Bilal Dilber, İstanbul   Gaziosmanpaşa  Sultançiftliği, 17  Mayıs 2006
Bilal Dilber, İstanbul Gaziosmanpaşa Sultançiftliği, 17 Mayıs 2006

Öğretmen  Dünyası,   bundan  böyle  her  ay  bir  temsilcisini  okurlarına  tanıtacak.   Dergimizin yayın yaşamına başladığı  yıldan  itibaren   çalışmalarımıza   güç   veren, 22 numaralı abonemiz,  yazarımız ve 15 yıllık  temsilcimiz  Bilal Dilber’i  okurlarımıza   kısaca  tanıtmaya  çalışacağız.

Bilal  Dilber,  1949  yılında   Sürmene’de   doğdu.  İlk ve ortaokul öğrenimini  Araklı’da  tamamladı. Trabzon Erkek Öğretmen  Okulunda  gündüzlü  olarak okudu.  1977-1978 yılında  Kayseri Eğitim  Enstitüsünden  mezun oldu.  Ankara  Eğitim Fakültesi Eğitim Yönetimi Teftiş  ve Planlama  bölümünü kazanmasına  karşın,  terör    yüzünden  okula devam  edemedi.

Öğretmenlik  yaşamına  30 Eylül 1969’da  Araklı’da   başlayan   Bilal  Dilber,   sağlık  sorunları  yüzünden 1995’te  emekliye  ayrıldı.

Öğretmen  Okulu  Yılları

Dilber, öğretmen okulunda  aldığı eğitimle  ilgili  olarak  şunları  söylüyor: “Son  sınıfta  haftanın bir  günü  uygulama  okullarında  staj  yapardık. Köy okulunda   staj  süremiz  ise  iki  aydı.    Öğretmen  okulunda  en zor  dersler  resim ve   müzik dersleriydi.  Son  sınıfta  Yücel  Elmas, müzik öğretmenimizdi.”

Öğretmenler kendi  aralarında  anlaşarak,  bitirme  sınavlarında  herkese  hakkı  olan  notun  verilmesini kararlaştırırlar. Bu  karara  sadece  Yücel Elmas  uyar ve Dilber  müzik dersinden  bütünlemeye  kalır.  Öğretmen, bütünleme  sınavı  sırasında bu  durumu açıklayarak kendisinden özür  diler.

Öğretmen  okullarında verilen  eğitimin başarılı  olduğunu  dile  getiren  Dilber,  o yıllarda  tanıdıkları  İ. Ethem  Başaran, Talip Apaydın,  M. Rauf  İnan’ın  yeni  kuşaklar  tarafından  yeterince tanınmadığını düşünüyor. 1968  İlkokul  Programını  derslerde nasıl  tartıştıklarını şu sözlerle ifade  ediyor:

“Biz ’68 Programını didik didik ettik. Bizim o zaman yaptığımız  tartışmalar  şimdi  yok. O günkü eğitim  bugün yok.”

Her  Zaman  Örgütlü

Meslek  yaşamına   TÖS  üyesi  olarak  adım  atar,  emekli  oluncaya  kadar  öğretmen  hareketinin  içinde yer  alır.  Emekli oluncaya  değin  Eğitim-Sen  üyesi olan Bilal  Dilber, henüz  iki  aylık  öğretmenken,  12 Aralık  boykotuna katılır. 12 Eylül’de   kapatılıncaya kadar TÖB-DER  üyeliği   devam eder. Arkadaşlarıyla birlikte Eğitim-İş  Araklı Temsilciliği’nin  oluşumunda   görev  alır.  

TÖS’ün,  mesleki  gelişimine  etkisini  şöyle  anlatıyor:

“TÖS’te  her  cumartesi  günü  bir  tartışma  yapılırdı. Biz de   konulara  hazırlık  yapardık. Okuma  alışkanlığımı  örgütlü olmaya  borçluyum.” 

Öğrencilerine  Danışmadan  Karar  Almaz

 Bilal  Dilber,  meslek yaşamında,    en  bunalımlı  dönemlerden  başarıyla  çıkmasını  öğrencilerine  borçlu  olduğunu belirtir:

“Öğretmenlik yaşamımda  en  barışık olduğum kişiler  öğrencilerim,  velilerim ve   öğretmen  arkadaşlarım  olmuştur.  En  bunalımlı  dönemlerimizde öğrenci-veliler-öğretmen arkadaşlarım   teselli  kaynağım  olmuştur.  Her  kararımı  öğrencilerimle almış,  velilerime  bildirmişimdir.  Bu  nedenle  çocukları  çok ‘şımarttığım’   idareciler  tarafından  söylenirdi.” 

Yöneticiler  Başarısını  Görmezlikten  Gelir

Ulusal eğitime  yaşamını  adayan   birçok  eğitimcimiz, gerici  kadroların hüküm  sürdüğü  ülkemizde  adeta yok  sayılmıştır. Birçok önemli  başarıya  imza atan,  mesleki  inceleme  ve  araştırmalar  yapan, alanında  önemli  eserler  veren  eğitimcilerimize  yönelik  bu  tutum uzun  bir  geçmişe sahiptir.

Bilal  Dilber’in, eğitimle  ilgili  yüze yakın  araştırması  yayımlanmıştır. Fakat  meslek  yaşamı  boyunca  hiçbir yönetici   inceleme ve  araştırmalarını  dikkate  almaz, görmezlikten gelir.  Hatta  bazı  çalışmaları  görevli  olduğu okulun  yöneticileri  tarafından    engellenmek  istenir.  Dayakla  ilgili  bir  araştırması da  bunlardan biridir.  Söz konusu dosyada   öğrencilerden birinin,  “Evde  anne-baba, okulda öğretmen  ve  yöneticiler döver;  bakanın  eli  yetişse,  o da   döver.”  sözlerine de yer verir.   Araştırma   Öğretmen  Dünyası’nda  yayımlanınca,  okul  müdürü  öğrencileri  çağırır  ve öğretmenle  yüzleştirmeye çalışır!

Okul müdürü,  Bilal Dilber’i  basına  demeç  vermenin  yasak  olduğu konusunda  uyarır!  Bilimsel  bir  araştırmayla  demeci   birbirinden   ayırt edemeyen  müdüre  anında  cevap verir:

“Öğrencilere  ödül  vereceğinize, uyarıyorsunuz.”

Sağlıkla  ilgili  sorunlarının  artması  üzerine  sınıf  okutma  konusunda  zorlanır. Görevli  olduğu   İstanbul  Gaziosmanpaşa  Yunus Emre  İlköğretim Okulunda  müdür  yardımcılığı  kadrosu açığı  doğar,  başvuruda  bulunur.   Değerlendirme  formunda en yüksek  puana  sahip  olduğu  hâlde  atanmaz,  yerine  yedi yıllık  bir  öğretmen  atanır. Atanmama  gerekçesi müdür  tarafından  şöyle  ifade edilir: “Kadrolarımla uyum  içinde çalışmak istiyorum.”

Öğretmen Dünyası  Okulu

Bilal Dilber,   Öğretmen Dünyası’nın  kuruluş  sürecini  sahiplenir,  katkı sunar.   Derginin  çıkacağı  haberi üzerine  heyecanlanır: “Yaşadığımız dönemde, 12 Eylül’den dolayı,  iki  kişinin yan yana  yürümesi  bile  tehlikeli olarak  görülüyordu.  Öğretmenlerde  dağınıklık  vardı; kahvelere  dağıldılar,  oyun  masalarında zamanlarını tükettiler. ‘12 Eylül koşullarında dergi  çıkar mı?’ diyen  solcu arkadaşlarımız  vardı, ama  biz  dergiyi  sahiplendik.  Derginin 22 numaralı abonesiydim,  yakın  arkadaşlarımı abone  yaptım.  Öğretmen Dünyası benim  için  okul  oldu.  Dergiye  1990  yılında   resmen  temsilci  oldum. Dergi, hiçbir zaman  elimden  düşmeyen  bir kılavuz oldu; çantamda, okuldaki  masamda.  Dergi  okudukça, insan farklılaşıyor,  değişiyor.  Nereye  otursam, dergi de yanımda   olurdu. Dergiyi  tanıtır, çevremdeki  insanları  sağlayabilecekleri katkı  konusunda bilgilendirirdim.  Araklı’da  çay ocaklarının  önünde  oturur, sohbet eder, dergi  okurduk.  Adresim bu çay  ocaklarıydı.  Dergi  benim  için  okuldu. Bu okulun  öğrencisi olduğum  için  mutluyum.”

Mesleki bir sorunla  karşılaştığında,  Öğretmen Dünyası’na  başvurur: “Tıkandığım  anda  önümü  açtı.  Öğretmeni pedagojik  yönden  geliştiren bir dergidir. Meslekî formasyon  kazandırmada, öğrencilerimi tanıma  ve  eksikliklerimi  gidermede   bana  kılavuzluk  yaptı.”

 

Öğretmen  Dünyası’nın   verdiği  şükran  plaketinin  kendisine yaşamının  en  mutlu anını yaşattığını   söyleyen, ulusal  eğitim mücadelemizin  çalışkan  ve  alçakgönüllü  dava adamı  Bilal  Dilber; ulusal,  halkçı, lâik ve bilimsel  eğitim mücadelesiyle      anıtlaşmıştır.  Türkiye,  ulusal eğitime    yaşamını  adamış,   gösterişten  uzak  bu dava  adamıyla   ne  kadar övünse de azdır.  Öğretmen Dünyası’nın  çeyrek  asırlık  yürüyüşünün   sırrını  kavramak isteyenler için,  şimdi hastane koridorlarında  sıra   bekleyen  bu anıt   en  değerli  kaynaktır. 

Bu yazı, Öğretmen Dünyası'nın Haziran 2006 tarihli 318. sayısında yayımlanmıştır.

0
0
0
s2sdefault