
Saray Yücel: Baba dede ocağında son bulan hasret…
Hüseyin Canerik
Çatalyaka’nın emektar köylülerinden Ahmet Gül’ün (1931-2020) kızıydı. Babası çalışarak, üreterek hayata tutunmuş, üretime yabancı insanların asla anlayamayacağı bir azim ve kararlılık sergilemişti. “Bu yaşta ceviz ağacını ne yapacaksın?” diyenlerin kavrayamayacağı bir doğa ve insan sevgisi taşıyordu.
Ahmet Gül, 9 Temmuz 2018’de, 87 yaşındayken oğlu Haydar Gül’ün arı kovanlarının bakımını yapıyordu. Onu 14 Mart 2020’de, 89 yaşında kaybettik. Hayata ve insanlığa karşı sorumluluğunu yerine getiren çalışkan köylü, kimseye el açmadan, son nefesine kadar üreterek, ayakta yaşama veda etti.

O, başı dik ve fedakâr bir kuşağın bizlere bıraktığı değerli bir mirastı.
Üç büyük kızından Saray, Suşehrili Hasan Yücel ile evliydi ve iki çocuk annesiydi. Yaklaşık bir ay önce eşiyle birlikte Suşehri’nde geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanmıştı. Kardeşleri, yeğenleri ve çocukları, hastaneden gelecek iyi haberleri beklerken umut yerini acıya bıraktı. Hasan Yücel 5 Şubat’ta, Saray Hanım ise 10 Şubat’ta hayata gözlerini yumdu. Hasan 72, Saray ise 71 yaşındaydı.

Yücel çifti, yıllar önce Suşehri’nden İstanbul’a taşınmış, büyük şehrin zorlu koşullarına karşın ayakta kalma mücadelesi vermişti. Yıllar sonra emekli olup Suşehri’ne döndüler. Ancak Saray’ın aklı ve yüreği, çocuk yaşta ayrıldığı memleketi Çatalyaka’daydı. Nazımiye Oğullar Serdeniye ve Hanköy (Karvan), ayrılık acısını derinden hissettiği köylerdendi.
Çocuk yaşta Suşehri’ne giden Saray, köyünden, köylüsünden, çocukluk arkadaşlarından hiç kopamadı. Yüreğini köyde bırakmıştı. 71 yıllık ömrünün sadece çocukluk evresini geçirdiği topraklara duyduğu bağlılık hiç eksilmedi. Onu zor kararlar almaya iten koşulların, bölgenin sosyoekonomik yapısından kaynaklandığını çok iyi biliyordu.

Bugün, Pülümür Çatalyaka köyü, Ahmet Gül’ün kızı Saray Yücel’i son yolculuğuna uğurladı. O, zor zamanlarda dünyaya gözlerini açmıştı. 1950’li yıllar… Haydar, Binali (Rizeli), Filiz, Metin, Seher, Bahar, Mesut ve Murat’tan önce doğan üç kız kardeşin en büyüğüydü.
Tuncay Gül, halasının ailenin en kıymetli büyüklerinden biri olduğunu ve dedesi Ahmet Gül’den kalan değerli bir miras olduğunu vurguluyor. O, insanın belini büken yoksulluk yıllarını yaşamış, Pülümür köylüsünün toprak damlı evlerde verdiği yaşam mücadelesine tanıklık etmişti. Bir avuç buğday ya da arpa için günlerce ter dökülen o zorlu yılların izlerini taşıyordu.

Saray’ın gözlerini açtığı toprak damlı evlerden geriye, yıkıntılarda saklı anılar, sevinçler ve hüzünler kaldı. O, köyüne, ailesine, çocukluk arkadaşlarına hasret bir ömür sürdü. En büyük dileği, doğup büyüdüğü topraklara kavuşmaktı. Vasiyetinde, köy mezarlığına gömülmek istediğini söylemişti.

Kardeşleri, ablalarının bu son isteğini yerine getirmekte tereddüt etmedi. Memleketine buruk veda eden Saray, bugün gözyaşlarıyla son yolculuğuna uğurlandı. Beş yıl önce Çatalyaka’da sonsuzluğa uğurlanan babası Ahmet Gül’ün yanında huzur içinde uyuyor şimdi.

Güle güle, Pülümür Çatalyaka’nın güzelliği dillere destan kızı… Sessizce içimize akıttığımız gözyaşlarıyla seni uğurluyoruz. Bu soğuk, karlı günde seni bağrımıza basıyoruz. Yüreğimiz yanıyor, koca bir coğrafya yangın yeridir artık…
(Körfez, 12 Şubat 2025)