Pülümür Mezra köyünden Ali Canpolat (1934-2018), Kırmızıköprü Canpolat Silah Bakım ve Tamir Atölyesindeki başarılarıyla anılıyor. Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi
Pülümür Mezra köyünden Ali Canpolat (1934-2018), Kırmızıköprü Canpolat Silah Bakım ve Tamir Atölyesindeki başarılarıyla anılıyor. Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi

 

Pülümür-Tunceli kara yolunun 20. km’sindeki Kırmızıköprü Jandarma Karakolu, kesme taştan yapılmıştı. Bina tek katlıydı. Karakol yapımında kullanılan taşlar, yaklaşık 2 km uzaklıktaki Han Yaylası  yakınlarında  çıkarılmıştı. Binada, taş ustası Alişan Karaaslan’ın deyimiyle, gözeneklerden oluşan pur taş kullanılmıştı. Çok gözenekli  kesme taşların görünümü, sünger taşına benziyordu.  

Karakol, Kırmızıköprü-Tunceli kara yolunun 2. km’sinde yer alıyordu. Beton tünellerin birçoğunun yapımı tamamlanmıştı. Jandarma Karakolu,  kara yolundaki  1. tünele yaklaşık 200 m uzaklıktaydı.

Taş yapı, Mezra köyünün güneydoğusundaydı.

İçme suyu kaynağı, karakolun kuzeydoğusunda, meşe ormanının içindeydi. Yöre halkı tarafından Jandarma Çeşmesi (Heniye Cendermu) olarak adlandırılmıştı.

Köylüler, karakol yakınlarında hayvanlarını otlatan çocuklarıyla askerlere  yoğurt, ayran vb. gönderiyordu.

Karakol Komutanı,  çeşitli gerekçelerle  şikâyete gelen  köylülerin sorunlarıyla  ilgileniyordu. Arazi anlaşmazlıkları, aileler arası geçimsizlikler, kavgalar  vb. sorunların birçoğu karakola taşınıyordu.

O yıllarda politik  nedenlerden  kaynaklanan sorunlar yaşanmazdı. 

Komutan  ve bazı askerlerin tek eğlencesi,  yürüyerek  Kırmızıköprü’ye gitmek, Hıdır Akkılıç’ın kahvehanesinde oyun oynamaktı.  

Hıdır Akkılıç’ın (1925-1970) işlettiği Akkılıç Kıraathanesi, canı  sıkılanların  tek eğlence mekânıydı.
Hıdır Akkılıç’ın (1925-1970) işlettiği Akkılıç Kıraathanesi, canı sıkılanların tek eğlence mekânıydı.

Kırmızıköprü’deki  iş yerlerinde ve çevre köylerde telefon yoktu. Kırmızıköprü Jandarma Karakol Komutanlığı, bölgede, telefon ayrıcalığına sahip tek kurumdu.   Mezra İlkokulu öğrencileri, telefonla ilk olarak karakolda tanışmıştı. Sınıf Öğretmeni Düzali Yıldırım, 1961 yılında, aralarında Kamer Güler, Düzgün Arslan, Ahmet Sadık, İsmail Akkılıç’ın da yer aldığı bazı öğrencileri  karakola götürmüş, telefonla tanıştırmıştı.

 

 
(Ön sıra soldan sağa) Düzgün Arslan, İsmail Akkılıç.  (Üst sıra soldan sağa) Ahmet Satık ve Kamer Güler, Mezra İlkokulunda birlikte okumuştu.
(Ön sıra soldan sağa) Düzgün Arslan, İsmail Akkılıç. (Üst sıra soldan sağa) Ahmet Satık ve Kamer Güler, Mezra İlkokulunda birlikte okumuştu. İsmail Akkılıç fotoğrafı: Hüseyin Güler arşivi

  

1959 yılı Haziran'ında  gelen bir emir, karakolu teyakkuza geçirdi. Karakol Komutanı Jandarma Başçavuş, Pülümür İlçe Jandarma Bölük Komutanlığından gelen  telefon  emrini  dikkatlice dinledi. Telefonda, bir asker kaçağından söz ediliyor, ilgilinin derdest edilerek kaza merkezine getirilmesi emrediliyordu.

Komutan, onbaşıyı çağırdı:

“Tam teçhizat kuşanın, göreve çıkıyoruz!”

Haziran ayı ortalarıydı.

Jandarma Karakolunda bir manga asker görev yapıyordu. Askerlerin birkaçı karakolda kalırken, diğerleri Pülümür Çayı’nın üzerindeki tahta köprüden karşıya geçti.  

Onbaşı ve erlerin tamamı, miğferliydi.

İlçe Jandarma Komutanlığı, Kırmızıköprü Jandarma Komutanı’nı operasyon sırasında dikkatli olunması konusunda uyarmıştı. Asker kaçağının silahlı olabileceği düşünülüyordu. Olası bir çatışma için yeterli miktarda mühimmat alınmıştı.

