Tekerleği icat edenler, Pülümür Vadisi’nin başına gelenleri/gelecekleri hesaba katmış olamazlar. Bu çember biçimli nesnenin doğayı yıkıma uğratan özelliğini de hiç düşünmemişlerdir. Dört tekerlek üzerinde yol alan araçların kurdun kuşun huzurunu bozabileceği, bitkilere zarar verebileceği, doğal güzellikleri yok edebileceğini de akla getirmemişlerdir. Tekerlekle yol alan araçlar için yapılacak yolların yaşamı cehenneme çevirebileceğini düşünmediklerinden de eminiz. O yollarda ilerleyen araçların insanlığın başına bir gün bela olabileceği de öngörülmemiştir.
Tekerleğin malların değişimini kolaylaştırması, üretim fazlasını pazarlama olanağı sunması, hareket olanaklarını artırması vb. özellikleriyle uygarlığın gelişmesine büyük katkı sağladığı yadsınamaz. Tekerlek-uygarlık ilişkisi tek yumurta ikizleri gibidir. Birini diğerinden ayırt edemezsiniz. Tekerleğin uygarlığa katkısı, ulaşım yollarının gelişmesiyle birlikte anlam kazanmıştır. Tekerleğe hayat veren yoldur. Yolun olmadığı koşullarda tekerleğin müzeye kaldırılması kaçınılmazdır.
Günümüz koşullarında yol uygarlık mıdır? Bu soruya, hemen herkesin farklı bir cevabı bulunmaktadır. Sözü edilen cevaplar, sınıfsal konuma, yere ve zamana göre değişmektedir. Yabancı bir kuruluşun ‘yap, işlet, devret’ modeliyle yol inşa eden yöneticisi için, yol, sağımlık bir inektir. Kırk dokuz yıllığına işletilen, kaymağı alındıktan sonra köstebek yuvasına dönüştürülen yollar, tüneller ve köprüler üzerinden Türkiye sağılmaktadır. Bu can sıkıcı tablo, Deli Dumrul’un masumiyetini gözler önüne sermektedir.
Müteahhitler için yol kârlı ihaleden başka bir şey değildir. Boğazın güzelliğiymiş, yaban hayatmış, yok edilen ormanmış… Bütün bunların ne önemi var. Mühim olan insanlık değil, para!
Yol yapılırken yöre sakinlerine soran eden yok. Sadece insanlardan söz etmiyoruz kuşkusuz. Yolun geçtiği yerlerin gerçek sahibi olan canlılardır sözü edilen. Yollar asıl onların huzurunu kaçırmaktadır. Bir dağ keçisi düşünün ki, yoldaki trafik teröründen dolayı güven içinde bir yudum su içmeyi bile zehir etmişiz. İkiz oğlaklarıyla suya inemez hâle gelen keçiler hangi müteahhidin umurunda!
Suyun başını tutanlar, musluklardan zehir akıtmaktadır. Gıdım gıdım akıtılan her damla, küreselleşme çağının zehridir. Bir damla suyu zehir etmişlerdir. Suyun zehirlenme sürecidir yaşanan. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere, özetle, doğadaki tüm canlılara su yerine zehir içirilmektedir.
Pülümür Vadisi’ne Yol Yapmak
Tunceli-Pülümür-Erzincan kara yolunun yaklaşık 90 km’lik bölümünün yapımına Haziran 2018 tarihinde başlanacağı açıklandı. Yolun, Pülümür Vadisi’nden geçeceği duyuruldu. Hazirana sayılı günler kalmasına karşın, sorunun yeterince tartışılmadığı gözlenmektedir. Tunceli’de yapılan köy yollarının nerdeyse tamamı bir mühendislik faciasıdır.
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki ormanlık alanların yaklaşık yarısına sahip olan kentin bitki örtüsü, yol yapımından dolayı tarumar edilmiştir. Yol yapım çalışmalarının bir mühendislik işi olarak görülmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Kamuda görevli bazı mühendislerin masa başında ömür tükettikleri bir dönemde kepçe ya da dozer bıçakları, ender bitki örtüsüne sahip Tunceli’yi âdeta biçmektedir. Bilinçsiz müdahalelerle, doğa yıkıma uğratılmakta ve canlı türlerinin yaşam alanları birer birer yok edilmektedir. Bu tablonun Tunceli’yle sınırlı olmadığı biliniyor. Yol uygarlık olarak tanımlanacak olursa, yol yapım çalışmalarının mühendislik ve mimari yönden ele alınması bir zorunluluktur. Çevre ve doğayla barışık yollar sadece Tunceli’nin değil, Türkiye’nin ihtiyacıdır.
Pülümür Vadisi’nde 1940’lı yıllarda inşa edilen Tunceli-Pülümür kara yolunun vadiye büyük zarar verdiğini kabullenmeliyiz. Ciddi bir fizibilite çalışması yapılmadan başlanan yol çalışmalarından doğal güzellikler olumsuz yönde etkilenmiştir. Mühendislik biliminin göz ardı edildiği çalışmayla, doğal yıkım süreğen hâle gelmiştir. Güzergâh değişiklikleri (4. tünelden itibaren yaklaşık 1 km’lik mesafe vd.), yol yapım çalışmalarında kullanılan taş, kum ve çakılın gelişigüzel çıkarılması (Ağlayan Kayalar’ın karşısı ve 5 numaralı taş tünelin devamı vd.) vadiden geçen yoldan kaynaklanan zararlardan birkaçıdır. Tükenmek bilmeyen toprak kaybıyla birlikte, vadi, bitki örtüsü yönünden fakirleşmektedir. Bilinçsiz müdahaleler, vadiyi, bölgede yaşanan çığ, sel, toprak kayması vb. doğal yıkımlara karşı korumasız bırakmıştır. Bazı yerlerde toprak ve bitki örtüsünü birkaç metrelik duvarla koruma olanağı dururken, iş makineleri devreye sokularak inanılması güç yıkıma izin verilmektedir.
Pülümür Vadisi Millî Park İlan Edilmeli
Bir doğa harikası olan Pülümür Vadisi’nde bitki örtüsü ve yaban hayatın yeterince araştırılmaması, büyük eksikliktir. Vadideki hayvan ve bitki türlerinin kayıt altına alınması için ilgili kuruluşların harekete geçmesi büyük önem taşımaktadır. Bu konuda, Tunceli Valiliği ile Tunceli Munzur Üniversitesinden öncü roller üstlenmeleri beklenmektedir. Zengin bitki türleri ve yaban hayata ev sahipliği yapan, benzersiz doğal güzellikleri ile dikkat çeken Pülümür Vadisi, 2873 sayılı Millî Parklar Kanunu doğrultusunda Millî Park olarak ilan edilerek koruma altına alınmalıdır.
Pülümür Vadisi Kaderine Terk Edilemez
Millî park için gerekli koşulları taşıyan Pülümür Vadisi’nin kaderine terk edildiği görülmektedir. Vadi, çok sayıda canlı türüne ev sahipliği yapmaktadır. Vadiye hayat veren Pülümür Çayı, başta kirlilik olmak üzere, büyük risklerle karşı karşıyadır. Yıllarca krom işletmesi tarafından kirletilmesi, kum-çakıl çıkaran iş makineleri tarafından yatağının gelişigüzel değiştirilerek bazı balık türlerinin yok edilmesi, avlanma yasağının uygulanmaması vb. olgular, Pülümür Çayı için alarm niteliğindedir. Benzer riskler vadi için de söz konusudur. Koruma altındaki hayvan türlerinin avlanmasına göz yumulması, ender bitki türlerinin sorumsuzca tüketilmesi, yol yapım ve onarım çalışmalarının coğrafi yapıya zarar vermesinin yanı sıra toprak ve bitki kaybına yol açması vb. etkenler, Pülümür Vadisi’nin kaderine terk edildiğini gösteren üzücü örneklerden sadece birkaçıdır. Dağ keçilerinin, tilkilerin, bozayıların, kekliklerin, güvercinlerin bedenlerinden çıkarılan kurşunlardaki parmak izleri, pahalı ve lüks araçların görgüsüz sahiplerini ele vermektedir. Vadide, yabancılara para karşılığı avlanma hakkı tanınması vb. uygulamalar acı vericidir. Üç kuruş için dağ keçilerinin kanına girilmesi, buna izin verilmesi kabul edilemez niteliktedir.
Dağ Keçileri ve Vaşaklar İsyanda!
Pülümür Vadisi’nden geçmesi planlanan yüksek maliyetli yeni bir kara yoluna bölge sakinleri isyan etmektedir. Projeye, bölgenin gerçek sahibi olan, ama henüz tapularına kavuşmayan dağ keçileri, vaşaklar, bozayılar, kurtlar, tilkiler, porsuklar, yaban domuzları, sincaplar, kirpiler, balıklar, kaplumbağalar, kertenkeleler, yılanlar, salyangozlar, keklikler, güvercinler, kartallar, akbabalar, doğanlar, şahinler, atmacalar, puhular, baykuşlar, turnalar, bıldırcınlar, saksağanlar, serçeler büyük tepki göstermektedir. Pülümür Çayı’ndan su içen bütün bölge sakinleri, yol projesinin gözden geçirilmesi gerektiğini dillendirmekte, vadiyi yaşam alanı olmaktan çıkaracak olan yol projesiyle, içme sularının kirleneceğini belirtmektedir.
Yol Projesinin Olası Sonuçları
Pülümür Vadisi, eşsiz doğal ve tarihsel güzelliklerini (Ağlayan Kayalar, Gelin Odaları vb.) önemli ölçüde yitirecek,
Pülümür Çayı kirlenecek,
Canlılar, doğal yaşam alanlarından koparılacak,
Dağ keçisi, bugün korkarak indiği, bazen bir maganda kurşunundan dolayı geri dönemediği Pülümür Çayı’ndan tamamen yoksun kalacak,
Vaşaklar, gizlenecek ağaç bulamayacak,
Kimyasal kirlilikle birlikte gürültü kirliliği vadiyi kuşatacak,
Canlılar sağlıklı üreme koşullarından yoksun kalacak,
Ender görülen bitki türlerinin varlığı tehlikeye girecek,
Zaten göz yumulan bilinçsiz avlanma oranı artacak,
İşlek yoldan dolayı vadinin doğu ve batı yakasındaki canlıların birbiriyle bağları koparılmış olacak,
Yol güzergâhına yakın bölgelerde arıcılık ve hayvancılık olumsuz yönde etkilenecek,
Vadi, yaya trafiğine kapanacak,
Toprak ve orman kaybı yaşanacak.
Sonuç ve Öneriler
- Tunceli-Erzincan kara yolunun Dağyolu mevkiinde yaklaşık kırk yıldır süren yol yapım ve onarım çalışmalarından, yüksek maliyete karşın beklenen verimin sağlanamadığı görülmektedir. Mühendislik ve mimari hatalardan kaynaklanan orman ve toprak kaybına karşın soruna kalıcı bir çözüm üretilememiştir.
- Dağyolu’nda yaşanan sorunlar, Tunceli-Pülümür-Erzincan kara yolu ile ilgili projenin gözden geçirilmesi konusunda önemli deneyimler sunmaktadır.
- Pülümür Vadisi, dar ve diktir. Vadiden akan Pülümür Çayı’na paralel uzanan mevcut Tunceli-Pülümür kara yolu, vadiye fazlasıyla zarar vermektedir. Mevcut yolla, vadinin iki yakasında ormanla kaplı alanlar tahrip edilmiş, bölgenin ekolojik yapısı bozulmuş; çığ, sel, toprak kayması vb. dış etkenlere karşı doğal korunma yolları ortadan kaldırılmıştır. Vadiye yapılabilecek ikinci bir müdahalenin, bu ve benzer sorunları artıracağı değerlendirilmektedir.
- Pülümür Vadisi’nde yapımı planlanan yolun, Tunceli-Pülümür arasındaki 68 km’lik bölümünün, yaban hayat ve bitki türleri, eşsiz coğrafi güzellik ve su kaynaklarına zarar vermesi kaçınılmazdır.
- Yeni yol projesi, yeterince korunmayan Pülümür Çayı’nın kirlenmesine yol açacaktır. Bu kirlilikten sadece balıkların değil, Pülümür Vadisi’ndeki bütün canlı türlerinin olumsuz yönde etkileneceği düşünülmektedir.
- Yeni yolun, yaban hayvanlarının içme suyu kaynağı olan Pülümür Çayı’yla bağlantısını kesmesi beklenmektedir.
- Mevcut kara yolu güzergâhında yeni yol yapılması ve yolun daha işlek hâle getirilmesinin, Pülümür Vadisi’nde yaşayan dağ keçisi, bozayı, vaşak, kurt, tilki, tavşan, sansar vb. canlılara zarar verebileceği öngörülmektedir. Trafik yoğunluğu, yaban hayvanlarının ölümüyle sonuçlanan kaza oranını yükseltecektir.
- Tunceli’de, ormanla kaplı alanlarda bilinçsizce sürdürülen yol yapım ve onarım çalışmalarına büyüteç tutulmalı ve özellikle bitki örtüsünün korunmasına özen gösterilmelidir. Bu amaçla, ilgili kurumlar arasında eşgüdüm sağlanmalıdır.
- Pülümür Vadisi, Millî Park olarak ilan edilerek koruma altına alınmalıdır.
- Mevcut Tunceli-Pülümür-Erzincan kara yolu, çevre dostu programlarla iyileştirilmelidir. Çalışmalarda doğanın korunması esas alınmalıdır. Toprak kaymasına, çığ ve sele karşı önlem alınması, hız sınırının düşürülmesi akla ilk gelen önerilerdendir.
- Tunceli-Pülümür-Erzincan kara yolu ile ilgili proje, mevcut güzergâh dışında yeni seçenekler yaratılarak gözden geçirilmelidir. Projede, Pülümür Vadisi’nin korunmasına özen gösterilmelidir. Bu nedenle, farklı güzergâh ve uzun tüneller başta olmak üzere, yeni çözüm yolları geliştirilmelidir.
- Tunceli-Pülümür-Erzincan ulaşımında en gerçekçi çözüm, demir yoludur. Doğa ve çevre dostu demir yolu projesi, kara yolunun yaratabileceği tahribata karşı etkili önlemlerden biri olarak görülmektedir.
(Pülümür/Kırmızıköprü-Mezra köyü, 26 Nisan 2018)