Onu ilk gören ‘yabancı’ sanır. Ecnebi yani… Iraklı ya da Suriyeli olduğunu düşünenlerimiz olmuştur. Suriyeli! Iraklı! Filistinli! Nijeryalı! Bunların birer hakaret ögesine dönüştüğünü ne zaman sorgulayacağız? Yabancılara öfke duyar, soframızdan eksilen ekmeğin sorumlusu olarak onları görürüz.
‘Almancı’sı bol bir ülkeyiz, ama yabancıya iyi gözle bakanlarımızın sayısı giderek azalıyor. Kavimler Kapısı’ydık hani. Asya’yla Avrupa’yı birbirine bağlayan bir gönül köprüsü olmakla övünürdük bir zamanlar. Peki, şimdi ne oldu? Sahi, bize ne oldu? Gönül köprüsü yıkıldı mı? İzlenen bazı yanlış siyasetlerin sonuçlarını, çoğu komşumuz, yabancılara mı fatura edeceğiz? Şimdilik, şu ya da bu nedenle ülkesini terk edenlere karşı duyduğumuz öfkenin, uygarlık birikimimizle çeliştiğini fark edenlerimizin varlığıyla teselli buluyoruz.
Ömer Dede, ne Iraklı ne de Suriyeli… Onu tanımayanlar varsın ‘yabancı’ saysın. O, kendisini ‘yabancı’ sayanlara Edip Cansever’in dizesiyle cevap verenlerden:
“Siz bizi anlamasanız da ne çıkar!”
O bizden, içimizden biri. Yüreği bu ülke için çarpanlardan. ‘Yabancı’ değil yani. ‘Yabancı’lığı ayıp sayan bir kültürden geliyor. Muş Malazgirtli. Onu bizden biri yapan, sadece Malazgirtli oluşu mu? Elbette hayır! Kavimler Kapısı’nın uygarlık birikiminde harcı olanlardan.
Ömer Dede, Yalova’da düzenli spor yapan ender yaşlılarımızdan. Yaşını merak edenlerden gizleyecek değil ya: 83 yaşında! Yaşını gururla söylüyor. Yerinde durmuyor, hep yürüyor! Parklarda bulabildiği spor aletlerinin birçoğunu kullanıyor.
Şubat soğuğunda siyah paltosu ve kadife pantolonuyla parka âdeta koşuyor.
Bugün Dere Mahallesi’ndeki bir parka, gençlerin sigara içtiği saatte, Ömer Dede yine rüzgâr gibi geldi. İkili yürüyüş, sarkaç, kaldıraç, bel çevirme, bacak güçlendirme, bisiklet, tekli yürüyüş, makas vb. spor aletlerinin tamamında çalıştı.
Dakikalarca seyrettik Malazgirtli Ömer Dedeyi… Şubat soğuğundan kurtulduk hep beraber. Yalova Dere Mahallesi’ndeki parka ilkbahardan önce cemre düşmüştü.
(Yalova, 13 Şubat 2020)