Askerler, Mezra köyü yokuşunu sessiz sedasız tırmandıktan sonra, dikkat çekmemek için,  Pişi Deresi’nin  (Dere Pişiye) Mezra tarafında kalan yakasını izleyerek asker kaçağının bulunduğu köye doğru yol alıyordu.

Köy, karakola tahminen 4 km uzaklıktaydı.

Pülümür Kırmızıköprü Jandarma Karakolu, 1970’li yılların başına kadar 1. tünele yaklaşık 200 metre uzaklıkta, meşe ormanının içindeydi.
Pülümür Kırmızıköprü Jandarma Karakolu, 1970’li yılların başına kadar 1. tünele yaklaşık 200 metre uzaklıkta, meşe ormanının içindeydi.

Askerler son derece dikkatliydi. Arazide ses çıkarmadan ilerliyor, sigara içmiyorlardı.  

Kaçağın köyü, Mezra’ya yaklaşık 2 km uzaklıktaydı. Bir yamaca yaslanmış köyün çevresi meşe ormanıyla kaplıydı. Ceviz, armut, alıç, kuşburnu, fındık  yönünden zengindi.  

Jandarma, köylünün eviyle ilgili bilgileri önceden derlemişti. Sipere yatılacak noktalar belirlenmiş, olası bir çatışmada nasıl davranılacağı ayrıntılarıyla değerlendirilmişti. Operasyonda görevli   jandarma,  tehlikeli kaçağa karşı uyarılmıştı.

Pülümür Kaymaztepe köyü.
Pülümür Kaymaztepe köyü.

Devriye gezen köpekler, köydeki olağan dışı hareketliliği sezmişti. O sırada ayağı taşa takılan bir asker yere düşmüş, uzun namlulu silahının dipçiği kırılmıştı!

Jandarma Komutanı, 30’lu yaşlardaydı. Askerler evin çevresini kuşattıktan sonra gür sesiyle  kaçağa seslendi:

“Etrafınız sarıldı, teslim ol! Kanundan kaçamazsın! Seni kanun namına ikaz ediyorum, teslim ol!”  

Ortalığa sessizlik hâkimdi.

Kısa bir  süre evden ses seda çıkmadı.

Kapı menteşesinden yayılan gıcırtı gecenin sessizliğini bozdu.

“Lao siz kimsiniz!”

Evin bir köşesinde siperde yatan er,  kapıdan çıkan köylüyü uyardı:

“Ellerini başının üstüne  koy, kımıldama!”

Kapıyı açan, aranan delikanlının babası Rıza Çelik'ti (Rızaye Çapçi).

Köylü, ellerini kaldırdı, olduğu yerde durdu.

Jandarma dikkatli biçimde eve girdi. Evde silah vb. herhangi bir şey yoktu. Kimlikler kontrol edildi. Asker kaçağı evdeydi. Tehlikeli kaçak yakalanmıştı. Babası, oğlunun engelli olduğunu anlattıysa da dinleyen olmadı.

Komutan, emri yerine getirmekle yükümlüydü.

Asker kaçağını yanlarına alıp köyden ayrıldılar.  

Pülümür Kaymaztepeli (Meçiye) Hasan Çelik (1939), oğlu Mehmet Çelik’le. Fotoğraf: Mehmet Çelik arşivi
Pülümür Kaymaztepeli (Meçiye) Hasan Çelik (1939), oğlu Mehmet Çelik’le. Fotoğraf: Mehmet Çelik arşivi

Jandarmanın gözaltına aldığı ‘tehlikeli asker kaçağı’, Pülümür Kaymaztepe köyünde yaşayan, doğuştan işitme ve konuşma engelli,    Hasan Çelik’ti (1939)!

Hasan Çelik, gözaltına alındığında 20 yaşındaydı. Pülümür Askerlik Şubesi, adı geçen köylünün yoklamaya gelmemesi üzerine derhal harekete geçmiş, durumu İlçe Jandarma Bölük Komutanlığına bildirmişti.

Hasan Çelik, Pülümür İlçe Jandarma Komutanlığınca doktora sevk edilmiş, engelli raporuyla, askerlikten muaf tutulmuştu.

Ali Canpolat (1934-2018), 1984-1991 yıllarında Pülümür Akdikli Hüseyin Dalkılıç’la  birlikte  Almanya Schmalbach-Lubeca’da çalışmıştı. Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi
Ali Canpolat (1934-2018), 1984-1991 yıllarında Pülümür Akdikli Hüseyin Dalkılıç’la birlikte Almanya Schmalbach-Lubeca’da çalışmıştı. Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi

‘Asker kaçağı’nı yakalamakla görevli jandarma erinin kırılan silah dipçiği, sorun olmuştu.  Kırmızıköprü Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş’un uykuları kaçmıştı!

