26 Mart 1989 yerel seçimlerine sayılı günler kalmıştı. Propaganda çalışmaları tüm hızıyla sürüyordu. Doğu’da hüküm süren zorlu kışa veda etme zamanı gelmişti. Lisenin yakışıklı Fizik öğretmeni Murat Bey, adaylardan birini destekliyor, etkinliklerine katılıyordu. Fizik öğretmeni, meslektaşları ve bazı kamu çalışanlarının adaylardan birini desteklemesi, idari yargılama konusu olmuştu. Bu arada ‘muhafazakâr’ adayın taraftarları da boş durmuyordu. Fizik öğretmeni elde tebeşir, kara tahta başında Eyfel Kulesi ile ilgili problemi çözerken evinin telefonu çalıyordu.
Öğretmenin eşi akşam yemekleri için hazırlık yapıyordu. Salonda aralıksız çalan telefonu kaldırdı:
–Efendim…
-Yinge, Murat Hoca, karilara takıliy… Haberin olsun!
Meral Hanım, “Gözün aydın, Murat enişteniz oldu,” diyeceği sırada telefon kapandı. Arayan kişi, öğretmenin hanımına konuşma fırsatı tanımadan telefonu kapadı. Telefondan arayan kişi, öğretmenin etkinliklerinden rahatsız olan diğer adayın ‘adamı’ydı.
Öğretmene karşı bir tür psikolojik savaş yürütülüyordu.
O tarihlerde telefonda arayan numaralar görünmüyordu. Fizik öğretmeninin eşi Meral Hanım, evi arayan kişinin kimliğini ve telefon numarasını öğrenememişti. Seçimden yaklaşık dört ay sonra yayımlanan Bilim ve Teknik dergisi, ABD’de geliştirilen hesap makinesi büyüklüğündeki bir alet sayesinde arayan numaraların göründüğünü, istenmeyen numaraların ise engellendiğini duyuruyordu. Abdullah Yılmaz’ın çevirisiyle yayımlanan haber Akıllı Casus Telefon başlığını taşıyordu. Meral Hanım, TÜBİTAK’ın yayımladığı dergiyi bir solukta okumuş, “Umarım bu sistem kısa sürede ülkemize gelir,” demişti.
Nereden nereye… Murat Bey ile sevgili eşi Meral Hanım’ın arasına ‘nifak’ sokmak isteyen o fanatik taraftar, akıllı telefonuyla, kim bilir şimdi hangi kahvehane köşesinde tespih çekiyordur…
(Yalova, 8 Mart 2020)