(Ön sıra) Ahmet Pekin (Akdik/Şihan), Ali Akkılıç (Mezra), ?  (Arka sıra) ?, Ahmet Dalkılıç (Akdik), Şıhali Doğru (Akdik/Şihan)
(Ön sıra) Ahmet Pekin (Akdik/Şihan), Ali Akkılıç (Mezra), ? (Arka sıra) ?, Ahmet Dalkılıç (Akdik), Şıhali Doğru (Akdik/Şihan), Almanya, 1960'lı yılların sonu. 

 Gün ışımadan çalışmaya başlıyor, ay ışığında harman savuruyorlardı.  Kışın, erişilmez dağlardan, çarçır yüklü kızaklarla âdeta ölüm yolculuğuna çıkıyorlardı.  Odun toplarken, uçurumlarda dağılan bedenler, soğuk kış mevsimlerinin   ağır bedeliydi.

Çalışkandılar.

Çalışkan ve yoksul!

Yeryüzünün saklı cennetinde cehennemi yaşıyorlardı.

Cehennemdi yaşatılanlar.

Uğruna can verdikleri ülkede yoksulluğa  mahkûm edilmişlerdi.  Çalışarak ömür tüketiyor,  ama insanca yaşama koşullarını yaratamıyorlardı.

Bazıları 1950’li yılların  İstanbul’unda hamallık yapıyordu.

Kentin köhne  sokaklarında dünyayı sırtlamışlardı.

1960’lı yıllarda Avrupa kapısı aralanmış, yurdun dört bir yanından Almanya ve Avusturya’ya akın başlamıştı.  Avrupa, sağlam adam istiyordu.  İşçiler, hastanelerde dişlerine varıncaya kadar muayeneden geçiriliyordu.

‘Çürük’ olanlar   yurtdışına çıkamıyordu. 

Yedi düveli bozguna  uğratan  ülkenin  insanı,  ecnebilere pazarlanıyordu!

Ahmet Dalkılıç  (1938-1978)
Ahmet Dalkılıç (1938-1978)

Pülümür köylüsü,  1960’lı yıllardan itibaren el kapılarında çalışmaya başlamıştı. Birçoğu doğru dürüst okuryazar bile değildi.

Elde avuçta ne varsa satmış, yola düşmüşlerdi.

Pülümür’ün hemen her köyünden bir ya da birkaç kişi Avrupa’ya çalışmaya gitmişti.

Avrupa,  kendi yurtlarında yaşadıklarının yanında cennet sayılırdı.

Ahmet Dalkılıç, Pülümür Akdik köyündeki toprak damlı  baba ocağında.
Ahmet Dalkılıç, Pülümür Akdik köyündeki toprak damlı baba ocağında.

Avrupa’ya gittiklerinde çoğu 30’una bile varmamıştı.  Köylerdeki ağır iş yükü, kadınlara kalmıştı. Çocuk bakımı, ilkel koşullarda tarım ve hayvancılık,  köylü kadınlar için ömür törpüsüydü. 

Köyde kadınlar,   gurbet elde  erkekler  eziliyordu. 

Pülümür Akdikli Ahmet Dalkılıç, askerlik görevini Kore Türk Birliğinde yerine getirmişti.
Pülümür Akdikli Ahmet Dalkılıç, askerlik görevini Kore Türk Birliğinde yerine getirmişti.

Pülümür Akdikli  Ahmet Dalkılıç (1938-1978), askerliğini Kore Türk Birliğinde yapmıştı.  1963 yılında Belçika’ya gitmiş,  iki  yıl maden ocağında çalışmıştı. Köylüsü Hıdır Yıldız (Balcı Ali Yıldız’ın oğlu)  ve   Dağbekli Ali Polat’la madende ter döken Dalkılıç, 1965’te Almanya’da şansını denemeye karar vermişti.

