Maske, salgınla mücadelenin önemli araçlarından. Ücretsiz maske dağıtımı, sosyal devlet olmanın gereği. E-Devlet’e başvuran vatandaşlara ücretsiz maske dağıtılıyor. Maske dağıtımı PTT Kargo tarafından gerçekleştirilecek. 20 yaş üstü ve 65 yaş altı vatandaşlara ücretsiz maske dağıtımı olumlu bir uygulama olmakla birlikte, akla, PTT Kargoyla evlere maske göndermek pratik mi, sorusu geliyor.
Peki, ücretsiz maske dağıtımı nasıl yapılmalı?
Soru ve yanıtlarla ücretsiz maske dağıtımı:
1.PTT Kargo aracılığıyla maske dağıtımı hangi sorunlara yol açar?
PTT, personel sıkıntısı çekilen kurumlarımızdan. Kurum, iki milyon kişiye yapılan sosyal yardımların hemen ardından maske dağıtım yükümlülüğüyle karşı karşıya kaldı. Kurumun, mevcut personelle, giderek yoğunlaşan iş yükünün altından kalkması zor görünüyor. Bu nedenle, PTT, zorunluluklar dışında, maske dağıtım işinden muaf tutulmalı.
- Maske ihtiyacı nasıl belirlenmeli?
Maske ihtiyacı, ikamet bilgilerinden yararlanılarak belirlenmeli. Bu amaçla il, ilçe, mahalle, köy vb. yerleşim birimlerinin ihtiyaçlarını belirlemek amacıyla hemen harekete geçilmeli.
- E-Devlet üzerinden maske talebi sakıncalı mı?
E-Devlet üzerinden maske talebi, sistemde yoğunluğa yol açar. Talepte bulunamayanlar, maske edinme olanağından yoksun kalır. Kişisel talep, maske kullanımını bireylerin insafına terk etmek anlamına gelir. Salgınla başa çıkmaya kararlı bir devlet, maske kullanımı kişisel tercih olarak göremez. Türkiye’de hemen herkes salgın tehlikesi altında. Demek ki her vatandaşa maske dağıtmak gerekir. Bu nedenle, E-Devlet üzerinden maske ‘siparişi’nden vazgeçilmeli.
- Milyonlarca maske vatandaşlara nasıl ulaştırılacak?
Maske dağıtımında nüfus kayıtları belirleyici olmalı. Sokağa çıkmak zorunda olan vatandaşlara öncelik tanınmalı. Dağıtımda, yerleşim birimi -il-ilçe-mahalle-köy- esas alınmalı. Maske ihtiyacını belirleyen illerde, zaman geçirmeksizin maske dağıtımına başlanmalı. Maske dağıtımı, bir ‘posta’ hizmeti değil, karşı karşıya kalınan ağır sorunların çözümü için milyonları seferber etme zorunluluğu olarak görülmeli. Ağır sorunların çözüme kavuşturulmasında eğitimli insan gücümüzü harekete geçirmek zorundayız. Öğretmenlere ve Tıp Fakültelerinde öğrenim gören öğrencilere, maske dağıtımı vb. görevler verilmeli. Okulların alım bölgesi dikkate alınarak öğretmenlere görev verilmesi durumunda ülke genelinde hemen herkes birkaç günde maskeye sahip olabilir. İller, insan kaynaklarını belirlerken eğitimli nüfus gerçeğini göz önünde bulundurulmalı. Maske dağıtımı yapacak ekipler belirlendikten sonra mahalle ve köylerde dağıtıma başlanmalı. Kamu taşıtlarının yetersiz kalması durumunda, özel kuruluşların araçları kullanılmalı. Bunun için valilere, salgınla mücadelede özel araçlara geçici süreyle el koyma yetkisi tanınmalı.
- Maske dağıtmanın başka yolu yok mu?
Maske vb. koruyucu tıbbi malzemelerin market, kamu-özel kurumu, toplu ulaşım vb. her yerde bulundurulması, zorunlu hâle getirilmeli. Kamu-özel kurumların tamamının girişinde maske vb. koruyucu tıbbi malzemeler bulundurulmalı.
- Milyonlarca ücretsiz maske için hangi kaynaklar kullanılacak?
Türkiye, kaynaklarını etkin ve verimli biçimde kullanma sorunu yaşayan bir ülke. Kaynakların kullanımında kamu yararı gözetildiğinde maske vb. sorunlar rahatlıkla çözüme kavuşur. Devlet, ülkeyi tehdit eden salgın koşullarında özel sağlık kurumlarına kaynak aktarmaktan vazgeçmeli. Özel hastanelerde koronavirüs tedavi giderlerini devlet değil, ilgili kuruluşlar karşılamalı. Buna direnç geliştirdiği saptanan özel sağlık kuruluşları kamulaştırılmalı.
- Türkiye, milyonlarca maske üretme kapasitesine sahip mi?
Türkiye, ulusal pazarını yabancı tekellere kaptırma sürecinde ağır darbeler yedi. Yerli üretim önemli ölçüde tasfiye edildi. Tekstil, tarım gibi, bu süreçten etkilenen sektörlerin başında geliyor. Salgın, ülkemizi yerli üretime zorluyor. Küçük tekstil atölyelerinde bile milyonlarca maske üretilebildiği gerçeği, bu zorluğun üstesinden gelebileceğimizi gösteriyor. Toplum sağlığının korunması için yerli üretimin özendirilmesi ve üreticiye somut destek sağlanması, devletin ertelenemez görevlerinden biri olarak önünde duruyor.
Türkiye, salgının yıkıcı etkilerine karşı maddi ve manevi tüm kaynaklarını seferber etmek zorunda. Evde kalmak, virüsün yayılma riskine karşı geliştirilen önlemlerden biri. Ne var ki salgınla mücadelede ihtiyaç duyulan eğitimli insan kaynağını evde ‘uyku’ya yatırarak salgınla başa çıkmak kolay değil. Salgınla mücadele sürecinin, aynı zamanda kaynakları etkin değerlendirme süreci olduğu unutulmamalı.
Evde kalmakla, ‘uyumak’ farklı kavramlar…
Türkiye’nin salgınla mücadelesindeki başarısı, üretime bağlı.
Haydi iş başına!
“Uyan bu gaflet habından…”
(Yalova, 9 Nisan 2020)