Bir asker, silahını da korumakla yükümlüdür, ama elden ne gelir…

Silahın, olası denetimden bir an önce tamir edilmesi  gerekiyordu.   Başçavuş, Pülümür Kırmızıköprü’deki atölyenin kapısını çalmıştı.  

Çok zaman geçmeden, aranan usta bulunmuştu!

Komutan, silah tamir  ustasının adını  bitişik eğik yazıyla not defterine yazmıştı:  

“Pülümür Mezraa köyünden Ali Canpolat.”

Komutan, ustayı karakola davet etmiş, dipçiği kırık silahı göstermişti.

Usta, silahı  biraz inceledikten sonra kararını vermişti:

“Bana 15 gün müsaade edin.”

İki hafta sonra, tamir ettiği  silahla karakola giden usta, uzun namlulu silahı,  kütüklükteki diğer silahların arasına yerleştirmişti.  

Jandarma, silahı, diğerlerinden ayırt edememişti!

Pülümür Mezra köyünün silahşorlarından Kamer Canpolat (Kamere Sadık, 1894-1996), 17 Aralık’ta düzenlenen Pülümür’ün Kurtuluşu törenlerinin vazgeçilmez aktörlerindendi. Fotoğraf: Metin Pakırcı arşivi
Pülümür Mezra köyünün silahşorlarından Kamer Canpolat (Kamere Sadık, 1894-1996), 17 Aralık’ta düzenlenen Pülümür’ün Kurtuluşu törenlerinin vazgeçilmez aktörlerindendi. Fotoğraf: Metin Pakırcı arşivi

Ali Canpolat (1934-2018), Mezra köyünün ünlü silahşorlarından Kamer Canpolat’ın (Kamere  Sadık, 1894-1996) oğluydu.

 

(Soldan sağa) Kamber Canerik (1912-2005) ve kardeşi Ali Arslan (1920-1988). Fotoğraf: Nimet Aslan arşivi
(Soldan sağa) Kamber Canerik (1912-2005) ve kardeşi Ali Arslan (1920-1988). Fotoğraf: Nimet Aslan arşivi

Canpolat’ın atölyesi, yaklaşık  10 metrekare büyüklüğündeydi. İbrahim Canerik (1936)  ile  amcası Ali Arslan’ın (Koca Ali, 1921-1988)) binalarını ikiye ayıran derenin tam üzerindeydi. Bundan birkaç yıl önce  DSİ kanalının yapıldığı  askı atölye ‘yeri’nin Kamber Canerik (1912-2005)  tarafından hangi koşullarda verildiğini hatırlayan yoktu.

Dere yatağı üzerinde inşa edilen Kırmızıköprü Canpolat Silah Bakım ve Tamir Atölyesinin bulunduğu yere  DSİ  kanalı yapılmış.
Dere yatağı üzerinde inşa edilen Kırmızıköprü Canpolat Silah Bakım ve Tamir Atölyesinin bulunduğu yere DSİ kanalı yapılmış.

Ali Canpolat, minik atölyesinde mucizeler yaratıyordu. Silahşor bir babanın evladıydı, ama tamir işini nerede öğrendiği kesin olarak bilinmiyordu.  Kimine göre, başarısının sırrı,  el becerisiyle  zekâsını birleştirmesiydi.  Bir diğer olasılık, silah tamiriyle askerlik yıllarında tanışmış olmasıydı. Pülümür Mezra köyünden Kamer Güler’e göre, Ali Canpolat,  silah bakım ve tamirini askerlik görevi sırasında öğrenmişti.  

Ali Canpolat, Mezra köyünün ünlü davulcusuydu. 1950’li yıllarda, zurnacı arkadaşı Musa Fırat’la  (1931) birlikte Pülümür ve Nazımiye’nin bazı köylerindeki düğünlere  renk katardı.

 

Ali Canpolat (1934-2018), zekâyı el becerisiyle  birleştiren silah ustasıydı. Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi
Ali Canpolat (1934-2018), zekâyı el becerisiyle birleştiren silah ustasıydı (Ustalar ayakta ölür!). Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi

Usta, askerlik dönüşü  başladığı silah tamir işine, Almanya’ya gidinceye kadar devam etmişti. Atölyenin kapısına  1965 yılında kilit vurmuştu.

10 metrekarelik  Kırmızıköprü Canpolat Silah Bakım ve Tamir Atölyesinde her tür av tüfeği ile     çeşitli çaplarda tabancaların bakım ve tamiri yapılmıştı.  Ustanın  küçük atölyesi, dostların uğrak yeriydi.  Atölye, nice güzel sohbete ev sahipliği yapmıştı.

Usta, atölyesine veda ettiğinde 31 yaşındaydı. Atölyenin kapısına   58 yıl önce kilit vurulmuştu.

(Ayakta solda) Musa Fırat (1931), 1957’de davulcu arkadaşı Ali Canpolat’la birlikte,  Mezra’dan Çatalyaka Gole’ye gelin giden kardeşi Emine Fırat’ın düğününde, yaklaşık 10 km’lik zorlu yolda zurnayı aralıksız çalarak rekor kırmıştı.
(Ayakta solda) Zurnacı Musa Fırat (1931), 1957’de davulcu arkadaşı Ali Canpolat’la birlikte, Mezra’dan Çatalyaka Gole’ye gelin giden kardeşi Emine Fırat’ın düğününde, yaklaşık 10 km’lik zorlu yolda zurnayı aralıksız çalarak rekor kırmıştı.

Ali Usta, zurnacı arkadaşı Musa Fırat’la, 1957’de Mezra’dan Çatalyaka Gole mezrasına gelin giden  Emine Fırat’ın düğün konvoyuna  davuluyla eşlik ettiğinde 23 yaşındaydı.  Ali Haydar Dikme, yaklaşık 10 km uzunluğundaki yorucu yolda, davulu,  arkadaşıyla dönüşümlü çalmıştı.

Zor koşullarda yaratıcılık  örneği  sergileyen silah ustası Ali Canpolat, 2018 yılında,  84 yaşındayken aramızdan ayrıldı. 

Pülümür ve Nazımiye’nin şimdi çoğu insansız köylerindeki yıkıntılar, Mezra’nın  yakışıklı davulcusunun   davulundan yayılan  o büyük sevinci saklamaya devam ediyor.

 

  

Pülümür Mezra köyü Sürek Mahallesi’nden Ali Canpolat (1934-2018). Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi
Pülümür Mezra köyü Sürek Mahallesi’nden  silah ustası Ali Canpolat (1934-2018). Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi

 

(Soldan sağa) Ali Canpolat (1934-2018), Kamer Canpolat (1894-1996) ve Mustafa Canpolat (1952-2022) Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi
(Soldan sağa) Ali Canpolat (1934-2018), Kamer Canpolat (1894-1996) ve Mustafa Canpolat (1952-2022) Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi

 

 

Pülümür Mezra köyünden Fatma Canpolat (1920-1993) ve eşi Kamer Canpolat (1894-1996). Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi
Pülümür Mezra köyünden Fatma Canpolat (1920-1993) ve eşi Kamer Canpolat (1894-1996). Fotoğraf: Hüseyin Dalkılıç arşivi

 

 

(Soldan sağa) Mustafa Canpolat (1952-2022), Kamer Canpolat (1894-1996), Ali Canpolat (1934-2018) ve Fehmi Canpolat. Fotoğraf: Fehmi Canpolat arşivi
(Soldan sağa) Mustafa Canpolat (1952-2022), Kamer Canpolat (1894-1996), Ali Canpolat (1934-2018) ve Fehmi Canpolat. Fotoğraf: Fehmi Canpolat arşivi

  

Kamer Canpolat’ın (Kamere Sadık)  Pülümür Mezra köyü Sürek Mahallesi’ndeki evi.
(Solda) Kamer Canpolat’ın (Kamere Sadık) Pülümür Mezra köyü Sürek Mahallesi’ndeki evi. (Sağda) Ali Demirbilek ve Hasan Demirbilek kardeşlerin evi. 

   

Pülümür Kırmızıköprü (Bağımlılık yaratır!).
Pülümür Kırmızıköprü (Bağımlılık yaratır!).

  

 

(Solda) Kamer Canpolat’ın Pülümür Mezra köyü Sürek Mahallesi’ndeki evi.
(Solda) Kamer Canpolat’ın Pülümür Mezra köyü Sürek Mahallesi’ndeki evi. (Sağda) Ali Demirbilek ve Hasan Demirbilek kardeşlerin evi. 

 

Pülümür Kırmızıköprü (Aydın birikimiyle gurur duyulan kasaba).
Pülümür Kırmızıköprü (Aydın birikimiyle gurur duyulan kasaba).

 

 
Pülümür Kaymaztepe  (Meçiye) köyü (Çocukluk düşü).
Pülümür Kaymaztepe (Meçiye) köyü (Çocukluk düşü).

 

TEŞEKKÜR: Bu çalışmaya katkı sunan Sayın Ali Binat Yıldırım, Sayın Ali Musa Çınar,  Sayın Düzgün Akkılıç,  Sayın Hayri Canpolat, Sayın Hıdır Canerik,  Sayın Hüseyin Canpolat,  Sayın Hüseyin Dalkılıç,  Sayın Kamer Güler,   Sayın Mehmet Çelik, Sayın Musa Fırat’a candan teşekkür ederim.

 

(Körfez,  14 Kasım 2023)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault