HÜSEYİN CANERİK
Yol kıyısında, kesme taştan. Lülesinden kana kana su içenlerden kaçının yıldızlara kavuştuğunu bilen yok. Zincirlenen metal kâsede binlerce parmak ve dudak izi… Bir zamanlar gürül gürül akmış olmalı. Şimdi mi boğazı kurumuş çeşmenin, lülesinden düşen damlalar, baba evinden, yetişkin bir zorbaya verilen henüz on beşinde genç bir gelinin tülbendini ıslatan gözyaşları gibi. Çeşmede soluklanırken, gözlerim, at sırtında gözden kaybolan o gelinde, gözleri nemli….