Ders kitapları, Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları Yönetmeliği, Ders Kitaplarında Aranacak Nitelikler ile Yayın Evlerinde Aranacak Şartlar, Ders Kitaplarının Hazırlanması, İncelenmesi, Değerlendirilmesi ve Eğitim Araçlarının Seçimine İlişkin Yönerge’de belirtilen hükümlere uygun olarak hazırlanır (MEB, 1995).
Söz konusu yönergeye göre, ders kitapları, Anayasa ve kanunlara aykırı hususları ve reklam niteliğindeki ögeleri içermez, temel insan haklarına aykırılık taşımaz; cinsiyet, ırk, din, dil, renk, siyasî düşünce, felsefî inanç, mezhep vb. ayrımcılık içermez. Aynı yönetmelikte, kitapların hazırlanmasında bilimsel ilke ve yöntemlerin esas alınacağı belirtilmektedir.
Ders kitapları, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nda yer alan Türk Millî Eğitiminin Genel Amaçlarında belirtilen “Atatürk İnkılâp ve İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirme” maddesine aykırı olarak hazırlanamaz.
Günümüzde ders kitapları bilimsel süzgeçten geçirilmekte midir? Eğitim ‘reformu’, ders kitaplarının içeriğini nasıl etkilemektedir? Bu ve benzer sorulara yanıt aranan yazıda, küreselleşme sürecinin ders kitaplarında yarattığı tahribatın boyutlarına dikkat çekilmektedir.
Yeni ilköğretim programının 2005 yılında uygulanmasıyla birlikte ders kitaplarında köklü değişikliklere gidilmiştir. 2005 yılından önce okutulan kitaplardan bir an önce kurtulmak isteyen Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), yeni kitapların hazırlanması sürecinde dikkatli davranmamıştır. Bu durum, doğal olarak, bilimsel ve edebî niteliği tartışmaya açık kitaplara onay verilmesine neden olmuştur. Ders kitaplarında rastlanan dil, anlatım, yazım ve bilimsel yanlışların tamamının ifade edilmesinde dergi sayfaları yetersiz kalmaktadır. Kitaptan yapılan alıntılarda karşılaşılan dil ve yazım yanlışlarına dokunulmamıştır.
Sosyal Bilgiler Programında Türkiye’ye Müdahale Tehdidi
Sosyal Bilgiler Programında şu ifadelere yer verilmiştir: “Konan ismim, kazandığım vatandaşlık hakkım ve aile bağlarım korunur. Bunları değiştirmek için baskı uygulanmaz. Bunlar benden alınırsa, bütün devletler ona karşı çıkar.” (MEB, 2005:297). Programın aynı sayfasında yer alan şu cümle de dikkat çekici: “Haklarımdan yararlanmam bütün devletlerin güvencesi altındadır.” Ulusal devlete meydan okuyan bu ifadelerden ders kitapları da payına düşeni almıştır. Sosyal Bilgiler ders kitapları küreselleşmeye uygun olarak hazırlanmıştır. Sosyal Bilgiler programının genel amaçlarından, Türk milleti kavramı çıkartılmıştır (MEB, 2005: 9).
Aşağıda işlenen konularda belirtilen sayfa numaralarının tamamı MEB’in yayımladığı 4. sınıf öğretmen kılavuz kitabına aittir. Söz konusu kitap kaynakçada (Tekerek vd. 2005) biçiminde yer almaktadır.
Atatürk, Kemal Sunal’la Birlikte Tanıtılıyor!
“Kendimi Tanıyorum” ünitesinde kimlik kartlarına çeşitli örnekler veriliyor. Atatürk’ün nüfus cüzdanı; özel dershane, toplu ulaşım, meslek, vakıf ve dernek üye tanıtım kartlarıyla birlikte tanıtılıyor (s.28, 29, 32, 33). Atatürk’ün nüfus cüzdanıyla ilgili örneğin bir benzerine de “Onlar Başardı” konusunda rastlanıyor. Bu konuda; sanatçı ve sporcular, fotoğraflarıyla birlikte, Atatürk’le yan yana tanıtılıyor. Sosyal Bilgiler kitabında şu isimler yan yana getirilmiş: Atatürk, Kemal Sunal, Âdile Naşit, Dr. Mehmet Öz, İdil Biret, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Barış Manço, Sertab Erener, Mehmet Okur, Hasan Âli Yücel (s. 44, 45). Kitabın 2006 baskısında Kemal Sunal’ın yerine Attilâ İlhan’ın fotoğrafı kullanılmıştır. Attilâ İlhan’ın adı Atilla biçiminde yanlış yazılmıştır (Tekerek vd., 2006: 19).
(*) Bu çalışmaya Sema Koral ve Ahmet Şimşek katkı sunmuştur.
(**) Huriye Pak İlköğretim Okulu Derince/KOCAELİ
Cumhurbaşkanı Yok, Sertap Erener Var!
Kılavuz, ders ve çalışma kitaplarında bazı ‘yıldız’lar tanıtılıyor. Bir kısmı o kadar önemsenmiş ki, Atatürk’le birlikte tanıtılmalarında bile sakınca görülmemiş. Sertap Erener, Kemal Sunal, Âdile Naşit, Barış Manço vb. sanatçıların Atatürk’le yan yana gösterildiği kitapta, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in adı geçmiyor. Ders kitabında, Cumhurbaşkanının, 23 Nisan’da bir öğrenciyle makamında çekilen fotoğrafının yayımlanmasına karşın, fotoğrafın kime ait olduğu belirtilmemiş (s. 217). Aynı sayfada, 10. Cumhurbaşkanının 23 Nisan mesajı yayımlandığı hâlde, Cumhurbaşkanın adı yine belirtilmemiş. Öğrenciler, Türkiye’nin 10. Cumhurbaşkanının kim olduğunu ancak 5. sınıfta öğrenebilmektedir. Çünkü Cumhurbaşkanının adı 5. sınıf kılavuz kitabında geçmektedir (Karagöz vd., 2005: 211).
Manastırlı Hamdi’nin ‘Açığı’nı Arayan Kitap!
