OKUL KOOPERATİFLERİ VE KANTİNCİLİK

         

 

Bu yazı, ABECE’nin  Nisan 2003 tarihli 200. sayısında yayımlanmıştır.

           

Eğitimde  ulusal  hedeflerden  sapma,  çok  yönlüdür.  Ne  yazık ki  bunların üzerinde  yeterince  durulmamaktadır. Örneğin  ulusal  ekonominin inşa  sürecinde  okullarda  kooperatifleşme  özendirilirken, bugün  özelleştirmeye  paralel  bir  biçimde  kantin  vb.  işletmeler  tercih  edilmektedir.

           

 Kooperatif nedir?

Kooperatif,  İngilizce ‘cooperative’  sözcüğünden  dilimize  yerleşmiştir;  sözlüklerde,“Ortak  çıkarları  olan birey ya da ailelerin  kurdukları,  hakların  eşit olduğu  ve  sağlanan  kazancın  yalnız  ortaklar  arasında  ortaklığa  katkıları   oranında   bölüşüldüğü   ekonomik  girişim.”   biçiminde  tanımlanmaktadır. Yaklaşık  200 yıllık bir tarihi olan   kooperatifçilik, geçirdiği  evrim  sonucunda  ekonomik  girişimin  yanı sıra  toplumsal  ve  eğitsel  bir nitelik  kazanmıştır. Okul  kooperatifleri,  bu  evrimin  en  güzel  örneğini  oluşturmaktadır.

Kooperatifleri  birer kapitalist  işletme  olarak  değerlendirmek  yanıltıcıdır. Büyümeyi hedeflemeyen, kar  amacı  gütmeyen ve  üyelerinin  çıkarlarını  esas alan  bu  kuruluşlarda  sosyal boyut  daha  fazla  önem  taşımaktadır. Demokratik  bir  yönetim  ve denetim  sistemi    işletildiğinde,   kooperatifçilik,  ulusal    kalkınmaya  büyük  katkı  sağlar. Kooperatifçilik  bilincinin  gelişmesi  serbest  piyasa  düşüncesini  zayıflatırken,  devletçilik  düşüncesini  güçlendirir. Okul  kooperatifleri  sadece  sağlık, kar-zarar, güvenlik  vb.  açılardan değerlendirilmemelidir.

 

Kooperatif  kurmak  çok  kolay  

Sınırlı Sorumlu Okul Kooperatifleri Ana Sözleşmesi’nin (10.10.1983 tarih ve 2149 sayılı Tebliğler Dergisi http://mevzuat.meb.gov.tr/dosyalar/255.pdf)   son  sayfası  en az yedi kişi  tarafından  imzalanıp   yetkili  kurucu  ortaklarca  okul  müdürlüğüne verildiğinde, kooperatif   resmen  kurulmuş  oluyor (Madde  3). Kurucu   ortaklardan,  kuruluş  işlemlerini  yapmak  ve ilk genel  kurulu  toplamakla  görevlendirilenlerden  birinin  reşit  olması  gerekmektedir.  Kooperatifin  ortak  sayısı  sınırsızdır (Madde  7).  Okulda  öğretimin   başladığı   tarihten  itibaren  bir ay  içinde okulun  kayıtlı  öğrencileri, yöneticileri ve diğer personel, kooperatife ortak  olabilir. Reşit  olmayan  öğrenciler  beşten   fazla pay  senedi  ile ortak olmak isterse,  velilerinden  izin  belgesi  getirmek  zorundadır  (Madde 8).

 

Kooperatifler  vergi  kapsamı dışında

5422 sayılı Kurumlar Vergisi  Yasasının  1/B maddesiyle kooperatifler kurumlar vergisi  kapsamına alınmıştır.   Yasanın 3. maddesinin ikinci fıkrasında, okul kooperatifleri gibi dernek veya adi şirket mahiyetinde   olanların bu  Yasanın uygulanmasında kooperatif sayılmayacağı belirtilmiştir. Bu  nedenle,  okul bünyesi içinde işletilen  ve  sadece öğrenci-öğretmenlere hizmet veren   kooperatifler   katma değer  vergisine  tabi  tutulmamaktadır.

