1965 yılında Erzincan’dan otobüse atlayarak Ankara’ya gitmişlerdi. Toplam beş kişiydiler. Mezra köyünden Müdür Ağa (Hıdır Sadıkoğlu), Savaştepe Öğretmen Okulu mezunu öğretmen Hasan Fırat, öğretmen Yılmaz Doğan, Salördek köyünden Ali Aslan (Ali Ağa). Kırmızıköprü’ye ortaokul yaptırmak için düşmüşlerdi yola.
Onları diğer köylüler de destekledi.
Mücadele sonuç verdi.
1970 yılında Kırmızıköprü Ortaokulu açıldı.
Önce ağabeylerimiz ve ablalarımız okudu o okulda. 1970 yılında okula başlayanların büyük bölümü üniversite öğrenimi gördü. Öğretmen, eğitim yöneticisi, işadamı, avukat, gazeteci, siyasetçi, psikolog, doktor, doçent ve profesör oldular. Bunlardan daha önemlisi, iyi birer insan ve aydın yurttaş olmalarıdır.
1970 yılında açılan Kırmızıköprü Ortaokulu, gözlere inen perdeleri kaldırmıştır. Okulla birlikte toprak damlı evlerin pencerelerinden içeriye gün ışığı girmiştir. Salördek, Beğendik, Mezra, Kaymaztepe, Akdik, Kovuklu, Uzunevler ve Gökçekonak köylerinden iki örgülü kız çocukları okul için her gün binlerce adım atmış, kilometrelerce yol yürümüşlerdir. Anne ve babalarıyla birlikte uyanmış, kına renkli deri yayığı yaydıktan sonra çantalarıyla yola koyulmuşlardır. Karlı günlerde kar kürekleriyle evlerinin üzerini temizlemişlerdir.
Yağmurmuş, karmış, çığmış, soğuk havaymış…
Bunları akıllarından bile geçirmemişlerdir.
Köy yolunda, beyaz gömlek ve lacivert üniformalarıyla inci taneleri gibi dizilmişlerdir.
Yorulmamışlardır.
Bıkıp usanmamışlardır.
Toplum, okullarla feodalizmin prangalarını kırmıştır.
Tunceli aydınlanmıştır.
Sabah gün ağarmadan uyanan gençler önce köydeki işlerini halletmiş, sonra Kırmızıköprü yoluna düşmüşlerdir. Kovuklu‘dan 7 km, Mezra‘dan 3 km, Akdik‘ten 4-5 km, Uzunevler‘den 2 km, Çatalyaka‘dan 4-5 km, Gökçekonak‘tan 3 ya da 4 km yürüyerek okula gelmiş ve ders bitiminde tekrar köy yoluna düşmüşlerdir.
Yorulmamışlardır.
Tembelliğe meydan okumuşlardır.
Köy yerinde oturmak olmaz. Akşam köye varıldığında birikmiş işler için kollar sıvanmıştır. Odun taşınmış, sobalar yakılmış, yağmurlu günlerde damlamasın diye toprak damlı evlerin üzerinden taş silindirler (loğ) geçirilmiştir. Kuzular, oğlaklar sevilmiş, Beşiktaş üniformalı ineklere ot verilmiştir. ‘Hemal’in iki ucuna asılan metal kovalarla köy çeşmesinden su taşınmıştır. Yaşı küçük olanlar, suyun bir kısmını belki taşırmıştır.
Uzun kış gecelerinde, 14 numaralı gaz lambasının ölgün ışığında, sobanın etrafında oturularak, babaanne ya da anneannelerden masal dinlenmiştir. Masal, çerezsiz olur mu hiç. Bir avuç kak (kurutulmuş armut), ceviz, bazen dut ya da gün kurusuyla mutlu olunmuştur. Kış armudu turşusu olanlar daha şanslı sayılmıştır.
Hiçbirinin çalışma odası yoktu, ama ödevler yapılmış, öğretmenlerin önerdiği kitaplar okunmuştur. O günlerden kalma kitaplar ve sararmış şiir yaprakları, torunların kitaplığında çok değerli hatıralar arasındaki yerini almıştır.
Önce büyüklerimiz okudu Kırmızıköprü Ortaokulunda, ardından bizler. Bizden sonra çocuklarımız… Ya onlardan sonra gelenler? Onlara okuyacakları okul bırakmadılar. Büyük umutlarla inşa edilen Kırmızıköprü Ortaokulu, 2017 yılında, yıkımın, soygunun, görgüsüzlüğün ve hoyratlığın simgesi sarı iş makinelerinin saldırısına uğradı. Daha önce yağmalanmasına göz yumulan okulun birbirinden bağımsız derslikleri, yemekhane-çok amaçlı salonu, yatakhanesi ve öğretmen lojmanları yerle bir edildi. İş makineleri, 2017 yılında, örgülü kız çocuklarının, masum köy delikanlılarının, mesleğinin baharındaki öğretmenlerin hatıralarını enkaz altında bıraktı.
Kırmızıköprü’nün 47 yıllık sevinci, umudu, coşkusu enkaz altında bırakılmıştır…
Kamu görevini sarı iş makinelerinde ‘muavinlik’ olarak algılayanların, enkazı pazarlama çabaları bir utanç vesikası olarak tarihe geçecektir. Mezra köylülerinin okul için bağışladığı alanda yapılan Kırmızıköprü Ortaokulunu yıktıranlar, haberler doğruysa, arsayı 90 bin liraya satışa çıkaracakmış! Köylüyü okulsuz bırakmanın getirisi, meğer 90 bin liraymış. Onlar, okulun kültürel, sosyal ve tarihsel zenginliğini hesaplayacak birikimde olmadıkları için ‘kâr’lı bir yatırıma imza attıklarını düşünüyor olmalılar. Kim demiş Tunceli’ye yatırım yapılmıyor diye. Tunceli’ye yaptıkları yatırımları sayarken, listeye, yıkılan okulu da eklemeyi unutmamalılar.
Pülümür Kırmızıköprü Ortaokulunun enkazı, 14 numaralı gaz lambalarının ışığında ders çalışarak aydınlanan bir kuşağa kin besleyen odakların ürünüdür. Okulun çevresindeki çam ağaçları, sadece dondurucu soğuğa değil, enkaza ve her tür kirliliğe meydan okuyan bir tarihsel birikimi temsil etmektedir. Tunceli’de okul yıktırarak karanlığa zemin hazırladıklarını düşünenlerin yenilgisi kaçınılmazdır.
(Körfez, 2 Mayıs 2018)