PÜLÜMÜR LÖRİZ KÖYÜNÜN DÜNÜ VE BUGÜNÜ

Loriz'in iyi yürekli insanları
Soldan sağa Gülüzar (Emine) Dikme (1923-1991), Elif Doğan, Saray Günay (Geyik), Ahmet Dikme (Derviş), Hakkı Düzgün, Arzu Doğan, Hasan (Hüseyin)  Dikme, Kamer (Kekil) Dikme, Hasan (Hüseyin) Dikme, Elif Doğan, Arzu Doğan (Löriz’in iyi yürekli insanları) Fotoğraflar: Lorız resmî sayfası

 

1956 yılında Pülümür Çatalyaka (Denzeg) köyü Gole (Gola Tikmu)  mezrasında taşınma telaşı vardı. Gün ağarmadan uyanan köylüler son hazırlıklar için işe koyulmuştu. Kalın yün yataklar, el dokuması halılar, sandıklar,  cacimler, çoğu bakır kap kacak toplanmış, katırlara yüklenmişti. Yatak ve halıların bir kısmı semerlerin her iki tarafından sarkan kıl çuvalların üzerine örtü gibi serilmişti.  Köyün  yolu yoktu. Keçi kılından dokunmuş çuvallara doldurulan eşya, katırlara yüklenmişti.

Gole’de hayvancılık yapan aileler, küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarını da yanına almıştı.

Keçi yolunda art arda dizilmiş katırların istikameti, Nazımiye Karvan (Uzuntarla/Hanköy)  köyüydü. Yaklaşık 15 km’lik yolda saatlerce süren yolculuk, bir yamaca yaslanmış Karvan’da noktalandığında güneş tam tepedeydi.

Karvan yokuşunu ağır ağır tırmanan Pülümür Çatalyakalı köylüler görünür görünmez köy hareketlendi. Karvan’a ulaşan köylüler yorgun düşmüştü. Çatalyakalılara, bakır taslarda ayran ikram edildi. Köyün yeni sakinlerinin eşyası katırlardan indirildi,  eve taşındı.

Çatalyaka Gole mezrasından Karvan’a, Hasan (Hüseyin) Dikme (1896-1985) ve Kamer (Kekil) Dikme  (1926-1981) kardeşler yerleşmişti. O tarihte Hasan 60, Kamer ise 30 yaşındaydı.

Soldan sağa Ahmet (Derviş) Dikme, Hüseyin Dikme ve eşi, Beser Fırat, Saray Cömert, Ali-İpek Dikme, Gülüzar (Emine) Dikme
Soldan sağa Ahmet (Derviş) Dikme, Hüseyin Dikme ve eşi, Beser Fırat, Saray Cömert, Ali-İpek Dikme, Gülüzar (Emine) Dikme

KARVAN’DAN LÖRİZ’E YOLCULUK

Karvan, coğrafi yapısından dolayı kış mevsiminin zor geçtiği köylerden. Çığ vb. doğa olayları, Karvanlıların yaşamında olumsuz rol oynar. Dikme kardeşler, zorlu kış koşullarının yaşandığı Karvan’da sadece bir yıl kalır. Hasan ve Kamer Dikme, Pülümür Dereboyu’nun (Danzik/Tojige) Löriz mezrasında Ali Kul  (Ali Kuli, 1914-1994) ve Bozkanlardan (Bozku) arazi satın alır.

 Aileler, 1957 yılında Löriz’e yerleşir.

Löriz, Gole ve Karvan’dan görece iyi koşullara sahip bir yerleşim birimi. O tarihte Gole’de su sıkıntısı çekilir. Köylüler, kışın bir çukurda toplanan kar suyunu kullanırlar.  Löriz, su kaynakları yönünden Gole’yle karşılaştırılamayacak kadar şanslı köylerden.  Suyu olan köyde çığ vb. doğa olayları yaşanmaz. Toplumsal nedenler, su kaynakları, coğrafi yapı, ilçe merkezine yakınlık   vb. etkenler, ailelerin Löriz’e yerleşmesinde etkili olur.  

Dikme kardeşlerden önce Löriz’de,  Hıdır Gül (Xıdıre Dursın, Dursun oğlu Hıdır) ile Kamer Düzgün oturuyordu. Hasan ve Kamer Dikme’nin Löriz’e yerleşmesiyle, Kalmemesır Ocağı, Gole’den Löriz’e taşınmış oluyordu.

Soldan sağa Rıza  Canpolat (1926-2013), Kamer Canpolat (Akdik, 1932-2013), Kamer Canpolat (Mezra, 1920-1994) (Rıza Usta, duvara işlediği bayrak ve künyeyle ölümsüzleşmiş) Fotoğraf: Ahmet Canpolat arşivinden yayımlayan  Hüseyin Dalkılıç
Soldan sağa Rıza Canpolat (1926-2013), Kamer Canpolat (Akdik, 1932-2013), Kamer Canpolat (Mezra, 1920-1994) (Rıza Usta, duvara işlediği bayrak ve künyeyle ölümsüzleşmiş) Fotoğraf: Ahmet Canpolat arşivinden yayımlayan Hüseyin Dalkılıç

LÖRİZ’DE MEZRALI BİR TAŞ USTASI

Dikme kardeşler, Löriz’de dördüncü yılını tamamladığında  ev yapmaya karar verir. İnşaatta, çevre köylerden gelen işçi ve ustalar çalışır. Binanın yapımında çalışan ustalardan biri de Mezra köyünden Ahmet Canpolat’ın (Hemede Hesene Bor, 1877-1972oğlu Rıza Canpolat’tır (1926-2013). Rıza Usta,. binanın giriş kapısının solundaki kesme taşlardan birine Türk bayrağını işler. Usta,  binanın giriş kapısının solunda yer alan pencerenin üstündeki taşa bina sahiplerinin adını ve yapım tarihini özenle kazıyarak ölümsüzleştirir:

Hasan-Kekıl Tikme 1961

Dikme kardeşlerin binasının batı cephesindeki işlenmiş iki taş, 59 yıllık binadan geriye kalan değerli bir hatıra olarak varlığını sürdürüyor.  

Rıza  Canpolat’ın taşa işlediği bayrak ve ev sahiplerinin künyesi
Rıza Canpolat’ın taşa işlediği bayrak ve ev sahiplerinin künyesi

 

HEL DAĞI’NDA FLAMİNGO YOLU

Löriz, 1984 yılında elektriğe kavuşmuş. Ali Dikme, henüz direklerin bile dikilmediği yıllarda Lörizlilere  TV keyfi yaşatan köylülerden. Çatalyakalı Ahmet Gül’ün (1931-2020), Avusturya’dan getirdiği 37 ekran siyah beyaz TV’yi Kırmızıköprü’de işlettiği kahvehanede bir süre kullandıktan sonra köye götürür.  TV için 180 amper akü alan Dikme,  siyah beyaz görüntüyü Hel Dağı^nda yakalamayı başarır. O tarihte Lörizliler,  Hel Dağı’nın eteğindeki Sıncah yaylasına çıkmaktadır.  Ali Dikme’nin yayla evi, seyircilerin mekânı olur. Yaylacılar,  TRT Televizyonundan yayınlanan Flamingo Yolu’nu kaçırmaz. Başrollerini Mark Harmon ile Howard Duff’ın paylaştığı dizi yaylacılar tarafından ilgiyle izlenir.

 

Hamza Dikme-Beser Fırat, Ali Dikme-İpek Doğan’ın düğünü, 27 Temmuz 1977 (Löriz’de gelinliğin ilk giyildiği düğün)  Fotoğraf: Lorız resmî ana sayfası
Hamza Dikme-Beser Fırat, Ali Dikme-İpek Doğan’ın düğünü, 27 Temmuz 1977 (Löriz’de gelinliğin ilk giyildiği düğün) Fotoğraf: Lorız resmî ana sayfası

LÖRİZ’DE GELİNLİĞİ İLK  GİYEN GELİN

1970’li yıllarda bölgede yaşanan kültürel değişimden Löriz de payına düşeni alır. 1977 yılında Hamza ve Ali Dikme kardeşlerin düğününde gelinler kara çarşaf yerine gelinlik giyer. Hamza Dikme, Pülümür Mezra köyünden Mustafa Fırat’ın (Şişko Mustafa, 1935-1987) kızı Beser Fırat’la, Ali Dikme ise Lörizli Hasan-Arzu Doğan (1941-1992) çiftinin kızı İpek Doğan’la evlenir. 27 Temmuz 1977’de yapılan düğünde bir ilke imza atılır. Kara çarşaf yerine gelinlik! Mezralı ve Lörizli gelinler, kara çarşafı değil, gelinliği tercih etmiştir.  

Düğünde dikkat çeken başka bir nokta da iki davul zurna ekibinin görevlendirilmesidir. Davulcular Müslüm Gül ve Çetin Özdeniz (1950),  zurnacılar Hayri Atıcı ile Cemal Özdeniz, Dikme ailesinin sevincini Pülümür Vadisi’ne yayar.

 

Davulcu Çetin Özdeniz ve eşi, zurnacı Cemal  Özdeniz ve eşi (Löriz’den  yankılanan güzellik)
Davulcu Çetin Özdeniz ve eşi, zurnacı Cemal Özdeniz ve eşi (Löriz’de yankılanan güzellik) Fotoğraflar: Çetin Özdeniz arşivi

LÖRİZ’E ULAŞAN KARA HABER

Löriz’de yaşamın  olağan akışı, 1993 yılına kadar sürdü. 1993 yılı sonbaharında  Löriz’e ulaşan  bir haber, korku ve endişeye yol açmıştı. Kalmemesır Ocağı’nın temsilcisi Hüseyin Dikme’ye (1957-2013) yapılan bir bildirim, zor günlerin habercisiydi:

Yirmi dört saat içinde köyü terk edin!

Sonbahardı. Kavak ve çınar ağaçları sarıya, kızıla, mora bürünmüştü. Meşe, sonbahara   direniyor, yeşil yapraklarının en azından bir kısmını koruyordu. Sincap, palamut ve ceviz depolamaya devam ediyordu. Bozayılar, uzun sürecek kış için elini çabuk tutuyordu. Erzincan’dan kışlık alışveriş yapılmıştı. Odun, un, şeker, çay, dut kurusu, kuru kayısı, tereyağı, çökelek vb. ihtiyaçlar çoktan karşılanmıştı. Bu arada hayvanlar da unutulmamış, samanlıklara ot ve saman doldurulmuştu.

Dikme ailesi, kesintisiz 36 yıl yaşadığı köyden kovuluyor, bir bilinmeze doğru sürükleniyordu.

36 yıllık mekânı terk etmeleri için tanınan süre yirmi dört saatti! İl dışına atanan kamu çalışanlarına, barınma ve ulaşımdan dolayı 15 gün izin verilen ülkemizde Löriz’in boşaltılması için tanınan süre 24  saatti!

Bir günde eşya toplamak, yer bulmak, kamyon ayarlamak kolay değildi. Hayvanlar ormandaydı. Aile bireyleri hemen harekete geçti.  Toparlayabildikleri eşyayı kamyona yükleyip baba ocağına veda ettiler. Hayvanların bir kısmı ormanda unutulmuştu. Emektar at ve köpek, 36  yıl sonra kapısına kilit vurulan evin önünde umutsuz bir bekleyiş içine girmişti. Her Perşembe akşamları onlarca konuğun ağırlandığı bina insan sesine hasret kalmıştı.. Köylüler kısa bir süre sonra dönüp kalan eşyayı almayı umut ediyordu.

Hüseyin Dikme, eşi ve çocuklarıyla birlikte (Löriz’i en son terk eden köylülerden)
Hüseyin Dikme, eşi ve çocuklarıyla birlikte (Löriz’i en son terk eden köylülerden) Fotoğraflar: Lorız resmî ana sayfası 

LÖRİZ YAĞMALANIYOR

Köylüler apar topar köyü terk etmişti. Ormandan toplanan hayvanlar Pülümür’de bir kasaba satılmış, kaybolan bazı hayvanlar kurda kuşa yem olmuştu. Dikme ailesinin atı günlerce ortalıkta kalmıştı.

Aradan  zaman geçti…

Alikuli’den Löriz’e sapan araç tozlu yolda ağır ağır ilerliyordu. Hüseyin Dikme,  2 km’lik yokuşun ardından Löriz’e vardığında cebindeki anahtarı yokladı. Anahtar cebindeydi. Eve yaklaştığında anahtarı boş yere yokladığını anladı. Evin ahşap kapısı sonuna kadar açıktı.  Yerinden sökülmüş asma kilit, zincirin ucunda sallanıyordu.  Arada bir esen rüzgârın hareket ettirdiği kapı gıcırdıyordu. Paslı menteşelerden yayılan ses, ürperticiydi. Evin bazı camları kırılmıştı. Ailenin  almaya fırsat bulamadığı eşyadan eser yoktu!

Perşembe akşamları toplu yemekler için kullanılan koca bakır kazanlar kayıplara karışmıştı. Saray Cömert’in (1894-1980) dokuduğu yün halılar alınıp götürülmüştü… Ev sahibi, kavak ve yüzyıllık meşe ağacının yakınındaki çeşmeye yöneldi.  Elini yüzünü yıkayacak, bir yudum su içecekti, ama su yoktu! Çeşme kurumuştu. Çeşmenin suyu kesilmiş, kurnası yapraklarla dolmuştu. Gömleğinin sol cebindeki paketten bir sigara aldı.  Kovuğunda sincapların yaşadığı meşe ağacına sırtını yasladı. Löriz’in hemen karşısındaki Beyce (Pıriye) köyüne baktı, orada da hiçbir yaşam belirtisi yoktu. Gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle sildi.

Hüseyin Dikme, yağmalanan evden eli boş döndü.

Köylüler, yağmalanan evler için hukuk mücadelesi verdi. Devlet, iki aileye  beşer  bin liralık tazminat ödedi. Löriz’i kim ya da kimlerin yağmaladığı sorusu yanıtsız kaldı.

Soldan sağa ön sıra Beser Fırat ve kardeşi Saray Cömert  (Baba ocağı için dokuduğu halılar yağmacıların eline geçti)  Fotoğraf: Lorız resmî ana sayfası
Soldan sağa ön sıra Beser Fırat ve kardeşi Saray Cömert (Baba ocağı için dokuduğu halılar yağmacıların eline geçti) Fotoğraf: Lorız resmî ana sayfası

 

YETKİLİNİN HARİTADA BULAMADIĞI KÖY

Köylülerden Ali Dikme, İstanbul’da bunaldığında soluğu baba ocağı Löriz’de alır. Bundan birkaç yıl önce kapalı köy yolunu açtırmak için yetkililerin kapısını çalar. Kapısını çaldığı yetkiliye sorunu iletir. Yetkili, yolu açılması istenen  köyü tanımamaktadır. Pülümür’e bağlı köy ve mezra listesini gözden geçiren yetkili Löriz adına rastlayamaz! Böyle bir köy yok, der. Akla ilçe haritasını incelemek gelir. İlçe haritasını getiren yetkili, Ali Dikme’den köyü bulmasını ister. Gerçek kısa sürede anlaşılır. Köyün adı masa başında Pamuklu yapılmıştır! Değişiklikten kimsenin haberi bile yoktur.

 

Soldan sağa Saray Dikme, Gülüzar (Emine) Dikme, Ali Binat Kul. Arkada Hamza Dikme ve eşi Beser Dikme. Fotoğraf: Lorız resmî ana sayfası
Soldan sağa Saray Dikme, Gülüzar (Emine) Dikme, Ali Binat Kul. Arkada Hamza Dikme ve eşi Beser Dikme. Fotoğraf: Lorız resmî ana sayfası

YİRMİ YEDİ YIL SONRA LÖRİZ’DEYİZ

11 Ağustos’ta, Alikuli’den Löriz’e yürüyerek gittiğimde saat 08.38’di. Köy yolu, Ali Dikme’nin başvurusu üzerine,  iş makineleri tarafından temizlenmişti. Çocukluğumda anneannemle defalarca yürüyerek gittiğim yolda bu kez yalnızdım. Yayaların kullandığı keçi yolu meşe ormanıyla kaplanmıştı. Sırt çantamda telefon, not defteri, kalem, şapka, elma ve  bir şişe su vardı. Löriz’e giderken göze ilk çarpan, yol kenarındaki bakımlı mezarlık oluyor. Etrafı çitle çevrilmiş mezarlığa çok sayıda çam fidanı dikilmiş. Fidanlardan bazıları kurumuş, ancak çoğu sıcak yaza direniyor. Mezar taşlarına kazınan isimlere bakıyorum, hemen hepsi tanıdık. Taşlardan birine ana-oğulun adı yan yana yazılmış:

Arzu Doğan-Daimi Doğan

Arzu Doğan (1941-1992), 12 yaşındaki oğlu Daimi Doğan’la (1980-1992)  birlikte sonsuzluğa uğurlanmış. 1992 Erzincan Depreminde yitirdiğimiz ana-oğulun öyküsü yüreğimi burkuyor. İlkokul yıllarımızda anneannemle Löriz’e gittiğimizde bizi evinde ağırlayan o güzel insanın, çocuğuyla birlikte yıkıntıların altında can vermesi, bana büyük acı veriyor.

Çantamdaki sudan bir yudum içiyorum, geriye kalanını  çam fidanlarıyla paylaşıyorum.

Köy mezarlığı geride kalıyor.

 

Soldan sağa Hakkı Düzgün, Arzu (Yazgülü) Doğan ve Hasan (Hüseyin) Dikme
Soldan sağa Hakkı Düzgün, Arzu (Yazgülü) Doğan ve Hasan (Hüseyin) Dikme. Fotoğraf: Lorız resmî ana sayfası

Yol ayrımına geliyorum. Yokuş yukarı devam eden yol  Lisor, İşkere, Dereboyu (Danzik) vd. köylere gidiyor. Löriz’e sapan yolun üzerinde kırık bir borudan akan suyla elimi yüzümü yıkıyorum. Serçe parmağı kalınlığında akan suyla ferahlıyor,  şişeyi dolduruyorum. Ceviz ağaçları meyve yüklü. Yoldan karşıya geçen bir kertenkele, köyün sessizliğini bozuyor. Kalıntılardan, bozayıların, köyü  mesken tuttuğu anlaşılıyor.

Meşe ağaçlarının kuşattığı yoldan köye giriyorum. Yolun üzerindeki ilk ev HasanArzu Doğan çiftine ait. Son olarak Musa Doğan’ın oturduğu evin giriş kapısı ve  pencerelerinin çoğu açık, camlar kırık. Giriş kapısının üstü ve kuzey cephesi dışında, çatısı sağlam. Kesme taştan yapılan evin ilk odasına göz atıyorum. İlkokul yıllarında kaldığım odanın ikisi doğuda, ikisi de güneyde olmak üzere toplam dört penceresi var. Korkuluklar yerinde duruyor.

Evin çevresindeki meyve ağaçlarının bazı dalları bozayının  ağır yüküne dayanamamış. Elma, armut ve erik dallarının bir kısmı kırılmış. Cevizde herhangi bir hasar yok, akıllı yaratık belli ki ceviz mevsimini kolluyor. Evin doğu, batı ve güney cephesindeki meyve ağaçlarının çoğu Hasan Doğan’ın annesi Elif Doğan’ın izlerini taşıyor. Çiçeklerle, ağaçlarla, hayvanlarla konuşan bu bilge Anadolu kadını, ağaçlara torunlarının adını vermiş. Uzun armut ağacı, boyu uzun olan torunu Şahanım’ın, elma ağacı ise al yanaklı  torunu İpek’in adını taşıyor. Elif nine 1985 yılında Erzincan’a taşındığında, köpeği günlerce kapısının önünden ayrılmamış.

Hafif bir rüzgâr esiyor. Doğan ailesinin, kırk yıllık, gül işlemeli perdesinden, yalnızlığın ve terk edilmişliğin acısı yayılıyor.

Arka sıra soldan sağa Kamer Düzgün, eşi ve yakınları
Arka sıra soldan sağa Kamer Düzgün, eşi ve yakınları

Hüseyin, Hıdır, Ahmet ve Hasan Düzgün kardeşlerin evi, ön cephede kısmen ayakta kalmış duvar dışında, tamamen yıkılmış. Binanın önündeki çeşmenin sıvası dökülmüş. Kuşburnu ve otlarla kaplanmış çeşmeden bir damla su bile akmıyor.

Dikme ailesinin evi ağır bir kasırgaya uğramış gibi. Çatısı uçmuş, duvarlar yıkılmış, kapı ve pencereler çevreye saçılmış.  Binanın yarısı tamamen yıkılmış. Kuzeye bakan ön cephe duvarı ile doğu-batı cephelerini oluşturan duvarın yarısı ayakta kalabilmiş. Ahır olarak kullanılan giriş katı duruyor.  Hayvanlara yem vermek için kullanıldığı tahmin edilen alüminyum kap, her nasılsa yağmadan kurtulmayı başarmış.

Yağmacıların eline geçmeyen alüminyum  bir çaydanlıkla baş başa kalıyorum. Kulpunun bir ucu kopmuş, kapağı kaybolmuş. Soğuk kış günlerinde insanın içini ısıtan çayın demlendiği çaydanlığın az ilerisinde bir çocuk beşiği dikkat çekiyor. Demir beşik, darbelerden payına düşeni almış. Boyası zamanla silinen mavi renkli beşikte on bir bebek büyütülmüş. Beşikte kendisine ninni söylenen son bebek Dilek Dikme olmuş.   

Evin önündeki beyaz dut ağacının yanına gidiyorum. 1980’de Kamer (Kekil) Dikme tarafından dikilmiş. Kamer Dikme, sadece dut değil, kayısı, kavak vd. ağaçları da dikmiş. Kırk yaşındaki dutun meyveleri henüz olgunlaşmamış. Yirmi yedi yılını yalnız başına geçirmiş. Fazla boy vermemiş, ama yirmi yedi soğuk kışı, yirmi yedi sıcak yazı tek başına göğüslemiş.

 

Kamer  (Kekil) Dikme, kızı Yadigâr ve eşi Gülüzar (Emine) Hanım’la
Kamer (Kekil) Dikme, kızı Yadigâr ve eşi Gülüzar (Emine) Hanım’la

KONUKSEVER İNSANLARIN KÖYÜ

Löriz’deki yıkıntılarda güzel insanların izini sürüyorum. Çoğu aramızda olmayan konuksever köylülerle geçirdiğimiz günlere dönüyorum. İşte Arzu teyzenin evi… Kapısından en son kırk yıl önce adım attığım ev. Soğuk bir kış akşamında soba ateşiyle ısındığımız… Arzu teyzenin insanı saran anne kucağındayım yine. Başında oya işlemeli tülbendi, konuklarını güler yüzle karşılayan o iyi yürekli insanı görür gibi oluyorum. Kırık camdan içeri giren rüzgârın havalandırdığı güllü perde aralanıyor. Bir sıcak el uzanıyor  sanki,  sıcak bir yürek…  İki elimi birden sallıyorum.

Yola çıkma vakti geliyor. Koşar adım geldiğim köyden ağır adımlarla uzaklaşıyorum. Yıkıntılarla aramdaki mesafe uzuyor. Dönüp bakıyorum arada bir. Yıkık binalar birer karaltıya dönüşüyor. Acılar  karaltılara karışıyor. Dalları kurumuş ceviz ağaçlarını, mavi beşiği, alüminyum çaydanlığı, yüzyıllık meşeyi, kayısı ve dut ağacını yirmi yedi yıllık yalnızlıklarıyla baş başa bırakıyorum.

Yirmi yedi yıllık yalnızlığına bir yenisini daha eklemeye hazırlanan Löriz’de kalıyor yüreğim.

 

Löriz'den kareler (Acı veren yıkıntılar)
Löriz’den kareler (Acı veren yıkıntılar)
Pülümür Löriz köyünden kareler
Pülümür Löriz köyünden kareler

 

Ortadaki fotoğraf Hıdır Düzgün (Başbakan), eşi Şahanım ve oğlu Kemal Düzgün . Sol ve sağ baştaki fotoğraf Ahmet (Derviş) Dikme ve ailesi
Ortadaki fotoğraf Hıdır Düzgün (Başbakan), eşi Şahanım ve oğlu Kemal Düzgün . Sol ve sağ baştaki fotoğraf Ahmet (Derviş) Dikme ve ailesi
Pülümür Löriz köyünde yirmi yedi yıllık yalnızlığın acı kanıtları
Pülümür Löriz köyünde yirmi yedi yıllık yalnızlığın acı kanıtları
Soldan sağa Ali Dikme, eşi İpek Dikme, torunu Irmak Ela Dikme, annesi Gülüzar Dikme, kayınvalidesi Arzu Doğan,  amcası Hasan (Hüseyin) Dikme
Soldan sağa Ali Dikme, eşi İpek Dikme, torunu Irmak Ela Dikme, annesi Gülüzar Dikme, kayınvalidesi Arzu Doğan, amcası Hasan (Hüseyin) Dikme

(Erzincan Çağlayan, 15 Ekim 2020)    

Bu çalışmaya yüksünmeden katkı sunan, Lörizli doğa severlerden Sayın İpek-Ali Dikme çiftine, Sayın Ahmet Canpolat ve Sayın Utku Karaç’a candan teşekkür ederim. Löriz’le ilgili fotoğraflarından yararlandığım Lorız resmî sayfasının sayın yetkililerine  candan teşekkürlerimle…

  • Related Posts

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    Hüseyin Aslan (1928-1974). Fotoğraf: Ali Rıza Aslan arşivi   Keko oğlu Ali’nin dillere destan malvarlığının, bir ailenin, daha doğrusu bir köyün kaderinde oynayabileceği rol kimsenin aklına gelmemişti. Ali Arslan (Aliye…

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    Musa Pekin, Kahramanmaraşspor formasıyla.   Pülümür Vadisi’nin batısında yükselen toprak damlı evler… Usta ellerin işlediği kesme taş yapılar. Tek ya da iki katlı evler, zorluklarla mücadele eden bir kuşağın ürünü.…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Kaçırdıkların

    ERZİNCAN SANSA VADİSİ’NDE FIRTINALARA MEYDAN OKUYAN PÜLÜMÜRLÜ DEMİRYOLCU HIDIR KELEŞ

    • Eylül 15, 2024
    • 23 views
    ERZİNCAN SANSA VADİSİ’NDE FIRTINALARA MEYDAN OKUYAN PÜLÜMÜRLÜ DEMİRYOLCU HIDIR KELEŞ

    PÜLÜMÜR GOMEDERİ YAYLASINA  VEDA

    • Eylül 15, 2024
    • 9 views
    PÜLÜMÜR GOMEDERİ YAYLASINA  VEDA

    PÜLÜMÜR DEREBOYU’NDA AĞLAYAN  ÇEŞME

    • Eylül 5, 2024
    • 25 views
    PÜLÜMÜR DEREBOYU’NDA AĞLAYAN  ÇEŞME

    SONGÜL BUDAK ASLAN, “BİR ZÜMRÜT ON ÜÇ KADIN”LA ÇÜRÜMÜŞLÜĞE NEŞTER VURUYOR

    • Eylül 3, 2024
    • 28 views
    SONGÜL BUDAK ASLAN, “BİR ZÜMRÜT ON ÜÇ KADIN”LA ÇÜRÜMÜŞLÜĞE NEŞTER VURUYOR

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    • Ağustos 9, 2024
    • 621 views
    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK  KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU  HÜSEYİN ASLAN

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    • Temmuz 27, 2024
    • 506 views
    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN