Tercan Esenevler köyü (Dolunay, ayazda yüreğinizi ısıtır)
Tercan Esenevler köyü Fotoğraf: Erman Doğan  (Dolunay, ayazda yüreğinizi ısıtır)

Yeni yıla sayılı günler kaldı. 1989-1992 yıllarında çalıştığım Erzincan Tercan Esenevler'de, ocak ayı, sadece kar ve soğuk demek değildi. Candan ilişkiler, kara ikliminin hüküm sürdüğü köyde bütün fırtınalara galip gelmiştir. Bugün o ilişkilere özlem duymak, en katı yürekli insanın bile yüreğini sızlatır. Gözlerden süzülen yaşlarla, bir daha yaşanmayacak o güzel günlerin yası tutulmaktadır. O yıllarda yaşadığımız dostluk, arkadaşlık, kardeşlik ilişkileri, sanki düşlerde kalmıştır. Bugün tanık olduğumuz hoyratlık, bencillik ve  çıkarcılık, Esenevler'de yaşadığımız o güzel günleri daha değerli kılmaktadır.

Erzincan Tercan'da 90'lı yıllarda gazete bayiliği yapan bir esnaf, ilçenin medarıiftiharıydı. 30-40 m²'lik dükkânında yok yoktu! Dükkânda yapı malzemeleri, temizlik ürünleri, gıda maddeleri vb. akla gelebilecek hemen her şey bulunurdu. Esenevler köyünden ayda bir maaş almaya gittiğimizde dükkâna mutlaka uğrardık.  Köyden ilçeye ulaştığımızda, sevgili ağabeyimiz Şükrü Ercan'ın bakkalında soluklanır, ardından  gazete satıcısını ziyaret ederdik. Dükkânı  50'li yaşlarda biri işletirdi.  Dükkân, gazete ve dergi bulabildiğimiz sayılı yerlerden biriydi. Dükkân sahibi, pazarlama tekniği konusunda yaratıcıydı. Gazete, haftalık dergi ya da mizah dergisi istediğimizde mevcut yayınların  tamamını sırayla bize önerirdi. Bu pazarlama tekniği diğer ürünler için de geçerliydi. Diş macunu isteyene diş fırçası, çivi isteyene çekiç, makarna isteyene yağ, sigara isteyene çakmak  vb. seçenekler sunardı:

-Size bir de Gırgır verelim…

-Fırt? Fırt ister misiniz?

-Çarşaf da var. Çarşaf alır mısınız?

-Nokta? Size bir de Nokta verelim.

-2000'e Doğru da geldi.

-Hürriyet, Milliyet de alır mısınız?

Günün birinde dükkân sahibinin bana önerdiği bütün  yayınları  almıştım. Adam, yayınları üst üste koydu ve ambalaj ipiyle bağlayarak paket yaptı. O gün bana satabileceği başka bir yayın kalmamıştı. Kendisine sordum:

-Başka yayın kaldı mı?

Tezgâha göz attıktan sonra biraz duraksamış, karşılık vermişti:

-Galiba kalmadı!  

Bu keyifli alışverişlerden sonra görev yerimize geri dönerdik. Gazete ve dergileri alır, ilçeden yaklaşık 30 km uzaklıktaki köy yoluna düşerdik. Köyde iki minibüs vardı. Köy muhtarı Kamer Akyüz ya da  Dursun Bulut'un Ford minibüsüyle  Esenevler'e dönerdik. Tercan'dan aldığımız yayınları bir solukta okurduk. Necati Cumalı'nın "Etiler Mektupları", soğuk kış gecelerinde tek katlı, taş yapılı  lojmanda bahar havası yaratırdı. İlhan Selçuk'un "Pencere"sinden odamıza süzülen  güneşle ısınırdık. 1990 yılı ocağı, 1931'de Pülümür'de gözlerini dünyaya açan  Cemal Süreya'nın  zamansız veda ayıdır.  Böylece, her hafta keyifle okuduğumuz "İzdüşümler"den yoksun kalmıştık.

1990, "İzdüşümler"i yetim bırakmıştır.

Her yerin karla kaplı olduğu kış gecelerinde gülümseyen dolunay,  yüreğimde deprem etkisi yaratırdı.

 

Erzincan Tercan
Erzincan Tercan

Aradan nerdeyse otuz yıl geçmiş. 2019'da kentlerin yalnızlığında belki biraz daha üşüyeceğiz. Sistemin çürüttüğü insanlarımızın içine düşürüldüğü durumdur bizi titreten. Bir okul müdürünün 'çivi' ısrarı, bana Tercan'da gazete aldığımız esnafı hatırlattı. Yeni atandığı okulda öğretmenlere sigara içmeyi yasaklayan müdür, eski müdürlere verip veriştiriyormuş. Ona göre eski müdürler okula tek çivi bile çakmamış! Çiçeği burnunda müdür, mesaisinin büyük bölümünü nalburlarda geçiriyormuş. Bütün derdi, çivi çakmakmış! Çivi deyip geçmeyin, yüzlerce türü  var bu sivri nesnenin.  Piyasada inşaat çivisi, izolasyon çivisi, çelik çivi, plastik çatı çivisi, galvaniz başlı çatı çivisi, tel çivi, tele dizili çivi, 'şıngıl' çivisi vb. onlarca çivi türü bulunuyor. Çivi bağımlısı müdürün tercihi merak ediliyor. Anlaşılan okul duvarlarını çivileyerek ölümsüzleşmeyi umuyor. Bana kalırsa, okulun tarihinde milat olmak isteyen müdürün çivi alışverişinde en uygun adres, Tercan'dır. Küçük bir alışverişle istikbalini garanti edebilir. Deneyimli esnafın, çivi isteyen müdüre değerli  nasihatlerde bulunacağını rahatlıkla söyleyebilirim:

-Acemi bir ustaya benziyorsunuz. Size bir de ilk yardım malzemesi verelim.

 Otuz yıl sonra işte yine karla kaplı o  güzel köyde, candan insanların arasındayım. Kirpik donduran soğuklarda dolunayın geceyi gündüze çevirme yeteneğiyle kendime geliyorum.

 (Körfez, 29 Aralık 2018)

 

Çivi  başa bela!
Çivi başa bela!

Yorumlar   

0 # medine 09-04-2020 10:02
Yazınız çok.güzel.İnsanın içini ısıtıyor. Ben de o anlattığınız köyün fertlerinden biriyim. Bizim köyün insanları sıcak yürekli, merttir. İnsanın içini ısıtan ve aynı zamanda hüzünlendiren bir yazı olmuş. Böylesine etkili anlatmışsınız. Teşekkürler.
Cevap | Alıntıyla Cevapla | Alıntı

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault