Toplu Konut İdaresi (TOKİ), cumhurbaşkanlığında, “Benim memurum işini bilir.” diyerek kamuda çürümeye yeşil ışık yakan başbakan zamanında kuruldu. 1984’te kurulan TOKİ, el koyduğu alanlarda deprem, sel vb. doğal yıkımların olası risklerini yeterince dikkate almadan konut üretimini aralıksız sürdürüyor. Sosyal amaçlı konut üretimi yerine ticari faaliyeti esas alan kurum, Türkiye’ye yabancılaşıyor ve ülkenin mimarlık mirasını bir yana bırakıyor. 1.derece Doğal Sit Alanlarının başucuna dikilen apartmanlar (Erzincan Çağlayan Girlevik Şelalesi), kentleri yaşanmaz hâle getiren binalar, ülke mimarisinin yüzünü kızartan ucube yapılara imza atan TOKİ, kendi heykelini dikmeyi hak ediyor! Mimarlık birikimiyle açıklanamayacak eserler, Mimar Sinan (1488-1589) ile Mimar Kemaleddin (1870-1927)’i yaratan uygarlık birikimiyle çelişiyor.
KÖRFEZKENT YAŞANMAZ HÂLE GETİRİLİYOR
TOKİ/Emlak Konut, Kocaeli/Körfez’de, otoyolun hemen yanında Körfezkent 1, Körfezkent 2, Körfezkent 3 ve Körfezkent 4 konutlarını üretti. Seri konut üretimiyle sözü edilen bölgede açık alanların tamamına yakını betonla kaplanmış oldu. Gölcük Depremi’nden sonra depremzedeler için yapılan prefabrik binaların kurulduğu alanların tamamına el koyan TOKİ, yaklaşık dört bin konut yaptı. Konutlar, zemin dâhil, on katlı! 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nde 17 bin 484 yurttaş yaşamını yitirmişti.
Körfezkent 1’in balkonları, üç kişinin bile sığamayacağı kadar küçük. Marangozlar, balkona sığdırılabilecek masa üretmekte zorlanıyor! 840 konutluk Körfezkent 1’de jeneratör akla bile gelmemiş. Elektrikler kesildiğinde yaşam duruyor. Açık otopark alanı yetersiz. Bu nedenle, site içindeki tüm yaya kaldırımları otopark olarak kullanılıyor. Site çevresinde yürüyüş yapmak bile zor.
Dört bine yakın konutun yapıldığı bölgede bir tek park ya da bahçe yok. Etrafı dikenli tellerle çevrilen binalarda yaşayan bedbaht çocukların oyun alanları apartmanların kapladığı alanlarla kıyaslandığında oldukça küçük. Binalar, mimarlık mesleği yönünden ayıplı mal niteliğinde. Yan yana dikilen ya da kale duvarları gibi birbirine eklenen binalar, diğer binaların ışığını ve rüzgârını kesiyor. Tuvalet ve banyolar hiç gün ışığı görmüyor. Elektrikler kesildiğinde tuvalet ya da banyoların zifiri karanlığında mahsur kalınıyor. İç içe geçmiş banyo ve tuvaletlerde huzur yok!
AVM’Sİ BOL, OKULU ‘KIT’ BİR KENT
Körfezkent, Körfez Yavuz Sultan Mahallesi’nde inşa edilmiş. TOKİ’nin dört bine yakın konutu, müstakil evler ve özel kuruluşların ürettiği toplu konutlarla birlikte binlerce konutun yer aldığı bölgede bir ilköğretim okulu yer alıyor: Emlak Konut İlk ve Ortaokulu. Birkaç yıl içinde okul yetersiz kalınca bahçede prefabrik bir anasınıfı yapılmış. Binlerce kişinin yaşadığı Körfezkent’te öğrencilerin gidebileceği bir ortaöğretim kurumu var: Emlak Konut Anadolu İmam Hatip Lisesi. Emlak Konut, yaptırdığı lisenin levhasını mevzuata aykırı hazırlamış. Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Tanıtma Yönetmeliği’nin 5. maddesine göre, okul levhalarının solunda Bakanlık logosu, sırasıyla il-ilçe adı ve okul adı yer alır. Emlak Konut’un yaptırdığı ışıklı levhada bu kurala uyulmamış, ayrı yazılması gereken ‘imam hatip’ ifadeleri bile bitişik yazılmış.
Körfezkent, bir AVM’ler diyarıdır. Cebinizdeki parayı saçarak mutlu olabileceğiniz bir kent! Etrafı dikenli tellerle çevrilen insanlar özgürlüğün tadını AVM’lerde çıkarmaktadır. Birey başına düşen AVM sayısı, Türkiye ortalamasının üzerindedir. Sistem, on yıllık gelirlerine ipotek koyduğu kent sakinlerini bir tüketim nesnesi olarak görmektedir.
AVM’ler diyarında kültür merkezi, sağlık ocağı, kütüphane bulunmamaktadır. Market raflarındaki ürün etiketlerini okumak neyinize yetmez! Kütüphaneler, sağlık ocakları, kültür merkezleri, eğitim kurumları, bir çiçeğin yaşam alanına göz koyanların kâbusu olmaktadır.
RENKLENEN DOĞA!
Emlak Konut, Körfezkent 4’ün tanıtımında şu bilgilere yer vermiş:
“Körfezkent 4’te yoğun yeşil alanlarla, süs havuzları ve özel peyzaj elemanlarıyla renklenen doğayı içinize çekeceğiniz bir yaşam sizi bekliyor. (…) İlk ve ortaöğretim okulları, ticari birimleri, camisiyle kent yaşamının gereksinimlerini yaşam alanınıza taşıyor.”
Hapishaneyi çağrıştıran binalara bakınca ister istemez merak ediyor insan. TOKİ’nin bu yeryüzü cenneti nerede acaba?
-İnsana adım atacak yer bile bırakılmayan bölgedeki ‘yoğun yeşil alanlar’ Merkez Bankası kasalarında mı saklanıyor?
-Toplu yerleşim alanında, binaların koynundaki benzinliğin çevresindeki birkaç ağaç, sözü edilen ‘yeşil alanların’ içinde mi?
-Dört bin konutluk kentte, henüz birkaç yıl geçmeden bahçesinde prefabrik ek bina kurulan ilköğretim okuluyla eğitim sorununa çözüm üretilebilir mi?
-Koca kentte, İHL dışında, öğrencilerin gidebileceği bir ortaöğretim okulunun olmaması, okul yapımı için boş alan bırakılmaması, övünülecek bir durum mu?
-Çalışan anne ve babaların çocuklarını güvenle bırakabileceği devlet kreşi, tam zamanlı okul öncesi eğitim kurumu yerine apartman dairelerinde açılan pahalı, kalitesiz ve güvenli olmayan özel okullarıyla övünç duyulan bir ‘çağdaş’ kent düşünülebilir mi?
-Körfezkent 2’nin doğusunda, yüksek gerilim hattının yüzü suyu hürmetine bırakılan parkın yüzde kaçı ‘özel’ bir kuruluşun diktiği binalara kurban edildi?
-Körfezkent 1’in karşısında, yeşil alan-park olarak değerlendirilmesi gereken alanı AVM için yapılaşmaya açan anlayış, konutlarda ikamet edenlere hangi huzuru ‘bağışlayacak’?
-Deprem bölgesinde çok katlı yapılaşmaya gidilmesi konusunda en küçük bir endişe duyulmuyor mu?
-Metrekare başına düşen konut sayısındaki artışla birlikte yaşanan/yaşanacak yoğun trafik, gürültü, kirlilik vb. sorunlara kafa yoran kimse var mı?
-Binlerce konutluk kentte niçin bir sağlık ocağı, kütüphane, kültür merkezi inşa edilmediği, akla getirilmemesi gereken sorulardan biri mi?
OTOYOL MANZARALI DAİRELERE SERVET HARCAMAK
Site dışında, gölgesinde oturulacak ağaçlar olmasa da bunun bir önemi yok. Körfezkentliler otoyola komşu binalarda oturuyor. Kent sakinleri otoyol kıyısında oturmanın tadını çıkarıyor. Sitede mukim vatandaşlar, özellikle bayramlarda otoyolda rastlanan trafik sıkışıklığını balkonlardan seyrederek ‘stres’ atıyor! Trafik sıkışıklığı, yıllardır görüşülemeyen eşe dosta el sallamak için de eşsiz bir fırsat sunuyor. Otoyola nazır konutlar ateş pahası. Bütün ömrünü otoyol kenarındaki binalara adayan insanımızın trajedisi, yaşanan çağı özetliyor. On yıllığına Emlak Konut’a borçlananların borcu, TEFE-TÜFE’den dolayı, bitmek bilmiyor. ‘Yiğidin kamçısı’ olan borç, ödendikçe artıyor!
KİRLİLİK VE GÜRÜLTÜYLE GELEN MUTLULUK
Bir zamanlar depremzedelere kucak açan bölgede yükselen on katlı binaların pencerelerinden içeri çeşitli kokular girer: Ağır metal, zehirli tarım ilacı, çöp kokusu vb. Bütün bunların ne önemi var! Başımızı sokacak bir evimiz var, diye şükrediyoruz. Ya onu bulamayanlar? Sabah vakti penceremi açıyor ve odama giren ağır metal kokusuyla mutluluğun tadını çıkarıyorum. Biliyorum, birazdan zehirli tarım ilacı üreten fabrika kapılarını açacak ve sarı tozunu pahalı konutların sakinleriyle paylaşma cömertliğini gösterecek.
-Rabbim sana şükürler olsun. O tozu solumayanlar da var!
Bütün bunları düşünürken, Körfezkent’in kuzeyindeki ormanlık alanı ‘buharlaştıran’ taş ocağından gelen yüklü sarı kamyonun kornasıyla irkiliyorum. Bugün de canımı kurtardığım için kendimi şanslı hissediyorum. Canımı bağışlayan sarı kamyonun sürücüsü benden habersiz telefonda koyu sohbete devam ediyor. Kim bilir bu kaçıncı sefer? Bugün acaba kaç ton toprak döküldü güzelim Körfez’in derinliklerine? Gözlerim koca yemişin tozlanan dallarından havalanan kırlangıçlarda… Onlara konacakları bir dalı bile çok gören sistemin, kimin mutluluğu için çalıştığını bilen var mı?
(Körfez, 2 Aralık 2018)
Kaynakça:
http://www.emlakkonut.com.tr/tr-TR/korfezkent-4 Erişim: 02.12.2018.
https://ookgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2018_02/14142853_04015614_mebtanitimyonetmeligi.pdf Erişim: 02.12.2018.