son 2 yılını ise Ambarlı Köyü İlkokulunda okudu. Ambarlı İlkokulu,  Seyyid Süleyman Bulut‘un toprak damlı evinin bir odasında hizmet veriyordu.

 

TRT Türk Halk Müziği Sanatçısı Süleyman Yıldız,  TRT İstanbul Radyosu sanatçılarıyla bir arada
TRT Türk Halk Müziği Sanatçısı Süleyman Yıldız, TRT İstanbul Radyosu sanatçılarıyla bir arada

 

KALAN LİSESİ YILLARI

Köyde  ortaokul yoktu. Kent merkezinde öğrenim görmesi gerekiyordu. Tunceli Cezaevinde infaz koruma memuru olan babası Seyyid Süleyman Yıldız’ın yanında kalmaktan  başka bir şansı  yoktu. Baba Süleyman cezaevinde barındığından küçük Süleyman da öğrenim görmek için cezaevinde barınmak zorundaydı. Böylece cezaevi, Birmanlı öğrencinin evi olmuştu. Kalan Lisesinin 1. kademe öğrencisi, 12 yaşında cezaeviyle tanıştı. Alt ranzada yatan baba, üst ranzayı oğluna vermişti.  

Tunceli Cezaevinde yatan tutuklu ve hükümlülerin yaşamına tanıklık ediyordu.

 

Süleyman Yıldız ve Arif Sağ, Unkapanı’nda kaset ve plak işletmesinin açılışında, 1982-1983 yılları
Süleyman Yıldız ve Arif Sağ, Unkapanı’nda kaset ve plak işletmesinin açılışında, 1982-1983 yılları

KULAĞI RADYODA

Birmanlı çocuğun her an kulağı radyodaydı. Sanatçıları, saz çalma tekniklerinden tanıyordu. Radyo sanatçılarını  seslerinden ve tezene vuruşlarından ayırt edebiliyordu. Nida Tüfekçi, Yücel Paşmakçı, Orhan Dağlı, Ali Ekber Çiçek,   radyodan tanıma olanağı bulduğu sanatçılardan sadece birkaçıydı. . 

1960’lı yıllarda Ali Ekber Çiçek’in, tutuklulara verdiği konseri dinlemiş, etkilenmişti.

Tunceli, bu ünlü sanatçıyı  Demiroluk’ta kesilen 7 kurbanla karşılamıştı.

Âşık Daimi,  Davut Sulari,  Neşet Ertaş, Neriman Altındağ Tüfekçi,  etkilendiği diğer sanatçılardı.

 

ALMANYA’DAN NİÇİN VAZGEÇTİ?

1973 yılıydı.  Kalan Lisesinden mezun olduktan sonra yurtdışına gitti. Almanya’ya gittiğinde 20 yaşında bir delikanlıydı. O yıllarda gençlerin hayallerini süsleyen Avrupa’ya ancak iki yıl  dayanabildi. 

Türkülere âşık delikanlı,  türkünün anavatanı Anadolu’suz yapamazdı.

1975 yılında, türkü pınarı vatanındaydı artık.

Duvarda asılı sazın tozu silinmişti.

Uzun ince parmaklar sevgilisine kavuşmuştu.

 

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Konservatuvarı 1975’te kurulmuştu. Süleyman Yıldız, aynı yıl İTÜ Konservatuvarına kayıt hakkı kazandı
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Konservatuvarı 1975’te kurulmuştu. Süleyman Yıldız, aynı yıl İTÜ Konservatuvarına kayıt hakkı kazandı

İTÜ TÜRK MUSİKİSİ KONSERVATUVARINDA BİR TUNCELİLİ

1975’te İTÜ Türk Musikisi Konservatuvarı sınavını kazandı. Birman’ı çepeçevre kuşatan dağlar aşılmıştı.

Dede mirası saz, zafer kazanmıştı. 

İTÜ Türk Musikisi Konservatuvarından 1979 yaz döneminde mezun oldu.  Aynı yıl İstanbul  Devlet Korosu ile  Kültür Bakanlığı İstanbul Operası Bas Bariton Solistlik  sınavlarını  kazandı. Onun gönlü türkülerden yanaydı. 1981 yılında TRT  THM  Ses ve Saz Sanatçılığı sınavında başarılı oldu ve 1981’den itibaren TRT’de aralıksız  36 yıl sanatçı olarak görev yaptı.

 

ALEVİ KÜLTÜRÜNDEN BESLENDİ

Tunceli’de Seyyid Derviş Musa adıyla anılan ailede büyümüştü. Alevi kültürüyle yoğrulmuştu. Yedi Ulu Ozan’ın (Nesîmî, Yemînî, Fuzûlî, Şah İsmail Hatâyî, Vîrânî, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet)  deyişlerinden etkilenmişti.

Seyyid Derviş Musa  ailesinde  hemen herkes saz çalıyordu. Büyüklerinden devraldığı kültürel mirası zenginleştirdi. İTÜ Türk Musikisi Konservatuvarı, aileden edindiği birikimi zenginleştirmesine büyük katkı sundu.

 

Süleyman Yıldız’ın başarısında, doğup büyüdüğü coğrafyanın kültürel ikliminin payı büyük
Süleyman Yıldız’ın başarısında, doğup büyüdüğü coğrafyanın kültürel ikliminin payı büyük

DERLEME ÇALIŞMALARINI  SAHADA YÜRÜTTÜ

Edep erkân bilmeyenden  sanatçı olmaz!  Sahneye  çıkarken  sazına ve sesine  edep ve erkânı da ekledi.  Sazını ve sözünü,  Alevi  kültürünün  dayandığı kaynaklarla  besledi. Kaynağı, Anadolu’ydu. Anadolu’nun pınarlarından  beslendi.  Unutulmaya yüz tutmuş türküler, yıkıntılar arasında kalmış değerli eşyalar gibidir.  Türkü derleme işi kazı çalışmalarından farksızdır. Sabır ve emek gerektirir. Derlemeye, İTÜ Konservatuvarı 2. sınıfındayken  başladı. Genç sanatçı,  tonlarca toprağa meydan okuyan arkeolog sabrıyla derleme çalışmalarını yürüten  bir gönül elçisiydi artık.  Köylerin, kasabaların yolunu tutuyor,   kapıları tereddütsüz çalıyordu.  Bazen yaşlı bir köylüydü kulak verdiği, bazen bir yerel sanatçı.

Mazgirt, Hozat, Ovacık, Nazımiye’ye gitti. Musiki  bilenlerle görüştü. Kureyşanlılarla,  Babamansurlularla, daha doğrusu eli saz tutanlarla görüştü.  Mazgirt Darıkent (Muhundu), Ovacık  Koyungölü ve diğer köyler, genç sanatçıyı ağırladı.

Hozat’ta Ahmet Sarısaltık’ın  evine konuk oldu.

Tunceli’nin söz ve saz ustalarını dinledi. Kentin dağarcığındaki ezgileri kayıt altına aldı. Aralarında  Darıkentli Seyyid  Süleyman Dede, Ovacık Koyungölü köyünden Mustafa ve Zeynel Batar’ın da yer aldığı  yerel sanatçıların seslendirdiği ezgileri derledi.

Halkın belleğindeki semahlar, artık usta sanatçı tarafından kayıt altına alınmış, notaya işlenmişti.

Derleme çalışmalarını Tunceli’yle sınırlandırmadı.  Erzincan,  Refahiye, Tercan, Sivas, Urfa,  Kısas, Elbistan (Kantarma) ve Malatya yöresine ait  çok sayıda eser  derledi.

  

SülSüleyman Yıldız (Tunceli’nin Türkiye’ye kazandırdığı değer)eyman Yıldız (Tunceli’nin Türkiye’ye kazandırdığı değer)
Süleyman Yıldız (Tunceli’nin Türkiye’ye kazandırdığı değer)

DERLEDİĞİ ESERLERDEN BAZILARI

Süleyman Yıldız, yurdun dört bir yanından 2 bin 5 yüz  dolayında eser derleme başarısını gösterdi. Derlediği eserleri notaya aldı. Sanatçının derlediği eserlerden bazıları:

Bütün Dünya Senin Olsun/Bir Dost Bir Post Yeter Bana, Niçin Ağlamayım Niçin Gülmeyim/Deli Gönlüm Bir Sevdaya Bağlandı, Ervah-ı Ezelde Lev-i Kalemde/Bu Benim Bahtımı Kara Yazmışlar, Elde Düğün Bayram Benim Neyime/Benim Kurbanlarım Çok Evvel Oldu, Yaralarım Göz Göz Oldu Oyuldu/Tek Mecnun Gezerim Bir Pir’e Sebep, Ilgıt Ilgıt Esen Seher Yelleri/Doğru Gelir Doğru Gider mi Yar Yar, Tunceli Turna Semahı, Maraş Semahı, Şu Yalan Dünyaya Geldim Geleli, İkrar Verdim Bu İkrarı Güderim, Güzel Ziyan Alır Güzel Hüsnünden, Bugün Matem Günü Geldi, Kalksın Kalksın Semaha Kalksın (Kırklar Semahı).

Repertükül’de, Süleyman Yıldız’ın derlediği ya da notaya aldığı  33 eser yer alıyor. Bunlardan 24’ünü Kırık Havalar, 5’ini Uzun Havalar, 2’sini Oyun Havaları, 2’sini de Semahlar  oluşturuyor. Pazar Oyun Havası (Rize) ile  Trabzon Vakfıkebir Horonu, sanatçının notaya aldığı eserlerdir. 

 

Süleyman Yıldız,  türküsünü derlediği Pülümür Akdik köyünden Ahmet  Dalkılıç’ın (1938-1978)  oğlu Hüseyin Dalkılıç’la birlikte
Süleyman Yıldız, türküsünü derlediği Pülümür Akdik köyünden Ahmet Dalkılıç’ın (1938-1978) oğlu Hüseyin Dalkılıç’la birlikte

PÜLÜMÜRLÜ AHMET DALKILIÇ’IN ESERİNİ DERLEDİ

Süleyman Yıldız’ın derlediği türkülerden biri de Pülümür yöresine ait. Sanatçı, Pülümür Akdik köyünden Ahmet  Dalkılıç’ın (1938-1978)  “Benim İçin Darağacı Kursalar” adlı eserini oğlu Hüseyin Dalkılıç’ın yardımıyla derledi.

Adı geçen eseri notaya aldı.  

 

BESTELEDİĞİ  ESERLER

Yaklaşık 600 şiiri olan THM Sanatçısı Süleyman Yıldız, 9 albüm  yayınladı.  Sanatçı çok sayıda eser besteledi. Sanatçının bestelediği eserler:

Ömür Aktı İnce İnce (Yoruldum), Adem Oldum Geldim Dünya Eline  (Yolcu), Dört Dağ İçinde Gülümüz, Düzgün’ün Mekânı Derler Buraya,  Ne Güzel Yaratmış Bunca Alemi, Dersim’in Diyarında, Düşün Be Düşün Be Yeter  Ey Softa,  Kün Diye Yarattı Mülkü Alemi, Pay Ettiler Bu Dünyayı Bize Dağ Başları Düştü, Temel Felsefemiz, Kâbe ve Put İman Benim,  Antep’in Diyarı Yavuzeli’nde, Karanlık Bitende Şafak Sökende, Taş Atmadık Hak Kuşuna, Enel Hak Bağında Dara Çekildik, Kerbela’dan Beri Ayağa Kalktık,  Seni Sevdim Diye Tuttular Taşa (Ali Yar),  Gönülden İkrarım Vardır Kırklara,  Eller Misali, Cihan Var Olmadan Nurdu Ali’miz,  Gönül Sahrasında Mecnun Olmayan.

 

Cumhuriyet tarihinin ilk Türk Halk Müziği Profesörü Can Etili (1941) ve Prof. Dr. Selahattin İçli  (1923-2006)
Cumhuriyet tarihinin ilk Türk Halk Müziği Profesörü Can Etili (1941) ve Prof. Dr. Selahattin İçli (1923-2006)

YÜKSEK LİSANS TEZ KONUSU, TUNCELİ SEMAHLARI

Temmuz 1992’de, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü Güzel Sanatlar Ana Sanat Dalı Türk Halk Müziği alanında yüksek lisans eğitimini tamamladı. Yüksek lisans tezinin konusu, Tunceli semahlarıydı.  Doç.  Dr. Can Etili’nin danışmanlığında hazırlanan tezin jürisinde Prof. Dr. Selahattin İçli ve Yrd. Doç. Dr. Afşin Emiralioğlu yer aldı.   Köy köy dolaşarak derlediği semahları, Tunceli Cemlerinde Semahların İncelenmesi başlıklı yüksek lisans teziyle notasını yazdığı semahların müzikal analizini yaparak Türkiye’ye armağan etti. 

Binlerce türkü ve semah onun sayesinde ölümsüzleşti.

 

YÜZLERCE ÖĞRENCİ YETİŞTİRDİ

TRT THM Sanatçısı Süleyman Yıldız, birikimini genç kuşaklara aktarmak için dershane açtı.  Yetenek ve birikimlerini,  yeni kuşakları eğitmek  için  değerlendirdi.

Usta Sanatçı, yüzlerce öğrenci yetiştirdi.

 

Halk Ozanı Nesimi Çimen (1931-2 Temmuz 1993, Sivas Madımak Oteli)
Halk Ozanı Nesimi Çimen (1931-2 Temmuz 1993, Sivas Madımak Oteli)

 

NESİMİ ÇİMEN TÜRKÜLERİNİ TUNCELİ ADINA KAYDETME BAŞARISI

Süleyman Yıldız’ın Tunceli kültürüne yaptığı  katkılardan biri de Nesimi Çimen’i kente kazandırma girişimiydi.  Yıldız, TRT’de görev yaparken,   “ırızvan” düzeni cura  çalan  Çimen üzerinde çalıştı. Bu tekniğin, Kayseri’ye değil, Tunceli’ye özgü olduğunu kanıtlama başarısını gösterdi.

Irızvan tekniğinden yola çıkan Yıldız,  Çimen ailesinin Tunceli kökenli olduğunu öğrenmişti.

Süleyman Yıldız, konuyla ilgili  yirmi dört sayfalık bir rapor hazırlar.. Raporda, Çimen’in türkülerinin Kayseri yerine Tunceli hanesine kaydedilmesi gerektiği savunulur. Aralarında Mehmet Erenler’in de yer aldığı TRT Yüksek Kurulu, öneriyi kabul eder.   

Böylece Nesimi Çimen türküleri TRT Repertuarında Tunceli hanesine kaydedilir. 

Nesimi Çimen ve ailesi, yıllar önce göç ettiği baba ocağına türküleriyle geri döner.

 

Buruk öyküler

TRT YURTTAN SESLER KOROSU

Süleyman Yıldız, 1981 yılında TRT Yurttan Sesler Korosu’na katıldı. THM  Sanatçısı, TRT’de 36 yıl görev yaptı.  31 Mayıs 2017’de emekliye ayrılan  sanatçı,   çalışmalarına devam ediyor.

Emekliye ayrılan Süleyman Yıldız, kentle olan bağlarını koruyor. Köyleri ziyaret ediyor, kentin güzelliklerini paylaşıyor.

Büyük sanatçılar, halkın yüreğinde taht kurar. Birmanlı THM Sanatçısı, milyonlarca insanın gönlünü fethetmiş. Tunceli’nin namuslu insanları sanatçısına elbette sahip çıkıyor.

Peki kentin kilit noktalarını ellerinde tutanlar  ona yeterince sahip çıkıyor mu?

  

Süleyman Yıldız, üretkenliğini, doğup büyüdüğü topraklara duyduğu sevgi ve bağlılığa borçlu
Süleyman Yıldız, üretkenliğini, doğup büyüdüğü topraklara duyduğu sevgi ve bağlılığa borçlu

TUNCELİ’Yİ ZEHİRLEYEN ATMOSFER

THM Sanatçısı Yıldız, zor koşullarda yetişmiş, önemli değerlerimizdendir. Okulu, yolu, suyu, elektriği olmayan bir mezrada yetişmek kolay değil. Sanatçı, zorlukların üstesinden gelme duygusunu sazına borçlu.

Doğup büyüdüğü topraklara duyduğu  sevgi ve bağlılığa  bir de…

Tunceli Süleyman Yıldız’ı yarattı. THM Sanatçısı Yıldız, kişiliğini ve  yaratıcılığını borçlu olduğu kente kayıtsız kalamazdı.

Kentin vadilerinde yankılanan kayıp ezgilerin peşine düştü.

Toprak damlı evlerin duvar çatlaklarından yayılan hüznü, notaya dökme başarısını gösterdi.

 

Süleyman Yıldız, Seyyid Kureyş, Kureyşan Ocağı ve Alevilik (İmam Rıza Dergâhı Yayınları, 2021)
Süleyman Yıldız, Seyyid Kureyş, Kureyşan Ocağı ve Alevilik (İmam Rıza Dergâhı Yayınları, 2021)

ELİ KALEM TUTAN SANATÇILARIMIZDAN

Süleyman Yıldız, eli kalem tutan sanatçılarımızdan. Bugüne kadar 600 şiire imza attı. Birikimini yazıya döktü. Kerbela’da soykırıma uğrayan mazlumların izini sürdü. Çalışmalarını,   Seyyid Kureyş, Kureyşan Ocağı ve Alevilik (İmam Rıza Dergâhı Yayınları, 2021)  adlı kitapta topladı. Yazar, 376 sayfadan oluşan kitabında, Aleviler için büyük önem taşıyan  Seyyid Kureyş ve Kureyşan Ocağının tarihçesine yer verdi.  Seyyid Kureyş’inin,  12  talip aşiretiyle  Anadolu’ya gelişini ve yurda  dağılımını inceledi.  Bu konuda dünya bilim insanlarının yaptıkları araştırmaları, Osmanlı ve öncesindeki devlet kayıtlarını ve halkın  aktardığı bilgileri işledi. 

  

İki sanatçı dost, Süleyman Yıldız ve İbrahim Can bir arada
İki sanatçı dost, Süleyman Yıldız ve İbrahim Can bir arada

KARDEŞLİK KÜLTÜRÜ

Binlerce türkü ve semah derlemeyi başaran Süleyman Yıldız’ın, bir avuç kent ‘mütegallibesi’ tarafından dışlandığı,  âdeta yok sayıldığı  görülüyor. Kentin kardeşlik kültürüne yabancı eğilimler, Anadolu’ya karşı küresel güçlerin siperlerinde mevzilenmiş durumda. Bir ‘yabancı’ Tunceli Festivalinde şarkı söyleyebilir, saz çalabilir. Süleyman Yıldız, doğup büyüdüğü kentin festivaline davet bile edilmez!

Niçin?

 

MUNZUR FESTİVALİ’NE NİÇİN ÇAĞRILMIYOR?

21-24 Temmuz  tarihlerinde  20. Munzur Doğa ve Kültür Festivali gerçekleştirilecek. Tunceli Belediyesi ile kitle örgütlerinin ortaklaşa düzenlediği etkinliğin ilki 1999’da gerçekleştirilmişti. Tuncelili yazar ve sanatçı Süleyman Yıldız, Tunceli’den 180 eser derledi. Alevi kültürüne bundan daha büyük katkı düşünülebilir mi? Kalemi ve  sanatıyla kent kültürünü yaşatma çabası gösteren bir sanatçı nasıl olur da kent festivaline davet  edilmez.

Tunceli’yi ‘etnisite’ üzerinden ‘formatlama’ya hizmet eden etkinlikler, kentin Alevi dokusuyla ilişkilendirilebilir mi? Pir Sultan’la,  Yunus Emre’yle, Şah İsmail Hatayi’yle ‘çatışan’  ‘mütegallibe’ye göz mü yumulacak? 

 

Süleyman Yıldız,  İstanbul Garip Dede Cemevinde gerçekleştirilen imza gününde
Süleyman Yıldız, İstanbul Garip Dede Cemevinde gerçekleştirilen imza gününde

TUNCELİ BELEDİYELERİ  NEREDE?

Tunceli’nin, biri belde, 9 belediyesi çeşitli etkinlikler için sanatçıları  ağırlar. O sanatçılar arasında TRT emektarı Yıldız’ın niçin yer almadığını sormak kimsenin aklına gelmez.

Kentin hoşgörü iklimini zehirleyen bir kültürün,  kardeşlik ve birlik mevzisindeki aydınları hedef almasından daha doğal ne olabilir.  Sadece aydınlar mı, sıradan insanlara bile tahammülü olmayan bir ‘kültür’!

‘Dersim’in arkasına sığınarak, insanlığın ortak birikimlerine sırt çevirmenin kime ne yararı olabilir? Onların Süleyman Yıldız ve diğer aydınları yok sayma, unutturma, başarılarını görmezlikten gelme çabaları sonuçsuz kalmaya mahkûm. Yurdun derinliklerine   kök salmış aydınları ‘silme’ çabası içinde olanların silineceği bir döneme giriyoruz. Yönettikleri kurumları kentin atmosferini kirletmek için kullananlar için sonun başlangıcı.

Süleyman Yıldız, Mazgirt Bağın Kalesi’nde
Süleyman Yıldız, Mazgirt Bağın Kalesi’nde

Aydınlık bir kentin aydınlarına kurulan  barikatlar  ömrünü tamamladı artık. Yeni Feodalitenin ‘aydın birikimi’ne bakalım.  Hepsi zavallı. Zavallılık, onların  40 yıllık birikimini özetleyen kavramlardan.

Nota bilgisi olmayan sanatçıları, dil ve anlatım engelli edebiyatçıları, edep ve erkânın kıyısından bile geçmemiş siyasetçileri, kişisel çıkarlarını  toplumun çıkarlarından üstün tutan yöneticileri,  onlara herhangi bir gelecek vaat etmiyor.

Binlerce türkü ve semah derleyerek ülkesine karşı görevini yerine getiren TRT THM Sanatçısı Süleyman Yıldız, Yeni Feodalitenin tasfiye edemeyeceği büyük bir güçtür. O sadece Tunceli’nin değil, Türkiye’nin değeridir. Birman’ların ışık saçan yıldızlarından soyadını alan Süleyman Yıldız, eserleriyle kuşaktan kuşağa aktarılacak büyük bir değerdir. 

(Pülümür Kırmızıköprü, 8 Temmuz 2022)

Kaynakça:

Yıldız, Süleyman (2022). Süleyman Yıldız Özgeçmiş.

https://polen.itu.edu.tr:8443/server/api/core/bitstreams/130dba37-9bc8-4875-a28b-3f6c390cdf3a/content    Erişim: 04.07.2022.

https://www.aydinlik.com.tr/haber/suleyman-yildizin-meshur-ettigi-turku-201408   Erişim: 04.07.2022. 

 https://www.repertukul.com/  Erişim: 04.07.2022.

 

 

  • Related Posts

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    Hüseyin Aslan (1928-1974). Fotoğraf: Ali Rıza Aslan arşivi   Keko oğlu Ali’nin dillere destan malvarlığının, bir ailenin, daha doğrusu bir köyün kaderinde oynayabileceği rol kimsenin aklına gelmemişti. Ali Arslan (Aliye…

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    Musa Pekin, Kahramanmaraşspor formasıyla.   Pülümür Vadisi’nin batısında yükselen toprak damlı evler… Usta ellerin işlediği kesme taş yapılar. Tek ya da iki katlı evler, zorluklarla mücadele eden bir kuşağın ürünü.…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Kaçırdıkların

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    • Kasım 19, 2024
    • 10 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ  KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    PÜLÜMÜR EFEAĞILI KÖYÜNDE  HÜSEYİN (ALİ) ŞANLI’NIN  110 YAŞINDAKİ EVİNDEN ARTAKALANLAR

    • Kasım 5, 2024
    • 37 views
    PÜLÜMÜR EFEAĞILI KÖYÜNDE  HÜSEYİN (ALİ) ŞANLI’NIN  110 YAŞINDAKİ EVİNDEN ARTAKALANLAR

    ORTAOKUL FOTOĞRAFLARIMIZ

    • Ekim 30, 2024
    • 1419 views
    ORTAOKUL FOTOĞRAFLARIMIZ

    PÜLÜMÜR  KOVUKLU AZGULERE’DEKİ   KOÇ BAŞLI MEZARLARA NE OLDU?

    • Ekim 24, 2024
    • 52 views
    PÜLÜMÜR  KOVUKLU AZGULERE’DEKİ   KOÇ BAŞLI MEZARLARA NE OLDU?

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDE BEYCELİ  BİR GELİN: GÜLÜZAR FIRAT

    • Ekim 11, 2024
    • 93 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDE BEYCELİ  BİR GELİN: GÜLÜZAR FIRAT

    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ

    • Ekim 8, 2024
    • 48 views
    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