Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmasına sayılı günler kaldı. Ülkemizde, 16 Nisan’da seçim sandıkları kurulacak. Yurtdışında yaşayan seçmenlerin oy verme işlemleri, seçime haftalar kala başladı.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven’in yaptığı açıklamaya göre, Anayasa değişikliği için, yurtdışı temsilciliklerinde 27 Mart-9 Nisan 2017 tarihleri arasında, gümrük kapılarında ise 27 Mart – 16 Nisan 2017 tarihleri arasında oy kullanılacak (Hürriyet, 12.02.2017). Yurt dışında, 2.780.739 seçmen olduğu belirtilmektedir (Vikipedi).
Yurtdışında yaşayan seçmenin önüne, seçimden üç hafta önce sandık konulması konusununun irdelenmesi gerekir. Haftalarca süren oy verme işlemleri, yurtdışı seçim güvenliği konusunun ele alınması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Yurtdışı seçimleri, aklıma Erzincan’da tanık olduğum eski bir seçim hikâyesini getirdi.
1994 yılında, Erzincan’da üyesi olduğumuz sendikanın genel kurulu toplanmıştı. Erzincan’da faaliyet yürüten sendika seçimlerinde, genel merkezin kararıyla, Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinden getirilen üyelere oy kullandırılmıştı. Seçimi, Kelkit’ten getirilen grubun desteğini alan ekip kazanmıştı.
Bazı köylerde, seçime başka illerden seçmen taşınması ve tanıdık birinin muhtar seçilmesi, kökleşmiş yerel seçim âdetlerimizden biridir. Daha ilginç örneklerimiz de var. Oturmadığı köyde muhtarlık yapanlar ya da muhtarlık mührünü cebinde diyar diyar gezdirenlerimiz, demokrasinin bir cilvesi olmalı.
Bir insanın, yaşamadığı/yaşayamayacağı yerde muhtarlık seçiminde oy kullanmasını, olağan davranışlarımızdan biri olarak görebilir miyiz? O köyde yaşayan insanlara karşı sorumluluk duyanların, bu sorudan en azından rahatsızlık duymaları beklenir.
Uzun yıllardır Türkiye’den kopmuş, ülke gerçeklerine yabancılaşmış yurttaşlarımızın ‘dışarı’da oy kullanmaları da benzer örneklerdendir.
Yurtdışı seçmenlerin oy kullanmaları Anayasal bir hak olmakla birlikte, tartışılması gereken sorunlardan biridir. Yurtdışında yaşayan seçmenlerin oy kullanmaları ile ilgili olarak şu soruların yanıtlanması gerektiği açıktır:
Oy verme işleminin üç hafta boyunca sürmesi, seçim güvenliğine/güvenirliğine uygun mu?
Yurtdışında yaşamını sürdüren yurttaşların Türkiye’yle ilgili seçim tercihleri sağlıklı mı? (Elli yıldır Almanya’da yaşayan yurttaşların Türkiye’nin ihtiyaçları ve beklentileri konusunda gerçekçi olmaları mümkün mü?)
Yurtdışında yapılan seçim propagandaları, ‘dışarı’da yaşayan yurttaşlarımızın günlük yaşamını ve toplumsal konumunu nasıl etkilemektedir?
Zaman zaman ülkelerarası gerginliklere de yol açan yurtdışı seçim çalışmalarının, ticari faaliyetlerimizi olumsuz yönde etkilemesini onaylıyor muyuz? (Ülkemiz, büyük ekonomik kayıpları göze alabilecek durumda mı?)
Ülkemizdeki politik ayrışmalar, yurtdışındaki Türk vatandaşlarının ilişkilerine nasıl yansımaktadır? (Birlikte hareket etme, millî davalara sahip çıkma, dayanışma vb.)
Avrupa’daki terör örgütü üyelerinin, seçim bahanesiyle, orda yaşayan yurttaşlarımızı hedef alan eylemlerini önleyebilecek konumda mıyız?
Türkiye’den kaçan, dışarıda Türkiye aleyhinde faaliyet yürüten kişilerin önüne seçim sandığı koymak, ne kadar doğru?
Biz, ülkemizde yaşayan yabancıların ülkelerindeki seçimler için oy kullanmaları, propaganda yapmaları vb. taleplerini karşılamaya hazır mıyız? (Suriye’nin parçalanmasına en küçük direniş göstermeden yurtdışına sığınan Suriyelilere, Suriye seçimleri için oy kullanma ve propaganda hakkının tanınmasından yana mıyız?)
Bu ve benzeri soruların tartışılmasının yaralı olacağı düşünülmektedir. 26 Mart 2017 tarihinde Bulgaristan’da yapılan seçimlerde, Türklerin parlamentodaki milletvekili sayısının düşmesi, yurtdışı seçimleriyle ilgili yeni bir anlayışa ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.
04.04.2017/Körfez
Kaynakça
http://www.hurriyet.com.tr/yurtdisinda-oy-27-martta-basliyor-40363226 Erişim: 28.03.2017.
https://tr.wikipedia.org/wiki/2014_T%C3%BCrkiye_cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1_se%C3%A7iminde_yurt_d%C4%B1%C5%9F%C4%B1_oylar%C4%B1 Erişim: 28.03.2017.