MEB SOSYAL BİLGİLER 4. SINIF DERS VE ÖĞRETMEN KILAVUZ KİTAPLARI

Ders kitapları,  Millî  Eğitim Bakanlığı  Ders  Kitapları  YönetmeliğiDers  Kitaplarında  Aranacak  Nitelikler  ile  Yayın  Evlerinde  Aranacak  Şartlar, Ders Kitaplarının  Hazırlanması, İncelenmesi,  Değerlendirilmesi  ve  Eğitim  Araçlarının  Seçimine  İlişkin  Yönerge’de belirtilen  hükümlere uygun  olarak  hazırlanır (MEB, 1995).  

            Söz konusu  yönetmeliğe  göre, ders kitapları; Anayasa  ve  kanunlara  aykırı    hususları ve   reklam  niteliğindeki ögeleri  içermez,    temel  insan  haklarına  aykırılık  taşımaz; cinsiyet,  ırk,  din, dil,  renk,  siyasî  düşünce, felsefî  inanç, mezhep  vb.  ayrımcılık  içermez,  bilimsel  ilke  ve  yöntemlere  uygun olarak  hazırlanır. Ders kitapları, 1739   sayılı  Millî  Eğitim Temel  Kanunu’nda   yer  alan  Türk  Millî  Eğitiminin Genel  Amaçlarında   belirtilen “Atatürk   İnkılâp  ve İlkelerine  ve  Anayasada  ifadesini  bulan  Atatürk  Milliyetçiliğine  bağlı; ailesini,  vatanını,  milletini  seven  ve daima  yüceltmeye  çalışan;  insan  haklarına  ve Anayasanın  başlangıcındaki  temel  ilkelere  dayanan  demokratik, lâik  ve  sosyal  bir  hukuk  devleti  olan  Türkiye  Cumhuriyeti’ne  karşı  görev  ve  sorumluluklarını  bilen  ve  bunları  davranış  hâline getirmiş  yurttaşlar  olarak  yetiştirmek” hükmüne  ve    Türk Millî  Eğitiminin  Temel  İlkelerine  uygun olarak  hazırlanır.         

            2005-2006  eğitim-öğretim  yılından  itibaren    beş yıl  süreyle  okutulacak  olan öğretmen  kılavuz,  öğrenci çalışma  ve  ders  kitaplarını   kapsayan  incelemede, Millî  Eğitim  Bakanlığının   ölçütleri  belirleyici  olmuştur.   Kitapların dil  ve  yazım yönünden  incelenmesinde Türk  Dil  Kurumu İmlâ  Kılavuzu   esas  alınmıştır.

            Öğretmen  kılavuz kitabı, ders  ve öğrenci  çalışma  kitaplarını da kapsadığından  dolayı, karışıklığa    yol açmamak  için,   kılavuz kitabın  sayfa  numaraları  belirtilmiştir.    Bu  nedenle, özel  olarak  belirtilmeyen ve  cümle  sonlarında  verilen  sayfa  numaraları   öğretmen kılavuz  kitabına  aittir. Ders ve  öğrenci çalışma  kitaplarına  ait  sayfa  numaraları  özel  olarak  belirtilmiştir.  Kitaplardan  aynen alınan ve  tırnak  içinde  belirtilen  cümlelerdeki  dil  ve  yazım   yanlışlarına  dokunulmamıştır. 

          

  İlköğretim  Sosyal  Bilgiler  4   Öğretmen  Kılavuz  Kitabı  (Tekerek  vd., 2005)’nda, Talim  Terbiye  Kurulunun  18.07.2005  gün   ve 282   sayılı kararı   ile  ders  kitabı  olarak  kabul  edildiği ve  17.500   adet  basıldığı   belirtilmektedir. Editörlüğünü  Yrd. Doç. Dr.  Cengiz  Dönmez,  Dr. Bahri  Ata ve Dr.  Ahmet  Sait  Candan’ın yaptığı  kitap,  dil  uzmanı   Müjde  Kanıbir tarafından   incelenmiş.

            İlköğretim  Sosyal  Bilgiler  4   Ders   Kitabı  (Tekerek  vd., 2005 a)’nda, Talim  Terbiye  Kurulunun  18.07.2005  gün   ve 282   sayılı kararı   ile  ders  kitabı  olarak  kabul  edildiği ve  461.300   adet  basıldığı   bilgisine yer  verilmiş. Editörlüğünü  Yrd. Doç. Dr.  Cengiz  Dönmez,  Dr. Bahri  Ata ve Dr.  Ahmet  Sait  Candan’ın yaptığı  kitabın,   dil  uzmanı   Müjde  Kanıbir tarafından   incelendiği  belirtiliyor.

            İlköğretim  Sosyal  Bilgiler  4  Öğrenci  Çalışma    Kitabı  (Tekerek  vd., 2005 b), Talim  Terbiye  Kurulunun  18.07.2005  gün   ve 282   sayılı kararı   ile  ders  kitabı  olarak  kabul  edilmiş ve  461.300   adet  basılmıştır.  Yrd. Doç. Dr.  Cengiz  Dönmez,  Dr. Bahri  Ata ve Dr.  Ahmet  Sait  Candan’ın editörlüğünü yaptığı  kitabın  dil   uzmanı  ise   Müjde  Kanıbir.

            Atatürk, Kemal  Sunal’la  Birlikte Tanıtılıyor

      Mustafa Kemal Atatürk, Ulusal  Kurtuluş  Savaşı’nın önderi  ve  Türkiye  Cumhuriyeti’nin  kurucusudur.    Ulusal  önderin  tanıtılmasında    iyi  bir  asker, yetenekli  ve  başarılı  bir  devlet  adamı olması  vb.  özelliklerinin  dikkate  alınması  gerekir.   Tanıtımın  içeriği  önemli  olduğu  gibi  biçimi de  önemlidir.   İncelenen  kitaplarda, Atatürk’ün   tanıtılmasına  gereken  özenin gösterildiğini  söylemek  güçtür.   

      Kendimi Tanıyorum  ünitesinde   kimlik  kartlarına çeşitli  örnekler  veriliyor. Atatürk’ün nüfus  cüzdanı; özel  dershane, toplu  ulaşım, meslek, vakıf  ve  dernek  üye  tanıtım  kartlarıyla  birlikte  tanıtılıyor (s.28, 29, 32, 33).  Mustafa  Kemal Atatürk’ün nüfus  cüzdanının toplu  ulaşım  kartı  ya  da  özel     dershane  kartıyla  yan yana verilmesi,   Cumhuriyet  Devriminin önderine, kitabı  hazırlatanların bakış  açısını  yansıtmaktadır. Büyük  Önderin  nüfus  cüzdanının,     özel  kuruluşların  verdiği ‘giriş’  kartlarıyla   birlikte  örnek olarak  verilmesi,  hakarettir.

      Atatürk’ün nüfus  cüzdanıyla  ilgili  örneğin bir benzerine de Onlar Başardı  konusunda  rastlanıyor.   Bu konuda,   sanatçı ve   sporcular, fotoğraflarıyla birlikte, Atatürk’le yan yana  tanıtılıyor. Sosyal Bilgiler  kitabında   şu  isimler  yan  yana  getirilmiş: Atatürk, Kemal Sunal, Âdile Naşit, Dr. Mehmet  Öz, İdil  Biret, Prof. Dr. İlber  Ortaylı,  Barış  Manço,  Sertab Erener,  Mehmet  Okur, Hasan Âli Yücel  (s. 44, 45).  

       Ancak  başarılı  devlet  adamlarıyla  yan  yana    getirilebilecek    bir  önder,  ‘pop’çularla    aynı   kare  içinde  gösterilmektedir.  Yukarıdaki  örnekler, kitabı    hazırlatanların,  ulusal  tarihimiz  ve  cumhuriyetimizin  kurucusu   hakkında  neler  düşündüklerini anlamak  bakımından öğreticidir.

      Kitabın yazarlarının  Kemal  Sunal’a olan ilgisi  137.  sayfada da  devam ediyor.   Sunal; Barbaros  Hayrettin Paşa,  Sabiha  Gökçen,  Lale  Orta  ve   Ekrem  Akurgal’la  birlikte tanıtılıyor (s. 137).  Kitap,  Türk tarihine mal  olmuş Barbaros  Hayrettin  Paşa  ile  sinema  oyuncusu  ‘İnek  Şaban’ı  aynı  karelerde   bir araya getirebilmiştir!

      Yeni  ders kitaplarında, Atatürk’ün küçük  yaşta ölen  ve  eski ders  kitaplarında    söz  edilmeyen kardeşi  Naciye  ile ilgili  bilgiye de  yer  verilmiş (s. 48). Atatürk’ün   adı hiç duyulmayan kız kardeşinin, ders  kitabına  hangi  gerekçeyle  girdiği  belirsizdir.

      Atatürk’ün  ‘sıradan’ bir  lider  olarak sunulmak  istendiği Kendimi Tanıyorum  ünitesinde,       birey  ve  kimlik   kavramları  işlenmektedir (s. 28).  Geçmişimi   Öğreniyorum  adlı ünitede işlenen kavramlar arasında   din, gelenek, kültürel  öge, kültürel  farklılık  vb. bulunmaktadır (s. 52).

      Cumhurbaşkanı Yok, Sertap  Erener  Var

      Kılavuz, Ders ve  Çalışma  kitaplarında  bazı  ‘yıldız’lar  tanıtılıyor.  Bir  kısmı o  kadar  önemsenmiş  ki,   Atatürk’le  birlikte  tanıtılmalarında bile  sakınca  görülmemiş.   Sertap  Erener,   Kemal  Sunal,  Âdile  Naşit,  Barış  Manço   vb. sanatçıların  Atatürk’le  yan  yana gösterildiği  kitapta,  Cumhurbaşkanı  Ahmet Necdet   Sezer’in  adı  geçmiyor.   4.  sınıf   Sosyal  Bilgiler    Öğretmen  Kılavuz,   Ders   ve  Çalışma  kitaplarında  10.  Cumhurbaşkanının   adı ve  soyadına  yer  verilmiyor. Ders  kitabında,  Cumhurbaşkanının,  23  Nisan’da  bir  öğrenciyle  makamında  çektirdiği     fotoğraf  yayımlanmasına karşın,  fotoğrafın  kime  ait olduğu  belirtilmemiş (s. 217).  Aynı  sayfada,  10.  Cumhurbaşkanının 23  Nisan  mesajı yayımlandığı  hâlde, Cumhurbaşkanın  adı  yine  belirtilmemiş.    Öğrenciler,  Türkiye’nin 10. Cumhurbaşkanının kim  olduğunu    ancak  5.  sınıfta  öğrenebilmektedir. Çünkü  Cumhurbaşkanının adı  5.  sınıf  Kılavuz  kitabında   geçmektedir (Karagöz  vd., 2005 a: 211).

      Manastırlı Hamdi’nin ‘Açığı’nı   Arayan  Kitap

      Kitapta,  İstanbul’un    İngilizler  tarafından  işgalini ve  Şehzadebaşı’ndaki  Muzika  Karakolu baskınını  Mustafa  Kemal’e  bildiren  Manastırlı  Hamdi’nin   yazdığı telgraf   metnindeki  yazım  yanlışlarına dikkat çekilmektedir:  “Manastırlı Hamdi  Beyin   acele ile  gönderdiği telgraftan  hareketle, ilgili cümleleri   yazım  kurallarına  uygun  bir şekilde   yazmalarını  sağlayınız.”  (s. 152).   Dil  ve  yazım  yanlışı  yönünden bir  benzerine  rastlanmayan kitapta,  Kurtuluş  Savaşı’nda  önemli  bir  rol  oynayan  Manastırlı  Hamdi Bey’in telgrafının  içeriğine  değil  biçimine  vurgu  yapılmasının,  ulusal  tarih  bilincinin  geliştirilmesine   hizmet  etmeyeceği  ortadadır.

      Dil,  Yazım ve Anlatım   Yanlışları

      Ders  kitabı,   eğitim ve  öğretimin en  önemli  araçlarından biridir. Dil  eğitimi, temel  eğitimin  en önemli  ögesidir. Öğrenciye Türkçe  dilbilgisi  ve anlatım  becerisinin kazandırılması,  ilköğretimin  temel  hedeflerinden  biridir. Başarılı bir anadil  eğitimi, kitapların    dil ve  yazım yönünden kusursuz hazırlanmasını gerektirir.  Ders  kitaplarında  dil ve  yazıma yeterince  önem verilmemesi, Türk  dilinin okullarda  iyi öğretilmesini engeller. Dil eğitiminin  en önemli evrelerinden biri olan ilköğretimde   okutulan  kitapların dilbilgisi kurallarına  yeterince uyulmadan  hazırlanması, dil eğitimine ve  Türkçenin gelişmesine zarar  verir. 

      Yeni  kitaplarda  dil, anlatım ve  yazıma  gereken özen  gösterilmemiştir. Bu  incelemede,  yanlışların  ancak  bir kısmına  değinilmiştir.  İşte  örnekler:

      “Bu  şekilde ilköğretimi  tamamlamış  görmüş  her öğrenci,”  (s.10). “Binlerce  binada  oturulamaz   hale geldi.”  (s.22). “Anket  Araştırması”  (s.23).  (Bu  konu ile  ilgili  açıklamaya,  5. sınıf  ders  kitaplarını  kapsayan   incelemede  yer verilmiştir.)