 

Kooperatif  sadece  bir  satış  büfesi midir?

Kooperatifler  ‘satış  noktası’   biçiminde   algılanmamalıdır. SS Okul Kooperatifleri  Ana Sözleşmesi’nin  5.  Maddesinde   kooperatifin  amaçları  şöyle   belirtilmektedir:

  1. a) Öğrencilerin ve diğer ortakların eğitim, öğretim ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılıklı yardım ve dayanışma ile sağlamak,
  2. b) Okul içi ve okullararası kooperatifçilikle ilgili açık oturum, seminer ve yarışmalar düzenlemek, yayınlar yapmak, kooperatif üretimlerinden diğer okulları yararlandırmak gibi yollarla öğrencilerin karşılıklı güven, yardım ve dayanışma duygularını güçlendirmek,
  3. c) Öğrencilere, ortak bir amaç etrafında, bir arada çalışmayı, işbirliği ve işbölümü ilkelerini ve bunların uygulanmasını öğreterek, onları toplumsal yaşantıya hazırlamak,

ç) Öğrencilerin, kooperatiflerde görev almalarını, kendilerine verilen yetkileri, ortakların yararına kullanmalarını ve buna alışmalarını sağlamak, böylece sorumluluk alma ve taşıma bilincini geliştirmek,

  1. d) Öğrencilerin derslerde kazandıkları bilgi ve becerileri, iş hayatında uygulamalarını sağlamak,
  2. e) Öğrencilerde, kooperatifçiliğin, sosyal ve ekonomik bir çalışma olduğu bilincini oluşturarak, toplumsal kalkınmadaki yer ve önemini kavratmak

Ana  Sözleşme’nin 6. Maddesinde    okul kooperatiflerinin çalışma konuları  ifade edilmiştir:

  1. a) Öğrencilerin ve ortakların ihtiyaç duydukları her türlü eğitim ve öğretim, araç ve gereçleriyle giyecek, yiyecek ve içeceklerini sağlamak, satışa sunmak.
  2. b) Okul özelliğine ve imkânlarına bağlı olarak arıcılık, tavukçuluk, sebzecilik ve diğer ders konuları ile ilgili deneme ve uygulama yapabilecek nitelikte girişimlerde bulunmak, bu konularda çalışan çevre kooperatifleri ile işbirliği yapmak.
  3. c) Eğitsel kolların, spor çalışmalarının, sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve yoksul öğrencilere ders araç ve gereçlerinin sağlanması gibi sosyal yardım çalışmalarında bulunmak.

 

En  zengin laboratuvar: Kooperatif

Yukarıdaki  maddelerden  de  anlaşılacağı  gibi,  okul  kooperatifleri  aynı  zamanda  laboratuvardır.  Öğrencilerin    yardımlaşma  ve  dayanışma    duygularını  güçlendiren  kooperatifçiliğin   en  önemli  özelliklerinden  biri  de   uygulamalı  eğitim-öğretim  etkinliklerine  olanak  sağlamasıdır. Okullarımızda  kurulacak   kooperatifler,  çeşitli  alanlarda  öğrenciye  uygulama  olanağı  sağlayacak  ve  eğitimin  kalitesini  yükseltecektir.  Ezberci  eğitime   karşı  yürütülecek  çalışmalarda, derslerde uygulama  olanağı  sağlayacak  birimlerin (kooperatif,  okul  uygulama  bahçesi,  kütüphane vb.) kurulması,  yaygınlaştırılması ve bunlardan  en  üst  düzeyde  yararlanma düşüncesi  esas alınmalıdır.

Kooperatifler,  sosyal ve  kültürel  çalışmaların  yürütülmesinde  önemli  işlevlere  sahiptir. Kooperatif, etkinliklerin  gerçekleştirilmesinde  gereksinim  duyulan   maddi  kaynakların  yaratılmasında  önemli  bir  araçtır. Çünkü kooperatiflerin  olumlu  gelir-gider farkının  yüzde  25’i  öğrencilerle  ilgili  sosyal  ve  kültürel  hizmetler  fonuna  ayrılmaktadır (Madde   40). Kültürel  yarışmalar (halkoyunları, bilgi  yarışmaları, tiyatro vb.) ve eğitici kolların  giderleri  bu  fonda  biriken  paralarla  karşılanır (Madde 44).

 

Demokratik   katılımcılık

Kooperatifler,  demokratik   katılımcılığın  gelişmesinde  de  önemli roller  oynamaktadır. Öğrenciler  tarafından  yönetilen  ve denetlenen  kooperatifler,  okullarda demokratik   ortamın yaratılmasına  hizmet  etmektedir. Okullarda sınıf  başkanlığı  ya da okul  temsilciliği  seçimleri  dışında,  öğrencilerin   görüşlerine  pek önem verildiği  söylenemez. Kooperatifçilik,  öğrencilerin,  okul  yönetimine  dolaylı   katılımına  olanak  tanıyarak,  okullarda  demokrasi  bilincinin gelişmesine   katkı sunmaktadır. Okul  kooperatifleri,  bir  anlamda okulların  demokrasi  laboratuarlarıdır.

 

Kantine  evet, kooperatife  vize

Maliye  Bakanlığı’nın 17.08.1990  tarih 3364-0/28461 sayılı  bir  genelgesinde    tüm  okullardaki  kantin, çayocağı,  büfe  gibi  yerlerin  beş  yıllığına  kiraya  verilmesi  istenmiştir. Dönemin  Maliye  Bakanı  Adnan  KAHVECİ’nin   imzasıyla yayımlanan   genelgede, okul  kooperatiflerinin  hedeflenen  amaçlara  ulaşmadığı öne  sürülerek, dolaylı olarak  kooperatifçilik  düşüncesi  hedef  alınmıştır.  Bu  uygulamanın  amacı    ‘ek kaynak  yaratma’  biçiminde   ifade  edilmiştir.

Söz konusu  genelgeyle, okulları  rant   kapısı  haline  getiren uygulamaların da  önü  açılmıştır.

 

Okullar, rant  kurbanı

Okul  kantinleri il özel idareleri  tarafından  ihale  yoluyla  kiraya  veriliyor.  İhalelere  yoğun  ilgi  olduğunda,  tahmini kira  bedelinin  üzerinde   teklif  veren  işletmeciler  ihaleyi kazanır.   Seka  İlköğretim  Okulu’nun  400 milyonluk   aylık  tahmini  kira  bedeli,  ihale  sırasında   1 milyara yükselmiştir.  Aralık  2000  tarihinde  Antalya Lisesi‘nin bir milyar 250 milyon lira aylık muhammen bedelli  okul  kantini ihaleyle  3 milyar 5 milyon lira ile bir  işletmeciye verilmiştir(1)!

Kocaeli’ndeki  bazı   okul  kantinlerinin  aylık  kirası şöyledir: Dürdane  Özdilek  İlköğretim  Okulu  900  milyon,  Körfez  100. Yıl  Atatürk  İlköğretim Okulu 100 milyon,   Yeniyalı  İlköğretim  Okulu 275  milyon,    Atatürk  ilköğretim  Okulu  280  milyon,   Uluğbey  İlköğretim  Okulu 150  milyon, 30 Ağustos İlköğretim  Okulu  850  milyon,  29 Ekim  İlköğretim  Okulu  450  milyon, Köseköy  İlköğretim Okulu 100 milyon,  Ulusal  Egemenlik  İlköğretim  Okulu  300 milyon,  Kullar  Mustafa  Kemal  İlköğretim Okulu  400  milyon, Acısu 16 Mart İ.O  160  milyon (2).

Kocaeli  İl Daimi  Encümeni    27 Şubat 2003 tarihinde   toplanarak,   yıllık  tahmini  kira  bedelleri  belirlenen  14  okul  kantinin  daha   ihaleye  çıkarılmasını kararlaştırmıştır. Buna  göre,   Pakmaya İ.O  1 milyar  200  milyon,   Muammer  Aksoy İ.O  3 milyar,  Körfez Halide Edip  Adıvar İ.O  900 milyon,   Ahmet  Taner  Kışlalı İ.O  960  milyon,  Körfez  Fahri  Korutürk  İ. O   2 milyar  160  milyon, Derince  Nenehatun  İ. O   420  milyon,  Seka Çocuk  Dostları  Lisesi  900 milyon, Derince  Öğretmenler  İ.O   1 milyar  800 milyon,   Abidin  Pak İ.O  2 milyar  400  milyon,   Anadolu  Ticaret  Meslek  Lisesi  2 milyar  400  milyon, Dumlupınar  İ.O  3 milyar  120  milyon,   Hürriyet  Lisesi  4 milyar 200 milyon,   Gebze Zeki Gezer İ.O  5 milyar 600 milyon  tahmini  kira  bedeliyle  ihaleye  çıkartılacaktır.  Tahmini  bedellerin  ihale  sürecinde  ne  kadar  yükseleceği  bilinmez,  ama  her  artışın  öğrenci  ve  öğretmenlere    yansıtılacağı  kesindir.

Kocaeli’ndeki  kantin  kiralarından okullara   artık   pay ayrılmamaktadır. Aralık  2002’ye  kadar  kantin  kiralarından  okullara  pay  ayrılırken, bu  uygulamaya  Ocak 2003  tarihinde son  verilmiştir. Böylece  kantinlerin  kira  gelirlerinin  tamamı İl  Özel  İdaresi’ne  bırakılmıştır.

 

Kantinde  fiyatlar yüksek  ml?

Kantinlerde   kira, vergi  vb.  giderler   kaçınılmaz  olarak  fiyatlara  yansımaktadır. Kantinler, okullarda  öğrencilerin zorunlu  gereksinimlerinin  karşılanmasında  tek  seçenek  olarak   düşünüldüğünde, zaman zaman piyasa  fiyatının üzerinde   yapılan  satışlar,   ihalelerde  yükseltilen kira  bedellerinin  öğrencilere    ödetilmesinden başka  bir  anlam  ifade  etmemektedir. İhaleler, öğrenciye  ne  kadar  bedel ödetileceğinin diğer  bir  ifadesi  olmaktadır. Öğrencinin  ödediği  para  okuluna  dönmemekte,  işletmeci  ve   diğer  kuruluşlar  arasında  eriyip gitmektedir. Yüksek  kiralarla, öğrenciler,  kantinlerin  finansmanına   zorlanmaktadır.

 

Kantincilikte   silahlar  konuşur!

Meral  TAMER, “İlköğretimde  kantin  mafyası  ne işe  yarar?”  başlıklı köşeyazısında    ilköğretim  okullarında  öğrencilere bir  öğün  ücretsiz  yemek  verilmesi  önerisini   dile   getirirken, okurlarının,  kantin  mafyasının  bedava  yemeğe  izin  vermeyeceğine  ilişkin   sözlerine  yer  veriyor (3). Aynı  yazıda,  tam  gün  eğitim  verilen  okullarda  çıkan  paralı  yemeğin  bile  kantin  mafyasının  baskısıyla  yer  yer  iptal  edildiği  belirtiliyor.

Sivas Cumhuriyet  Üniversitesi’nin   merkez  kampusundaki   sosyal   tesislerini  basan  saldırganlar,  işletmecilerden Osman İPEK  ile çalışanlardan  Hasan ŞAHİNBAY’ı öldürmüş, Fatih Hüseyin İPEK  ve Mehmet  GÜMEN’i de  yaralamışlardı. Kanlı  baskının, işletmeci  ile  eski  ortağı  arasındaki  anlaşmazlıktan  kaynaklandığı  öne sürülmüştü (4).

 

Kantin  bir  ihtiyaç mı?

Öğrencilerin  dinlenme,  beslenme vb.   gereksinimlerinin  okul  ortamında    karşılanması  zorunludur. Kooperatifler  başta olmak  üzere,  okul  tarafından, kar  amacı  taşımayan  sosyal  amaçlı  çeşitli işletmelerin  açılması  doğaldır. Okullarımızda  kooperatifçiliğin  yerine  kantinciliğin    tercih  edilmesi bu gereksinimden  kaynaklanmamıştır. Bu  tercihte,   sosyal  devletin    en küçük  kazanımlarına  bile  duyulan  tahammülsüzlük    belirleyici  olmuştur.

Okul  kooperatiflerinin  yerine  kantinciliğin  ikamesi,   bir  sistem  tercihi  olarak  algılanmalıdır  Bu nedenle, kantinler  sadece  ekonomik  yönden  değil,  kültürel  yönden de  irdelenmelidir. Çünkü kantin,   soyut    özgürlük  taleplerinin televole  kültürüyle  yaşam  bulduğu   bir  tür ‘kurtarılmış  bölge’dir. Bu  bölgede  ulusal  kültüre  ‘vize’  uygulanırken,   kozmopolit  kültüre (müzik, beslenme, yaşam  tarzı)  sınırsız  bir  özgürlük  tanınmaktadır.  Çok  küçük  yaşlardan  itibaren bu  Avrupa  seralarında   ulusal  kültüre  yabancılaşan öğrenciler  yetiştirilmektedir.

 

Kantinlerde  öğrenci sağlığına  önem  veriliyor mu?

Okul  kooperatifleri  ve  kantinlerde  satılan  yiyecekler,  ilgili  sağlık  kuruluşları  ve  belediyeler  tarafından  denetlenmektedir. Denetimlerde,  besin  maddelerinin  son  kullanma  tarihleri  ve   kantinlerin  hijyenik  olup  olmadıklarına  dikkat  edilmektedir. Öğrenci  sağlığını  tehdit  eden  başka  etkenler,  kantin  denetimlerinde  dikkate alınmamaktadır. Kantin denetimleri sonucunda verilen   para  cezaları    etkili olmamaktadır.  Zonguldak’ın  Çaycuma   ilçesinde  Mart  ayı   başlarında   sağlık ocağı, zabıta,  emniyet  ve vergi  dairesi  yetkilileri tarafından denetlenen  12  okul  kantininde (bir  kısmı  okul  önlerinde  olmak üzere)  görülen  aksaklıklardan  dolayı  kesilen  para  cezası  toplamı 320  milyondur (5) !  Bu  miktarın  caydırıcı  olması  pek  de mümkün  görünmemektedir.

Kooperatiflerde  kar  amacı  güdülmediğinden  dolayı,  öğrenci  sağlığını  tehdit  eden    yiyeceklerin  bulundurulmadığı  gözlenmektedir.   Okul  kooperatiflerinde besin  değeri  düşük ve   bağımlılık  yaratan sağlıksız yiyeceklere pek   rastlanmamaktadır.

Ya  kantinler?

Kantinlerde,  öğrencide  bağımlılık  yaratan   yiyecek ve içeceklerin  satışına  herhangi bir  sınırlama  getirilmemektedir.  Yağ, un   ve şeker    oranı  yüksek  besinlerin  (hamburger, ‘cips’, gazlı  içecekler  vb.)   aşırı biçimde  tüketilmeleri,  beyinde  ve vücutta  “hayır”  demeyi  zorlaştıran  bazı  değişikliklere   yol  açmaktadır (6). İnsan   ne kadar çok   yağlı yiyecek  yerse,  vücut  daha  fazla  yağlı  yiyecek    ister. Yağ  oranı  yüksek  yiyecekler,  yeme ihtiyacını uyaran  ve  tüketilen  enerjiyi  yavaşlatan galanin   adlı  beyin  salgısını  arttırmaktadır (7). Bu  durumda,  okul  kantinlerinde  satılan  hamburger  vb.  yiyecekler  başta  olmak üzere  yağ  ve  şeker  yönünden  zengin  yiyecekler,   öğrencilerde  bağımlılık  yaratarak  şişmanlamalarına  ve  küçük  yaşta  vücutlarının  olumsuz biçimlenmesine  neden  olmaktadır.

Dr. Muzaffer KUŞHAN ve Dr. Meral ÜNLÜ’nün  İstanbul’da  3 bin 634  öğrenci  üzerinde  yaptıkları  araştırmada,  çocukların  şişmanlık  hastalığına  yakalanmasında  özel  okullar ve  kantinlerin  birinci derecede  etkili   oldukları  sonucuna  varılmıştır(8). Dr. Kuşhan,  genç  yaşta   şişmanlayan  çocukların  kilo  vermekte  zorlandığını  ve  her  yüz    şişman  öğrenciden  80’inin  yaşam boyu  şişman  kalacağını  ifade  ediyor. Dr. Kuşhan’a  göre,  şişmanlayan  çocuklarda  horlama, huzursuz  uyuma,  boğulma  korkusuna  kapılma, yorgunluk,  düz tabanlık,    yüksek  tansiyon,  az da olsa  kolesterol ve  bazı  erkek  çocuklarında  cinsel  organın yeterince  gelişememesi  gibi  hastalıklar  ortaya  çıkabiliyor. Dr. Ender SARAÇ,   10-11  yaşlarındaki  çocuklarda  selülite  rastlandığını  belirtirken,  plastik  cerrah Prof. Dr. Onur EROL  da  15-16  yaşındaki  gençlerin  yağ  aldırma  talebiyle  doktora başvurduklarını   söylüyor(9).

 

Kantin  ve  okulların  güvenliği

Kantin, deyim  yerindeyse,  bir tür ‘serbest  ticaret  bölgesi’dir. Ulusal  devlet, serbest  ticaret  bölgelerinin  kurulduğu  alanlarda,  uluslararası  ticari  kuruluşların  yararına  egemenlik  haklarından   feragat eder. Bu  ticaret  bölgelerinde,  ulusal  devletin yasaları   fiilen  işlemez.

Kantinlerde de  okul  kuralları  uygulanamaz. Okul   müdürlerinin,  ilköğretim  müfettişlerinin, belediyelerin  denetim  yetkisi  daha  çok  teknik  amaçlıdır. Binlerce  öğrencinin  öğrenim  gördüğü  okullarda  kantinlerin  denetlenmesi sanıldığı  kadar  kolay  değildir. Esasen  okula  ait  bir  bölüm  olarak   görülmemeleri,  nöbetçi  öğretmen   ya da yöneticilerin  işini  zorlaştırmaktadır.

Kantinlerde  çalışan   personelle  ilgili  okul  yönetimlerinin  herhangi  bir  yetkisi  yoktur. Kantinde   çalıştırılacak  personelde  hangi  niteliklerin  aranacağına  ancak  işletme  sahibi karar  verebilir. Kantin personelinin  okullarda  yaratabileceği   güvenlik  sorunları  ancak  adli  yönden  soruşturulabilmektedir. Kantincilerle   okul  yöneticileri arasında  zaman zaman   çeşitli  sorunlar  yaşanmaktadır. Aydın’ın Nazilli İlçesi  Fatih  İlköğretim  Okulu  Müdürü  Şebnem  YATAĞAN,  kantin  işletmecilerinin  saldırısına  uğramış  ve   üç  günlük  işgöremez  raporu  almıştır (10).

Kantinlerde öğrencilerin  güvenliği  değil,   milyarlarca  liralık  sözleşmeye  imza  atan  işletmecilerin    ticari kaygıları  öncelik  taşımaktadır. Özellikle  büyük  kantinlerde  öğrencilere,   sigara   başta  olmak  üzere, bazı    olumsuz   davranışların  kazandırılmasına   zemin  hazırlanmaktadır.

 

Sorunun kaynağı kantinci  mi?

Bu  yazıda, devletin  küçültülmesi  adına,   okul  kooperatiflerine  bile  tahammül  edilemeyen   yeni  anlayışa  dikkat  çekilmesi amaçlanmıştır. Bu nedenle,   okullarda  çeşitli  zorluklara  karşın  özveriyle  çalışan  kantincilerin  hedef  alınması söz konusu  değildir.   Onların karşı  karşıya  oldukları çeşitli  sorunlar biliniyor. Yüksek kira,  vergi  ve  bazı  okul  yöneticilerinin  keyfi  tutum   ve davranışlarından  yakınan  kantincilerin  sorunun  kaynağı  olarak  gösterilmesi  yanlıştır.   

 

Kooperatiflerde   yerli malı satılmalıdır

Kooperatifçiliğin  ulusal  kalkınmadaki  önemi  dikkate  alınarak,  okul  kooperatiflerine   yerli  malı  bulundurma zorunluluğu  getirilmelidir.  Bunun için  Okul  Kooperatifleri  Ana  Sözleşmesi’nin  5. maddesindeki  amaçlar  bölümüne “Öğrencilere ulusal  ekonomi bilinci  kazandırmak”,  6.  maddedeki  çalışma  konularına da  “ Okul  kooperatiflerinde  satışa  sunulan,  öğrenci ve ortakların  ihtiyaç  duydukları  her  türlü  eğitim-öğretim   araç  ve  gereçleriyle  giyecek,  yiyecek  ve  içeceklerin  yerli  malı  olması zorunludur.”   fıkrasının  eklenmesi  yeterlidir. Yerli  malı   kullanma  zorunluluğu,  kamu  kurumlarında   (YİBO’lar başta  olmak  üzere)  yaygınlaştırılabilir.

 

Çözüm: Kooperatifleşme

Milli Eğitim  Bakanlığı  tarafından  07.12.1953  tarih  ve  776  sayılı  Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan   bir  genelgede, “Her okulda  bir  kooperatif  kurulması  gayedir.”   denilmektedir(11). Türk  Kooperatifçilik  Kurumu, okullarda  kooperatifçiliğin  yaygınlaşması  üzerine  1956   yılında  Okul  Kooperatifleri  Birliği   Statüsü’nü  hazırlamıştır. Birlik  Statüsü  şu    gerekçelerle  hazırlanmıştır:: “İlerde kurulacak  Milli Birlik veya Türkiye Okul Kooperatifleri  Federasyonu  gibi  daha  şümullü  teşekküllerin  kuruluşları  sırasında  çeşitli  güçlüklere  sebebiyet verecek  olan  bu  farklı  gelişmenin  şimdiden  önlenmesinde  fayda  mülahaza  edilmiştir.” (12).

Okullarda,    21 Aralık   Dünya Kooperatifçilik Günü   her yıl  kutlanmaktadır. Ticaret ve Turizm  Öğretimi  Genel  Müdürlüğü’nün  25.11.2002  tarih ve 2002/93  sayılı  genelgesinde;  okullarda  Dünya  Kooperatifçilik  Günü’nün çeşitli  etkinliklerle  kutlanarak,  öğrencilerde  kooperatifçilik  bilincinin  geliştirilmesi  istenmektedir. Müsteşar  Prof. Dr. İsmail  BİRCAN’ın imzasıyla  bütün  okullara  gönderilen bu genelgede,  Atatürk’ün   “Kooperatif yapmak; maddi ve  manevi  kuvvetleri,   zeka ve  maharetleri  birleştirmektir.” görüşüne  yer  verilerek, kırsal  alanların kalkındırılması  ve  gelir  düzeyi  düşük  kesimlerin  gelirlerinin  yükseltilmesinde  kooperatifçiliğin önemine  işaret  edilmektedir.

Ticaret ve Turizm  Öğretimi  Genel  Müdürlüğü’nün 13.11.2001  tarih ve 2001/93 sayılı   bir  başka  genelgesinde,  yukarıdaki  görüşlere ek olarak,  şu  görüşlere  yer  verilmektedir:

“Toplumun her  kesimine  zenginliği  yayan  kooperatifçilik, günümüzde  hayatın  bir çok  alanında  faaliyet  gösteren   etkili  bir  araç  durumuna  gelmiştir. Ülkemizde de  kooperatifçilik  ekonominin  can  damarlarından  biri olmuştur.”

Genelgelerde  yer  alan  düşünce  ve öneriler  olumludur. Ne var ki  kooperatiflere indirilen  darbelerle, ekonominin  can  damarları  kesilmektedir. Kooperatifçiliğin   adım  adım  tasfiye  edildiği  günümüzde,  bu  önerilerin  yaşama  geçirilmesi  pek  de mümkün  olamamaktadır. Çünkü kooperatifi  olmayan  okullarda  kooperatifçilik  bilinci  gelişmez. Bu   güzel  önerilerin   gerçekleştirilmesi  için  okullarda  mutlaka  kooperatifleşmeye gidilmelidir.

Okullarda  kooperatifçiliğin  yaygınlaştırılması  için  kantinlerin  kiraya  verilmesi  uygulamasına  son  verilmelidir. Kirada  olan  kantinlerin  süresi  uzatılmamalı, yeni  ihaleler  yapılmamalıdır. Bu  nedenle, Maliye  Bakanlığı’nın 17.08.1990  tarih 3364-0/28461 sayılı    genelgesi  yürürlükten  kaldırılmalıdır. Devlet okullarındaki  çeşitli  bölümlerin (kantin, çayocağı, büfe,  okul  bahçesi vb.) ticari  amaçlarla  kiraya  verilmemesi,  okulların  güvenliği  açısından da büyük önem  taşımaktadır.

İlköğretim  okullarında  kooperatifçiliğin  geliştirilmesi  için  kooperatif   koluna işlerlik  kazandırılmalıdır. Kooperatifçilik  kolu  ile  okul  kooperatifi  arasında güçlü bir ilişki   kurulmalıdır. Okul  kooperatiflerinin, öğrencilerin  yardımlaşma  ve dayanışma duygularını   güçlendiren  en  önemli   pratik  olduğu unutulmamalıdır.

 

(İzmit, 7 Mart 2003)

 

Kaynaklar:
  1. Hürriyet, 27.12. 2000.
  2. Özgür Kocaeli, 03.02.2003.
  3. Meral Tamer, Milliyet, 08.12.2002.
  4. Soner Kavak-Hasan Örnekoğlu, Hürriyet-Milliyet, 27.01.2003.
  5. Zonguldak Net, 03.03.2003.
  6. Cumhuriyet Bilim ve Teknik, 15.02.2003, sayı: 830.
  7. Nörobiyolog Sarah  Leibowitz, Cumhuriyet  Bilim ve Teknik, 15.02.2003, sayı: 830.
  8. Esra Tüzün,Sabah, 31.01.2003.
  9. Esra Tüzün,Sabah, 31.01.2003.
  10. Vakit, 20.12.2002.
  11. Mustafa Cura, Okul  Kooperatifleri Birliği, 1956.
  12. Mustafa Cura, Okul  Kooperatifleri Birliği, 1956.

 

 

 

 

 

  • Related Posts

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    Hüseyin Aslan (1928-1974). Fotoğraf: Ali Rıza Aslan arşivi   Keko oğlu Ali’nin dillere destan malvarlığının, bir ailenin, daha doğrusu bir köyün kaderinde oynayabileceği rol kimsenin aklına gelmemişti. Ali Arslan (Aliye…

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    Musa Pekin, Kahramanmaraşspor formasıyla.   Pülümür Vadisi’nin batısında yükselen toprak damlı evler… Usta ellerin işlediği kesme taş yapılar. Tek ya da iki katlı evler, zorluklarla mücadele eden bir kuşağın ürünü.…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Kaçırdıkların

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    • Kasım 19, 2024
    • 11 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ  KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    PÜLÜMÜR EFEAĞILI KÖYÜNDE  HÜSEYİN (ALİ) ŞANLI’NIN  110 YAŞINDAKİ EVİNDEN ARTAKALANLAR

    • Kasım 5, 2024
    • 38 views
    PÜLÜMÜR EFEAĞILI KÖYÜNDE  HÜSEYİN (ALİ) ŞANLI’NIN  110 YAŞINDAKİ EVİNDEN ARTAKALANLAR

    ORTAOKUL FOTOĞRAFLARIMIZ

    • Ekim 30, 2024
    • 1420 views
    ORTAOKUL FOTOĞRAFLARIMIZ

    PÜLÜMÜR  KOVUKLU AZGULERE’DEKİ   KOÇ BAŞLI MEZARLARA NE OLDU?

    • Ekim 24, 2024
    • 52 views
    PÜLÜMÜR  KOVUKLU AZGULERE’DEKİ   KOÇ BAŞLI MEZARLARA NE OLDU?

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDE BEYCELİ  BİR GELİN: GÜLÜZAR FIRAT

    • Ekim 11, 2024
    • 93 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDE BEYCELİ  BİR GELİN: GÜLÜZAR FIRAT

    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ

    • Ekim 8, 2024
    • 49 views
    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