Çeşme kavuşma yeridir. Sevgiliyle, eş-dostla hasret gidermek isteyenlerin buluşma noktasıdır. Başı ve sonu belirsiz yolculuklarda birkaç yudumluk moladır.
Bakır taslardan kana kana içilen soğuk sudur.
Ayrılıktır çeşme, özenle işlenmiş mendilin koyundan koyuna yer değiştirdiği…
Çeşme, dönüşü olmayan yolculukların ardından akıtılan göz yaşıdır.
Ortaokul çağında evlendirilen Sarı Kız’ın yürek sızısıdır.
Çocuk gelinlerin yüreğinde iz bırakan yaradır.
Temizliktir çeşme, kirlenmeye ve çürümeye isyandır.
Sobanın üzerinde kaynayan tarhana çorbasıdır.
Koca Hıdır’ın bahçesindeki eriğe sabah öpücüğüdür.
Sıcak bir yaz günü tarladan eve dönen çiftçiyi ferahlatan mutluluktur.
Çevresindeki birkaç fındık ocağını, kestane ağacını, böğürtlenleri, elma fidanlarını besleyen çeşmenin başında oturuyorum. Kimin, ne zaman yaptığını bilemiyorum. Çeşmeyi saran sıva dökülmüş. Beton kapak ikiye ayrılmış. Kapağın üzerine naylon çekilmiş. Böğürtlen, çim, koca yemiş ve püren istilasına uğramış çeşme. Oluğuna bir dal sıkıştırılmış. Bazı bitkiler deposuna kök salmış.
Çeşmenin zamana karşı koyacak hâlinden eser yok artık.
Damla damla akıtıyor suyunu çeşme.
Kurnaya düşen yorgun damlalarla ilk gençlik yıllarıma dönüyor,
Sarı Kız’ın yıllar önce işlediği mendili kokluyorum.
Sarı Kız’a akıtılan yaşlarla ıslanıyorum.
(Körfez, 19 Mayıs 2019)