Hüseyin Canerik
Pülümür’ün güneybatısındaki yüksek rakımlı köyün son sakini, Hüseyin (Ali) Şanlı ailesiydi.
Aile, 1995 yılında, Hıdır Kızılkaya’nın katırını yüklemiş, baba dede ocağı Efeağılı (Waremir/Miryaylası) köyüne veda etmek zorunda kalmıştı.
Katır sırtında ev eşyası mı taşınır, birçok eşya, tarihî evde yerinden oynatılmamıştı. Bir zamanların paha biçilmez harman makinesi, sırtta köye taşınan el arabası ve daha niceleri, olduğu yerde bırakılmıştı.
Aile, Kırmızıköprü’de Ali-Hüseyin Aslan kardeşlerin Salördek Köprüsü yanındaki taş yapılı evine yerleşti. Hayvancılığa elverişli köyden, Pülümür-Tunceli kara yolunun kıyısındaki eve taşınmak, yaşamı zorlaştırmıştı. Kasaba, hayvancılık için elverişsizdi.
Ailenin 1995’te veda ettiği taş yapı, yaklaşık 30 yıldır insansız.
İnsana hasret yapıyı görmek için Kırmızıköprü’den yola düşüyorum. Efeağılı Mezarlığına kadar kara yolunda ilerliyorum. Oradan öteye yol iz yok! Ailenin, 20. yüzyılda bile yola kavuşturulmayan evine doğru koşar adım yürüyorum.
Ot ve dikenlerin arasında kayboluyor insan.
Şanlı ailesinin evine siper olmuş bahçe duvarına dokunuyorum, sıcacık taşlar… Temmuz sıcağı değil, usta ellerin sıcağı… Duvar taşları, 1956 yılında kızakla taşınmış. Kızağın kaptan köşkünde o zaman 22 yaşındaki Hüseyin Şanlı, oturuyormuş. Delikanlı, taşları taşıdıktan bir yıl sonra, 1957’de askere gitmiş.
Munzur Şanlı, oğlundan emanet taşları, Ali Demir’le (Hasan oğlu) birlikte örer. 1914 yılında yükselen taş yapı, böylece ‘bahçe’ duvarına kavuşur. İki ustanın 1957 yılında ördüğü bahçe duvarı, 67 yaşında doğaya direniyor!
İki katlı taş yapının ustaları Beğendik Mırçıkanlı Ali Ayyıldız (Aliye Hamed) ile oğluymuş. Baba-oğul, duvarı, pencerelere kadar ördükten sonra malzeme çantasını alarak köyden ayrılır. İşi bu kez Nazımiyeli bir usta üstlenir. Nazımiye Germıka Seydu’dan Seyide Çankıl, yapının eksik kalan bölümünü tamamlar.
Binanın duvarları hiç tamir yüzü görmemiş.
Taş yapının güney cephesinde, Munzur Şanlı’nın, Pülümür Kabayel (Feme) köyünde oturan yeğeni Veli Şanlı için iki göz, iki katlı ek bina yapılır. 1958 yılında yapılan binanın zemin katı ahır, üst katı ev için tasarlanmış. Ailenin en büyük çocuğu Veli, Efeağılı’ya dönmek yerine, Erzincan Yalınca köyüne yerleşir.
Dağın eteğinde, ormanla iç içe yaşayan aile, 1995 ilkbaharında köye veda eder. Geride 1914 yılında yapılan ev, anılar ve toprağa emanet edilmiş aile bireyleri kalır. Evin doğu cephesinin büyük bölümü ayakta. Camı yarıya kadar kırık pencere, Güneş’i selamlıyor. Yıkıntılara gömülen harman makinesi, yağmur ve kar sularının yıkadığı taşları örten kilim, rüzgârın dövdüğü kapı ve pencereler, 67 yaşındaki bahçe duvarının üzerinde olduğu gibi duran el arabası…
Hüseyin Şanlı’nın, yıllar önce, Çatalyaka Vılemezar’dan sırtlayarak köyüne götürdüğü demir el arabası, 1995 ilkbaharında bırakıldığı yerde duruyor!
Bir zamanlar çevre köylerden gelen konukların ağırlandığı ev, terk edilmiş binlerce yıkıntının yazgısını paylaşıyor.
Evin kızının günde yedi kez yaydığı yayıktan yayılan seste kulağım… Çalışkanlığın, üretkenliğin sesi. Yozlaşmaya ve kirlenmeye karşı direnenlerin, ayakta kalma mücadelesi verenlerin güçlü sesi.
Şanlı ailesinin doğaya teslim olmuş binası, tarihe karışan binlerce hafıza mekânından sadece biri. Binaya ilk harcı koyanların hiçbiri artık aramızda değil. Birer birer göçmüş ustalar. Munzur Şanlı, 1992 yılında son yolculuğuna uğurlanmış. Evin delikanlısı, genç yaşta, 31 yaşında veda etmiş yaşama, geride derin bir sızı bırakarak.
Hüseyin Şanlı’nın, köyünden ayrı geçirdiği yılların acısı, evlat acısıyla büyümüş. Katlanarak büyüyen acılar, güçlü bünyede deprem etkisi yaratmış. 90 yaşındaki köylü, ağır sağlık sorunlarını oğlu Hıdır ve kızı Medine’nin desteğiyle aşmaya çalışıyor.
Doğaya karışan evin yanındaki çeşmede soluklanıyorum. Lülesinden kim bilir kaç yıldır su akmayan çeşme sağlam görünüyor. Kurnasındaki su mu, yağmurdan armağan.
1. Dünya Savaşı yıllarından kalma evin yıkıntılarıyla vedalaşıyorum.
Efeağılı’dan sonraki durağım, Çatalyaka Göl mezrası…
Köylülerin yıllar önce kullandığı, meşe ormanının yuttuğu patikada bir başımayım… Kirlenmiş, kirletilmiş yığınlardan uzak…
(Körfez, 5 Kasım 2024)
TEŞEKKÜR: Bu çalışmaya büyük katkı sunan değerli büyüğümüz Sayın Hüseyin Şanlı’ya candan teşekkür eder, sağlıklı ve aydınlık günler dilerim. Pülümür Beğendik’in saygıdeğer isimlerinden Sayın Hasan Kılıç’a, çalışmayı zenginleştiren değerli katkısından dolayı teşekkür ederim.
HÜSEYİN ŞANLI’NIN EVİNDEN FOTOĞRAF KARELERİ