      “Öğrencilerinize, arkadaşlarının  yüz  ifadelerini  yorumlamalarını isteyebilirsiniz. …Bir  olayda  gösterdiğimiz düşünce  ve  davranışımızı, olayın meydana geldiği sıradaki  duygularımız  etkiler.”  (s. 40). İfade  baştan  sona  kadar yanlış.  Bir olayda   düşünce gösterilebilir mi?  Olaylar  insanın düşüncelerini  geliştirebilir, ama  herhangi  bir olay  karşısında  düşünce gösterilmez.

       “Çevrenizde  ya  da  ülkemizde   eğitim  ve öğretim  haklarının kullanıldığına  ne  tür   örnekler  verirsiniz.”  (s.51).  Eğitim  ve öğretim  geniş kapsamlıdır.  Bu ifadede,  öğrencilerin  vermeleri  gereken  örneklerin ne olması gerektiği açık  olarak  belirtilmemiştir. Öğrenim  hakkının  kullanılması  konusunda bir çerçeve  çizilmeden böyle  bir  sorunun  sorulmaması  gerekir. 

    “Mete’nin Atatürk’ün  hayatı  ile  anlattıklarını basit bir zaman  şeridinde  göstermelerini sağlayınız.”  (s. 64). “Öğrenci cevapları  dinlendikten  sonra, ‘Ya  söylediklerinizi unutursam yolu  nasıl  bulurum?’ sorusunun  cevabı  dinlendikten sonra  metnin okunmasına  geçilebilir.”  (s. 92).  “Krokilerde kullanılan sembollerin  krokinin  anlaşılmasında önemlidir.”  (s. 92).  “Hava  durumu; bir  yerde  kısa  süre  içinde  sıcaklık, yağış, rüzgâr, basınç gibi  hava  olaylarının  gösterdiği  durumdur. …Birkaç  dakika  sonra neden  illerin  sıcaklık değerlerinin  farklıdır?”  (s. 94).  “8. etkinlik  kazanımla  ilgili   olarak  hazırlanan   etkinliklerdir.”  (s. 96).  “Çevresinde  meydana  gelen  hava  olaylarını  gözlemleyerek  bulgularını  resimli grafiklere  anlatır.”  (s. 96).  (Öğrenci, bulgularını grafikle  anlatmak  yerine grafiğe anlatıyor!)

      “Kıyıya vurmuş  deniz  yosunlarının  kuru  olmalarının  iyi  havanın, nemli olmaları yağışlı havanın  habercisidir.”   (s. 98). “Öğrencilere ‘resimlerde  neler gördüklerini’ sorarak  bunların nasıl  oluştuğu  konusunda  fikir  üretmeleri  istenebilir.”  (s. 100).  “İnsanların yaşamlarını  etkileyen   doğal hakkın da   ne  biliyorsunuz?”  (s. 106).  “Doğal  afetlerin neden  olduğu  kayıpların  temel sebebinin  insanların  bu  afetlerin  karşı  gerekli  tedbirleri  almayarak  yaşamlarını   sürdürmesi   olduğunu  belirtebilirsiniz.”   (s. 106).  

      “……..ülkemizde  hava  tahminleri yapan  kuruluştur?”  (s. 108).  Öğrenci  boş  bırakılan  yere   kutucukta  verilen Devlet Meteoroloji Genel  Müdürlüğü  yazacaktır.  Demek ki bu bir  soru  cümlesi değildir ve soru işareti  kullanılmasına  gerek  yoktur.  Benzer  hatalar  başka sayfalarda  da  yinelenmiştir:  “Hava durumunun  aşağıdaki  insanların   mesleklerini  nasıl  etkilediğini  kutuların içine  yazınız?”   “… aşağıdaki boşluk  bırakılan yerlere   yazınız?” (s.112). “Uzaktaki  bir arkadaşınızın doğum  gününü  kutlamak  için  bir telgraf  yazınız?”  (s. 172).  “Bu  siteden  elde ettiğiniz  bilgilerle diğer  kaynaklardan  ulaştığınız  bilgiyi karşılaştırınız?”  (s. 173).

      “ ‘Haydi Düşünelim’  üzerinde   bir  hazırlık  yapmaları istenir.”   (s.  118).  “Başlıklar altına  ihtiyaçlarını sıralayıp   kimlerin de   bu  ihtiyaçlarını  gidermelerine   yardımcı   olduklarını   yazmalarını isteyiniz.”   (s. 118).  “…bunlardar   hangilerinin sizin için  mutlaka  olması  gereken  ihtiyaçlarınız olduğunu  düşünüyorsunuz?”   (s.118).  “Herkes  kendisi  için   olmazsa olmaz  5 ihtiyacını  listeleyip  bir  arkadaşıyla   karşılaştırır ve bu  listeye  neyi  niçin   aldığının  açıklamasını  yapar.”   (s. 118).

      “İhtiyaçlarımızın  yanında yerine getirilmesini  istediğimiz  mal ve  hizmetler  vardır. Örneğin; yurt dışına  tatile çıkmak, bir  lokantada yemek  yemek gibi. Ancak  sınırsız  olan isteklerimizi karşılayamadığımızda   yaşamımız tehlikeye  girmez.”  (s. 118).  Kitabın  yazarları, yurt dışına tatile çıkmakla     lokantada  yemek yemeği  aynı  kefede  değerlendirmekte ve   ‘lüks’  olduğunu  anlatmaya  çalışmaktadırlar. Bu ifadelerde geçen  ihtiyaç,  mal ve  hizmet  kavramları yanlış  tanıtılmaktadır. İhtiyaç tanımının yapıldığı   ilk  paragraftan  sonra  mal  ve  hizmet  üretimiyle,  ihtiyaçların  karşılanması  birbirinden bağımsız  olarak  ele  alınmaktadır.  Oysa ihtiyaçlar, ancak mal  ve hizmet  üretimiyle  giderilebilir. 

      “Ailelerinizin  aylık harcamalarını  nasıl  planlandığını;  kendi  harçlığını  ne şekilde  kullandığını; yaptığı bütçe  planının ne derece  işe  yaradığını  sorabilirsiniz”   (s. 122).  “ ‘Hangi  market en hesaplı  satıyor?’ sorusunu araştırmalarını isteyebilirsiniz.”   (s. 124).

      “Performans  çalışmanızda  bir başka  ürünün   üretim, dağıtım  ve  tüketim   aşamaları    yaptırılırken  bizim  buğday-ekmek  yolculuğunda  izlediğimiz   yol işlenebilir.”   (s. 128).  Yol izlenebilir, ama  ‘işlenemez’.  “ ‘Ekmek parası için  çalışıyorum’  diye çalışan   insanlardan  duymuşsundur.”   (s. 128). 

       Fotoğraf   bir  ifade  aracıdır  ve   herhangi  bir  eylemin  öznesi olamaz.  Kitabın  yazarları bu  konuda farklı  düşünmektedir: “Bu  fotoğraflarda  neler  yapılıyor?”  (s. 129). “Resimde yapılan  işin bugün  nasıl yapıldığına dair   neler biliyorsunuz?”  (s.128).  Ayrıca resimde  iş  yapılmaz; resim,  herhangi  bir ‘iş’i ifade eder.

      “Atatürk’ün  tarımda   modern araç  ve  gereçlerin  kullanılmasına  teşviki  ve  ısrarı  ile  ilgili olarak  2. Ünite ile  konuyu  ilişkilendirebilirsiniz.”   (s. 129).  Cümledeki anlatım  ve  yazım  bozukluğuna  bir de 2. ünite ‘sürprizi’  eklenmiştir.  Geçmişimi  Öğreniyorum   adlı  2. ünitede,  tarımda  modern araç  ve  gereç kullanımıyla    ilişkilendirilebilecek   herhangi  bir   konu mevcut  değildir. (2. ünitede   şu kavramlar  işlenmektedir: Akrabalık, değer, aile,  kanıt, kronoloji,  gelenek, dil, giyim,  liderlik,  din, kültür,  kültürel öge, kültürel  farklılık.) (s. 52).

      “Herhangi bir  ürünün  üretim, dağıtım  ve tüketim  aşamalarının  anlatıldığı  hikayeleştirildiği   bir  okuma  parçası  sınıfa getirilir.”   (s. 130).     “Ders  kitabının sayfa  113.  sayfadaki soruları…”   “Soyadı Kanunu’nun  öneminden  ve Soyadı Kanunu’ndan önce,  adla ilgili  yaşanan   toplumsal  sorunları vurgulayınız.”   (s. 152).    

      “Tarihimizdeki   önemli telgrafçılardan  biri  de   Hamdi Beydir.”   (s. 152).   Cümleden  çıkan sonuç,  tarihimizde, Kurtuluş  Savaşı’mızın  kahraman   telgrafçısı  Hamdi  Bey’den  başka   önemli  bir  telgrafçımızın  da olduğudur.  Böyle  bir  telgrafçı  varsa, kitapta açık  biçimde  belirtilmesi gerekirdi.   Bu  ifade  tarzıyla,   Manastırlı  Hamdi    sıradanlaştırılmaktadır. 

      “Telefonlar makineleri   neden yapılmış  olabilir? (metal mi?, plastik mi?)”   (s. 153).   Cümlede telefon  yerine telefonlar  sözcüğünün  yazılmış  olması,  dizgi  hatası  olarak  kabul  edilebilir. Fakat telefon  makinelerinin  neden yapıldığı  sorusu,  yanlış  sorulmuştur.  Çünkü  soruyla,   verilen  ipuçlarına (plastik,  metal)  bakılırsa,   telefon  makinelerinin  yapılma  gerekçesi değil,  neyle  yapıldıkları  konusu  aydınlatılmaya  çalışılmaktadır. Aynı  soru, 173.  sayfada da yinelenmiştir.

      “Ulaşım araçları, bir yerden   başka  bir  yere  ürettiğimiz    ürünlerin  zamanında ulaşmasını  sağlar.”  (s. 160). Cümledeki anlatım  bozukluğunu gidermek için  virgül  kullanılsa  bile,   ifade  yanlışı   olduğu  gibi kalacaktır.

      “1866’da  Türkiye’de  de ilk  demir yolu   hattı  İzmir-Aydın  arasında  döşendi.” (s. 161).   Burada  geçen  de  bağlacından, 1866 yılında  Türkiye’den  başka  bir  ülkede de demir yolu  hattı  döşendiği  anlamı  çıkarılabilir.  Ders  kitabında,  bu  konuyla  ilgili  bilgiye  rastlanmamaktadır.

      “Hazırlanan  projeleri, rapor, çizim ya da  maketleriyle  velilerin,  okulun bütün  üyelerinin   görebileceği  şekilde  sergilenebilir.”   (s. 165).  

      “1860 sonrası  teknoloji ürünlerinin  bu  döneme  ikinci  sanayi  inkılâbı  dönemi de  denir. Bilimsel tutum ve çalışmaların  ürünü olduğuna  dikkat çekilir.”  (s. 168).   Bu  düşük  cümleyle ne  anlatılmak  istendiğini  kavramak güçtür.

      “Karşılaştırma  yaptırırken   A  nesnesinin  özelliklerini,  B  nesnesinin  özelliklerini, A ile B  nesnesi  arasındaki  benzerlikleri, A  ile B  nesnesinin   arasındaki  farklılıkları  bireysel  ya da  grup  çalışmasıyla   bir  kompozisyon    yazma    şeklinde   yaptırılabilir.”   (s. 168).  Defalarca okunsa  bile  ne   anlama  geldiği anlaşılamayan  cümle,   çok  sayıda   yazım  yanlışı  da  içermektedir.

      Aletler  ilerleyebilir  mi?   İyi ki  Var  ünitesindeki     ek bilgiye göre, evet: “Bu  aletlerin  ilerleme nedenleri  üzerinde  durulabilir.”  (s. 168).  Aletlere, insan  müdahalesinden  bağımsız  bir ‘ilerleme’  rolü  biçilebilir mi?  Kitapta, ancak   emekle  geliştirilebilen  nesnelere kendiliğinden  ilerleme  ‘görevi’  verilmiştir. Aynı sayfada   başka bir  ilginç  cümleyle daha  karşılaşılmaktadır: “İlerleme,  değişimden  daha fazla  bir  şeydir.”   Değişimden  daha fazla  bir şey   ne  demektir?   Öğrenciye, bu  cümleyle,  ilerleme  ile  değişim  kavramlarının  kavratılmasına  olanak  yoktur.

      “Bu müzelere  çok uzakta iseniz  ve  gidemiyorsanız.”   (s. 168).  Yarım  bırakılan cümlenin sonunda  nokta  kullanılmış  olmasına  karşın,     anlatılmak  istenen  düşünce  tamamlanmamıştır.  

      “Öğrenciler  öğrenmelerini   ve  düşünmelerini  nasıl  gösterdiler?”   (s. 170).  Türkçe  dilbilgisi  ve  anlatım  tekniğine  aykırı  olan  bu  cümleye  göre,   öğrenciler,  öğrenme  ve düşünmeyi    gösterebilir!   

      “Sınıftaki  öğrenci  sayısı kadar  öğrencilerinizle   birlikte …”   (s. 168).  Bu  ifade,  sınıfınızdaki  bütün  öğrencilerle  birlikte,   biçiminde  değiştirilse daha  doğru  olmaz  mı?

      “Telefon  makineleri gelişme  nedeni  olarak  ne  söylenebilir?”   (s. 173).  Bu   yanlış ifade, “Telefon  makinelerinin  gelişme  nedeni  olarak  ne  söylenebilir?”   biçiminde  değiştirilmelidir.  

      “Halk  hayvanların  çekmediği  kendi  kendine giden  bu  aracı gördüklerinde çok  şaşırmıştı.”   (s. 174).   

      “Öğrenciler hangi  kulüpte  görev  almak  istediklerine   karar  vermeleri  istenir.”    (s. 188).  Cümledeki  öğrenciler  sözcüğü,  -den   durum  ekiyle  birlikte yazılmalıdır.

      “Aşağıdaki sivil toplum  örgütlerinden hangisi  kan bağışı  ve afetzedelere  yardım konusunda  hizmet  verir?  A) Yeşilay  B) Kızılay   C) TEMA   D) LÖSEV”    (s.193).  Soruda,   aralarında  Kızılay’ın da  bulunduğu  tüm  dernekler  sivil  toplum   örgütü  olarak  nitelendirilmiştir.  Türkiye  Kızılay    Derneği, öne sürüldüğü gibi    bir  sivil toplum  örgütü  değil; genel   başkan dahil,  yönetim kurulunun  oluşumunda  devletin   rolü bulunmaktadır.  Kitap,    sivil toplum   düşüncesini  topluma  benimsetmek  için,   Batı  tarafından  beslenen  sözde  kuruluşlarla,     Ulusal  Kurtuluş Savaşı’nda   etkin  rol  alan  yurtsever  bir  örgütü  aynı  kefeye  koymaktadır. 

      “Çocuklar yönetim  birimlerinden  en kolay   muhtara  ulaşabilirler.  Yönetmek kavramının  öğretilebilmesi  için  muhtar  sınıfa   davet  edip  nasıl  seçildiği,  neden  muhtar  olmayı  tercih ettiği,  ne  gibi sorunlarla  karşılaştığı, sorunların  çözümü  için   neler yaptığı  konusunda  bir  öğrenme  ortamı  oluşturabilirsiniz.”   (s. 201).    Yönetim  birimi     muhtar değil,    muhtarlıktır;  muhtar,  muhtarlık  biriminin  başındaki seçilmiş  yöneticidir.  Muhtarı yönetim    birimi   olarak  tanıtan  cümleden  sonraki   cümlelerle  ne  anlatılmak istendiğini  anlamak  zordur.  Karmaşık  ifadeler sadeleştirilmelidir.  

      “Seçimin  tanımı yapılarak  toplum  hayatında  ne  tür  seçimler  yaptığınız  soru  sorulabilir.  Cevaplar  dinlendikten  sonra  toplumda  kamu  hizmetlerinin   yürütülmesi  için  yönetim  birimlerinin  yöneticilerin de seçildiği  belirtilir.”   (s.  202). Toplum  hayatında  ne  tür  seçimler  yaptığınız  soru  sorulabilir  ifadesine,  Türkçe  dil bilgisi kurallarının  uygulandığı  hiçbir  ders  kitabında  rastlanmaz.   Ayrıca Kılavuz  kitapta,   öğretmene bu  kadar  sıradan  önerilerde  bulunulmasına da   ihtiyaç yok.  Eğitimciye  ‘kılavuzluk’   daha  farklı  düzeyde   yapılabilir. Çünkü kılavuzlukta  esas  olan  rehberliktir. Öğretmen  kılavuz kitaplarının, öğretmenlere,   eğitim-öğretim  yöntemlerinin  çeşitlendirilmesi,  farklı  deneyimlerin  paylaşılması, eğitimbilimlerindeki   gelişmelerin eğitim-öğretim ortamına    yansıtılması    açısından  zengin olanaklar sunması beklenir.    

      “…Bu  haberlerde  diğer ülkelerden   ülkemize gelen  çocuklarla  ilgili   haberlere  dikkat  çekerek   dünyanın çeşitli  ülkelerinden   yüzlerce çocuğun   bu  bayramda  ülkemize  geldiğini  söyleyebilirsiniz. Böylelikle Atatürk’ün Yurtta   Barış Dünyada  Barış  sözünün   gerçekleştiğini   söyleyebilirsiniz.  (s.  216).   Bir  cümlede  ülke  sözcüğünün dört,  haber  sözcüğünün  iki,  alt  alta  yazılan  iki  cümlede  ise  söyleyebilirsiniz  sözcüğünün  iki  kez  tekrar  etmesi,  dil yetersizliğine  işaret  etmektedir.  Bu  önerilerle  öğretmene  nasıl  bir   rehberlik   yapıldığı  da ayrı  bir  tartışma  konusudur.

      “Çanakkale Savaşları ile  ilgili destan,  şiir,  türkü  vs. istenebilir.   Sınıfta  söylenebilir.”   (s. 228). Destan,  şiir  ve   türkülerle  ilgili  araştırma  yapılması  isteniyorsa,   ifade yanlışlığı  söz  konusudur.   Sınıfta  söylenebilir  cümlesi  de  yanlıştır.  Destan  ve  şiir,  öne  sürüldüğü  gibi,   söylenmez,  okunur  ya  da anlatılır.  

      “18  Mart 1934  Çanakkale   Zaferi’ni  anma  törenlerinde…”   (s.  228).   Kılavuz  kitaptaki dil  ve  yazım  yanlışıyla,   18  Mart  1915   tarihinde  kazanılan  Çanakkale  Zaferi,  1934  yılına   ertelenmiştir.

      “Etkinlik  yapılırken  büyükler,  internet  siteleri,  ansiklopediler  vs. kullanılacaktır.”   (s. 246).  Büyüklerin, herhangi bir  etkinlikte  kullanılması  biçimindeki     ifade,  sadece  anlatım yönünden   değil,   içerik  açısından da  yanlıştır.

      “Öğrenci  bir  ülkede  kutlanmayan  günü  o  ülkedeki  akrabalı (akrabaları olmalı)  ya  da  başka  tanıdıkları  kutluyor  düşüncesiyle  yazarsa,  sadece  nedeni  açıklatılacak,   değişiklik  yaptırılmayacaktır.  Boşluklar  doldurulurken 1 Ocak  yaprağında verilmiş  6  ülke  kullanılacaktır.”  (s.  246). Bu  anlamsız  cümlede  sözü  edilen  6  ülke Avustralya,  Güney  Kore,  Hollanda, Tunus,  Türkiye  ve  Türkmenistan’dan  oluşuyor (s. 254). Takvim  yapraklarında,  dinî ve ulusal bayramlarımız,  25 Aralık  Noel,  27  Mart  Boxing  Günü,  Douz Festivali’nin  rüzgârına  kapılmış  gibidir  (s. 254). 

      Ders   kitabının  9.  sayfasında,  öğrencilere şöyle hitap ediliyor: “Konularla ilgili  sizlere,  hatırlama-tanıma, ezberleme-belletme, taklit  etme,  kopyalama, kısa  yanıtlı sorular,  doğru-yanlış  soruları,  eşleştirme  soruları, bulmacalar bulunmaktadır.”    Dil ve  anlatım tekniğine aykırı  olan bu  cümleyle  verilmek  istenen   mesajı   kavramak  olanaksızdır.

      Dil  ve Yazım  Birliği Yok

      Ders  kitaplarının hazırlanmasında  Türk  Dil  Kurumu (TDK)nun     ölçütlerinin  esas  alınması  gerekir.  Kitaplarda  dil  ve  yazım  birliğinin  sağlanması,  TDK’nin belirlediği kurallara uyulmasını  zorunlu  kılmaktadır.   2005-2006 eğitim-öğretim  yılında okutulmaya  başlanan ders  kitaplarında dil  ve  yazım  karmaşası  hüküm sürmektedir.  Hangi  sözcüğün  nasıl  yazılacağı,   noktalama  işaretlerinin nerede ve nasıl  kullanılacağı konusunda  aynı  kitabın  yazarları arasında  bile  bir  görüş birliği  sağlanamamıştır.   Aşağıda  verilen  örneklerde,   yanlışların  ancak  bir  bölümüne değinilmektedir.

      Kitaplarda  millî  sözcüğünde  düzeltme (^)   işareti kullanılıp  kullanılmayacağı   konusunda bir ‘tereddüt’ yaşanmaktadır.  Örneğin söz konusu sözcük  60. ve 68.  sayfalarda  doğru, 62.  sayfada ise  yanlış   kullanılmıştır. Millînin  yazılışında  yaşanan ‘tereddüt’ün bir  benzerine de beşerî  sözcüğünde rastlanmaktadır. 88., 109.  ve 112.  sayfalarda  geçen beşerî  sözcüğünde  düzeltme (inceltme) işareti kullanılmış,   100.  sayfada ise kullanılmamıştır. Kanunname-i   İhtisâb-ı  Bursa,  kitapta  farklı  biçimlerde yazılmıştır.   Ders  kitabında geçen  sözcükte  düzeltme  işareti  kullanılmış,  kılavuz  kitapta  ise  kullanılmamıştır (s. 126, 127).

      Düzeltme  işaretiyle ilgili  yanlışlar  maddî ve  manevî  sözcüklerinin  yazılışında da  defalarca  tekrar edilmiştir.  180. sayfada  iki ayrı  cümlede geçen bu  sözcükler birbirinden   farklı yazılmıştır.  Maddî sözcüğü,   aynı  sayfadaki  cümlelerden birinde  düzeltme  işaretiyle  yazılırken,  diğer  cümlede bu işaret kullanılmamıştır. Sözü edilen  sözcük, 182.  sayfada  kurala uygun,  183. sayfada  ise  yanlış   ifade edilmiştir. Manevî sözcüğü,  182. sayfada  düzeltme işaretiyle,   180. ve 183.  sayfada ise işaretsiz   yazılmıştır.   

       Hava  tahmin  uzmanının,  aynı  sayfadaki  bir  kutucukta  farklı  biçimlerde  yazılması,  dil  ve yazım  bütünlüğüne  gereken özenin  gösterilmediğini kanıtlayan  bir  başka  örnektir.  Hava  tahmin  uzmanının  baş  harflerinin  gereksiz  yere  büyük  yazıldığı  satırın hemen  altında   doğru  yazılması,  kitapların  tamamında  uyulması  gereken  dil  ve  yazım  birliğinin  sağlanmadığını gösteriyor  (s. 97).

       Üretimden Tüketime   ünitesinde  geçen ders    sözcüğünün  ilk  harfi,  aynı  sayfada,  hem  küçük  hem de büyük yazılmıştır: “Türkçe  Dersi…   Matematik  dersi…  Fen ve  Teknoloji Dersi”   (s.  117). Cümle içinde  küçük  harfle  başlaması  gereken  sözcüğün  ilk harfi,  yanlışlıkla,  büyük   yazılmıştır.

      Öğretmen kılavuzunda  etkinlikler numaralandırılmıştır (1. etkinlik, 2. etkinlik vb.).  Etkinlik sözcüğünün  ilk  harfi  sıra  sıfatlarından sonra  kitabın  bazı  sayfalarında  küçük  yazılırken (s. 40, 90, 94, 96, 100, 102, 106, 124, 160, 202,  230, 234, 238 vd.),  bazı  sayfalarda  ise  büyük  harfle yazılmıştır (s. 120, 126, 128, 130, 134, 136, 162,  204 vd.).  

      İnkılâp  Sergisi’nde   geçen    sergi   sözcüğünün  ilk  harfi  aynı  sayfadaki   cümlelerden birinde  büyük,    diğerinde    ise küçük  yazılmıştır (s. 161).   Özel  bir  sergi adı olduğundan dolayı, söz konusu sözcüğün ilk  harfinin  büyük yazılması  gerekirdi.

      Demir  yolu  sözcüğü    161.  sayfada  ayrı,  168.  sayfada ise bitişik  yazılmıştır.  Altı  şapkalı  düşünme   tekniği  ile  ilgili  uygulama örneğinin  verildiği  bir  sayfada, siyah  ve  sarı  şapkalardaki  “ş”    küçük; kırmızı, beyaz,  yeşil  ve  mavi  şapkalardaki  “ş”  ise  büyük  harfle yazılmıştır (s. 168).

       İmlâ  Kılavuzu’na  göre  kurum adlarının  kesme  işaretiyle  ayrılmaması gerekir (TDK, 2004:  39).  Ders  kitabında,  kurum  adı olduğu  hâlde,     PTT Genel  Müdürlüğü yazılırken bu kurala uyulmamış  ve   iyelik  eki  alan    kurum adı    kesme  işaretiyle  ayrılmıştır: “PTT Genel  Müdürlüğü’nün…”  (s. 172).   Bu  kurala,  başka  bir kurum adı  yazılırken   uyulmuştur: “Karayolları Genel Müdürlüğünün…”  (s. 179).  

      İkametgâh   sözcüğü,  200. sayfada        ikâmetgah,   201.  sayfada  ise  ikâmetgâh    biçiminde yazılmıştır.

      Ahali   sözcüğü,   Kuyu   adlı  öyküde  değişik  biçimlerde yazılmıştır.  Aynı  öyküde    üç  kez  kullanılan  sözcüğün  birinde    gereksiz  yere  düzeltme  işareti  kullanılmıştır  (s.224).  

      Kitabın  yazarları,  Avusturalya   adında  yeni  bir kıt’a keşfetmişlerdir!   Avustralya’nın  nasıl  yazılacağı konusundaki ‘kararsızlık’   ilginç  bir  karışıklığa  neden  olmuştur. “Avustralya Genel  Valisi…”   (s. 228).  “…Avusturalya’da  yaşıyor.   Avusturalya  Uluslar  Topluluğu…   Avusturalya’nın…    Avustralya’da…  Avusturalya’ya…  (s. 229).   

      Dil ve yazım  yanlışlarından  Nasreddin  Hoca  da   payına  düşeni  almış.  Nasreddin  Hoca,   Ders kitabında    Nasrettin   Hoca    yapılıvermiş  (s.  244).  Bu  halk  bilgesinin adı,  Kılavuz  kitabın  aynı  sayfası     ile   251. sayfada     doğru  telâffuz  edilmiştir.

      Doğru-Yanlış Cetveli

      Sayfa         Yanlış                                                             Doğru

      22              hale                                                                hâle

      22              binada                                                           bina da

      27              kazanımlarına                                                 kazanımlara

      29              Ve                                                                  ve

      40              Öğrencilerinize                                              Öğrencilerinizden

      55              kazanıyorlarmış                                              sağlıyorlarmış

      55              birisinde                                                         birisi  de

      56              Soyadı kanunu                                               Soyadı Kanunu

      56              İstiklâl madalyası                                           İstiklâl Madalyası

      58              Nevruz da                                                      Nevruz’da

      61              onardan                                                          onlardan

      61              süre  gelen                                                      süregelen

      61              bakmak  dayanağını                                       bakma dayanağını

      62              milli                                                                millî

      63              Heyacan                                                         Heyecan

      63              meydanın da                                                  meydanında

      63              Güreşçilerin                                                   Güreşçiler

      63              sporların                                                         sporları

      64              ilkokuluna                                                      İlkokuluna

      65              Rüştiyesi’nde                                                 Rüştiyesinde

      66              anlamlarını                                                     anlamlarına

      68              direniş                                                            direnişi

      68              Sizde                                                              Siz de

      75              Ermenilerce                                                    Ermenilere

      76              kutlaması                                                       kutlama

      90              zihninde                                                         zihnine

      90              1, 2 ve 3.                                                        1., 2., ve 3.

      90              başlanabilinir                                                  başlanabilir

      92              sembollerin                                                    semboller

      93              Okul.  çevremizi                                            Okul  çevremizi

      94              5, 6 ve 7.                                                        5., 6. ve 7.

      96              Tabi                                                                Tabiî

      97              Hava Tahmin Uzmanı                                    Hava  tahmin uzmanı

      98              ip  ucu                                                            ipucu

      98              olmalarının                                                     olmaları

      98              “…biliyorlardı?” Faaliyetlerini …?                 “…biliyorlardı?  Faaliyetlerini …?”

      100            beşeri                                                             beşerî

      105            çalışmalarına                                                   çalışmalarını

      106            afetlerin                                                         afetlere

      107            koy-malarını                                                   koymalarını

      107            durumlar da                                                   durumlarda

      107            Tayland’ta                                                     Tayland’da

      108            için de                                                            içinde

      109            Tübitak  Yayınları                                          TÜBİTAK  Yayınları

      110            pusula’da                                                       pusulada

      112            aşağıdaki                                                        aşağıda

      113            Karikatürleri                                                  Karikatürler

      114            Günü                                                              günü

      117            Türkçe Dersi                                                  Türkçe dersi

      117            Fen  ve  Teknoloji  Dersi                               Fen  ve  Teknoloji  dersi

      118            bunlardar                                                       bunlardan

      122            getirmememiz                                                getirmemeniz

      124            örnekleri                                                         örneklerini

      126            yöneltibilirsiniz                                              yöneltebilirsiniz

      127            işlenebilir                                                       izlenebilir

      132            101 ve 102  sayfalarda                                  101. ve 102.  sayfalarda

      132            yapmayı                                                         yapmak

      137            kzaleci                                                            kaleci

      139            derneği’ne                                                      derneğine

      144            tamamamını                                                   tamamını

      144            harcamamak  elinden gelen                           harcamamak  için elinden gelen

      148            beraberin  de                                                  beraberinde

      148            Muallim  Cevdet İlköğretim okulu                Muallim  Cevdet İlköğretim Okulu

      150            dayanaklı                                                       dayanıklı

      150            amca’nın                                                        amcanın

      152            geleşimini                                                       gelişimini

      152            ürülerin                                                          ürünlerin

      156            sorarak                                                          sorularak

      158            tarihi                                                              tarihî

      158            Öğrencilerimizde                                           Öğrencilerimizin

      160            yalpalanırken                                                 yalpalarken

      161            Türkiye’de  de                                               Türkiye’de 

      164            öğrencinin                                                      öğrencilerin

      167            Tübitak  Yayınları                                          TÜBİTAK Yayınları

      167            beraberinde  de                                              beraberinde

      167            “D”                                                                 “D”, 

      168            gidebilirisiniz                                                 gidebilirsiniz

      168            Müzesi’de                                                      Müzesi

      168            anlatabilirisiniz                                               anlatabilirsiniz

      168            Öğrencilerin                                                   Öğrencilere

      170            bin                                                                  bir

      172            yazarak. Tekrar                                              yazarak,  tekrar

      172            PTT Genel  Müdürlüğü’nün                          PTT Genel  Müdürlüğünün

      173            faaliyetleri projeleri                                        faaliyetleri, projeleri

      173            giydiğimiz  de                                                giydiğimizde

      174            gördüklerinde                                                gördüğünde

      175            insanların                                                       insanları

      175            İçişleri  bakanlığı                                           İçişleri  Bakanlığı

      177            Ve                                                                  ve

      179            laroslav  Musinschi                                        Laroslav  Musinschi

      180            maddi                                                            maddî

      180            manevi                                                          manevî

      181            Kitapta                                                         Kitap da

      183            maddi                                                            maddî

      183            manevi                                                         manevî

      183            fedarkârlığı                                                    fedakârlığı

      183            gerçeği                                                         gerçeğini

      188            öğrenciler                                                       öğrencilerden

      188            Kulübler                                                         Kulüpler

      189            “İyi geceler  dedi.                                          “İyi geceler.”  dedi.

      189            tamamlar  yaralananlara                                 tamamlar,  yaralananlara

      190            farkındamısınız                                              farkında mısınız?

      191            etkinlikleri kaltılma                                        etkinliklere  katılma

      191            vb. Yüzlerce                                                  vb. yüzlerce

      192            sorunları                                                         sorunlar

      192            Giderileri                                                       Giderleri

      193            isitiyorsunuz                                                  istiyorsunuz

      193            hoş  görü                                                        hoşgörü

      194            çevrendeki                                                     çevredeki

      195            Tema  Vakfi                                                   TEMA  Vakfı

      196            MEB.                                                             MEB

      200            İkâmetgah                                                      İkametgâh 

      200            tarşılır.                                                            tartışılır.

      201            İkâmetgâh                                                      İkametgâh

      202            etkinliği                                                          etkinlik

      202            yaptığınız                                                       yapıldığı

      202            soru                                                                sorusu

      202            yöneticilerin                                                   yöneticilerinin

      208            içinde                                                             için  de

      209            güvenilen                                                       güvenen

      210            idare                                                               irade

      215            Bayramını                                                      Bayramı’nı

      219            MEB.                                                             MEB

      224            Ahâli                                                              Ahali

      227            Ve                                                                  ve

      228            Mahkumların                                                 Mahkûmların

      229            Avusturalya                                                   Avustralya

      230            olabilecekleri                                                  olabileceği

      230            çalışmalarında                                                çalışmalarını

      230            yılbaşında                                                      yılbaşını

      236            Bayram’ını                                                     Bayramı’nı

      236            Türkiyede                                                      Türkiye de

      236            Bayramını                                                      Bayramı’nı

      241            askeri                                                             askerî

      242            söyleyebiliceğin                                             söyleyebileceğin

      244            Fıkraları                                                         fıkraları

      244            Nasrettin Hoca                                              Nasreddin  Hoca

      246            akrabalı                                                          akrabaları

      246            vermek-tedir                                                  vermektedir

      256            Türkiye’de                                                     Türkiye de

      256            kentindendir.                                                 kentindedir.

      282            araştarıma                                                      araştırma

      283            kanuni                                                            kanunî

      Kitap  Günlük  Gazeteyle Karıştırılıyor

      Ders  kitapları  beş  yıl  süreyle  okutulur. Sosyal  Bilgiler ders  kitabında zaman  kavramının yanlış işlenmesi, önümüzdeki yıl okutulmasını  olanaksız  hâle  getirmektedir: “Bu  yıl  644.  tarihî Kırkpınar Yağlı  Güreşleri’ni izlemeye gittim.”  (s. 62).  Metinde güreş şenliğinin hangi  yılda  gerçekleştirildiği   belirtilmemiştir. Böylece kitabın okuma  süresinin sona  ereceği   2010 yılına  kadar  Kırkpınar  şenliklerinin  her  yıl  644’üncüsü  düzenlenecektir.

      Kitaplarda   olay  ve  olgulara  değinilirken,  günlük  gazetelerden  farklı  bir  yaklaşımın  benimsenmesine  gereksinim  olduğu  açıktır. Kutlama, anma, doğum vb.  yıldönümlerinin hangi yıla ait  olduğu belirtilmelidir. Yukarıda  verilen  örnekte  yıl  belirtilmiş  olsaydı,  karışıklık  meydana gelmeyecekti. Bu  tür  hatalar,  ders  kitaplarının uzun  süreli  kullanımını  engellemekte ve  her  yıl   yeniden basılması suretiyle  kaynak  israfına  neden  olmaktadır. Ücretsiz  dağıtılan  kitapların   öğretim  yılı  sonunda toplanarak,  bir  sonraki  öğretim  yılında  da kullanılması, verimlilik  ve  tutumluluk    açısından önem taşımaktadır.

      Kitabın   yazarları,  karetta   karetta   kaplumbağalarının  nasıl   yazılması  gerektiği  konusunda  kendi aralarında  görüş  birliği  sağlayamamışlardır.   Çalışma  kitabının  104. sayfasında karetta  karetta  diye  yazılan  sözcük,  105.  sayfada  caretta  caretta  olarak  yazılmıştır.      

      Güney Asya’da Tsunami  Devam Ediyor!

      “Örneğin insanlar  Güney  Asya’da, yüzyılın    en  büyük felâketlerinden  biriyle  karşı karşıya  geldiler. Afet  mağdurları,  yakınlarını ve  aile bireylerini   kaybetmenin  verdiği derin üzüntü içinde. Temel  ihtiyaçlarını  karşılayamayacak  duruma  gelen  afetzedeler salgın  hastalık  ve açlık  tehlikesi  yaşıyor…  Vatandaşlar  ve  sivil  toplum  örgütlerinin yardım  kampanyasına katkıda  bulunmaya  çağıran  Kızılay  Genel  Müdürlüğü, ‘Ekibimiz yardımı  yerinde  yapacak.  Gıda  ve sağlık   ihtiyaçlarını götürmeyeceğiz,  Dünya  Gıda  Örgütü’nün  sağladığı yardımları  dağıtacağız. Kendi yardımlarımızı da  ihtiyaca  göre  satın  alıp  halka dağıtacağız’  diye  konuştu.  Türk  Kızılayı, Güney  Asya  afetzedelerine   yardım  eli uzatmak  amacıyla  bir  kampanya  başlattı. …Bu amaçla beş  bankada  açılan  hesaplara  yardımlar  yağıyor.  Türk Kızılay Derneği, Güney  Asya’da meydana  gelen depremin  yaralarını sarmak amacıyla harekete geçti. Depremden etkilenen bölgelere orta   ve  uzun vadede  yiyecek ve  sağlık  yardımları   ulaştırma kararı aldı.”   (s. 185).     Kaynağı  açıklanmamış    bu bilgiler,    radyo  ya  da TV’lerde  okunan   haber  bültenlerini  çağrıştırıyor.   Bu  ‘haber’le,   Güney  Asya’da  yaşanan  büyük  doğal  yıkımın  hâlâ  devam ettiği,  Kızılayın  bu  bölgeye  yaptığı  yardımların  sürdüğü ve  bu   durumun  kitabın  beş  yıllık okuma  süresince  de   devam edeceği  duyurulmaktadır.

      Bilgi  Yanlışları

      Mevzuata göre, ders  kitapları  bilimsel  ilke  ve  yöntemlere uygun  olarak hazırlanır (MEB, 1995). Sosyal Bilgiler    ders  kitaplarının  hazırlanmasında  bilimsel  ilke ve yöntemler yer  yer  göz ardı  edilmiştir: “Tahta  bizim ülkemizdeki ağaçlardan, demir de  bir  madenden  kazılarak elde  edilmiş  olabilir.”  (s. 101). Demirin,  bir  madenden  kazılarak elde  edilmiş  olabileceği  ifadesinden, demirin bir  maden  olmadığı  sonucu çıkarılmaz mı? Oysa  işlenmemiş  demirin  kendisi zaten bir  madendir.  Kitapta okul  sıralarında kullanılan  demirden  söz edildiğine  göre, yukarıdaki  cümle,  sıra  yapımında  kullanılan işlenmiş  demirin   maden  kazılarak   elde edildiği  anlamına  gelir. Tahta    ülkemizdeki ağaçlardan elde  edilir  ifadesi  de yanlıştır. Çünkü  tahta  sadece  ülkemizdeki  ağaçlardan  değil,  yeryüzündeki  bütün  ağaçlardan  elde  edilebilir.  Tahtanın ülkemizdeki  ağaçlardan,  demirin ise   maden kazılarak elde  edildiği  biçimindeki  anlatım da  yanlıştır. Anlatım  bozukluğu,  ülkemizde  demir  madeni  olmadığı  düşüncesine yol  açabilir.  

      Kitapta,  insanların  daha  güzel  yaşamak  için  doğal  çevrede  yaptıkları  değişiklere  değinilmektedir. Konuyla  ilgili kısa  bir  açıklama  yapıldıktan sonra, doğaya  müdahalenin  sınırları  şöyle  çizilmektedir: “Bu  sınır  ne  doğanın  ne  de  insanların  lehine  olmamalıdır.”  (s. 101).   Doğaya,  insanın ve  doğanın  lehine olmayan  bir  müdahale   neden yapılsın?  Doğaya  müdahaleye,  doğanın  ve   insanların  lehine  olmayan  bir sınırlama getirmek,  müdahalenin  nedenlerini ortadan  kaldırmaz mı?

      Kılavuzda,  ders  kitabında,  Yaşam  Çevremizde  Tehdit  başlığıyla  verildiği   belirtilen bir  resimden  söz edilmektedir (s. 101).   Öğrencilerin  işlemeleri istenen resim, ders  kitabının 76. ve  77.  sayfalarında, Yaşam  Çevremizde  Tehdit  başlığı altında  değil,  Yaşam  Çevremize  Tehdit  biçiminde  verilmiştir.

      Tutum, Yatırım ve  Türk Malları  Haftası,  Kılavuz  kitapta  Tutum, Yatırım ve  Yerli  Malları  Haftası  biçiminde yazılmıştır (s. 120).  Benzer  bir  yanlış,  Çalışma  kitabında da  tekrar  edilmiştir (s. 144).

      “Yediğiniz yiyecekleri  yetiştiren…”   (s. 134).  Sözlüklerde,  yiyecek  şöyle  tanımlanmaktadır: Yenmeye  elverişli şey: Ekmek, et, yoğurt birer yiyecektir.   Yiyecek  kavramı  tarımsal  ve  hayvansal  ürünleri  kapsar ve   günümüzde bu  ürünlerin önemli  bir  bölümü  fabrikalarda  üretilir. Yiyeceklerin bir  kısmı  tarlada  yetiştirilse de,   önemli  bir  kısmı   çeşitli   tesislerde  üretilir.  Bu durumda  yediğiniz yiyecekleri  yetiştiren  ifadesi  yetersiz ve  yanlıştır. 

      Ders  kitabında,  bir gözlem evi fotoğrafının altında,  gözlem evleriyle ilgili    genel  bilgiler  aktarıldıktan  sonra  öğrencilere  şöyle  bir  soru   sorulmaktadır:   “Bu  gözlem evi  nerede olabilir?”   (s. 159).  Öğrenci,  fotoğrafa  bakarak  gözlem  evinin  nerede  olduğunu  nasıl  bilebilir?  Gözlem  evinin bulunduğu ille  ilgili  hiçbir  ipucuna  rastlanmayan  fotoğrafa  dayanılarak  böyle  bir soru  sorulabilmesi,  kitabın  nasıl hazırlandığı  konusuna  ışık tutmaktadır.

      “Teknoloji  ilerledikçe,  dünyada  araç  sayısı  artmıştır. Dolayısıyla trafik  kazaları  da  artmıştır. Bazı  ülkeler  bu  kazaları  en  aza  indirirken  maalesef  ülkemizde hâlâ  çok  trafik  kazası  olmaktadır.   Bu  kazaları  en  aza  indirmek  için  Avrupa’da  olduğu  gibi  ülkemizde  de  ‘Trafik  Haftası’  kutlanmaktadır.”   (s. 225).   İfadeye  göre, trafik kazalarındaki  artışın  nedeni  araç  sayısının  çoğalmasıdır.  Bu  iddia  doğruysa,    kazaları   önlemenin   yolu  araç  sayısını  azaltmaktır.  Çünkü  araç sayısı,  kazalarda  belirleyici  öge olarak değerlendirilmekte  ve ulaşım  sistemi hiç  sorgulanmamaktadır.  “Trafik  Haftası”nın    Avrupa’da  da  kutlandığını  hatırlatmanın  ne  anlamı  var?  Anlaşılan  o ki,   öğrenciye  Avrupa  aşkı  aşılamak  uğruna  akla  gelebilecek  bütün  yöntemler denenmektedir.  

      Reklamlarla  Tüketim Pompalanıyor  

      “Bayrama   az  kaldı. Akşam  televizyonda   reklamlarda  çok güzel  ayakkabılar  gördüm. Kırmızıydılar. Babam  keşke  bayram  için bu  ayakkabıları  alsa.”  (s. 23, 121).  “Babamı sabah  işe  gitmeden  yakaladım. Bayram için istediğim kırmızı  ayakkabıları   anlattım. …Babam ‘Bu aylık  harcamalarımızı   planladık. Ya  sana  bayram  için  kırmızı  ayakkabı ya  da ağabeyine  kırmızı  bot  alabiliriz.’ dedi.”  (s. 121).  Kılavuz kitapta  öğrenciye  reklamlarla  ilgili  bir  de ‘performans ödevi’  veriliyor: “Birkaç  gün  televizyondan  reklamları takip edip  en çok  hangi reklamdan  etkilendiklerini not etmelerini isteyiniz. Beğendikleri  reklamların  istek ve/veya  ihtiyaçlarına  ne tür  bir etkisi  olduğunu  açıklamalarını isteyebilirsiniz”   (s. 121).  Çalışma  kitabında,   öğrencilerden bir  hafta  boyunca takip  ettikleri gazetelerden beğendikleri   reklamları  ilgili  sayfaya yapıştırmaları   istenmektedir (s. 120).   Kitaplarda  reklama   tüketimin  ana  ‘rehberi’  işlevi  yüklenmesine  karşın, reklam   hileleri konusunda  aydınlatıcı ya da uyarıcı hiçbir bilgiye yer  verilmemiştir.

      Özel  Dershaneler Resmî  Kurum  Sayılıyor

      Hep Birlikte    ünitesinde,  Resmî Kurumlar    başlığıyla  işlenen    konuda resmî kurum tanımı  şöyle yapılmaktadır:  “Kamu hizmetlerinin yürütmek amacıyla devlet  tarafından  kurulan  kurum.”  (s.  186).  Kılavuz  kitabın  Konuyla İlgili Açıklamalar  bölümünde   şu  bilgiler  veriliyor: “Eğitim  ailede başlar. …Daha  sonra toplum  ve  eğitim kurumlarında  gelişir. Eğitim;  bireyleri bilgi, beceri  ve  davranış   bakımından  geliştirir.  Ülkemizde  halk eğitimi ve  çıraklık eğitimi  merkezlerinde   meslek  eğitimi verilir.  Dil  kursları ve özel  dershaneler de eğitim  kurumlarıdır.”   (s. 186).   Kılavuz  kitapta,  öğretmene, resmî  kurumlar  konusunu  sınıfta  nasıl  işleyeceği  bu cümlelerle  anlatılıyor.  

      Devlet Hastanesi Yerine Özel Muayenehaneye

      “Bir  sabah  kahvaltısında  Yasemin’e babası, ‘Saat  dokuzda  diş  kontrolün  var. Unutmadın  değil mi?’ dedi.  Evlerinden    yürüyerek iki  sokak  ötedeki  Doktor Selda Hanımın muayenehanesine gittiler.”  (s. 120).  Ders  kitabında,   sağlık sorunlarının  çözümünde  sağlık ocakları  ya da  devlet hastaneleri değil,  özel  muayenehaneler   adres  olarak  gösterilmektedir.  Kamu  kurumlarına  ‘seçenek’   olarak sunulan  özel  kurumlar  arasında   dil kursları  ve özel  dershaneler   de  bulunmaktadır (s. 186).

     

      Öğrenci  İnternet  Kafeye  Yönlendiriliyor

      Yeni ilköğretim  programını hazırlama   gerekçelerinden  biri  de  eski programda  araştırma,  inceleme  ve sorgulamaya    yeterince  önem  verilmediği savıdır. Yeni  programda,  araştırma yöntemlerinin başında  internet    gelmektedir.  İnternet, araştırma  ve bilgiye  ulaşmanın  temel  aracı olarak görülmektedir. Ne   var ki  temel  araştırma   aracı olarak   sunulan  internetten  okul ortamında  yararlanmak   sanıldığı kadar  kolay  değildir. Ders  kitabı,   bu gerçeği  öğrencinin  bilincine yeniden işlemekte  ve  araştırma yapmak  üzere öğrenciyi  internet  kafeye     yönlendirmektedir: “Yavuz… okulunun  yakınındaki  internet  salonunda takvim  ile ilgili  araştırma yapmaya başladı.” (s. 158).  4.  sınıf  öğrencisine,  birçok  bölgede  18  yaşından  küçük  çocukların  sokulmadığı  internet   kafelerin  adres  olarak  gösterilmesi,  yasal  açıdan   tartışmaya  açık  bir  durum  yaratmaktadır.  

      Öğrenci Kahvaltı  Yapmayabilir

      Ders  kitabında,  kahvaltı  yapan  iki  kardeşin   fotoğrafının hemen  altındaki şu  cümle dikkat çekici: “Mehmet  ve kardeşi  okula  gitmeden önce   kahvaltı  yapıyorlar.  Mehmet’in isteksiz   olmasının  nedeni ne  olabilir?”   (s.  118). Mehmet’in isteksizliğinin  araştırılması,    gelişim  çağındaki  öğrencilerde  kahvaltı  yapma  isteği uyandıramayacağı ortadadır. Çünkü  bu soruyla,. kahvaltının  önemine  değil,  Mehmet’in  ‘iştahsızlığı’na vurgu  yapılmaktadır. Fotoğrafa  bakılırsa, iki  kardeş  oturduğu  kahvaltı sofrasında  hiçbir şey yemeden kara  kara  düşünmektedir!   Sadece  Mehmet değil,  kardeşi de  isteksizdir.   Peki  bu  fotoğraf  ders kitabına  neden  konulmuştur?   Kahvaltı  yapmanın  önemi,   gelişigüzel  seçilmiş  bir  fotoğrafla  anlatılabilir mi?     Dikkatlerin Mehmet’in   isteksiz  oluşuna çekilmesi,  öğrencilerde kahvaltı  yapılamayacağı  düşüncesini  güçlendirmez mi? 

      Türk Okulları  Batı Okullarıyla  Karıştırılıyor

      Kitabın  yazarları,  ilköğretim  okullarında tek  tip  kıyafet  uygulamasından habersizdir. İlköğretim  okullarının  birinci  kademesinde okutulan  kitaptaki     şu ifade, her  öğrencinin farklı  kıyafetle  okula  geldiği  izlenimini veriyor: “Öğrencilerinizin  kıyafetlerini inceleyerek  içlerinden birisine ‘Neden  bu  kıyafeti  giydin?  Bu  kıyafeti  giymene karar verirken  neleri  dikkate  aldın?’  sorusu  ile derse  giriş  yapabilirsiniz.”   (s. 94).  İlköğretimde   hangi  kıyafetin  giyileceğine  öğrenci ya  da  veli  değil, okul  yönetimi  karar  verir. Ayakkabı  modelinin bile  yönergeyle belirlendiği  ülkemizde,  öğrenciye,  kıyafet  seçimiyle  ilgili  soru  yöneltmek,    anlamsızdır. 

      Derse Hazırlık  Ciddiye Alınmamış

      Kılavuz  kitabın  derse   hazırlık   bölümünün  incelenmesi,  özel  bir   araştırma  konusu  olabilir. Çünkü  bu  bölümde yer  alan  yanlışların  tamamına  bu çalışmada  yer verilmesi,  incelemenin  sınırlarını  zorlayacaktır.

      Derse  Hazırlık’ta,   bir  soru,  aynı   köşede  iki  kez  sorulmuştur:  “Tunus  bayrağı  ile  Türk  bayrağı arasındaki  benzerlikler sorulacak. Bu  benzerliğin  ne  olabileceği konusu  üzerinde  durulacak.”   (s.  244). 

      Öğrenciye Türk Bayrağı  Değil  Avustralya  Bayrağı  Çizdiriliyor

      Kılavuz  kitapta, Tunus ve  Türk  bayrağı   arasındaki   benzerliklerin  ne  olduğu   sorusunun  öğrenciye  yöneltilmesi istenmektedir  (s. 244).  Sosyal Bilgiler Kılavuz, Ders  ve Çalışma  kitaplarında  Avustralya,  Hollanda, Türkmenistan,  Güney  Kore  ve  Tunus  tanıtılmaktadır. Avustralya  bayrağındaki  yıldızlar  hakkında   bile  en  ince  ayrıntıya  yer verilen   kitaplarda (s. 228),   Türk  bayrağı ile  ilgili herhangi bir  açıklamaya  rastlanmamaktadır.   Türk  bayrağını  tanıtmayan yazarlar,  öğrenciye  Tunus   bayrağı  ile  arasındaki  benzerliği  sormayı,  derse   hazırlık   çalışması  olarak  görmektedir. (Türk  bayrağı  ile ilgili bilgi,  Sosyal Bilgiler 5. sınıf  Kılavuzunun 233. sayfasında  verilmiştir.)  

      Yabancı bayrak  tutkusu,   Çalışma kitabına  da  yansıtılmıştır.  Öğrenci  Çalışma  kitabının  252.  sayfasındaki 1.  etkinliğin  konusu,  boş  kutuya    Avustralya bayrağı  çizilerek  boyanmasıdır.

      Sınır  komşularımızın  hiçbirinin tanıtılmadığı  kitaplarda,   Güney  Kore   ve  Avustralya’nın  özel olarak seçildiğin  destekleyen  bazı  bulgular şöyle  sıralanabilir:   Güney  Kore,   Kore  Savaşı’ndan  dolayı  seçilmiştir;  Türkiye’nin,    ABD’nin  çıkarları  uğruna    sürüklendiği  savaşın  sonucunda,  NATO’ya    alınması kitapta   ‘ödül’  biçiminde   yansıtılmaktadır: “(Türkiye) Kore    Savaşı’nda  Türklerin gösterdiği cesaret  ve  fedakârlığa  karşılık  1952’de  NATO’ya  kabul edildi.”    (s. 251).  Cesaret ve   fedakârlık  kavramlarını  okul  programından  çıkaran  anlayış,   ABD’nin   çıkarları gerektirdiğinde,   söz  konusu   kavramları    kullanmakta  sakınca görmemektedir.   Türk  askerinin,  NATO üyesi  olmadığımız   hâlde  Amerika  için  ateşe  sürülmesinin  ‘takdir’  edilmesi,  ders  kitapları  üzerindeki  ulus ötesi  etkinin ipuçlarını veriyor. 

     

      Doğal Afetlerden Korunma Görevi Bireye Havale Ediliyor

      Kılavuz kitaba  göre, doğal  afetlerin  neden  olduğu  kayıpların   temel  sebebi,  insanların,   bu  afetlere  karşı gerekli  tedbirleri almadan  yaşamlarını sürdürmeleridir  (s. 106).  Kitap, doğal  yıkımların   can  ve  mal  kaybına neden olan  sonuçlarından sistemi değil,  bireyi  sorumlu  tutuyor. Plânsız yapılaşma,  doğal  kaynakların  sorumsuzca   tüketilmesi  vb. sorunların  kaynağı  birey olmadığına  göre,   doğal  yıkımlardaki  kayıpların  temel  nedeni  olarak bireyi işaret etmek ne  kadar  gerçekçidir?   Ders  kitaplarında, afetlerden korunmada  bireysel  değil,  kamusal  tedbirlerin  belirleyici  olduğu  belirtilmelidir.

      Bir haritada,  doğal afetlerde  yaşanan  can  kayıpları  ile  ilgili  bazı  sayısal bilgiler veriliyor. Afrika:  127 ölü,   Maldiv Adaları:  67 ölü,     Hindistan:  13.320  ölü,  Sri Lanka: 30 bin ölü,    Bangladeş: 2 ölü,   Myanmar: 36 ölü,   Tayland: 4.050 ölü,  Malezya: 72 ölü (s. 107).  Ders kitabında, bu  ölümlerin nedeni  hakkında herhangi  bir  bilgiye  yer verilmemiş. Doğal  afetlere  bağlı  ölümlerle  ilgili  bir diğer  ‘istatistikte’  de,  araç  olarak,   Türkiye haritası  kullanılmıştır (s.106).     Harita üzerinde, dikkatleri, doğal  yıkımın nedenleri üzerinde değil,  sonuçları  üzerinde  yoğunlaştırmanın eğitici  bir yanı   bulunmamaktadır.  Ölüme  aşırı vurgu,  öğrencilerde kadercilik duygusunun gelişmesine,  korku ve endişeye   neden  olur.   

       Bir kutucukta,  gazete  haberine  dayanılarak, şu  bilgi verilmektedir: “10 yaşındaki  bir  İngiliz öğrenci   denizaltındaki depremler  ve  tsunami  konusunda aldığı   dersi  hatırlayınca Tayland’ta 100  kişiyi  ölümden kurtardı. Küçük  kızın uyarısı üzerine  yakındaki  kumsal  ve otel boşaltıldı, tsunami dalgaları  can kaybı olmadan atlatıldı.”  (s. 107).  Bu  gazete  haberi acaba  yeterince araştırıldı mı? Tayland  devlet  yetkililerinin bile  önceden haber  alamadıkları  tsunamiyi,  10 yaşındaki  bir    kız  çocuğunun ‘tahmin’ etmesi ne  kadar bilimseldir?  Ders kitabı, bir  İngiliz  kıza,   Asya’da  ‘kurtarıcı’  rolü  verilmesi düşüncesine   aracılık  etmektedir: Devletinizin bile beceremediği   işleri   10 yaşındaki kızımız başarır.

      Öğrenciye Üretim, Tüketim  ve  Dağıtım  Ağı Kurduruluyor

      Üretimden Tüketime  ünitesinin kazanımlarından  birinde  öğrenciye  şu  görev  veriliyor: “Kullandığı  bazı  ürünlerin üretim, dağıtım  ve tüketim ağını  oluşturur”  (s. 116).   Ders kitabında,  ancak büyük ticarî kuruluşların  üstlenebileceği  üretim, dağıtım  ve  tüketim ağını  oluşturma  görevi  öğrenciye verilmektedir. İlköğretim 4. sınıf  öğrencisi,  yukarıda  belirtilen  ekonomik faaliyetin  öznesi olabilir mi?     

      Memurun İş Güvencesi Yok Sayılıyor

      657  sayılı  Devlet  Memurları  Kanunu’yla    memurlara  iş güvencesi  sağlanmıştır.  Devlet  memurlarının  çalışma koşulları yasa  ve  yönetmeliklerde  açık  olarak belirtilmiştir. Ders  kitabında, öğrenciye,  memurların  yasal statüsüyle çelişen  bilgiler  verilmektedir: “Beyza’nın  annesi bir  fabrikada  işçi;  babası ise memur. Her  ikisi de her  ay  düzenli  olarak maaş  alıyorlar. … Beyza’nın babası  işten  ayrılır. Yeni işine  iki  ay  sonra  başlayacaktır.”  (s. 122). Paragrafın  sonunda,  Beyza’nın    babasının   çalışmadığı   iki aylık  süre  içinde maaş  alamadığı anlaşılmaktadır.

        Kitapta  şu  soruların  yanıtı  verilmemektedir: Beyza’nın babası  devlet  memuru  olduğu  hâlde  işten   neden  ayrılmıştır? İstifa mı   etmiştir? İstifa  etmişse, daha  iyi  bir  iş  bulması ve işinin hazır olması  gerekmez miydi?  Bu  koşullarda iki ay  çalışmaması ve  maaş alamaması nasıl açıklanabilir? Düzenli  çalışan ve  herhangi bir  nedenle  işsiz  kalan kişilere işsizlik  sigortası  ödendiği  hâlde, Beyza’nın babasına  neden  ödenmemiştir?

        Görüldüğü gibi,  ağır  ders yükünün  azaltılması savıyla  hazırlanan  basit  kurgularda  bile  bazı önemli  özellikler  göz ardı edilmiştir.

      Çanakkale  Şehitlerinin  Kemikleri  Sızlatılıyor

      Ders  kitabını  okuyan  öğrenci, emperyalist  Batı’nın  büyük  darbe  yediği   Çanakkale Savaşı’nı  boşuna  verdiğimizi  düşünür. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başarısında  belirleyici rol  oynayan Çanakkale  Zaferi’nin  ele  alınış  biçimi,  tartışma  yaratacak  niteliktedir.   Türkiye Cumhuriyeti’nin   kuruluş  sürecini   etkileyen   Çanakkale  direnişi,  ders kitabında   adeta geçiştirilmiştir.

      Ders  kitabında, Çanakkale’den yurdumuzu  kuşatmaya çalışan  işgal güçleri  sevimli  gösterilmeye  çalışılmaktadır. Uzaktaki  Arkadaşlarım  ünitesinde,  Uzaklardan Geldiler   başlığıyla  Çanakkale Zafer’i  işlenmektedir: “Gelibolu’da  Türk  şehitleri  gibi    Anzak  askerlerinin de  yattığını biliyor  musun? … 1940’lı  yıllarda   Türkiye’yi ziyarete  gelen   Avustralya  Genel  Valisi,   Çanakkale   Savaşları  sırasında geçen  insanlık  dersi  alınacak  bir  olay  anlatır.  …  O  zamanlar  Anzaklar, Çanakkale’de  büyük  bir  direnmeyle karşılaşır  ve yenilirler. Bugün  Anzaklar ile  Türkler  arasında   ilginç bir  durum  vardır.   Anzaklar  her  yıl  25   Nisan’da   Gelibolu’da  atalarını  anmak  için  buluşurlar.  Çanakkale   Savaşları’ndaki  Anzakların   torunlarının bir  kısmı  bugün  Avusturalya’da  yaşıyor.”    (s. 228).             Çanakkale  Zaferi’nin önemini  vurgulamak  isteyen, Gelibolu’da Türk  şehitleri  gibi  Anzakların  da  yattığını  söyler mi? Çanakkale  direnişinin  önemi  üzerinde  tek  satırla  durulmayan  konunun Uzaklardan  Geldiler   başlığını  taşıması  bile   Çanakkale  savunmasının önemsizleştirilmek  istendiğini kanıtlar  niteliktedir.    Uzaklardan  gelenlerin  işgal güçleri  değil,      turist   oldukları  sanılır.  Aynı sayfada,  Anzakları  kimin  kullandığı  sorusu   yanıtsız  kalmakta  ve     İngiliz  emperyalizminin   işgaldeki  rolünden söz edilmemektedir.  İngilizler,  Anzakların  adeta  ‘turist’  olarak  tanıtıldığı  sayfada,   Avustralya  bayrağındaki Birleşik İngiliz Devletleri    yıldızı  ile   parlatılmaktadır (s. 228).   

      Yoksulluk Kader Olarak  Sunuluyor

      İncelenen  kitaplarda, yoksulluk olağan  bir durum  olarak  sunulmaktadır.  Örneğin   lokantada yemek  yemek   bile  nerdeyse  ‘lüks’ bir  harcama biçiminde nitelendirilmektedir (s. 118).  Yoksulluğun kader olarak sunulduğu kitapta, bir öğrenci, günlüğünde  ağabeyinin yağmurda botları olmadığı  için  ayakkabısına su girdiğini anlatmaktadır (s.121).  Yasemin’in annesi, akşam  yemeğe  gelecek konukları  için  hazırlık yapmak  ister ve cüzdanındaki parayı   hesaplar. Anne, hazırladığı  alışveriş  listesiyle  kızını markete gönderir. Bu  listeye  göre, Yasemin   250  gr  kıyma  alabilecektir (s. 124).

      “Kemal… maddî imkânsızlıklar  nedeniyle kitap  alamayan öğrencilerin olduğunu öğrendi. Bu  öğrencilere nasıl kitap  temin edebileceğini  düşündü.”    (s. 180).   Maddî  olanaksızlıklar  nedeniyle  hangi  kitapların alınamadığı açık  olarak belirtilmemişse de,  düzenlenen yardım  kampanyasından,  ders  kitaplarından  söz edildiği  anlaşılmaktadır. Bilindiği  gibi,   ilköğretim  okullarında  ders kitapları devlet  tarafından  ücretsiz dağıtılmaktadır.  Bu  durumda,  okullara kitap yardım kampanyası neden  düzenlensin?  Okulların kitap açığını  karşılamak,   çocukların değil devletin aslî görevlerinden biridir. Tabiî burada asıl  sorgulanması  gereken maddî imkânsızlıkların  olağan    karşılanmasıdır.  Toplumsal eşitsizliklerin,  gizli  mesajlar yoluyla,  değiştirilemeyecek  ‘gerçekler’  olarak     öğrencinin bilincine kazınmasının,  ders  kitaplarının  işlevlerinden biri   olamayacağı  ortadadır. 

      “Sahipsizler   için kermes”   (s. 181).  Kermes, insanlar için  değil, “Kış  nedeniyle   çok güç  koşullarda  yaşam  mücadelesi  veren  sokak  hayvanları”   için  düzenlense de,  mesaj  yerine  ulaşıyor: Sahipsizlik! Yani yoksulluk ve   açlık.  Kitapta, kermesin  düzenleneceği  belirtilen  otel (Otel Tunalı) ile  etkinlikte rol  alan   Meliha  Yılmaz  Doğal  Hayatı  Koruma,  Geliştirme, Sağlık, Eğitim  ve  Kültür Vakfı’ı  da unutulmamış! Yönetmelik,  ders  kitaplarında   reklâmı  yasaklasa da,  bunun  pratik  bir  anlam  taşımadığı ortada.     Ders  kitabında,   kermesten   elde  edilecek gelirin nasıl  harcanacağı da  belirtilmiş: “Elde edilecek  tüm  gelir  Gölbaşı’ndaki barınaklarda  özellikle  bakıma  muhtaç  sokak hayvanlarının  sağlık,  bakım  ve  tedavi  giderlerinin  karşılanması  amacıyla  kullanılacak.”   (s. 181).

      “Çevremizde  yardıma muhtaç insanlar  vardır.”   (s. 184).   Peki  insanlar   yardıma  neden muhtaç? Toplumda  bazı  kesimlerin  ancak  ‘hayır’  kurumlarının yardımlarıyla  yaşamını  sürdürmesi,  değiştirilemez  bir  gerçeklik mi?  Satır aralarına  ustaca  gizlenen  mesajlara  göre, evet!

      Kızılay  Pulu  Almayana    Yardım   da Yok!

      Kızılaya   destek   olmanın   gerekliliği  şu  sözlerle  anlatılıyor: “…Kızılay  pulu   dağıtmak   istiyorum. Bizler  ona  destek  olmazsak,  ihtiyaç  duyduğumuzda o da  bize destek olmaz..”    (s. 184).   Serbest  piyasa  patronları,  öğrenciye,  pul  almazsa,   Kızılayın kendisine  yardım  etmeyeceği   haberini  müjdelemektedir.    

 

      Konuları Bu  Kadar Basitleştirmeye Gerek Var mı?

      İlköğretim   4. sınıf öğrencisine  alışveriş  fişini  tanıtmaya gerek  var mı? Kitabın  yazarlarına  bakılırsa, evet: “Kasiyer … fişini uzattı. Fiş, aldığı  ürünlerin miktar  ve  fiyatı  ile  toplam  tutarı ve artan  parayı  gösteriyordu.”  (s. 125).  Aynı  kitapta,  1502   yılında ilk  standart  uygulaması  olarak  kabul  edildiği belirtilen  Bursa  Belediye  Kanunu (Kanunnâme-i   İhtisâb-ı  Bursa),    o günün diliyle  tanıtılmaktadır.

      Yabancı Adların  Türkçe Okunuşları  Yok

      Ders kitaplarında,   yabancı  ad ve  sözcükler Türkçe okunuşlarıyla  birlikte   yazılmak  zorundadır. Millî Eğitim Bakanlığı  Ders  Kitapları  Yönetmeliği (MEB, 1995)’ne  göre, aynen  yazılması  gereken   yabancı  sözcüklerin   yanında  parantez  içinde  Türkçe  okunuşları  da  gösterilir. Bu  maddeye  göre, yabancı  sözcükler,  herhangi  bir  zorunluluk  yoksa,  sadece  Türkçe  okunuşlarıyla  yazılabilir. Sosyal  Bilgiler ders  kitabında  yer  yer  bu kurala uyulmamış  ve   yabancı  adlar,  Türkçe  okunuşları belirtilmeden,  olduğu  gibi yazılmıştır: “Lance  Armstrong,  Penny  Farthing”   (s. 133).   “Samuel  F. B.  Morse Kimdir? Morse’un…  Morse  rakamları… Morse Alfabesi”  (s. 151). Aleksander Graham  Bell,  Thomas   Watson (s. 153).

        “Jules Verne’in…  Louis Braille… Braille alfabesi… Valentin Haüy”   (s. 164).  Dilimize  Mors  alfabesi  biçiminde   yerleşen   adın  ‘özgün’ hâliyle  yazıldıktan  sonra   İngilizce okunuşuna  uygun ek  alması (Morse’un), ancak  yabancı  dil  tutkusuyla  açıklanabilir. (Jules Verne,   cümlenin  birinde  Türkçe yazılışına  uygun  ek  alırken -Jules  Verne’nin-,   başka  bir cümlede  ise  İngilizce  okunuşuna uygun   ek  almıştır -Jules  Verne’in-.)   

      Yabancı   adlardan    biri  yönetmeliğe  uygun  olarak  yazılmıştır:  Rayt (Wright) Kardeşler (s. 174).   (Yönetmeliğe göre, parantez içinde  belirtilmesi gereken  Türkçe  okunuş  parantez  dışında  tutulmuştur.)   

      Kamu  Ekonomisi  Yerine  Serbest Piyasa

      Atatürk’ün  en önemli   ilkelerinden  biri  de devletçiliktir. Serbest  piyasa  ekonomisi,  plânlı  ve karma  ekonomiyi  esas  alan  devletçilik  ilkesine  aykırıdır. Devletçilik  ilkesinin uygulandığı  bir  ülkede  mal  ve  hizmetlerin  fiyatları  kamu  denetiminin dışında  tutulamaz; devlet,  gerektiğinde  fiyatları kendisi  de   ayarlayabilir. Sebze  ve  meyve  fiyatlarının bile  bir  dönem  devlet  tarafından  belirlendiği  ülkemizde, ‘tüketici’yi  piyasanın insafında  terk etmek  ancak ‘küresel’ güçlerin çıkarlarıyla açıklanabilir.

       Atatürk  ilke  ve  devrimlerini öğrencilere  öğretmekle  yükümlü  olan  MEB, ders  kitaplarında  devletçilik  ilkesi yerine serbest  piyasa  ekonomisini  savunmaktadır: “Yaşadıkları çevrede hangi  markette  hangi  ürünlerin  daha  hesaplı  olduğuna  dair  bir  araştırma yapmalarını isteyebilirsiniz.”  (s. 125). Bu  ifadeye  göre, dileyen satıcı  malını dilediği  fiyata  satabilir. Devlet, yurttaşlarını piyasanın  acımasız  koşullarına  karşı koruma  görevini  ‘hesaplı’  yaşamak  zorunda  bırakılan  bireye yüklemektedir.

      Kitapta, kamu  denetimi  yok  sayılmaktadır: “Okul kantininden  bir bisküvi  aldın. …Ancak  paketi  açıp bir  tanesini yediğinde  tadında  bir  tuhaflık  hissettin. Bisküviler bozuktu.” (s. 126).  Kitapta,  bozulmuş  besinlerin  rafta  bulunması  sorgulanmıyor  ve  sorumluluğun  tamamı ‘tüketici’ye yüklemiyor.  Kitapta  savunulan sistem,    insan  sağlığını tehdit  eden   sağlıksız  besinlerin  alışveriş  merkezlerinde  satılmasını   olağan  karşılamaktadır.

      “ ‘Bilinçli  Tüketici’ 8 yıl  buzdolabı  peşinde  koştu.”  (s. 127).  Gazete  kupürüyle birlikte   yer  verilen  bu  haberde  adı  geçen  yurttaş,    ‘bilinçli  tüketici’  örneği  olarak   sunulmaktadır.  Dikkat  edilirse, kitapta  bozuk  mal  üretme  ‘özgürlüğü’  savunulmaktadır. Hatalı  ve  kalitesiz  üretimin   doğal  karşılandığı  kitapta, bir  yurttaşın,  bozuk  buzdolabı  için     sekiz  yıl     mücadele  etmesi bile  normal  karşılanmaktadır. Kitapla,   bozuk  mal  üretmenin ve  satmanın  suç  sayılmadığı  bir  serbest  piyasa  ekonomisi  modeli  içselleştirilmektedir. Serbest  piyasa, bozuk  malları iade  edebilmek  için    ömür tüketen  ‘kahraman’larıyla   övünç  duymaktadır.      

      Sosyal Devlet   Yok  Sayılıyor

      Okulların  yapım, onarım ve  donatımından devlet  sorumludur. Anayasaya göre ilköğretim  zorunlu ve  devlet  okullarında  parasızdır.  Ders  kitaplarında,    devlet  bu  yasal  yükümlülüklerden   ‘muaf’ tutulmuştur:  “Zeynep  ve  Kemal  başarılı  bir eğitim-öğretim yılını bitirmek  üzeredirler.  Öğretim  yılı  boyunca  okullarındaki  yetersizliklerden dolayı  sıkıntı  yaşadılar.  Önümüzdeki  eğitim-öğretim  yılına  bu sıkıntıları yaşamak istemiyorlardı.  Okullarının  tamiratı  için  gerekli  parayı kermes düzenleyerek  sağlamak  istediler.  Bu  öneri okul idaresince de kabul edildi.”   (s. 181).   

      Bir devlet   okulunda  öğretim yılı boyunca  yetersizlikler   yaşanıyor. Fakat devlet  buna   çözüm  bulamıyor  ve   sıkıntılara  müdahale etmiyor. Toplum Hayatında  Dayanışma  başlığı  altında  işlenen  konunun   anahtar  sözcüklerinden  biri de  dayanışmadır.  Devletin  çare  bulamadığı sorunlara,     kampanyalar  yoluyla   ‘çözüm’  üretilmesi dayanışma  duygularını güçlendirmez, ama  sosyal  devlet   bilincini zayıflatır.  Oysa öğrencilerin  dayanışma  ve  yardımlaşma  duygularının  güçlendirilmesi  amacıyla  daha  uygun örnekler  verilebilir.

      Sosyal devlete  ‘savaş’ açan anlayış, ulus ötesi  yardımları  da  gündeme getiriyor.  Ders  kitabı,  T.C. Devleti’nin   ‘üstesinden  gelemediği’ni  düşündüğü   işleri  yurt dışı  kaynaklarla  hâlletmeye  kararlıdır: “İnsan Kaynakları Sitesi’nde  yayınlanan ‘Patnos’taki  okullar yardım bekliyor’  ilânı  sayesinde Türkiye’den, yurtdışından   destek  bulduklarını  vurgulayan Arık,  böylece  60  haneli,  550  nüfuslu  Meydandağı  Köyü’nün  kaderinin  değiştiğini  anlattı.”    (s. 190).  Gazete  haberinden,  Ağrı’nın  Patnos  ilçesine  bağlı  Meydandağı Köyü  İlköğretim  Okulunda lojman  bulunmadığı  ve sorunun çözümü  için   bir  internet  sitesine  ilân  verildiğini öğreniyoruz. 

       1929  krizinden bile  etkilenmeden çıkan  ve  ulusal  ekonomiyi  inşa eden  Türkiye, artık  bir  köy   okulunun  lojmanını  bile  yapamayacak  duruma  getirilmiş ya da  öyle gösterilmek  istenmiştir.   Kitabı hazırlayanlar, öğretmenden, en azından  şimdilik,  şu  soruyu  sorma talebinde  bulunamamışlardır: Köyüne  lojman  bile  yapamayan  devlete gerek var mı?  Bu  tür  haberlerin  kitaba  konulmasının tek  nedeni,  ulusal  devlet  düşüncesini  zayıflatmak  ve   emperyalizmin  güdümündeki  sözde  sivil örgütleri  kurtarıcı gibi  göstermektir.    

      Kitap, engelli  vatandaşları  ‘sivil’  örgütlerin   yardımına  muhtaç  etmektedir:   “Birçok sivil  toplum  kuruluşu engelli  vatandaşlar  için  çeşitli  yardımlarda  bulunmaktadır. …Engelli  vatandaşlarımıza  hizmet  veren  resmî  ve  sivil  toplum  örgütlerinin neler  olduğunun araştırılması istenebilir.”  (s. 42, 43).

      Yön  Kavramı  Yanlış  Öğretiliyor

      Ders  kitaplarında  yönler  nasıl  tanıtılmalıdır?   Sağ-sol,  doğu-batı vb.  kavramlar  verilirken,   nesnelerin konumu,  Güneş  ve    okuyucuya  göre   belirlenir. Sağdaki  resimleri inceleyiniz   ifadesi,   okuyucunun   sağındaki    resmi  kapsar.  Bu  tür  ifadeler,  eğer  özel  bir  açıklama  yoksa,  farklı  biçimlerde  algılanamaz.  Yön kavramı,  sadece  okuyucunun konumuna  göre  işlenmez  kuşkusuz.  Herhangi  bir  nesnenin  bulunduğu  yer,    başka  bir  nesnenin  konumuna göre de  belirlenebilir. Ceviz  ağacının  solundaki   öğrenciyi  işaretleyiniz   ifadesi,  buna  örnek  olarak verilebilir.   

      İncelenen kitaplarda  yönler  yanlış  öğretilmektedir.  Çalışma  kitabında  bisiklet, lokomotif,  otomobil,  uçak  ve  gemi  fotoğrafları  alt alta  sıralanmıştır (s.  174).  Bu   beş   fotoğrafın sağında  ve solundaki kutucuklarda  bazı  açıklamalar  yer  almaktadır.    Okuyucuya  göre  sağı işaret  eden  beş kutucukta    ‘sol’daki  nesnelerle   ilgili  sorular  sorulmaktadır: “Soldaki  fotoğrafta  görülen  bisiklet  ile bugün kullandığımız   bisikletleri  karşılaştırırsak ne gibi benzerlikler  ve   farklılıklar  bulabiliriz?”   Bu  soru      lokomotif,  otomobil,  uçak  ve  gemi   için de ayrı ayrı   tekrar  edilmiştir.   Fotoğrafların  tamamı  okuyucunun    sağında   yer  aldığı  hâlde,   kutucuklarda,  ‘soldaki fotoğraf’larla  ilgili  sorulara  yanıt  aranmaktadır.  

       Maltepe Belediye  Başkanına  Ayrıcalık

      “Maltepe belediye  başkanı,   bölgesindeki  çocukların   sorunlarını  13  yaşındaki danışmanı Büşra  Saygı’dan  öğreniyor.  … Küçük Büşra  44  yaşındaki  başkanın  şimdi  sağ kolu.  Çatkapı  başkanın yanına  girebiliyor,  dilediği zaman  özel  numaralarından arayabiliyor,  çocuklar  adına  da   başkanı  denetliyor.”   (s. 209).    30 Mayıs 2004 tarihli gazete  haberine  dayanılarak   ders  kitabına  alınan  bu haberde,   Maltepe  belediye   başkanı  ile  ‘sağ kolu’   Büşra’nın    fotoğrafı da kullanılmış.  Görev başındaki    bir  belediye  başkanı  ders  kitabında  tanıtılırken,   hangi  ölçüt  esas  alınmıştır?    Örnek  verilen başkanın  başarılı bir  çalışma yaptığımı varsayalım.  Başarılı her  çalışma ders  kitabına   alınabilir  mi?   Sadece  bir  belediye başkanına  yer  vermek,   başarılı  çalışma  yapan  diğer   belediye  başkanlarına haksızlık   değil  mi?  Bir  ilçe  belediye  başkanının, kamu  hizmetleriyle  ilgili köklü  bir  çözüm üretmeyen  uygulamasının isim  belirtilerek  ders  kitabına  sokulması,     önümüzdeki  dönemde yapılacak  seçimleri  etkileyebileceği  düşünüldüğünde  bile  olağan  karşılanamaz.  Bu  tür  tanıtımlarda,  somut  başarılar  elde  etmiş ve  kamuya  mal olmuş  eski belediye  başkanları   örnek olarak   gösterilebilir.

      Bütün Ülkeler Cumhuriyetle Yönetiliyor

      “Her  ülkenin bir parlamentosu  bulunur.  Cumhuriyet ve demokrasi  ile  yönetilen  ülkelerde  parlamentoların  bulunması  bir zorunluluktur.”   (s. 212). Kitapta,  cumhuriyet ve demokrasi ile  yönetilen  ülkelerde  parlamentoların   bulunması  bir   zorunluluk  olarak  kabul  edildiğine  göre,   parlamentosu  olmayan  ülkelerde  cumhuriyet  ya  da   demokrasi  yok  demektir.  Yine  Kılavuz kitaba  göre,   her  ülke  bir  parlamentoya  sahiptir. Yazarlar, demokrasi  ve  cumhuriyetin  ön koşulu  olarak  gördükleri parlamentonun,  her  ülkede    bulunduğunu da  belirtmektedirler. O  hâlde,  bütün  ülkelerin  yönetim biçimi cumhuriyettir ve demokratik  olmayan  bir tek  ülke  yoktur.   Kılavuz  kitabın  yazarları,  bir  çırpıda  bütün  ülkelerde  cumhuriyeti  ilân  etmiş  ve  demokratik yönetim  kurmuşlardır. 

      Hristiyanlığa     Vurgu

      Yılbaşı  kutlamalarında bile  Hristiyanlığa  vurgu yapılması, hangi  eğitim ihtiyacına  cevap vermektedir?  “Asya,  Kuzey  Amerika  ve     Avrupa’daki Hristiyanlar 25  Aralık’ta  yılbaşında  kutlarlar. …Avustralya  ve  Yeni Zelandalılar   26 Aralık’ta  ‘Boxing Day’ dedikleri  bir  günü  kutlarlar.  … Boxing Day: 26  Aralık  günlerinde  kutlanan  bir  İngiliz  geleneğidir. Geçmişte, zengin  aileler   hizmetçilerine  Noel günlerinde  çalışmalarında şart   koşarlar, karşılık olarak  da  ertesi  günü Noel’i  kutlamalarına  izin  verirlerdi.”   (s.  230).

        Asya,  Kuzey  Amerika  ve     Avrupa’da  yılbaşının  25  Aralık’ta  kutlandığını    belirtmek  için, gereksiz  yere,   Hristiyanlık   nitelemesinde    bulunulmuştur. Aynı  sayfada ‘Boxing Day’ gündeme getirilmekte ve      bozuk  anlatımla   açıklanmaya çalışılmaktadır. Boxing Day’in  mutlaka tanıtılması  gerekiyorsa,   Türkçe  anlamının   verilmesi gerekmez mi?  Sormak  gerekir:  ‘Hristyanlık’  için  bu  kadar  çaba  gösterilmesine  neden ihtiyaç  duyulmuştur?    

       “Güney Kore’de …  25 Aralık  Noel kutlamaları,  nisan  ve mayıs aylarında  da  Budha’nın   doğum  günü  kutlanmaktadır.”   (s.  241).  Ders  kitabında,  öğrencilerin,  Hristiyanlığı  özümsemeleri  amacıyla yoğun  çaba  gösterilmektedir.

      Türk Tugayına Türkçe  Bilmeyen  Tercüman!

      Tercüman, bir  dilde anlatılanları  öteki   dile  çeviren  kimse  demektir. Kore’de  savaşan  Türk  tugayına    bir  tercüman  verilir. Ders  kitabında  tanıtılmaya çalışılan  tercüman,   çeviri  yapması  gereken  dili  öğrenmemiştir.   Bu  tercüman,  yabancı  bir  ülkedeki Türk  askerî  birliğinde  çevirmenlik  yapacağı  için   doğal  olarak Türkçe  bilmek zorundadır. Fakat Ders kitabının  bulduğu  tercüman  Türkçe  bilmemekte,   Türk  askerleriyle   işaret  diliyle    anlaşmaktadır (s.  240). 

      Tabur  komutanı,  kendi posta  eri  Ali’yi,      Türkçe  bilmeyen  tercüman  Paik’in  hizmetinde  görevlendirir (s.240).  Kitaba  göre, Türk  askeri,   sınır  ötelerinde  ABD  çıkarları  uğruna  canını  vermekle  yetinmez,  bir  de  yabancılara  hizmet  eder!   Ders  kitaplarında,  yabancı  ülkelerin  çıkarları  için  ulusumuzun onuru   böyle    korunabilir  mi?  Ulusal  tarih  öğretiminin en  önemli  aracı olan  Sosyal  Bilgiler ders kitabında, vatanı  için  canını  veren  Türk  askerinin  yabancıların  hizmetkârı  olarak gösterilmesinin,   kabul edilebilir  bir  tutum  olarak değerlendirilmesine  olanak  yoktur.

      Amerika  İçin  Ölmeye  Değer mi?

      Kitapta,  ABD  çıkarları uğruna    can  vermek,  devletin  âli menfaatlerinin bir  gereği  gibi  sunulmaktadır.  Kore’de  askerlerimizin  Amerika’nın çıkarları  doğrultusunda   savaşa  girmeleri,  neredeyse,   vatan  savunmasıyla  eşdeğer   görülmektedir. Çanakkale’ye  saldıran işgal  güçlerine  adeta  acıyan  yazarlar, Mehmetçiğin  Kore’de  ABD  için  can  vermesini  olağan  karşılamaktadır.  Türk  tugayında   tercümanlık yapan  Paik’in  hizmetine  verilen  Ali’nin  ölümü  de böyle anlatılmaktadır (s. 242).

      Kılavuz  kitap, Kore  Savaşı  ile  Kıbrıs  Barış  Harekâtı  arasında  bir  fark  görmemektedir: “Kore    Savaşı  ile  ilgili   araştırma  yapması  istenebilir. Bu  araştırma  Kıbrıs’a,  Bosna  Hersek’e,  ve  Afganistan’a  giden  askerlerimiz  için   de  yaptırılabilir.”   (s. 241).  Kıbrıs’ın; Kore, Afganistan ya  da  Bosna  Hersek’le  aynı  karede buluşturulması  son derece    yanlış  ve  sakıncalıdır.  Türk  ordusunun Kıbrıs’a  müdahalesi ile    Afganistan’da   asker  bulundurması,  birbirinden  farklı    olgulardır.   Kıbrıs  Barış  Harekâtı  ABD’ye  rağmen   yapılmıştır. Kore, Afganistan ve  Bosna  Hersek’e  asker  gönderilmesi  ise  ABD-AB’nin  talepleri   doğrultusunda  gündeme  gelmiştir. 

      Kurtuluş  Savaşı’yla  İlgili En  Doğru  İfade

            Ders  kitabında,  Ulusal  Kurtuluş  Savaşı ile  ilgili yapılan  en  doğru  saptama şudur: “Mustafa  Kemal  Paşanın önderliğinde  milletimiz  dünyaya  Kurtuluş  Savaşı dersi verdi. Ezilen  milletlere  kurtuluş  yolunu  açtı.”   (s.  214).  Mazlum  milletlere örnek olan  bağımsızlık     savaşı ile  bin yıllık devlet  geleneğine  sahip  bir Türkiye’nin, eğitim programlarını  ve   ders  kitaplarını,  bir  zamanlar  denize  döktüğü düşmanlarının   etkisine  açık  hâle  getirmesi,    kabul  edilebilir bir  durum  değildir.

     

      Sonuç ve  Öneriler

 

·        MEB Sosyal Bilgiler 4.  sınıf  öğretmen  kılavuz, ders  ve  çalışma  kitapları;  Millî  Eğitim Bakanlığı  Ders  Kitapları  YönetmeliğiDers  Kitaplarında  Aranacak  Nitelikler  ile  Yayın  Evlerinde  Aranacak  Şartlar, Ders Kitaplarının  Hazırlanması, İncelenmesi,  Değerlendirilmesi  ve  Eğitim  Araçlarının  Seçimine  İlişkin  Yönerge  ile  Türkiye Cumhuriyeti Anayasası,  1739 sayılı  Millî Eğitim  Temel  Kanunu’na   aykırı olarak  hazırlanmıştır.

·        Kitaplara  onay  veren  yetkililer  hakkında  idarî soruşturma  açılmalı  ve  soruşturma  sonuçları  kamuoyuna  açıklanmalıdır.

·        MEB Sosyal Bilgiler 4.  sınıf  öğretmen  kılavuz, ders  ve  çalışma  kitapları,  2006-2007  eğitim-öğretim  yılından itibaren  okutulmamalıdır.

·        MEB Sosyal Bilgiler 4.  sınıf  öğretmen  kılavuz, ders  ve  çalışma  kitapları, teknik  yönden  kusurlu,  ‘ayıplı’  mal  niteliğindedir. Kitapların büyük  bir  bölümü,  2005-2006  öğretim  yılı  tamamlanmadan  dağılmış ve  kullanılamaz hâle gelmiştir. Bu  durum, ulusal  kaynakların israfına  neden  olmuştur. 

 

 

Kaynaklar

      Tekerek, Meltem; Kaya, Niyazi;  Alıç, Melek Derya; Yılbat, Bekir;  Yıldırım, Tuğrul;  Koyuncu, Miyase; Ulusoy, Kadir.  (2005). İlköğretim  Sosyal  Bilgiler  4   Öğretmen  Kılavuz  Kitabı.  İstanbul:   Devlet  Kitapları, 1. Baskı, Feza  Gazetecilik  A. Ş.

      Tekerek, Meltem; Kaya, Niyazi;  Alıç, Melek Derya; Yılbat, Bekir;  Yıldırım, Tuğrul;  Koyuncu, Miyase; Ulusoy, Kadir.   (2005 a). İlköğretim  Sosyal  Bilgiler  4   Ders Kitabı.  İstanbul:  Devlet  Kitapları, 1. Baskı,  Feza  Gazetecilik  A. Ş.

      Tekerek, Meltem; Kaya, Niyazi;  Alıç, Melek Derya; Yılbat, Bekir;  Yıldırım, Tuğrul;  Koyuncu, Miyase; Ulusoy, Kadir.   (2005 b). İlköğretim  Sosyal  Bilgiler  4   Öğrenci  Çalışma  Kitabı.  İstanbul:  Devlet  Kitapları, 1. Baskı,  Feza  Gazetecilik  A. Ş.

      MEB. (1995). Millî Eğitim Bakanlığı  Ders  Kitapları ve  Eğitim Araçları Yönetmeliği. Resmî Gazete (RG), 29.05.1995, Sayı: 22297. Değişik: 17.03.2004/ 25405  RG.

      TDK. (2004). İlköğretim  Okulları İçin  İmlâ  Kılavuzu. Ankara: Türk  Dil    Kurumu  Yayınları, Yayın  Nu: 850.

 

 

 

  • Related Posts

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    Hüseyin Aslan (1928-1974). Fotoğraf: Ali Rıza Aslan arşivi   Keko oğlu Ali’nin dillere destan malvarlığının, bir ailenin, daha doğrusu bir köyün kaderinde oynayabileceği rol kimsenin aklına gelmemişti. Ali Arslan (Aliye…

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    Musa Pekin, Kahramanmaraşspor formasıyla.   Pülümür Vadisi’nin batısında yükselen toprak damlı evler… Usta ellerin işlediği kesme taş yapılar. Tek ya da iki katlı evler, zorluklarla mücadele eden bir kuşağın ürünü.…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Kaçırdıkların

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    • Kasım 19, 2024
    • 13 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ  KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    PÜLÜMÜR EFEAĞILI KÖYÜNDE  HÜSEYİN (ALİ) ŞANLI’NIN  110 YAŞINDAKİ EVİNDEN ARTAKALANLAR

    • Kasım 5, 2024
    • 40 views
    PÜLÜMÜR EFEAĞILI KÖYÜNDE  HÜSEYİN (ALİ) ŞANLI’NIN  110 YAŞINDAKİ EVİNDEN ARTAKALANLAR

    ORTAOKUL FOTOĞRAFLARIMIZ

    • Ekim 30, 2024
    • 1422 views
    ORTAOKUL FOTOĞRAFLARIMIZ

    PÜLÜMÜR  KOVUKLU AZGULERE’DEKİ   KOÇ BAŞLI MEZARLARA NE OLDU?

    • Ekim 24, 2024
    • 55 views
    PÜLÜMÜR  KOVUKLU AZGULERE’DEKİ   KOÇ BAŞLI MEZARLARA NE OLDU?

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDE BEYCELİ  BİR GELİN: GÜLÜZAR FIRAT

    • Ekim 11, 2024
    • 93 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDE BEYCELİ  BİR GELİN: GÜLÜZAR FIRAT

    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ

    • Ekim 8, 2024
    • 50 views
    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