Seyitali Dalkılıç (1932-1977)
Seyitali Dalkılıç (1932-1977)

Darmstadt Nider-Ramstadt’taki Wackerfabrik’te  çalışan ağabeyi Seyitali Dalkılıç’ın (1932-1977) isteğiyle Almanya’ya giden  Ahmet Dalkılıç,   aynı fabrikada  iş başı yapmıştı.

Seyitali Dalkılıç, 1964 yılında Almanya’ya giden işçi kafilesinde yer almıştı. Akdik/Şihanlı Ahmet Pekin (Hemede Kadir, 1928-2002), Mezralı Ali Akkılıç (1932),  Akdikli Kamer Canpolat (1932-2013), Akdikli Şıhali Doğru, Akdikli  Hasan Doğru, Akdikli Musa Pekin  aynı tarihte yurtdışına çıkan diğer isimlerdi.  

Wackerfabrik’te oto yedek parçası üretiliyordu. Seyitali  ve Ahmet Dalkılıç kardeşlerin ter döktüğü  fabrikada, Kıymet Dalkılıç (1944) ve son olarak da  Xeyzane Canpolat Tekin çalışmıştı.  Xeyzane, dayısı Ahmet Dalkılıç’tan yıllar sonra aynı fabrikada  işe girmişti.

Ahmet Dalkılıç, Kamber Arslan (1922-1999) ve Alişan Arslan, Almanya, 1970’li yılların başı. Fotoğraf: Alişan Arslan’ın arşivinden derleyen Hüseyin Dalkılıç
Ahmet Dalkılıç, Kamber Arslan (1922-1999) ve Alişan Arslan, Almanya, 1970’li yılların başı. Fotoğraf: Alişan Arslan’ın arşivinden derleyen Hüseyin Dalkılıç

Ahmet Dalkılıç, Ali Akkılıç ve Kamer Arslan (1922-1999)   bir süre aynı  pansiyonda (heim/haym)  kalmıştı.  

Ahmet-Kıymet Dalkılıç çifti, 1972-1978 yıllarında, Darmstadt Nider-Ramstadt’ta  iki katlı müstakil bir evde oturuyordu.  

Ev sahibi  Volker (Burger ?)  1938 doğumluydu. 

Çiftin oğlu Hüseyin Dalkılıç, o tarihte   dokuz  yaşındaydı. 

Hüseyin Dalkılıç, baba dede ocağı Pülümür Akdik köyünde çocukluk arkadaşlarıyla bir arada.
Hüseyin Dalkılıç, baba dede ocağı Pülümür Akdik köyünde çocukluk arkadaşlarıyla bir arada.

Ahmet Dalkılıç,  çalışma yaşamına, Wackerfabrik’in ardından Michel’de devam etmişti. Michel, Ahmet Dalkılıç’ın yanı sıra yeğeni Akdikli Hasan (Hüseyin) Canpolat ve Mezralı Ali Akkılıç’ın da çalıştığı fabrikaydı.

Seyitali Dalkılıç,  25 Eylül 1977’de  yaşama gözlerini yumdu.

Yaşama veda ettiğinde, 45 yaşındaydı.

Geride babasız çocuklar ve dul bir eş kalmıştı.

Ahmet Dalkılıç, ağabeyinin acısına  bir yıl dayanabilmişti.  19 Nisan 1978’de göçüp gitti bu dünyadan.

Son yolculuğuna uğurlandığında, 40 yaşındaydı.

Kıymet Dalkılıç, eşi Ahmet Dalkılıç’ı kaybettiğinde 34 yaşında genç bir kadındı. Yaşamını çocuklarına adayan anne, 28 Ocak 2024’te Almanya’da düzenlenen ırkçılık karşıtı gösteriye,   oğlu Hüseyin Dalkılıç’la birlikte  katılmıştı.
Kıymet Dalkılıç, eşi Ahmet Dalkılıç’ı kaybettiğinde 34 yaşında genç bir kadındı. Yaşamını çocuklarına adayan anne, 28 Ocak 2024’te Almanya’da düzenlenen ırkçılık karşıtı gösteriye, oğlu Hüseyin Dalkılıç’la birlikte katılmıştı.