Kitapta, İstanbul’un İngilizler tarafından işgalini ve Şehzadebaşı’ndaki Muzıka Karakolu baskınını Mustafa Kemal’e bildiren Manastırlı Hamdi’nin yazdığı telgraf metnindeki yazım yanlışlarına dikkat çekilmektedir: “Manastırlı Hamdi Beyin acele ile gönderdiği telgraftan hareketle, ilgili cümleleri yazım kurallarına uygun bir şekilde yazmalarını sağlayınız.” (s. 152). Bu ifade, 2006 baskısında şu şekilde değiştirilmiştir: “Hamdi Bey’in Atatürk’e gönderdiği telgraftaki cümleler imla kurallarına uygun olarak yazılmış mıdır?” (Tekerek vd, 2006: 114). Dil ve yazım yanlışı yönünden bir benzerine rastlanmayan kitapta, Kurtuluş Savaşı’nda önemli bir rol oynayan Manastırlı Hamdi Bey’in telgrafının içeriğine değil biçimine vurgu yapılmasının, ulusal tarih bilincinin geliştirilmesine hizmet etmeyeceği ortadadır.
Öğrenciye Türk Bayrağı Değil Avustralya Bayrağı Çizdiriliyor
Kılavuz kitapta, Tunus ve Türk bayrağı arasındaki benzerliklerin ne olduğu sorusunun öğrenciye yöneltilmesi istenmektedir (s. 244). Sosyal Bilgiler kılavuz, ders ve çalışma kitaplarında Avustralya, Hollanda, Türkmenistan, Güney Kore ve Tunus tanıtılmaktadır. Avustralya bayrağındaki yıldızlar hakkında bile en ince ayrıntıya yer verilen kitaplarda (s. 228), Türk bayrağı ile ilgili herhangi bir açıklamaya rastlanmamaktadır. Türk bayrağını tanıtmayan yazarlar, öğrenciye Tunus bayrağı ile arasındaki benzerliği sormayı, derse hazırlık çalışması olarak görmektedir.Türk bayrağı ile ilgili bilgi, Sosyal Bilgiler 5. sınıf kılavuzunda yer almaktadır (Karagöz vd. 2005: 233).
Yabancı bayrak tutkusu, öğrenci çalışma kitabına da yansıtılmıştır. Söz konusu kitabın 252. sayfasındaki 1. etkinliğin konusu, boş kutuya Avustralya bayrağı çizilerek boyanmasıdır.
Sınır komşularımızın hiçbirinin tanıtılmadığı kitaplarda, Güney Kore ve Avustralya’nın özel olarak seçildiğini destekleyen bazı bulgular şöyle sıralanabilir: Güney Kore, Kore Savaşı’ndan dolayı seçilmiştir; Türkiye’nin, ABD’nin çıkarları uğruna sürüklendiği savaşın sonucunda, NATO’ya alınması kitapta ‘ödül’ biçiminde yansıtılmaktadır: “(Türkiye) Kore Savaşı’nda Türklerin gösterdiği cesaret ve fedakârlığa karşılık 1952’de NATO’ya kabul edildi.” (s. 251).
Çanakkale Şehitlerinin Kemikleri Sızlatılıyor
Ders kitabını okuyan öğrenci, emperyalist Batı’nın büyük darbe yediği Çanakkale Savaşı’nı boşuna verdiğimizi düşünür. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başarısında belirleyici rol oynayan Çanakkale Zaferi’nin ele alınış biçimi, tartışma yaratacak niteliktedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecini etkileyen Çanakkale direnişi, ders kitabında adeta geçiştirilmiştir.
Ders kitabında, işgal güçleri sevimli gösterilmeye çalışılmaktadır. “Uzaktaki Arkadaşlarım” ünitesinde, “Uzaklardan Geldiler” başlığıyla Çanakkale Zaferi işlenmektedir: “Gelibolu’da Türk şehitleri gibi Anzak askerlerinin de yattığını biliyor musun? … 1940’lı yıllarda Türkiye’yi ziyarete gelen Avustralya Genel Valisi, Çanakkale Savaşları sırasında geçen insanlık dersi alınacak bir olay anlatır. … O zamanlar Anzaklar, Çanakkale’de büyük bir direnmeyle karşılaşır ve yenilirler. Bugün Anzaklar ile Türkler arasında ilginç bir durum vardır. Anzaklar her yıl 25 Nisan’da Gelibolu’da atalarını anmak için buluşurlar. Çanakkale Savaşları’ndaki Anzakların torunlarının bir kısmı bugün Avusturalya’da yaşıyor.” (s. 228). Çanakkale Zaferi’nin önemini vurgulamak isteyen, Gelibolu’da Türk şehitleri gibi Anzakların da yattığını söyler mi? Çanakkale direnişinin önemi üzerinde tek satırla durulmayan konunun “Uzaklardan Geldiler” başlığını taşıması bile Çanakkale savunmasının önemsizleştirilmek istendiğini kanıtlar niteliktedir. Uzaklardan gelenlerin işgal güçleri değil, turist oldukları sanılır. Aynı sayfada, Anzakları kimin kullandığı sorusu yanıtsız kalmakta ve İngiliz emperyalizminin işgaldeki rolünden söz edilmemektedir. İngilizler, Anzakların adeta ‘turist’ olarak tanıtıldığı sayfada, Avustralya bayrağındaki Birleşik İngiliz Devletleri yıldızı ile parlatılmaktadır (s. 228).
Hristiyanlığa Vurgu
Yılbaşı kutlamalarında bile Hristiyanlığa vurgu yapılması, hangi eğitim ihtiyacına cevap verebilir?“Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki Hristiyanlar 25 Aralık’ta yılbaşında kutlarlar. …Avustralya ve Yeni Zelandalılar 26 Aralık’ta ‘Boxing Day’ dedikleri bir günü kutlarlar. … Boxing Day: 26 Aralık günlerinde kutlanan bir İngiliz geleneğidir. Geçmişte, zengin aileler hizmetçilerine Noel günlerinde çalışmalarında şart koşarlar, karşılık olarak da ertesi günü Noel’i kutlamalarına izin verirlerdi.” (s. 230).
Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’da yılbaşının 25 Aralık’ta kutlandığını belirtmek için, gereksiz yere, Hristiyanlık nitelemesinde bulunulmuştur. Aynı sayfada ‘Boxing Day’ gündeme getirilmekte ve bozuk anlatımla açıklanmaya çalışılmaktadır. “Boxing Day”in mutlaka tanıtılması gerekiyorsa, Türkçe anlamının verilmesi gerekmez mi? “Güney Kore’de … 25 Aralık Noel kutlamaları, nisan ve mayıs aylarında da Budha’nın doğum günü kutlanmaktadır.” (s. 241). Ders kitabında, öğrencilerin, Hristiyanlığı özümsemeleri amacıyla yoğun çaba gösterilmektedir.
Dil, Yazım ve Anlatım Yanlışları
Ders kitabı, eğitim ve öğretimin en önemli araçlarından biridir. Dil eğitimi, temel eğitimin en önemli ögesidir. Öğrenciye Türkçe dilbilgisi ve anlatım becerisinin kazandırılması, ilköğretimin temel hedeflerinden biridir. Başarılı bir anadil eğitimi, kitapların dil ve yazım yönünden kusursuz olmalarını gerektirir. Ders kitaplarında dil ve yazıma yeterince önem verilmemesi, Türk dilinin okullarda iyi öğretilmesini ve Türkçenin geliştirilmesini engeller.
Yeni kitaplarda dil, anlatım ve yazıma gereken özen gösterilmemiştir. Bu incelemede, yanlışların ancak bir kısmına değinilmiş, yanlış yazılan iki yüzün üzerindeki sözcük, yer darlığından dolayı belirtilmemiştir.
“Bu şekilde ilköğretimi tamamlamış görmüş her öğrenci,” (s.10). “Binlerce binada oturulamaz hale geldi.” (s.22).
“Krokilerde kullanılan sembollerin krokinin anlaşılmasında önemlidir.” (s. 92). “Hava durumu; bir yerde kısa süre içinde sıcaklık, yağış, rüzgâr, basınç gibi hava olaylarının gösterdiği durumdur. …Birkaç dakika sonra neden illerin sıcaklık değerlerinin farklıdır?” (s. 94). “8. etkinlik kazanımla ilgili olarak hazırlanan etkinliklerdir.” (s. 96). “Çevresinde meydana gelen hava olaylarını gözlemleyerek bulgularını resimli grafiklere anlatır.” (s. 96). (Öğrenci, bulgularını grafikle anlatmak yerine grafiğe anlatıyor!)
“……..ülkemizde hava tahminleri yapan kuruluştur?” (s. 108). Öğrenci boş bırakılan yere kutucukta verilen Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü yazacaktır. Demek ki bu bir soru cümlesi değildir ve soru işareti kullanılmasına gerek yoktur. Benzer hatalar başka sayfalarda da yinelenmiştir: “Hava durumunun aşağıdaki insanların mesleklerini nasıl etkilediğini kutuların içine yazınız?”
“ ‘Haydi Düşünelim’ üzerinde bir hazırlık yapmaları istenir.” (s. 118). “Başlıklar altına ihtiyaçlarını sıralayıp kimlerin de bu ihtiyaçlarını gidermelerine yardımcı olduklarını yazmalarını isteyiniz.” (s. 118). “…bunlardar hangilerinin sizin için mutlaka olması gereken ihtiyaçlarınız olduğunu düşünüyorsunuz?” (s.118). “Herkes kendisi için olmazsa olmaz 5 ihtiyacını listeleyip bir arkadaşıyla karşılaştırır ve bu listeye neyi niçin aldığının açıklamasını yapar.” (s. 118).
“Ailelerinizin aylık harcamalarını nasıl planlandığını; kendi harçlığını ne şekilde kullandığını; yaptığı bütçe planının ne derece işe yaradığını sorabilirsiniz” (s. 122). “ ‘Hangi market en hesaplı satıyor?’ sorusunu araştırmalarını isteyebilirsiniz.” (s. 124).
“Performans çalışmanızda bir başka ürünün üretim, dağıtım ve tüketim aşamaları yaptırılırken bizim buğday-ekmek yolculuğunda izlediğimiz yol işlenebilir.” (s. 128). Yol izlenebilir, ama işlenemez. “ ‘Ekmek parası için çalışıyorum’ diye çalışan insanlardan duymuşsundur.” (s. 128).
“Atatürk’ün tarımda modern araç ve gereçlerin kullanılmasına teşviki ve ısrarı ile ilgili olarak 2. Ünite ile konuyu ilişkilendirebilirsiniz.” (s. 129). Cümledeki anlatım ve yazım bozukluğuna bir de 2. ünite ‘sürprizi’ eklenmiştir. Geçmişimi Öğreniyorum adlı 2. ünitede, tarımda modern araç ve gereç kullanımıyla ilişkilendirilebilecek herhangi bir konu mevcut değildir. (2. ünitede şu kavramlar işlenmektedir: Akrabalık, değer, aile, kanıt, kronoloji, gelenek, dil, giyim, liderlik, din, kültür, kültürel öge, kültürel farklılık.) (s. 52).
“Ders kitabının sayfa 113. sayfadaki soruları…” “Soyadı Kanunu’nun öneminden ve Soyadı Kanunu’ndan önce, adla ilgili yaşanan toplumsal sorunları vurgulayınız.” (s. 152).
“Tarihimizdeki önemli telgrafçılardan biri de Hamdi Beydir.” (s. 152). Cümleden çıkan sonuç, tarihimizde, Kurtuluş Savaşı’mızın kahraman telgrafçısı Hamdi Bey’den başka önemli bir telgrafçımızın da olduğudur!
“Telefonlar makineleri neden yapılmış olabilir? (metal mi?, plastik mi?)” (s. 153). Cümlede telefon yerine telefonlar sözcüğünün yazılmış olması, dizgi hatası olarak kabul edilebilir. Fakat telefon makinelerinin neden yapıldığı sorusu, yanlış sorulmuştur. Çünkü soruyla, verilen ipuçlarına (plastik, metal) bakılırsa, telefon makinelerinin yapılma gerekçesi değil, neyle yapıldıkları konusu aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Aynı soru, 173. sayfada da yinelenmiştir.
“1860 sonrası teknoloji ürünlerinin bu döneme ikinci sanayi inkılâbı dönemi de denir. Bilimsel tutum ve çalışmaların ürünü olduğuna dikkat çekilir.” (s. 168). Bu düşük cümleyle ne anlatılmak istendiğini kavramak güçtür.
“Karşılaştırma yaptırırken A nesnesinin özelliklerini, B nesnesinin özelliklerini, A ile B nesnesi arasındaki benzerlikleri, A ile B nesnesinin arasındaki farklılıkları bireysel ya da grup çalışmasıyla bir kompozisyon yazma şeklinde yaptırılabilir.” (s. 168). Defalarca okunsa bile ne anlama geldiği anlaşılamayan cümle, çok sayıda yazım yanlışı da içermektedir.
Aletler ilerleyebilir mi? “İyi ki Var” ünitesindeki ek bilgiye göre, evet: “Bu aletlerin ilerleme nedenleri üzerinde durulabilir.” (s. 168). Aletlere, insan müdahalesinden bağımsız bir ‘ilerleme’ rolü biçilebilir mi? Kitapta, ancak emekle geliştirilebilen nesnelere kendiliğinden ilerleme ‘görevi’ verilmiştir. Aynı sayfada başka bir ilginç cümleyle daha karşılaşılmaktadır: “İlerleme, değişimden daha fazla bir şeydir.” Değişimden daha fazla bir şey ne demektir? Öğrenciye, bu cümleyle, ilerleme ile değişim kavramlarının kavratılmasına olanak yoktur.
“Telefon makineleri gelişme nedeni olarak ne söylenebilir?” (s. 173). Bu yanlış ifade, “Telefon makinelerinin gelişme nedenlerini araştırınız.” vb. biçiminde değiştirilmelidir.
“Öğrenciler hangi kulüpte görev almak istediklerine karar vermeleri istenir.” (s. 188). Cümledeki öğrenciler sözcüğü, -den durum ekiyle birlikte yazılmalıdır.
“Çocuklar yönetim birimlerinden en kolay muhtara ulaşabilirler. Yönetmek kavramının öğretilebilmesi için muhtar sınıfa davet edip nasıl seçildiği, neden muhtar olmayı tercih ettiği, ne gibi sorunlarla karşılaştığı, sorunların çözümü için neler yaptığı konusunda bir öğrenme ortamı oluşturabilirsiniz.” (s. 201). Yönetim birimi muhtar değil, muhtarlıktır; muhtar, muhtarlık biriminin başındaki seçilmiş yöneticidir.
“Öğrenci bir ülkede kutlanmayan günü o ülkedeki akrabalı (akrabaları olmalı) ya da başka tanıdıkları kutluyor düşüncesiyle yazarsa, sadece nedeni açıklatılacak, değişiklik yaptırılmayacaktır. Boşluklar doldurulurken 1 Ocak yaprağında verilmiş 6 ülke kullanılacaktır.” (s. 246). Bu anlamsız cümlede sözü edilen 6 ülke Avustralya, Güney Kore, Hollanda, Tunus, Türkiye ve Türkmenistan’dan oluşuyor (s. 254). Takvim yapraklarında, dinî ve ulusal bayramlarımız, 25 Aralık Noel, 27 Mart Boxing Günü, Douz Festivali’nin rüzgârına kapılmış gibidir (s. 254).
Dil ve Yazım Birliği Yok
Ders kitaplarının hazırlanmasında Türk Dil Kurumunun (TDK) ölçütlerinin esas alınması gerekir. Kitaplarda dil ve yazım birliğinin sağlanması, TDK’nin belirlediği kurallara uyulmasını zorunlu kılmaktadır. 2005-2006 eğitim-öğretim yılında okutulmaya başlanan ders kitaplarında dil ve yazım karmaşası hüküm sürmektedir. Hangi sözcüğün nasıl yazılacağı, noktalama işaretlerinin nerede ve nasıl kullanılacağı konusunda aynı kitabın yazarları arasında bile görüş birliği sağlanamamıştır. Aşağıda verilen örneklerde, yanlışların ancak bir bölümüne değinilmektedir.
Hava tahmin uzmanının baş harflerinin gereksiz yere büyük yazıldığı satırın hemen altında doğru yazılması, kitapların tamamında uyulması gereken dil ve yazım birliğinin sağlanmadığını gösteriyor (s. 97).
“Üretimden Tüketime” ünitesinde geçen ders sözcüğünün ilk harfi, aynı sayfada, hem küçük hem de büyük yazılmıştır: “Türkçe Dersi… Matematik dersi… Fen ve Teknoloji Dersi” (s. 117). Cümle içinde küçük harfle başlaması gereken sözcüğün ilk harfi, yanlışlıkla, büyük yazılmıştır.
Öğretmen kılavuzunda etkinlikler numaralandırılmıştır (1. etkinlik, 2. etkinlik vb.). Etkinlik sözcüğünün ilk harfi sıra sıfatlarından sonra kitabın bazı sayfalarında küçük yazılırken (s. 40, 90, 94, 96, 100, 102, 106, 124, 160, 202, 230, 234, 238 vd.), bazı sayfalarda ise büyük harfle yazılmıştır (s. 120, 126, 128, 130, 134, 136, 162, 204 vd.).
Kitabın yazarları, karetta karetta kaplumbağalarının nasıl yazılması gerektiği konusunda kendi aralarında görüş birliği sağlayamamışlardır. Çalışma kitabının 104. sayfasında karetta karetta diye yazılan sözcük, 105. sayfada caretta caretta olarak yazılmıştır (Karagöz vd. 2005 a).
İnkılâp Sergisi’nde geçen sergi sözcüğünün ilk harfi aynı sayfadaki cümlelerden birinde büyük, diğerinde ise küçük yazılmıştır (s. 161). Özel bir sergi adı olduğundan dolayı, söz konusu sözcüğün ilk harfinin büyük yazılması gerekirdi. (Sözcükte, 2005 Yazım Kılavuzu’na göre düzeltme işareti kullanılmaması gerekir.)
Demir yolu sözcüğü 161. sayfada ayrı, 168. sayfada ise bitişik yazılmıştır. Altı şapkalı düşünme tekniği ile ilgili uygulama örneğinin verildiği bir sayfada, siyah ve sarı şapkalardaki “ş” küçük; kırmızı, beyaz, yeşil ve mavi şapkalardaki “ş” ise büyük harfle yazılmıştır (s. 168).
Yazım Kılavuzu’na göre kurum adlarının kesme işaretiyle ayrılmaması gerekir (TDK, 2005:47) Ders kitabında, kurum adı olduğu hâlde, PTT Genel Müdürlüğü yazılırken bu kurala uyulmamış ve iyelik eki alan kurum adı kesme işaretiyle ayrılmıştır: “PTT Genel Müdürlüğü’nün…” (s. 172). Bu kurala, başka bir kurum adı yazılırken uyulmuştur: “Karayolları Genel Müdürlüğünün…” (s. 179).
İkametgâh sözcüğü, 200. sayfada ikâmetgah, 201. sayfada ise ikâmetgâh biçiminde yazılmıştır.
Ahali sözcüğü, Kuyu adlı öyküde değişik biçimlerde yazılmıştır. Aynı öyküde üç kez kullanılan sözcüğün birinde gereksiz yere düzeltme işareti kullanılmıştır (s.224).
Kitabın yazarları, Avusturalya adında yeni bir anakara keşfetmişlerdir! Avustralya’nın nasıl yazılacağı konusundaki ‘kararsızlık’ ilginç bir karışıklığa neden olmuştur. “Avustralya Genel Valisi…” (s. 228). “…Avusturalya’da yaşıyor. Avusturalya Uluslar Topluluğu… Avusturalya’nın… Avustralya’da… Avusturalya’ya… (s. 229).
Dil ve yazım yanlışlarından Nasreddin Hoca da payına düşeni almış. Nasreddin Hoca, ders kitabında Nasrettin Hoca yapılıvermiş (s. 244). Bu halk bilgesinin adı, kılavuz kitabın aynı sayfası ile 251. sayfada doğru telaffuz edilmiştir.
Kitap Günlük Gazeteyle Karıştırılıyor
Ders kitapları beş yıl süreyle okutulur. Sosyal Bilgiler ders kitabında zaman kavramının yanlış işlenmesi, bir sonraki yıl okutulmasını olanaksız hâle getirmektedir: “Bu yıl 644. tarihî Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ni izlemeye gittim.” (s. 62). Metinde güreş şenliğinin hangi yılda gerçekleştirildiği belirtilmemiştir. Böylece kitabın okuma süresinin sona ereceği 2010 yılına kadar Kırkpınar şenliklerinin her yıl 644’üncüsü düzenlenecektir.
Güney Asya’da Tsunami Devam Ediyor!
“Örneğin insanlar Güney Asya’da, yüzyılın en büyük felâketlerinden biriyle karşı karşıya geldiler. …Türk Kızılayı, Güney Asya afetzedelerine yardım eli uzatmak amacıyla bir kampanya başlattı. …Bu amaçla beş bankada açılan hesaplara yardımlar yağıyor.” (s. 185). Bu ‘haber’le, Güney Asya’da yaşanan büyük doğal yıkımın hâlâ devam ettiği, Kızılayın bu bölgeye yaptığı yardımların sürdüğü ve bu durumun kitabın beş yıllık okuma süresince de devam edeceği duyurulmaktadır.
Bilgi Yanlışları
Mevzuata göre, ders kitapları bilimsel ilke ve yöntemlere uygun olarak hazırlanır (MEB, 1995). Sosyal Bilgiler ders kitaplarının hazırlanmasında bilimsel ilke ve yöntemler yer yer göz ardı edilmiştir: “Tahta bizim ülkemizdeki ağaçlardan, demir de bir madenden kazılarak elde edilmiş olabilir.” (s. 101). Demirin, bir madenden kazılarak elde edilmiş olabileceği ifadesinden, demirin bir maden olmadığı sonucu çıkarılmaz mı? Oysa işlenmemiş demirin kendisi zaten bir madendir. Kitapta okul sıralarında kullanılan demirden söz edildiğine göre, yukarıdaki cümle, sıra yapımında kullanılan işlenmiş demirin maden kazılarak elde edildiği anlamına gelir. “Tahta ülkemizdeki ağaçlardan elde edilir” ifadesi de yanlıştır. Çünkü tahta sadece ülkemizdeki ağaçlardan değil, yeryüzündeki bütün ağaçlardan elde edilebilir. Anlatım bozukluğu, ülkemizde demir madeni olmadığı düşüncesine yol açabilir.
Kitapta, insanların daha güzel yaşamak için doğal çevrede yaptıkları değişiklere değinilmektedir. Konuyla ilgili kısa bir açıklama yapıldıktan sonra, doğaya müdahalenin sınırları şöyle çizilmektedir: “Bu sınır ne doğanın ne de insanların lehine olmamalıdır.” (s. 101). Doğaya, insanın ve doğanın lehine olmayan bir müdahale neden yapılsın?
Kılavuzda, ders kitabında, “Yaşam Çevremizde Tehdit” başlığıyla verildiği belirtilen bir resimden söz edilmektedir (s. 101). Öğrencilerin işlemeleri istenen resim, ders kitabının 76. ve 77. sayfalarında, “Yaşam Çevremizde Tehdit” başlığı altında değil, “Yaşam Çevremize Tehdit” biçiminde verilmiştir (Karagöz vd. 2005 b).
Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası, kılavuz kitapta Tutum, Yatırım ve Yerli Malları Haftası biçiminde yazılmıştır (s. 120). Benzer bir yanlış, çalışma kitabında da tekrar edilmiştir (s. 144).
“Yediğiniz yiyecekleri yetiştiren…” (s. 134). Sözlüklerde, yiyecek şöyle tanımlanmaktadır: Yenmeye elverişli şey: Ekmek, et, yoğurt birer yiyecektir. Yiyecek kavramı tarımsal-hayvansal ürünleri kapsar ve günümüzde bu ürünlerin önemli bir bölümü fabrikalarda işlenir. Yiyeceklerin bir kısmı tarlada yetiştirilse de, önemli bir kısmı çeşitli tesislerde üretilir. Bu durumda yediğiniz yiyecekleri yetiştiren ifadesi yetersiz ve yanlıştır.
Ders kitabında, bir gözlem evi fotoğrafının altında, gözlem evleriyle ilgili genel bilgiler aktarıldıktan sonra öğrencilere şöyle bir soru sorulmaktadır: “Bu gözlem evi nerede olabilir?” (s. 159). Öğrenci, fotoğrafa bakarak gözlem evinin nerede olduğunu nasıl bilebilir? Gözlem evinin bulunduğu ille ilgili hiçbir ipucuna rastlanmayan fotoğrafa dayanılarak böyle bir soru sorulabilmesi, kitabın nasıl hazırlandığı konusuna ışık tutmaktadır.
“Bunlar, kazanlarda 25 ºC ısıda kaynatılır.” (Tekerek vd., 2006: 99). Yazarlar ısıyla sıcaklık kavramlarını karıştırmışlardır. İfadenin, 25 ºC sıcaklıkta kaynatılır biçiminde düzeltilmesi gerekir.
Özel Dershaneler Resmî Kurum Sayılıyor
“Hep Birlikte” ünitesinde, “Resmî Kurumlar” başlığıyla işlenen konuda resmî kurum tanımı şöyle yapılmaktadır: “Kamu hizmetlerinin yürütmek amacıyla devlet tarafından kurulan kurum.” (s. 186). Kılavuz kitabın “Konuyla İlgili Açıklamalar” bölümünde şu bilgiler veriliyor: “Eğitim ailede başlar. …Daha sonra toplum ve eğitim kurumlarında gelişir. …Dil kursları ve özel dershaneler de eğitim kurumlarıdır.” (s. 186).
Devlet Hastanesi Yerine Özel Muayenehaneye
“Bir sabah kahvaltısında Yasemin’e babası, ‘Saat dokuzda diş kontrolün var. Unutmadın değil mi?’ dedi. Evlerinden yürüyerek iki sokak ötedeki Doktor Selda Hanımın muayenehanesine gittiler.” (s. 120). Ders kitabında, sağlık sorunlarının çözümünde kamu hastaneleri değil, özel muayenehaneler adres olarak gösterilmektedir.
Öğrenci İnternet Kafeye Yönlendiriliyor
Ders kitabı, öğrenciyi internet kafeye yönlendirmektedir: “Yavuz… okulunun yakınındaki internet salonunda takvim ile ilgili araştırma yapmaya başladı.” (s. 158). 4. sınıf öğrencisine, 12 yaşından küçük çocukların sokulmadığı internet kafelerin adres olarak gösterilmesi, yasal açıdan tartışmaya açık bir durum yaratmaktadır.
Türk Okulları Batı Okullarıyla Karıştırılıyor
Kitabın yazarları, ilköğretim okullarında tek tip kıyafet uygulamasından habersizdir. İlköğretim okullarının birinci kademesinde okutulan kitaptaki şu ifade, her öğrencinin farklı kıyafetle okula geldiği izlenimini veriyor: “Öğrencilerinizin kıyafetlerini inceleyerek içlerinden birisine ‘Neden bu kıyafeti giydin? Bu kıyafeti giymene karar verirken neleri dikkate aldın?’ sorusu ile derse giriş yapabilirsiniz.” (s. 94). İlköğretimde hangi kıyafetin giyileceğine öğrenci ya da veli değil, okul yönetimi karar verir.
Memurun İş Güvencesi Yok Sayılıyor
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’yla memurlara iş güvencesi sağlanmıştır. Ders kitabında, öğrenciye, memurların yasal statüsüyle çelişen bilgiler verilmektedir: “Beyza’nın annesi bir fabrikada işçi; babası ise memur. Her ikisi de her ay düzenli olarak maaş alıyorlar. … Beyza’nın babası işten ayrılır. Yeni işine iki ay sonra başlayacaktır.” (s. 122). Paragrafın sonunda, Beyza’nın babasının çalışmadığı iki aylık süre içinde maaş alamadığı anlaşılmaktadır.
Kitapta şu soruların yanıtı verilmemektedir: Beyza’nın babası devlet memuru olduğu hâlde işten neden ayrılmıştır? İstifa mı etmiştir? İstifa etmişse, daha iyi bir iş bulması ve işinin hazır olması gerekmez miydi? Bu koşullarda iki ay çalışmaması ve maaş alamaması nasıl açıklanabilir? Düzenli çalışan ve herhangi bir nedenle işsiz kalan kişilere işsizlik sigortası ödendiği hâlde, Beyza’nın babasına neden ödenmemiştir?
Yoksulluk Kader Olarak Sunuluyor
İncelenen kitaplarda, yoksulluk olağan bir durum olarak sunulmaktadır. Örneğin lokantada yemek yemek bile nerdeyse ‘lüks’ bir harcama biçiminde nitelendirilmektedir (s. 118). Yoksulluğun kader olarak sunulduğu kitapta, bir öğrenci, günlüğünde ağabeyinin yağmurda botları olmadığı için ayakkabısına su girdiğini anlatmaktadır (s.121). Yasemin’in annesi, akşam yemeğe gelecek konukları için hazırlık yapmak ister ve cüzdanındaki parayı hesaplar. Anne, hazırladığı alışveriş listesiyle kızını markete gönderir. Bu listeye göre, Yasemin 250 gr kıyma alabilecektir (s. 124).
“Kemal… maddî imkânsızlıklar nedeniyle kitap alamayan öğrencilerin olduğunu öğrendi. Bu öğrencilere nasıl kitap temin edebileceğini düşündü.” (s. 180). İlk ve ortaöğretim okullarında ders kitapları devlet tarafından ücretsiz dağıtılmaktadır. Bu durumda, bazı öğrencilerin maddî imkânsızlıklar nedeniyle kitap alamaması, gerçeği yansıtmaktan uzaktır.
“Sahipsizler için kermes” (s. 181). Kermes, “Kış nedeniyle çok güç koşullarda yaşam mücadelesi veren sokak hayvanları” için düzenlense de, mesaj yerine ulaşıyor: Sahipsizlik! Yani yoksulluk ve açlık. Kitapta, kermesin düzenleneceği belirtilen otel (Otel Tunalı) ile etkinlikte rol alan Meliha Yılmaz Doğal Hayatı Koruma, Geliştirme, Sağlık, Eğitim ve Kültür Vakfı da unutulmamış! Yönetmelik, ders kitaplarında reklâmı yasaklasa da, bunun pratik bir anlam taşımadığı ortada. Ders kitabında, kermesten elde edilecek gelirin nasıl harcanacağı da belirtilmiş: “Elde edilecek tüm gelir Gölbaşı’ndaki barınaklarda özellikle bakıma muhtaç sokak hayvanlarının sağlık, bakım ve tedavi giderlerinin karşılanması amacıyla kullanılacak.” (s. 181).
“Çevremizde yardıma muhtaç insanlar vardır.” (s. 184). Peki insanlar yardıma neden muhtaç? Toplumda bazı kesimlerin ancak ‘hayır’ kurumlarının yardımlarıyla yaşamını sürdürmesi, değiştirilemez bir gerçeklik mi? Satır aralarına ustaca gizlenen mesajlara göre, evet!
Yabancı Adların Türkçe Okunuşları Yok
Ders kitaplarında, yabancı ad ve sözcükler Türkçe okunuşlarıyla birlikte yazılmak zorundadır. Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları Yönetmeliği’ne (MEB, 1995) göre, aynen yazılması gereken yabancı sözcüklerin yanında parantez içinde Türkçe okunuşları da gösterilir. Bu maddeye göre, yabancı sözcükler, herhangi bir zorunluluk yoksa, sadece Türkçe okunuşlarıyla yazılabilir. Sosyal Bilgiler ders kitabında yer yer bu kurala uyulmamış ve yabancı adlar, Türkçe okunuşları belirtilmeden, olduğu gibi yazılmıştır: “Lance Armstrong, Penny Farthing” (s. 133). “Samuel F. B. Morse Kimdir? Morse’un… Morse rakamları… Morse Alfabesi” (s. 151). Aleksander Graham Bell, Thomas Watson (s. 153).
“Jules Verne’in… Louis Braille… Braille alfabesi… Valentin Haüy” (s. 164). Dilimize Mors alfabesi biçiminde yerleşen adın ‘özgün’ hâliyle yazıldıktan sonra İngilizce okunuşuna uygun ek alması (Morse’un), ancak yabancı dil tutkusuyla açıklanabilir. (Jules Verne, cümlenin birinde Türkçe yazılışına uygun ek alırken -Jules Verne’nin-, başka bir cümlede ise İngilizce okunuşuna uygun ek almıştır -Jules Verne’in-.)
Yabancı adlardan birinde Türkçe okunuşa yer verilmiş, o da yanlışlıkla parantez dışında tutulmuştur: Rayt (Wright) Kardeşler (s. 174).
“Bilinçli Tüketici” Ömür Tüketiyor
“ ‘Bilinçli Tüketici’ 8 yıl buzdolabı peşinde koştu.” (s. 127). Gazete kupürüyle birlikte yer verilen bu haberde adı geçen yurttaş, ‘bilinçli tüketici’ örneği olarak sunulmaktadır. Dikkat edilirse, kitapta bozuk mal üretme ‘özgürlüğü’ savunulmaktadır. Hatalı ve kalitesiz üretimin doğal karşılandığı kitapta, bir yurttaşın, bozuk buzdolabı için sekiz yıl mücadele etmesi bile olağan karşılanmaktadır. Kitapla, bozuk mal üretmenin ve satmanın suç sayılmadığı bir serbest piyasa ekonomisi modeli içselleştirilmektedir. Serbest piyasa, bozuk malları iade edebilmek için ömür tüketen ‘kahraman’larıyla övünç duymaktadır.
Sosyal Devlet Yok Sayılıyor
Bir devlet okulunda öğretim yılı boyunca yetersizlikler yaşanıyor. Fakat devlet buna çözüm bulamıyor ve sıkıntılara müdahale etmiyor. “Toplum Hayatında Dayanışma” başlığı altında işlenen konunun anahtar sözcüklerinden biri de dayanışmadır. Devletin çare bulamadığı sorunlara, kampanyalar yoluyla ‘çözüm’ üretilmesi dayanışma duygularını güçlendirmez, ama sosyal devlet bilincini zayıflatır. Oysa öğrencilerin dayanışma ve yardımlaşma duygularının güçlendirilmesi amacıyla daha uygun örnekler verilebilir.
Sosyal devlete ‘savaş’ açan anlayış, ulus ötesi yardımları da gündeme getiriyor. Ders kitabı, T.C. Devleti’nin ‘üstesinden gelemediği’ni düşündüğü işleri yurt dışı kaynaklarla hâlletmeye kararlıdır: “İnsan Kaynakları Sitesi’nde yayınlanan ‘Patnos’taki okullar yardım bekliyor’ ilânı sayesinde Türkiye’den, yurtdışından destek bulduklarını vurgulayan Arık, böylece 60 haneli, 550 nüfuslu Meydandağı Köyü’nün kaderinin değiştiğini anlattı.” (s. 190). Gazete haberinden, Ağrı’nın Patnos ilçesine bağlı Meydandağı Köyü İlköğretim Okulunda lojman bulunmadığı ve sorunun çözümü için bir internet sitesine ilân verildiğini öğreniyoruz.
Yön Kavramı Yanlış Öğretiliyor
Ders kitaplarında yönler nasıl tanıtılmalıdır? Sağ-sol, doğu-batı vb. kavramlar verilirken, nesnelerin konumu, Güneş ve okuyucuya göre belirlenir. Sağdaki resimleri inceleyiniz ifadesi, okuyucunun sağındaki resmi kapsar. Bu tür ifadeler, eğer özel bir açıklama yoksa, farklı biçimlerde algılanamaz. Yön kavramı, sadece okuyucunun konumuna göre işlenmez kuşkusuz. Herhangi bir nesnenin bulunduğu yer, başka bir nesnenin konumuna göre de belirlenebilir. Ceviz ağacının solundaki öğrenciyi işaretleyiniz ifadesi, buna örnek olarak verilebilir.
İncelenen kitaplarda yönler yanlış öğretilmektedir. Çalışma kitabında bisiklet, lokomotif, otomobil, uçak ve gemi fotoğrafları alt alta sıralanmıştır (s. 174). Bu beş fotoğrafın sağında ve solundaki kutucuklarda bazı açıklamalar yer almaktadır. Okuyucuya göre sağı işaret eden beş kutucukta ‘sol’daki nesnelerle ilgili sorular sorulmaktadır: “Soldaki fotoğrafta görülen bisiklet ile bugün kullandığımız bisikletleri karşılaştırırsak ne gibi benzerlikler ve farklılıklar bulabiliriz?” Bu soru lokomotif, otomobil, uçak ve gemi için de ayrı ayrı tekrar edilmiştir. Fotoğrafların tamamı okuyucunun sağında yer aldığı hâlde, kutucuklarda, ‘soldaki fotoğraf’larla ilgili sorulara yanıt aranmaktadır. Söz konusu yanlışlık, öğrenci çalışma kitabının 2006 baskısında düzeltilmiştir (Tekerek vd. 2006 a, 107).
Maltepe Belediye Başkanına Ayrıcalık
“Maltepe belediye başkanı, bölgesindeki çocukların sorunlarını 13 yaşındaki danışmanı Büşra Saygı’dan öğreniyor. … Küçük Büşra 44 yaşındaki başkanın şimdi sağ kolu. Çatkapı başkanın yanına girebiliyor, dilediği zaman özel numaralarından arayabiliyor, çocuklar adına da başkanı denetliyor.” (s. 209). 30 Mayıs 2004 tarihli gazete haberine dayanılarak ders kitabına alınan bu haberde, Maltepe Belediye Başkanı ile ‘sağ kolu’ Büşra’nın fotoğrafı da kullanılmış. Görev başındaki bir belediye başkanı ders kitabında tanıtılırken, hangi ölçütün esas alındığı belirsizdir.
Bütün Ülkeler Cumhuriyetle Yönetiliyor!
“Her ülkenin bir parlamentosu bulunur. Cumhuriyet ve demokrasi ile yönetilen ülkelerde parlamentoların bulunması bir zorunluluktur.” (s. 212). Yine kılavuz kitaba göre, her ülke bir parlamentoya sahiptir. Yazarlar, demokrasi ve cumhuriyetin ön koşulu olarak gördükleri parlamentonun, her ülkede bulunduğunu da belirtmektedirler. O hâlde, bütün ülkelerin yönetim biçimi cumhuriyettir ve demokratik olmayan bir tek ülke yoktur.
Türk Tugayına Türkçe Bilmeyen Tercüman!
Tercüman, bir dilde anlatılanları öteki dile çeviren kimse demektir. Kore’de savaşan Türk tugayına bir tercüman verilir. Ders kitabında tanıtılmaya çalışılan tercüman, çeviri yapması gereken dili öğrenmemiştir. Bu tercüman, yabancı bir ülkedeki Türk askerî birliğinde çevirmenlik yapacağı için doğal olarak Türkçe bilmek zorundadır. Fakat ders kitabının bulduğu tercüman Türkçe bilmemekte, Türk askerleriyle işaret diliyle anlaşmaktadır (s. 240). Tabur komutanı, kendi posta eri Ali’yi, Türkçe bilmeyen tercüman Paik’in hizmetinde görevlendirir (s.240). Kitaba göre, Türk askeri, sınır ötelerinde ABD çıkarları uğruna canını vermekle yetinmez, bir de yabancılara hizmet eder.
Kılavuz kitap, Kore Savaşı ile Kıbrıs Barış Harekâtı arasında bir fark görmemektedir: “Kore Savaşı ile ilgili araştırma yapması istenebilir. Bu araştırma Kıbrıs’a, Bosna Hersek’e, ve Afganistan’a giden askerlerimiz için de yaptırılabilir.” (s. 241).
Sonuç ve Öneriler
· MEB Sosyal Bilgiler 4. sınıf öğretmen kılavuz, ders ve çalışma kitapları; Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları Yönetmeliği, Ders Kitaplarında Aranacak Nitelikler ile Yayın Evlerinde Aranacak Şartlar, Ders Kitaplarının Hazırlanması, İncelenmesi, Değerlendirilmesi ve Eğitim Araçlarının Seçimine İlişkin Yönerge ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’na aykırı olarak hazırlanmıştır.
Ders kitaplarını basma yetkisi sadece Millî Eğitim Bakanlığına verilmelidir. Bu amaçla, 24 Nisan 1926 tarih ve 823 sayılı yasa yeniden yürürlüğe girmelidir.
· Kitaplar ulusal tarih ve Cumhuriyet Devrimi ruhuna uygun olarak hazırlanmalıdır.
· Sözü edilen kitaplar dil ve yazım yanlışlarından arındırılmalı, bilimsel süzgeçten geçirilmelidir.
· Kitaplarda zaman kavramı doğru işlenmeli, olayların hangi tarihlerde gerçekleştiği açık biçimde belirtilmelidir. (Örneğin 1940’lı yıllarda ifadesinde ay, gün ve yıl tam olarak belirtilmemiştir.) (s.228).
· MEB Sosyal Bilgiler 4. sınıf öğretmen kılavuz, ders ve çalışma kitaplarıyla ilgili onaylar iptal edilmelidir.
· Kitaplara onay veren yetkililer hakkında yasal işlem yapılmalıdır.
· Söz konusu kitaplar, teknik yönden kusurlu, ‘ayıplı’ mal niteliğindedir. Kitapların büyük bir bölümü, öğretim yılı tamamlanmadan dağılmış ve kullanılamaz hâle gelmiştir. Bu durum, ulusal kaynakların israfına neden olmuştur.
Kaynaklar
Karagöz, D.; Tekerek, M.; Kaya, N.; Azer, H.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K. (2005). İlköğretim Sosyal Bilgiler 5 Öğretmen Kılavuz Kitabı. Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, Yayın Nu: 4119.
Karagöz, D.; Tekerek, M.; Kaya, N.; Azer, H.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K. (2005 a). İlköğretim Sosyal Bilgiler 5 Öğrenci Çalışma Kitabı. Ankara: Devlet Kitapları. 1. Baskı.
Karagöz, D.; Tekerek, M.; Kaya, N.; Azer, H.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K. (2005 b). İlköğretim Sosyal Bilgiler 5 Ders Kitabı. Ankara: Devlet Kitapları. 1. Baskı.
MEB. (1995). Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği. Resmî Gazete (RG), 29.05.1995, Sayı: 22297. Değişik: 17.03.2004/ 25405 RG.
MEB. (2005). İlköğretim Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (4–5. Sınıflar). Ankara: Devlet Kitapları Müdürlüğü.
TDK. (2005). Yazım Kılavuzu. Ankara: Türk Dil Kurumu.
Tekerek, M.; Kaya, N.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Yıldırım, T.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K. (2005). İlköğretim Sosyal Bilgiler 4 Öğretmen Kılavuz Kitabı. İstanbul: Devlet Kitapları, 1. Baskı, Feza Gazetecilik A. Ş.
Tekerek, M.; Kaya, N.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Yıldırım, T.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K. (2006). İlköğretim Sosyal Bilgiler 4 Ders Kitabı. İstanbul: MEB Devlet Kitapları, 2. Baskı, Doğan Yayıncılık.
Tekerek, M.; Kaya, N.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Yıldırım, T.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K. (2006 a). İlköğretim Sosyal Bilgiler 4 Öğrenci Çalışma Kitabı. İstanbul: MEB Devlet Kitapları, 2. Baskı, Doğan Yayıncılık.