Dilovası'nda 23 Nisan coşkusu (Türkiye onların ışığıyla aydınlanacak)
Dilovası'nda 23 Nisan coşkusu (Türkiye onların ışığıyla aydınlanacak)

Öğrenci Karneleri başlıklı yazıyı 16 yıl önce kaleme almıştım. O tarihlerde karnelere öğretmen görüşleri  bilgisayarda değil, elde yazılırdı. Bir öğrenci için bundan daha değerli  bir anı olamaz. Öğretmenler öğrenci hakkındaki görüşlerini artık E-okula işliyor. Yazının yayımlandığı yıl doğan çocuklar şimdi  lise çağlarında. Söz konusu yazıda,  karnelere yazılan öğretmen görüşleri hakkındaki bölüm özetle şöyleydi:

“Görüşün ‘muhtıra’ niteliğinde olmamasına özen gösterilmelidir. Sınıf öğretmeni, karnedeki ‘köşesi’nden veli ya da öğrenciye nasihatten kaçınmalıdır.  ‘Görüş’le sadece veliye değil, öğrenciye de ulaşılmalıdır.

Öğrenci velisinin  başarısızlıktan   sorumlu  tutulması  doğru  bir tutum  değildir. İlköğretim  öğrencileri için  yazılacak görüşlerde  kısa ve öz cümleler yeğlenmelidir. Başarıya  vurguda  bulunulması (Türkçeyi güzel konuştuğun için, yabancı dili de  başarabilirsin) daha  doğru olur. Yargılama ve suçlamaya dayalı, başarısızlıktan öğrenci velisini sorumlu tutan  öğretmen önerileri tepkiye  neden olur ve  amacına  ulaşamaz.

Sınıf öğretmeni,  karne aracılığı ile öğrenciyi  veliye  şikâyet   (çok  yaramaz, tembel,  ders dinlemiyor,  arkadaşlarıyla geçimsiz vb.) etmemelidir.  Öğretmen görüşünde, özellikle ilköğretim 8 ve lise son sınıflarda,  öğrencinin  yeteneklerinden yola çıkılarak  meslek  seçimi  ile  ilgili çeşitli  önerilere  yer verilebilir (Güzel  sanatlar  fakültesi,  kapılarını,  geleceğin  ressamına  aralamalıdır. Cahit  Arf  artık  rahat  uyuyabilir; çünkü  Türkiye’nin en genç matematikçisi  yetişiyor! Spor yüksekokulu,  küçük dev adamı ağırlamaya hazır olmalıdır)” (Öğretmen Dünyası, Aralık 2003, Sayı:  288).

 

KARNEYE NE YAZILMALI?

Öğretmenlerin öğrencilerle ilgili değerlendirmeleri parmak izi gibidir.  Aşağıda, karnelerin düzenlenmeye başladığı şu günlerde öğretmenlerimize ışık tutabileceği düşünülen, öneri niteliğinde  bazı görüşlere yer verilmektedir:

 

Dilovası'nda 23 Nisan etkinlikleri (Türkiye'nin umudunu besleyen iyimserlik)
Dilovası'nda 23 Nisan etkinlikleri (Türkiye'nin umudunu besleyen iyimserlik)

Sosyal Bilimler Lisesi, Şermin’i karşılamaya hazır olmalıdır.

Rüzgârın bile yorulduğu zamanlar vardır,  ama sen hiç yorulmadın. Yaşamın yörüngesini oturanlar değil, koşanlar belirler.

Sen gürültüyü yenilgiye uğratan güzel bir ezgisin..  

Benim minik çiçeğim sen gidince sınıf solacak.

Matematik ders kitabı senden ayrı kalacağı günlerde sararıp solacak.

Türkçe tutkunu Aylin, TRT ekranlarının tozunu almaya hazırlanıyor.

Top yoruldu, ama sen yorulmadın. Sınıfımız, geleceğin yıldız oyuncusuna Galatasaray tribünlerinden el sallamak için sabırsızlanıyor.

