Kadın öyküleri akla genelde Doğu ve Güneydoğu kadınını getirir. Doğu Anadolu ya da Güneydoğu Anadolu’da feodal sistemin ağır yükü altında ezilen kadınlar edebiyatımızın da ilgi alanındadır. Bölge kadını töre cinayetleri, aşağılanma, dışlanma vb. sorunlarla anılmakta, çok sayıda filme konu olmaktadır. Söz konusu bölgelerde yaşayan kadınların ağır sorunları kabul görmekle birlikte, kadınlar için ülkenin diğer bölgelerinin ‘cennet’ olduğunu söylemek zordur. Kadınların karşılaştığı ekonomik ve sosyal sorunlar, söz konusu bölgelerin yanı sıra, Karadeniz için de farklı değildir.
Karadeniz kadını, sırtında taşıdığı ağır yükle özdeşleşmiştir. Trabzonlu, Ordulu, Samsunlu, Giresunlu, Rizeli, Artvinli kadınlar fındık, çay, mısır, ot ya da odun sırtlamış gibi görünseler de aslında Türkiye’yi sırtlamaktadırlar. Bedenlerini aşan yük, sadece fındık, çay ve mısır değildir. Kökü kazınamayan feodal sistem, Karadeniz kadınının da kâbusudur. Karnındaki bebekle çay toplayan, ormandan odun taşıyan, Beşikdüzü’nde inek sağan, fındık çuvallarını omuzlayan kadınların birçoğunun okul yüzü görmemesi, dayak yemesi, zorla kaçırılması vb. sorunların yeterince tartışıldığı söylenemez.
Fatma Sarıhan Türkmen, Karadenizli kadınların karşılaştığı sorunları, Ölüm Ayırır Derken adlı eserinde, yaşanmış öykülerden yola çıkarak işliyor. Ölüm Ayırır Derken, yazarın, Işığı Arayan Köy Kızı adlı kitabından sonra yayımlanan ikinci kitabı oluyor. Kitaptan, Fatma Sarıhan Türkmen’in, kitabı yayımlanan ilk ve tek ebe olduğunu öğreniyoruz.
MAHALLE MEKTEBİNDE OKUYAN EBE
Fatma Sarıhan Türkmen, 1942 yılında, Zeki Sarıhan‘ın bize sevdirdiği, Fatsa’nın Beyceli köyünde doğmuş, zorluklar içinde büyümüştür. Babasını kaybettiğinde 11 yaşındadır. Okuma ve yazmayı Mahalle Mektebinde öğrenmiş. Doğduğunda Beyceli’de ilkokul yoktur. 12 yaşındayken köy okula kavuşur. Fatma, 12 yaşında ilkokul ikinci sınıfa kaydolur. O yıllarda Karadeniz’de de kız çocukları okula gönderilmemektedir. Bu nedenle, ilköğretmen okulu sınavlarına giremez. Bir yıllık Malatya Ebe Okulunu bitirir ve Beyceli köyünde, Samsun’da, Iğdır’da köy ebeliği yapar. Giresun Espiye’de çalışırken, evlilik nedeniyle, 1971 yılında İstanbul’a atanır. İstanbul’da Ana Çocuk Sağlığı Merkezlerinde ve dispanserlerde çalışır. 1983’te emekli olur.
‘PÜNDÜK’TEN TAVUK KAPAR GİBİ KIZ KAÇIRMAK
Ölüm Ayırır Derken, on öyküden oluşuyor. Yazar, kadınların yaşadığı olayları öyküleştiriyor. Yaşanmış olaylar, yazarın kalemiyle gün ışığına çıkıyor. Genç kızların nişanlılarıyla buluşmalarının bile ayıplandığı yıllarda, göze kestirilen kızlar zorbalıkla kaçırılmaktadır. Zorbalık, hak hukuk tanımamaktadır:
“Kızım elini yıkamak için musluğa yönelmişti. Tam o sırada üç kişi daha odaya daldı. Hani pündükten (kümes) çakal tavuk kapar götürür ya, işte evden öyle kapıp çıkardılar. Kaynanamla kaynatam çırpındılar, dizlerini dövdüler, ama bir şey yapamadılar.” (s. 68).
Zorbaların eline düşen kızları kurtarmak mümkün olmamaktadır. Kurtarılsa bile alınlarına yapışan ‘leke’den arınmaları zordur.
KADINLARI HEDEF ALAN ŞİDDET
Karadeniz kadını çalışkan ve üretkendir. Ne var ki çalışkanlık ve üretkenlik, dayak yemeğe engel değildir. Dayak konusunda ev kadını ile çalışan kadınlar ‘eşit’ haklara sahiptir! Ev kadını Sezen, çaycı eşinden (Cemil) dayak yerken, öğretmen Mine Hanım ise öğretmen eşinden (İhsan) dayak yemektedir. Yazar, okuru, Karadeniz’de yetişen bazı bitkilerle tanıştırıyor. Karadeniz kadını ailesini geçindirmek için kazayağı, sakarca, nivik, ısırgan, merolcan (diken ucu) ve hotan toplayıp pazarda satmaktadır. Kadın, böylece sistemin çizdiği sınırların dışına çıkmaktadır. Karadeniz’de ekonomik zorluklardan bunalıp soluğu İstanbul’da alan Cemil’in kapıcılık deneyimi, köyden kente göçün dramı olarak okunuyor.
Ölüm Ayırır Derken, Karadeniz kadınının karşılaştığı zorlukların ve yaşadığı şiddetin, insan duyarlılığıyla işlendiği bir eser olarak dikkat çekiyor. Yazar, kitabında, tanımlanmamış düşmanlıkların körüklediği intikam duygusunun yol açtığı trajedilerin izini sürüyor. Fatma Sarıhan Türkmen, Karadenizli kadınların ayrılmaz parçası olan koca yük sepetini Türkiye’nin sırtına yüklüyor. Feodal zorbalığın yumruk darbelerinden Mine‘nin, Gonca‘nın, Elif‘in, Sezen‘in, Sündüz‘ün yanı sıra tüm insanlık payına düşeni alıyor.
(Körfez, 9 Aralık 2018)
Kaynakça:
Fatma Sarıhan Türkmen. (2015). Ölüm Ayırır Derken (Yaşanmış Kadın Öyküleri), Ankara: Öğretmen Dünyası Yayınları.
http://www.sanalbasin.com/karadenizli-kadinlar-her-mevsim-caliskan-23035289/ Erişim: 09.12.2018.
http://www.kuzeyinnabzi.com/yasam/karadeniz-kadinlari-hakkinda-bilmeniz-gerekenler-h22908.html Erişim: 09.12.2018.
http://ekonomiservisi.com/karadenizli-ciftci-kadinlara-fransadan-destek-18938/ Erişim: 09.12.2018.
https://turktob.org.tr/tr/karadenizli-ciftci-kadinlara-fransadan-destek/21524 Erişim: 09.12.2018.
https://iyikoc.com.tr/karadeniz-kadini Erişim: 09.12.2018.
https://www.dunya.com/gundem/karadeniz-kadini-kis-hazirligina-basladi-haberi-213203 Erişim: 09.12.2018.
http://www.resulcelik.com.tr/karadeniz-kadini-3/ Erişim: 09.12.2018.