TRT Türk Halk Müziği Sanatçısı Süleyman Yıldız, genç yaşta yaşama veda eden Ahmet Dalkılıç’ın,   Benim İçin Darağacı Kursalar türküsünü notaya işlemiş, TRT repertuarına kazandırmıştı. Türküyü, Süleyman Yıldız’ın yanı sıra, aralarında İnsaf Bacı ve Erdoğan Eskimez’in de yer aldığı,  bazı sanatçılar seslendirmişti.

Şerife Dalkılıç (1913-1983)  ve eşi Hasan Dalkılıç (1902-1999)
Şerife Dalkılıç (1913-1983) ve eşi Hasan Dalkılıç (1902-1999)

Hasan Dalkılıç (Hesene Sadıqe Weli, 1902-1997) Temmuz 1950’de dinamit patlaması sonucu iki gözünden olmuştu. Birer yıl arayla iki oğlunu toprağa vermenin ağır yüküyle geçirdi  ömrünün kalan yıllarını. 

Anne Şerife Dalkılıç (1913-1983),  evlat acısının ağır yükünden,  1983 yılında ebediyen kurtulmuştu.

Hüseyin Dalkılıç (kravatlı), Ali Aslan (Malatya), Cemile Bulut, Mercan Dalkılıç ve Fadime Dalkılıç, Almanya, 1976.
Hüseyin Dalkılıç (kravatlı), Ali Aslan (Malatya), Cemile Bulut, Mercan Dalkılıç ve Fadime Dalkılıç, Almanya, 1976.

Ahmet Dalkılıç’ın torunu Sercan Dalkılıç, kısa bir süre önce, dedesiyle babaannesinin yaşadığı evi ziyaret etti.

86 yaşındaki ev sahibi  Volker’ı (Burger ?) cankulağıyla dinledi.

46 yıl önce veda edilen evde babasının çocukluk yıllarının izini  sürdü. Yıkılmaya yüz tutmuş evde saklı anılar canlandı.  

Bir zamanların sevinç kaynağı ev,  yıldızlara  kavuşan  sakinlerinin kaderini paylaşmıştı. 

Sercan Dalkılıç, dedesi ve babaannesinin, Darmstadt Nider-Ramstadt’ta   47 yıl önce yaşadığı evi ziyaret ederek,  ev sahibi Volker’la bir araya geldi.
Sercan Dalkılıç, dedesi ve babaannesinin, Darmstadt Nider-Ramstadt’ta 47 yıl önce yaşadığı evi ziyaret ederek, 86 yaşındaki ev sahibi Volker’la bir araya geldi.

Sercan, 86 yaşındaki Alman ev sahibinden, geçmişe ilişkin   bir şeyler öğrenmek için çaba göstermişti. Sıvası dökülmüş binanın kıyısında,  babasının ve halalarının çocukluk yılları, yaşamın kahrını çeken dedesi ve babaannesinin gözyaşları saklıydı.

Hüseyin Dalkılıç, 9 yaşında Almanya’ya gelmiş, 13 yaşında babasız kalmıştı.
Hüseyin Dalkılıç, 9 yaşında Almanya’ya gelmiş, 13 yaşında babasız kalmıştı.

 

Sercan, amcası, dedesi ve babaannesinin çalıştığı Wackerfabrik’e de uğramayı ihmal etmedi. Fabrika, yaklaşık  35 yıl önce kapanmıştı.

Duvarları sarmaşıklarla kaplı  Wackerfabrik  binası, restoran ve bazı küçük işletmeler tarafından kullanılmaya başlanmıştı.