Biraz çaba gösterdiğinde büyük zorlukları yenilgiye uğratacağını biliyorum.

Bazen yoruluruz, ayağımızın taşa takıldığı da olmuştur. Ayağa kalkmaya karar verdiğimizde yol almaya başlarız. Biliyorum,  sen oturmayı değil, yürümeyi tercih edersin.

Sayılara olan düşkünlüğünü anlıyorum.  Matematikçi dediğin şiir, roman bir de  öykü  okur.  

İçi dışı Matematik.  O, sofrasında dört öğün Matematik bulunduran bir sayısal zekâ küpüdür.

Sadece iyi bir ressam değil, aynı zamanda iyi bir yurttaş olacağına inanıyorum.

Sınıfımızın zeki öğrencilerinden. Onun özlediği iklimde yaşamak, hepimizin dileği. Ayağa kalktığında, baş edemeyeceği bir sorun yok.

Sınıfın  gergin atmosferini değiştiren rahatlığın kaynağını merak edenler,  onu  mutlaka tanımalı...  Selma,  hepimizin sevinç kaynağı...

İnsan dediğin stresli olur diyenlerin yanılgısıdır, İrem. İrem,, sözlüklerden stres maddesini kaldıran rahatlığın adıdır.

Kımıldayan insan yol alır.  Özgürcan, dilerse, rüzgâra karşı bile koşabilir.

Geometri kitapları, yaz tatilinde Merve’den ayrı kalmanın üzüntüsünü yaşayacak.

Ben ona geleceğin  matematikçisi gözüyle bakıyorum.

Matematikçi Hypatia’yı kıskandıracak zekâsıyla, gelecekte, Türkiyeyi aydınlatacak başarılara imza atabilecek yetenekte.

Aycan,  sadece anne ve babasının değil, Türkiye’nin övünç duyacağı bir nehir gibi kuraklığın üzerine akacak.

Sınıfımızın bilgesi. Zorluklarla, sıkıntılarla başa çıkılarak hak edilmiş bir bilgelik.

İyimserlik, mutluluk, kardeşlik ve yaratıcılık denilince akla ilk gelen öğrencilerimizden. Güzel Sanatlar, Berrin’in yolunu gözlüyor.

En zor dönemlerde  bile gülmeyi başarmak ve saygıda kusur etmemek, erdemdir. Dilara, sınıfımızın başarılı ve gülen yüzüdür.

Mutfaktan yayılan güzel kek  ya da börek kokusunu merak edenler, sınıfımızın yetenekli ustasını keşfetmeli artık.

Bir insan ancak bu kadar uyumlu olabilir. Ali Rıza,  başarılı çocuk yetiştirme geleneğimizin güzel bir örneği.

Sessiz, ama derinden gelen başarı...  Ayağa  kalktığında, onu tutmak olanaksız.

Tartışma deyince akla ilk gelen öğrencimiz. Geleceğin gazetecisi...

 

(Dilovası, 29 Mayıs 2019)

Yorumlar   

0 # Alibey Doğan 29-05-2019 20:21
Günümüzde öğrenciler çok kolaya kaçıyor ve olumsuz eleştiriden kaçınıyorlar...Veliler okula geldiği zaman yanlarından uzak durmuyorlar...Yanlışlarını görmekten uzaklar...Ama ne olursa olsun onlarla ilgili olumlu şeyler düşünüyor ve söylüyoruz...Bu olumlu şeyler akılda kalıyor...Öğrenci ya da velisiyle dört beş yıl sonra karşılaştığımızda onları dile getiriyorlar...Haklı şeylerden söz etmişsiniz...Fakat övgüde de ölçülü olmak lazım...Bu konuda öğrencilerini tanıyanbaşka öğretmenlerin görüşü de değerlendirileblilir...Artık çoğunlukla kısa cümle bile sayılmayacak değerlendirmeler yazılıyor...Bize gereksiz görünebilir ama öğrenci için önemli...Ben bir öğrencim için "Üniversite sizi kazanamadığına üzülsün"
Cevap | Alıntıyla Cevapla | Alıntı

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault