- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
![]() |
Ah şu çeşmeler… Lülesinden sevgi akan. Sevgiyle, aşkla, coşkuyla çağlayan çeşmeler. Yurdun dört bir yanında yorulmak bilmeyen. Doğaya hayat veren, doğanın hayat verdiği çeşmeler.
Can verir çeşmeler doğaya, tutkuyla, aşkla.
Su, kirden pastan arınmanın aracı.
Köy çeşmeleri, darda kalanların imdadına yetişen Hızır’ın mekânı.
Su, kardır; beyaz, bembeyaz, kar beyazı…
Sevdadır.
El değmemiş, kirlenmemiş, kirletilmemiş.
Suyla arınır, yaşama gözlerini ilk açanlar.
Suyla uğurlanırız sonsuzluğa.
Öylece hareketsiz duran bedenimize dökülen suyla çıkarız son yolculuğumuza.
Köy çeşmeleri, elde yıkanan çamaşır, soğuk kış günlerinde ipte buz tutmuş okul önlüğüdür.
Ablanın biri yamalı, iki cepli önlüğü…
Dantel işlemeli yakalık bir de…
Zorbalığın yumruğunu sineye çeken genç kadının tülbendindeki kanı temizleyen tatsız, kokusuz, renksiz bir sıvı.
Kanına girilen masum köylünün çizgili pijamasından toprağa karışan zorbalığın suç kaydının tutulduğu arşiv.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
![]() |
Pülümür Akdikli Cihan Susam, dün Kartal Cemevinde düzenlenen törenin ardından Samandıra Mezarlığında sonsuzluğa uğurlandı.
Kartal Cemevinde bir araya gelen yüzlerce kişi, Cihan için saf tuttu.
1982’de doğmuştu. Ailenin 8. çocuğuydu. Babası Hüseyin Susam (1938-2020) ve annesi Hatice Susam (1943-2019), Akdik’te yaşamını sürdüren orta hâlli ailelerdendi.
Hüseyin Susam, Kırmızıköprü Susam Bakkaliyesini işleten, işinde gücünde bir insandı. Hemen her sabah köyden yola düşer, Dalıke Gölü’nün yakınlarındaki ahşap köprüden geçerek Kırmızıköprü’ye gelirdi.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
![]() |
15 Ocak 1927’de, soğuk bir kış günü, Pülümür Kocatepe (Askirek) köyünde gözlerini dünyaya açmıştı. Kara gömülmüş toprak damlı evden yayılan bebek çığlığına, İmam Hüseyin-Gülüzar Arslan çiftinin gözlerinden süzülen sevinç gözyaşları karışmıştı.
Davullu zurnalı sünnet düğünü yapıldığında 11 yaşındaydı. O sabah köylüleriyle birlikte evinden alınmış, sürgüne gönderilmişti. Askirek-Panciras-Danzik yolunda günlerce süren, binyıla eşdeğer acıların tanığıydı artık.
Isparta Eğirdir Sorkuncak köyünde yaprak dökümü başlar. Eğirdir Sorkuncak İlkokuluna başladığında annesiz kalır. Annesi Gülüzar Hanım, Kasım 1938’de, geride 40’ını bile tamamlamamış bir bebek bırakarak yıldızlara kavuşur.
Dedesi Seyit Hüseyin Arslan ve babaannesi Gülsüm Arslan, 1939 yazını göremez.
Babası İmam Hüseyin Arslan, 1939 yılında gittiği askerlikten 1943’te döner ve birkaç ay sonra o da yaşama veda eder.
Yetim kardeşlerin yükünü omuzlamak kolay mı, bulabildiği hemen her işte çalışır.
1943’te, Isparta Gönen Köy Enstitüsünden Erzurum Pulur Köy Enstitüsüne sürülür.
Sürgünden sürülmüştür bu kez.