Darmstadt Nider-Ramstadt’taki  Wackerfabrik  binasında, restoran ve bazı küçük işletmeler hizmet sunuyor. Pülümürlü işçiler,  oto yedek parçası üretilen fabrikada yıllarca ter dökmüştü.  Fabrika, yaklaşık 35 yıl önce kapanmış.
Darmstadt Nider-Ramstadt’taki Wackerfabrik binasında, restoran ve bazı küçük işletmeler hizmet sunuyor. Pülümürlü işçiler, oto yedek parçası üretilen fabrikada yıllarca ter dökmüştü. Fabrika, yaklaşık 35 yıl önce kapanmış.

Pülümürlü delikanlı, ziyaret boyunca, aile büyüklerinin kendi öz yurtlarından niçin savruldukları sorusuna yanıt aradı. Aile bireylerinin  çocukluk ve gençlik yıllarını geçirmek zorunda kaldıkları Darmstadt Nider-Ramstadt’a veda ederken, güler yüzlü Volker’a  son bir kez sarıldı.

Belki onu bir daha göremeyecekti.

Akdikli delikanlı, 40 yaşında yaşama veda eden dedesinin yüzünü hiç görememişti.

Ailenin, Akdik Ormanı’nın önündeki toprak damlı evi  zamana yenik düşmüştü. İki kardeş, yıkıntıların yanı başındaki mezarlıkta yan yana ebedî uykusundaydı.

Belçika ve Almanya’da yaşama tutunan iki kardeş, bu coğrafyayı yaşanmaz hâle getirenlerden habersiz, baba dede ocağındaki topraklarda huzur içinde uyuyor.

Akdik Ormanı’na karışan yıkıntılar, bin yılın acı ve sevinçlerinin kaydını tutuyor.

Pülümür Akdik köyü
Pülümür Akdik köyü

 

Pülümür Akdikli Dalkılıç ailesinin toprak damlı evinin yıkıntıları, Akdik Ormanı’na karışmış. Fotoğraf: Hamza Dalkılıç
Pülümür Akdikli Dalkılıç ailesinin toprak damlı evinin yıkıntıları, Akdik Ormanı’na karışmış. Fotoğraf: Hamza Dalkılıç

 

(Körfez,  7 Mart 2024)

 

FOTOĞRAFLAR: Hüseyin Dalkılıç arşivi

TEŞEKKÜR: Bu çalışmaya katkı sunan Sayın Hüseyin Dalkılıç ve Sayın Sercan Dalkılıç’a candan teşekkür ederim.

Yorumlar   

0 # Ali Rıza Aslan 08-03-2024 06:10
Sevgili Hüseyin Canerik, yüreğin ve kalemin hep bu yazılarla yoruluyor. Bununla bir çok yöre insanının anılarını ve yaşamını toplumla paylaşıyorsun. Bunlar tek, tek bizim anılarımız ve acılarımızın.
Artık o gurbet elleri, kendi ikinci vatanımız oldu.
Oralarda işe başladık ve ailelerimizi yanımıza alarak yeni bir hayat kurduk.
Bugün çocuklarımız, torunlarımız ve hatta torunların çocuklarıyla birlikte yeni bir yaşam ülkelerini seçtik.
Ülkemizdeki gelişmeler, bizleri oralara serpti ve bu günkü gelişmeler bizlerin ikinci değil, esas vatanı haline getirdiler.
Üzüntümüz, tabiri doğup büyüdüğümüz topraklar ama mutluluğu ve yaşamanın doğrularını bu ülkelerde insan gibi yaşıyoruz diye düşünüyorum.
Size, okuyucularına ve o kutsal topraklara selamlar.
Cevap | Alıntıyla Cevapla | Alıntı
0 # Alihan Adıgüzel 09-03-2024 06:21
Hüseyin hoca günaydın, yine canlı ve hüzün dolu yaşantıları gün yüzüne çıkarıp edebi yazıya dökmeniz, Anadolu göç ve sefalet tarihini kayıt altına almanız herhalde bir misyon haline gelmiş gibi duruyor.
Elinize yüreğinize sağlık olsun. Selamlar.
Cevap | Alıntıyla Cevapla | Alıntı

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault