(Bu yazı, ABECE’nin Mayıs 2005 tarihli 225. sayısında yayımlanmıştır.
ÖZET
Millî Eğitim Bakanlığı mevzuatında özellikle son yıllarda yapılan bazı değişikliklerle zorunlu eğitim işlevsiz hale getirilmektedir. Bir yandan ‘Haydi Kızlar Okula’ adlı kampanyalar düzenlenirken, bir yandan da yarım dönemden daha kısa bir süre okula gelen öğrencilere sınıf geçme olanağı sağlanmaktadır. Bu yazıda, zorunlu ilköğretim uygulamalarına aykırı bir biçimde yasa ve yönetmeliklerde yapılan değişikliklere dikkat çekilerek, çözüm önerileri sunulmaktadır.
GİRİŞ
Kartal Kaymakamı Dursun Ali Şahin, kızı Esra’yı okula göndermeyen Necmi K’ye kameraların önünde adeta yalvarıyor. Fakat öğrenci velisi kızını okula göndermemekte kararlı. Daha ilginci, kızını okula göndermediğinden dolayı kendisine tebliğ edilen para cezalarını da ödemiyor. Gazete ve TV’ler olayı, “Esra’nın babası kararlı” biçiminde kamuoyuna duyuruyor (Milliyet, 22 Şubat 2005). Basın yayın organları kaymakamın çaresizliğine vurgu yapıyor.
Peki bir kaymakamın Cumhuriyet yasalarına meydan okuyan bir kişinin önünde çaresiz duruma düşürülmesi, olağan karşılanabilir mi? Sözgelimi benzer bir olay, çok değil, bundan birkaç yıl önce gündeme gelebilir miydi? Bu yazıda, çocuklarını devlet okullarına göndermemekte kararlı bazı gruplara uygun zeminin nasıl hazırlandığı ve Cumhuriyet yöneticilerinin bu gruplar karşısında nasıl etkisiz hale getirildikleri sorusuna yanıt aranacaktır.
Velileri Cesaretlendiren Yasal Değişiklikler
Anayasamızın eğitim ve öğrenim hakkını düzenleyen 42. maddesinde şu hüküm yer almaktadır: “İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.” Bu madde, ilköğretimin her ne surette olursa olsun, tamamlanması zorunlu eğitim kademesi olduğunu göstermektedir. Anayasanın 42. maddesi, hiçbir yasal ve yönetsel değişiklikle zorunlu eğitim hakkının engellenemeyeceğini açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Anayasa hükmüne karşın, Millî Eğitim Bakanlığı son iki yılda zorunlu eğitimi fiilen işlemez hale getiren bazı kararlar almıştır. 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılan bazı değişikliklerle, devamsızlık ödüllendirilmiş ve Kartal örneğinde olduğu gibi Cumhuriyet yöneticilerinin eli-kolu bağlanmıştır.
Devamsız öğrenciler ilgili işlemler, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu kapsamında yapılmaktadır. Söz konusu Yasa, Nisan 2003 tarihinde değiştirilmeden önce okula devamsız öğrenci velilerine para cezasının yanı sıra 20 günle 2 ay arasında hapis cezası öngörüyordu (56/a,. 56/b-3). Söz konusu Yasa, Nisan 2003 yılında değiştirilerek, devamsız öğrenci velilerine uygulana hapis cezası kaldırıldı. Yasanın, cezayı öngören maddeleri, “Çocuğunu okula göndermeyen veliye beher gün için on milyon lira idari para cezası verilir.” biçiminde değiştirildi. Abece, söz konusu yasa tasarısı ile ilgili olarak kamuoyunu uyarmıştır (Canerik, 2003).
Devamsızlığa MEB’den Ödül
Kaymakamı, Esra’nın babasının peşinde koşturan yasal değişiklikler sadece yasalarla da sınırlı kalmadı ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde (İKY) yapılan değişikliklerle devamsızlık bir anlamda ödüllendirildi. İKY’nin 12. maddesindeki (MEB, 1992), “İlköğretim, zorunlu olup Devlet okullarında parasızdır.” maddesi, yeni yönetmeliğin (MEB,2003) 6. maddesinde “İlköğretim okullarında sekiz yıllık kesintisiz eğitim, her Türk vatandaşının hakkıdır ve zorunludur.” biçiminde değiştirildi. Böylece İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nden, “…Devlet okullarında parasızdır.” ifadesi çıkartıldı.
İKY’nin (MEB, 1992) öğrenci başarısını düzenleyen 48. maddesine göre, “… Okula toplam 20 gün devam etmeyen öğrenciye sınıf tekrarı yaptırılır.” MEB’in yeni yönetmeliği (MEB,2003) ile okul başarısını düzenleyen 47. maddesinde okula 20 gün devam etmeyen öğrencilere sınıf tekrarı yaptırılacağı ifadesine yer verilmedi. Bu maddeyle, özürsüz devamsızlık yapan öğrencilere sınıf tekrarı yaptırılması engellendi.
İlköğretim Yönetmeliği Çelişkilerle Dolu
Yeni yönetmeliğin 48. maddesinde, bir üst sınıfa devam edebilmek veya mezun olabilmek için öğrencinin iki yarı yıl notunun aritmetik ortalamasının bütün derslerde 2’den aşağı olamayacağı belirtilmektedir. Bu durumda öğrenci, bir üst sınıfa geçebilmek için iki kanaat döneminde not almak zorundadır. Söz konusu yönetmeliğin 47/c maddesinde ise, “Herhangi bir nedenle okula devam edemeyen ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun ilgili maddelerine göre okula devamları sağlanan öğrencilerin başarı durumları belirlenirken; en az bir dönem notu almış olmaları kaydıyla devam eden öğrenciler gibi işlem yapılır.” denilmektedir.
Görüldüğü gibi 47/c maddesi, 25. ve 48. maddelerle çelişmektedir. Sınıf geçmek için iki yarıyıl notunun esas alınması, bir dönem notu almış öğrencinin bir üst sınıfa geçirilmesine olanak tanımamaktadır. Ayrıca devam zorunluluğunun esas olduğu ilköğretim çağında, öğrencilerin herhangi bir nedenle okula devamsızlık yapmaları yasal açıdan kabul edilemez. Üstelik bu durumdaki öğrencilerin başarı durumları görüşülürken, devam takip işlemlerinden sonra, en az bir dönem notu almış olmaları kaydıyla devam eden öğrenciler gibi işlem yapılması; birkaç ay eğitim gören öğrencinin bir üst sınıfa geçirilmesinin önünü açtığından dolayı, devamsızlık oranını artırır. Sözgelimi 1. yarıyılda okula hiç gelmeyen öğrenci, 2. yarıyılda okula devam ederse, sınıf geçme hakkı elde etmiş olacaktır. Devamsızlığın ödül olarak algılanmasına da yol açabilecek bu maddeyle, fiili olarak dört yıl okula devam eden bir öğrenciye sekiz yıllık ilköğretim mezunu olma olanağı sağlanmaktadır.
Öneriler
· İKY’nin 47. maddesi, 20 gün devamsızlık yapan öğrenciye sınıf tekrarı yaptırılır biçiminde değiştirilmelidir.
· İKY’nin 47. maddesinde yer alan, “Herhangi bir nedenle okula devam edemeyen ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun ilgili maddelerine göre okula devamları sağlanan öğrencilerin başarı durumları belirlenirken; en az bir dönem notu almış olmaları kaydıyla devam eden öğrenciler gibi işlem yapılır.” hükmü iptal edilmelidir.
· 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nda değişikliğe gidilerek, çocuklarını okula göndermeyen öğrenci velilerine ağır hapis cezası yaptırımı getirilmelidir.
· Devam takip görevini aksatan okul ve eğitim yöneticilerine ağır yaptırımlar öngören yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
· Bütün il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde Devam-Takip Şubeleri kurulmalıdır.
· Muhtarlıklara, mahallerine yeni taşınan ailelerin kaydını yaparken, ‘vukuatlı nüfus kayıt örneği’ne göre zorunlu eğitim çağında olan çocukları için öğrenci belgesi isteme zorunluluğu getirilmelidir. Çocuklarını okula göndermeyen veliler, muhtarlık tarafından il ya da ilçe milli eğitim müdürlüklerine bildirilmelidir. Bu yöntem, ikametgah vb. belgeleri almak için muhtarlığa başvurmak zorunda kalan her ailenin zorunlu eğitim çağındaki çocuklarının saptanmasında kolaylıkla uygulanabilir (Canerik, 2003).
· Okul müdürlüklerine, zorunlu eğitim çağını dolduran devamsız öğrenciler okul kütüğünden düşülürken, devamsızlık süresince yapılan bütün resmî işlemleri içeren öğrenci devam takip dosyasını il/ilçe millî eğitim müdürlüklerine gönderme yükümlülüğü getirilmelidir. Bu durumda ihmâli görülen yöneticiler hakkında kamu davası açılmalıdır.
Kaynaklar
Canerik, Hüseyin. (2003). İlköğretimde Devamsızlık Olgusu ve Çözüm Önerileri. Abece, Haziran 2003, Sayı:202.
MEB. (1992). İlköğretim Kurumları Yönetmeliği. Resmî Gazete, 17.08.1992, Sayı: 21303.
MEB. (2003). İlköğretim Kurumları Yönetmeliği. Ankara: Millî Eğitim Basımevi.