1978 yılıydı. Muş’ta görev yapan öğretmenler, İl Millî Eğitim Müdürlüğü Disiplin Kurulu üyesini belirlemek için seçime gitmişti. Sıtkı Ay, öğretmenlerin oyuyla kurul üyeliğine seçilmişti.
Kurul Vali Rasim Gezmiş, İl Millî Eğitim Müdürü Selahattin Sami Özer, il genel meclis üyesi, ilköğretim müfettişi, ilköğretim müdürü, okul müdürü ve iki öğretmenden oluşuyordu.
Millî Eğitim Müdürlüğünce bir öğretmen hakkında yürütülen soruşturma raporu, kurulda görüşülüyordu. Soruşturmanın konusu, Rus klasikleriydi. Muş’ta görevli bir köy öğretmeni, Kastamonu’da yatılı okuyan arkadaşına mektup yazmış, Rus klasiklerini okumasını tavsiye etmişti!
Memleket elden gidiyor, istihbarat uyuyordu!
Haber elemanları, söğüt gölgesinde istirahate çekilmişti.
Mektup, okul yönetimi tarafından defalarca okunmuş, gereği için ilgililere iletilmişti.
Okul koridorlarında bile komünizmin ayak sesleri duyuluyordu.
Sansürcüler, ülkenin bekası için teyakkuzdaydı.
Kastamonu İl Millî Eğitim Müdürlüğüne ivedilikle teslim edilen mektup, köy öğretmeninin görev yaptığı Muş’a gönderilir. Muş İl Millî Eğitim Müdürlüğü, olaya derhal el koymuş, komünist faaliyetlerde bulunan öğretmeni görevden almak için millî seferberlik başlatmıştı.
Olayla ilgili iki ilköğretim müfettişi görevlendirilir.
Müfettişler kısa sürede ilgili öğretmen hakkında rapor hazırlar.
Dosya, Muş İl Millî Eğitim Müdürlüğü Disiplin Kurulu’na sunulur.
Muş Valisi Rasim Gezmiş, komünizme pabuç bırakacak bürokratlardan değildi. Milliyetçi Vali, öğretmenin açığa alınması ve yaptırım uygulanmasından yanaydı.
Vali Rasim Gezmiş, 1930, Artvin Borçka doğumluydu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuydu. Etibank Murgul Bakır İşletmesi Memurluğu, Trabzon İl Maiyet Memurluğu, Kaynarca, Arpaçay, Hınıs, Nallıhan, Düzce, Milas Kaymakamlıkları ve Çankırı Valiliğinin ardından Muş’a atanmıştı.
Muş’a atandığında, 48 yaşında, deneyimli bir bürokrattı.
O yıllarda Rus demek, komünist demekti. Rus klasikleri, komünizm propagandasının araçları olarak görülüyordu. Rusya’da, 1917 yılında gerçekleştirilen Bolşevik Devrimi, Türk milliyetçilerine uykuyu haram etmişti.
Her sabah mahmur gözlerle cadde ve sokaklar taranıyor, ülkeye komünizmin gelip gelmediği yoklanıyordu.
Komünizm, Kızıl bayraktan dolayı, kırmızıyla özdeşleşmişti.
Balkonda çamaşır ipine asılı kırmızı kazak bile siyasi linç nedeniydi.
Kurulda öğretmenleri temsil eden Sıtkı Ay, toplantıya hazırlıklı gitmişti.
Öğretmen, 38 yaşındaydı. TÖS’ün kuruluş sürecinde görev almış, Ankara mitinglerinde Fakir Baykurt’la yan yana yürümüştü.
Muş Valisi, Disiplin Kurulu’na, öğretmenin açığa alınması teklifinde bulunur. Üyeler, valinin teklifinin ardından kısa süre sessizliğe bürünür. Sıtkı Ay, teklifi kabul etmez. Vali, öğretmenin ‘şerh’ine tepki gösterir, sen bu kitapları okudun mu, diye çıkışır!
Öğretmen Sıtkı Ay, Vali Rasim Gezmiş’e hitaben şu konuşmayı yapar:
“Efendim, bu kitaplar her yerde satılıyor, hatta Ankara’da bile açıkta satılıyor. Mektuplar kişileri bağlar, yayın aracı değildir. Konu olan mektupta bir suç unsuru bulunmadığı kanaatindeyim.”
Öğretmen açığa alınmaktan kurtulur!
Arkadaşına Rus klasiklerini öneren öğretmeni cezalandırma girişimi, ‘komünizm propagandası’na dayandırılmak istenmişti. Bu, ülkede sıklıkla karşılaşılan akıl dışı uygulamalardan biriydi. ‘Sakıncalı’ bulunan bazı Rus yazar ya da şairlerinin, Bolşevik Devrimi’nden yıllar önce Çarlık sisteminin hedefi olmalarının, Türkiye’nin güvenliğiyle ilişkilendirilmesi, akla ve bilime aykırıydı.
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin (1799-1837), Nikolay Vasilyeviç Gogol (1809-1852), Anton Pavloviç Çehov (1810-1904), Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910), Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881) vd. yazar ve şairler, Çarlık Rusya’sında yetişmiş, 1917 Bolşevik Devrimi’nden yıllar önce yaşama veda etmişti.
Komünizm, Türkiye’de aydınları hedef alan merkezin ürettiği sanal bir tehditti. Ülkeyi karanlığa sürükleyen odaklar, bu tehdidi kullanarak iktidara geliyor, ülkenin aydınlık birikimine cehennemi yaşatıyordu.
‘Rus klasikleri’ dosyası görüşüldükten sonra sıra Muş Korkut Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) Müdürü M.Y. hakkındaki dosyanın görüşülmesine gelir.
3 bin 500 öğrencisi olan okulun kömür, boya, temizlik ürünleri ve gıda alımlarında yolsuzluk yapıldığı öne sürülüyordu. Dosyada, üç yıllık ihale yolsuzluğuna ilişkin bilgi ve belgeler yer alıyordu.
Vali’nin, müdürün açığa alınması ve savcılığa suç duyurusunda bulunulması teklifi imzaya açılır.
Sıtkı Ay, yaptırımdan yana olmakla birlikte teklifi yetersiz bulur. Öğretmene göre, önceki kurul üyeleri görevi ihmal etmiş, yolsuzluğa göz yummuştu. Öğretmen, kararın altına şu notu düştükten sonra (şerh) imzalar:
“Soruşturmayı üç yıl boyunca savsaklayan ilgililer hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulsun.”
Vali Rasim Gezmiş, öğretmenin, ‘şerhi’nden dolayı öfkesini dizginleyemez:
“Sen, kimi suçluyorsun? Konuşmasını öğren! Bir daha seni görmek istemiyorum. Haddini bil!”
Muş Valisi, kendisinden 10 yaş küçük öğretmenin kuruldaki tavrını not eder.
İl Millî Eğitim Müdürü Selahattin Sami Özer, öğretmene, konuyla ilgili şunları söyler:
“Vali Bey’in teklifini kabul etmediniz, çok haklısınız!”
Vali, Millî Eğitim Müdürü’ne, toplantılarda öğretmen Sıtkı Ay’ı görmek istemediğini iletir!
Sıtkı Ay, Muş İl Millî Eğitim Müdürü’nün değerlendirmelerine kayıtsız kalamaz:
“Sayın Müdürüm, benim haklı olduğumu toplantıda söylemiş olsaydınız bir değeri kaydetmiş olurdunuz. Ben seçimle, Muş öğretmenlerinin tercihiyle bu göreve geldim Toplantıya katılmam benim için bir görevdir.”
Kamuda işler genelde kaplumbağa hızıyla yürür. Fakat bu bazı durumlar için geçerli değildir. Öğretmen Sıtkı Ay, Muş Valisi’nin bu çıkışından kısa bir süre sonra âdeta ‘sınır dışı’ edilir! Öğretmene, Gogol’ün, Puşkin’in, Çehov’un, Tolstoy’un, Turgenyev’in, Dostoyevski’nin hesabı sorulur!
Türkiye, Cumhuriyet’in 55. yılında, Rus Edebiyat dehalarını savunan öğretmene tahammül edemeyen bağnazlığın denetimine girmiştir.
Sıtkı Ay, Yozgat Sorgun’a sürülür. Sorgun İlköğretim Müdürü, sürgün öğretmeni, can güvenliği konusunda uyarır, kendisini korumak için çaba göstereceklerini söyler.
Öğretmen, Sorgun’da göreve başlamadan önce 20 günlük rapor alır, Ankara’ya gider. Sürgün iptal edilir, öğretmen Diyarbakır’a atanır.
Vali Rasim Gezmiş, 14 Ekim 1979’da MHP’den Artvin Cumhuriyet Senatosuna üye seçilir.
YİBO Müdürü M.Y. parasına para katar, öğretmenlerin açlık sınırında yaşadığı koşullarda Ankara’da bir daire ve otomobil sahibi olur!
TÖB-DER’li öğretmen Sıtkı Ay mı, onun payına da 12 Eylül darbesi sonrasında Diyarbakır’da gözaltına alınmak düşer. 26 gün boyunca insanlık dışı uygulamalarla karşı karşıya kalır. 1982 yılı Mart’ında Pülümür Akdik (Köyü) İlkokulunda Gülsüm Yapalı’yla birlikte görev yaparken, meslekten ihraç edilir.
Tek varlığı, cebindeki 10 lira!
Onurlu yaşamanın da bir bedeli var.
Sıtkı Öğretmen, 84 yaşındaki Ulu Çınarımız…
Başı dik, onurlu, gururlu…
İşte onun tek sermayesi.
“İster yüz yaşa
İster doksan
Yeter ki olmasın
Kişi, şerefinden noksan!”
(Körfez, 2 Nisan 2024)