SİİRT VALİLİĞİNİN “KAYIP SİİRT MASALLARI”NDA NAKŞİBENDİ ŞEYHİNE ÖVGÜ

Kayıp Siirt Masalları (Türkçenin canına ancak böyle okunabilir!)
Kayıp Siirt Masalları (Türkçenin canına okumak!)

Siirt Valiliği, Kayıp Siirt Masalları’nı yayınladı. Türk Dil Kurumu (TDK), masalı şöyle tanımlıyor: “Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür.”

Masal, çocukluğumuzun heyecan verici anlatılarından… Pil tasarrufu için radyoların ‘idareli’ kullanıldığı zamanlarda, çocukların imdadına yetişen masalların unutulmaya yüz tutması, kayıt altına alınması ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Son yıllarda masal derleme çalışmalarında gözlenen artış, sevindirici. Caner Canerik’in derlediği Dersim Masalları da bunlardan biri.  

Siirt Valiliğinin yayınladığı belirtilen Kayıp Siirt Masalları, sessiz sedasız sahaflarda yer almaya başladı. Kayıp Siirt Masalları’nın kısa bir süre içinde ‘ikinci el’e niçin düştüğü sorusu, tartışma yaratacak türden. Oldukça iddialı bir çalışmanın hiç ses getirmemesinin nedenlerine kafa yormak gerekiyor.

Kuşe kâğıda basılan kitap, 47 sayfadan oluşuyor. Kitap kapağında Siirt Valiliğinin imleği –logo- kullanılmış.  Kitabın ön sözü,  Siirt Valisi Sayın Ali Fuat Atik’in imzasını taşıyor. Kitapta  36 ‘masal’a yer verilmiş. Yayın tarihi ve editörlere ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanmayan Kayıp Siirt Masalları’nda, ‘içindekiler’ bölümü de unutulmuş.  

Kitabı elinize aldığınızda Siirt’in unutulmaya yüz tutmuş masallarını arıyor gözleriniz, ama yok!  Kitabı son sayfasına kadar okuduğunuzda  büyük bir düş kırıklığı yaşıyorsunuz. Kitapta ‘masal’ olarak tanımlanacak herhangi bir anlatının izine rastlayamıyorsunuz. Siirt’in ‘kayıp masalları’, kitap adı olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor.

KİM HAZIRLADI?

Siirt Valiliğinin kitabı için kim, nerede, nasıl bir  çalışma yürütmüş, belli değil. Kayıp Siirt Masalları, kaynakçası olmayan sayılı kitaplardan biri. Kitapta, okuyucu, kitabın  hazırlık süreci,  kaynak kişiler, derleme yapılan alan ve  derlemeciler hakkında bilgilendirilmiyor.   Masalların nasıl derlendiği sorusu, yanıtsız kalıyor. Söz konusu yayında,  Siirt Valisi dışında, kimsenin imzasına yer verilmemesi de dikkat çekici ayrıntılardan. Ön sözde, kitapta emeği geçen herkese teşekkür ediliyor. Bu ifadeden, kitaba birden çok kişinin emek verdiği anlaşılıyor. Peki, onlar kim?  Valiliğin altına imza attığı kitabı, yayına kim ya da kimlerin hazırladığı belirtilmiyor.

Kayıp Siirt Masalları (ISBN numarası ve kaynakçası olmayan kitap)
Kayıp Siirt Masalları (ISBN numarası ve kaynakçası olmayan kitap)

NAKŞİBENDİ ŞEYHİ YATALAK HASTAYI İYİLEŞTİRİYOR!

Kayıp Siirt Masalları, adından da anlaşılacağı gibi, oldukça iddialı bir çalışma. Kayıt altına alınmamış masalları derlemek, yoğun emek gerektiren işlerdendir. Ne var ki Kayıp Siirt Masalları’yla, Siirt’in dağarcığındaki masallar derlenmiyor, Nakşibendi şeyhlerinden Melle İlyas ile Şeyh-ul Hazin’e övgüler yağdırılıyor. Kitaba göre, Melle İlyas, ‘yatalak hastayı şifaya kavuşturuyor’ (s. 12).   

 

Nakşibendi şeyhlerinden Melle İlyas ile Şeyh-ul Hazin’e övgü (Kayıp Siirt Masalları, s. 12)
Nakşibendi şeyhlerinden Melle İlyas ile Şeyh-ul Hazin’e övgü (Kayıp Siirt Masalları, s. 12)

ALLAH RAZI OLSUN BİR AKRABAMIZ ÖLMÜŞ!

Akrabası ölen biri, ölüm haberini nasıl duyurur? Birkaç damla gözyaşı dökmese de üzgün görünmeye çalışır. Yazar, ‘akrabası ölen’ kişiyi, müezzinin yanına âdeta düğüne gönderir gibi yolcu etmektedir:

“Allah razı olsun, bir akrabamız ölmüş, ben cenaze işleriyle meşgulüm.”

 

“Allah razı olsun, bir akrabamız ölmüş.” (Kayıp Siirt Masalları, s. 3)
“Allah razı olsun, bir akrabamız ölmüş.” (Kayıp Siirt Masalları, s. 3)

DİL VE YAZIM YANLIŞLARI, ANLATIM BOZUKLUKLARI

Kusursuz olması beklenen bir eserde göze çarpan dil ve yazım yanlışlarının tamamını belirtmek neredeyse olanaksız. Kendi Salasını Okuttu metninden bazı  örnekler:

“… Merkezi bir Camiin Müezzinine  adam göndererek … istemiş. Sala için müezzine gönderdiği  kişi … tanımıyormuş.”  (s. 3).

Cümle içinde, özel ad olmayan, merkezî  sıfatı ile müezzin adının  küçük yazılması gereken  ilk harfi büyük yazılmış, sıfatta düzeltme “^” işareti kullanılmamış. Cami, özel ad olmadığı hâlde büyük harfle yazılmış, iyelik ekiyle camiin yapılmıştır. Bilindiği gibi, cami  iyelik eki aldığında camiin değil, caminin olur.

Özel ad yerine kullanılan “o” zamiri ek aldığında kesme işaretiyle ayrılmaz. Yazar, Türk Dilinin bu kuralına da gereken özeni göstermemiş:   “O’na”  (s. 3).

Kitapta dil birliğine özen gösterildiğini söylemek de güç. Kâğıt,  metinde farklı biçimlerde yazılmış. Sözgelimi aynı cümlede kâğıt ve kağıt sözcükleri birlikte kullanılmıştır:

“…Bu Kağıdı Camiin Müezzinine götür, kâğıtta salası verilecek rahmetlinin künyesi yazılı.”  (s.3).

Cümle içinde ilk harfi küçük yazılması gereken  “Kağıt” büyük harfle yazılmış,  kısa bir yolculuğun ardından “kâğıt” olmuştur.

Kitapta kullanılan   de/da  bağlaçlarının çoğu sorunlu. Ayrı yazılması gereken bağlaçların bazılarının bitişik yazıldığı, ayrı yazılanların bazılarında ise sözcüğün son ünlüsüne bağlı olarak büyük ünlü uyumuna uyulmadığı görülüyor: “Cemaat da” (s.3).   

 

Siirt İl Millî Eğitim Müdürü Deniz Edip, Türk Dili ve Edebiyatı mezunu
Siirt İl Millî Eğitim Müdürü Deniz Edip, Türk Dili ve Edebiyatı mezunu

SİİRT MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI MEZUNU

Siirt’te,  4 bin 5 yüz 66 öğretmen görev yapıyor. Kentin, 47 sayfalık bir kitabı kusursuz olarak yayına hazırlayabilecek potansiyele sahip olduğu görülüyor. Bu potansiyelin niçin değerlendirilmediğini açıklama olanağı bulunmuyor. Kayıp Siirt Masalları’nı yayına hazırlayan kentin İl Millî Eğitim Müdürü,   Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuş. Kitap,  belki Siirt İl Millî Eğitim Müdürü Sayın Deniz Edip’in kentte göreve başlamasından önce  yayınlanmıştır.  ‘Kayıp masallar’ konusuna en azından Siirt Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünün kafa yorması beklenirdi. Sorun, ilgili bölümün,  çalışmadan haberdar edilmemesinden de kaynaklanmış olabilir.  Binlerce öğretmene ve Siirt Üniversitesine  ev sahipliği yapan kent,  kayıp masallar konusunda ‘ikmal’e kalmıştır! 

Sayın Vali’nin imzasını taşıyan ön sözde rastlanan dil ve yazım yanlışları, baştan sona bütün  ‘masal’larda devam ediyor. Yanlış, Türk Dil Kurumuna göre, ayrı yazılması gereken ön sözün, bitişik yazılmasıyla başlıyor. Dil ve yazım yanlışları ile  anlatım bozuklukları, kitabın anlaşılmasını  zorlaştırıyor.

 

MASALI OLMAYAN MASAL KİTABI

Kayıp Siirt Masalları,  Siirt’te gün ışığına çıkarılmayı bekleyen masallarla uzaktan yakından ilgisi olmayın bir kitap. Kitapta masal olarak nitelendirilebilecek bir anlatıya hiç yer verilmemiş. Birinci tekil kişinin ağzından aktarılan ‘masal’larda, anlatıcıdan söz edilmiyor. Kitapta,  ‘masal’ları kim, kime, ne zaman ve nerede anlatmış, en küçük bir ipucu bile yok! Bazı anlatılar fıkra niteliğinde bazıları ise vaaz! 

Kitaptan akılda kalacak tek şey Atatürk‘ün, Türk Milletine uşaklığı öğretemediğine ilişkin ünlü özdeyişidir:

“Bu millete her şeyi öğrettim, ama uşaklığı öğretemedim.”

 

ESERE ULUSLARARASI STANDART KİTAP NUMARASI VERİLMEMİŞ

Her kitabın Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN)  olur.  Bu numara, basılı eserlerin bir tür kimliğidir. Kayıp Siirt Masalları’nın ön ya da arka kapağında ISBN’ye yer verilmemiş. Kitap kapaklarında ‘kimlik’ bilgisine niçin yer verilmediği, belirsiz. Yasal bir zorunluluğun niçin yerine getirilmediği konusu, aydınlatılmaya muhtaç. Kitabın nerede, hangi matbaada basıldığını öğrenmek de mümkün görünmüyor.  

 

Kayıp Siirt Masalları'nın ön sözünü Vali Ali Fuat Atik kaleme almış
Kayıp Siirt Masalları’nın ön sözünü Vali Ali Fuat Atik kaleme almış

KİTABI GERÇEKTEN VALİLİK Mİ YAYINLADI?

Kayıp Siirt Masalları, akla şu soruları getiriyor:

Bu kitabı, ifade edildiği gibi, Siirt Valiliği mi yayınladı? Kitapta saptanan dil ve yazım yanlışları ile anlatım bozuklukları, sorunlu içerik, kaynakçaya yer verilmemesi,  basılan matbaa ve ISBN’nin belirtilmemiş olması vb. eksikler, izinsiz ve onaysız bir çalışmaya mı işaret ediyor? Valilik kitaptan habersiz olabilir mi?

Kim bilir!

Siirt Valiliğinden, Kayıp Siirt Masalları’na büyüteç tutması ve konuya açıklık getirmesi   bekleniyor.

 

“Eşini de Al Git” (Mollaya övgü)
Kayıp Siirt Masalları'nda, Siirt Petrol’ün kurucusu Hacı Mizbah Palan da unutulmamış
Kayıp Siirt Masalları’nda, Siirt Petrol’ün kurucusu Hacı Mizbah Palan da unutulmamış

(Yalova, 12 Mart 2020)  

           

  • Related Posts

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    Hüseyin Aslan (1928-1974). Fotoğraf: Ali Rıza Aslan arşivi   Keko oğlu Ali’nin dillere destan malvarlığının, bir ailenin, daha doğrusu bir köyün kaderinde oynayabileceği rol kimsenin aklına gelmemişti. Ali Arslan (Aliye…

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    Musa Pekin, Kahramanmaraşspor formasıyla.   Pülümür Vadisi’nin batısında yükselen toprak damlı evler… Usta ellerin işlediği kesme taş yapılar. Tek ya da iki katlı evler, zorluklarla mücadele eden bir kuşağın ürünü.…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Kaçırdıkların

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    • Kasım 19, 2024
    • 11 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ  KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    PÜLÜMÜR EFEAĞILI KÖYÜNDE  HÜSEYİN (ALİ) ŞANLI’NIN  110 YAŞINDAKİ EVİNDEN ARTAKALANLAR

    • Kasım 5, 2024
    • 38 views
    PÜLÜMÜR EFEAĞILI KÖYÜNDE  HÜSEYİN (ALİ) ŞANLI’NIN  110 YAŞINDAKİ EVİNDEN ARTAKALANLAR

    ORTAOKUL FOTOĞRAFLARIMIZ

    • Ekim 30, 2024
    • 1420 views
    ORTAOKUL FOTOĞRAFLARIMIZ

    PÜLÜMÜR  KOVUKLU AZGULERE’DEKİ   KOÇ BAŞLI MEZARLARA NE OLDU?

    • Ekim 24, 2024
    • 52 views
    PÜLÜMÜR  KOVUKLU AZGULERE’DEKİ   KOÇ BAŞLI MEZARLARA NE OLDU?

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDE BEYCELİ  BİR GELİN: GÜLÜZAR FIRAT

    • Ekim 11, 2024
    • 93 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDE BEYCELİ  BİR GELİN: GÜLÜZAR FIRAT

    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ

    • Ekim 8, 2024
    • 49 views
    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