Son Köylüyü  22 Eylül 1992’de  yitiren Pagu Çeşmesi (Heniye Pagu), acı hatıraların kaydını tutuyor.
Son Köylüyü 22 Eylül 1992’de yitiren Pagu Çeşmesi (Heniye Pagu), acı hatıraların kaydını tutuyor.

Ah şu çeşmeler… Lülesinden sevgi akan. Sevgiyle, aşkla, coşkuyla çağlayan çeşmeler. Yurdun dört bir yanında yorulmak bilmeyen.  Doğaya hayat veren, doğanın hayat verdiği  çeşmeler.   

Can verir çeşmeler doğaya,  tutkuyla, aşkla.  

Su, kirden pastan arınmanın aracı.  

Köy çeşmeleri, darda kalanların imdadına yetişen  Hızır’ın mekânı.

Su, kardır;  beyaz, bembeyaz, kar beyazı…

Sevdadır.

El değmemiş, kirlenmemiş, kirletilmemiş.

Suyla arınır, yaşama gözlerini ilk  açanlar.  

Suyla uğurlanırız  sonsuzluğa.

Öylece hareketsiz duran bedenimize dökülen  suyla çıkarız son yolculuğumuza.    

Köy çeşmeleri, elde yıkanan çamaşır, soğuk kış günlerinde ipte buz tutmuş okul önlüğüdür.

Ablanın biri yamalı, iki cepli önlüğü…

Dantel işlemeli yakalık bir de…

Zorbalığın yumruğunu sineye çeken genç kadının tülbendindeki kanı temizleyen tatsız, kokusuz, renksiz bir sıvı.

Kanına girilen masum köylünün çizgili pijamasından toprağa karışan zorbalığın suç kaydının  tutulduğu   arşiv.

Nazımiye Oğullar (Hılves) köyünde toprağa karışan yıkıntılar.
Nazımiye Oğullar (Hılves) köyünde toprağa karışan yıkıntılar.

Hılves köylüsü, su ihtiyacını, 1970’li yılların başına kadar, erişilmesi güç kaynaklardan karşılarmış.  Koreku Çeşmesi (Heniye Koreku),  Pagu Çeşmesi (Heniye Pagu)) bunlardan ikisiymiş.  

Hılves çeşmeleri, zorlu bir coğrafyanın  mucizelerindendir.  Çeşmelerin  metal boruları, taşı, çimentosu ve kumu insan  ya da katır sırtında köye taşınmış.  Her köylü,  payına düşen kanalı karşılıksız kazmış.

Yakınmayı aklına bile getirmemiş.  

Hasan (Ahmet) Güzel,  Oğullar çeşmelerine ter döken köylülerden.
Hasan (Ahmet) Güzel, Oğullar çeşmelerine ter döken köylülerden.

Hılves çeşmelerinin yapımını ‘kral’ koltuğundan yöneten şanslı müteahhide gıpta etmemek elde değil! Kazma kürekle işe koyulan Hılveslilerden birçoğu sonsuzluğa uğurlanmış. Hasan (Ahmet) Güzel, 1971’de köye veda etmeden birkaç yıl önce çeşmelere emek veren Hılveslilerden. 

Köyden ayrılıyorum, bana ne, demek aklının ucundan bile geçmemiş.

Bir başkası, vurduğunu deviren,  çimento torbalarını sırtlarken,  eyvallah dememiş kavurucu sıcaklara…

Kesme taşları omuzlamış bir diğeri, kasketi terden sırılsıklam.

Alüminyum çaydanlıkta demlenmiş çayla, çeşme emekçilerinin  imdadına yetişmiş, 20’sinde bir gelin. Boncuk işlemeli beyaz tülbendiyle başı örtülü, kimseyle tek kelime konuşmayan.

Boğazı kurumuş işçiler birlikte oturmuş  yer sofrasına.

Yedikleri mi, ekmek, çökelek, ayran bir de.

Ekşi mi ekşi…

Arada bir zervet.

Çaydanlığın başında nöbet tutmuş, gelin.

Gözü, boşalan bardaklarda.

Yaz sıcağında kavrulmaz gelinler, ayazda üşümez!

Baba ocağından kovulduktan sonra yersiz yurtsuz.

Dilsiz…

Sesi bile çok görülmüş kendisine.

Yasaklanmış sesi.

Yeryüzünde uykusu gelmeyen, yorulmayan, hastalanmayan, acıkmayan ve konuşmayan tek canlı…

Gelin toplamış sofrayı, merteğe asılı salıncakta bebeği emzirme vakti.

Sigara içmeyenden işçi olmaz!

Tüttürülmüş sigaralar,

Dost ateşiyle yakılan.

Elden elde dolaşmış ateş.   

Metrelerce uzunluktaki demir borular, Tunceli-Pülümür kara yolunun kıyısından  omuzlarda taşınmış köye.

Dik yokuşta ah vah eden olmamış.

1970’e sayılı yıllar kala (1968?) Hılves  beş çeşmeye kavuşmanın sevincini yaşamış:

Vuroz  Çeşmesi/Heniye Vuroz (Dönmez-Doğan aileleri),

Huri Çeşmesi/Heniye Horiye (Ayaz ailesi),

Pagu Çeşmesi/Heniye Pagu (Sağlam ailesi),

Mahmut Çeşmesi/Heniye Momud (Genç ailesi),

Taht Çeşmesi/Heniye Taht (Kaya ve Doğan aileleri).

 

Mahmut Çeşmesi,  Koreku’dan almış suyunu. Pagu  Çeşmesi, kendi öz kaynağından beslenmiş.

Hılves’in ışığı 1970’lerden itibaren sönmeye başlamış. 1971’de Ahmet (Hasan) Güzel ayrılmış köyden. Ardından Ahmet Akdemir ve Hüseyin Çayır, son bir kez el sallamış o zorlu coğrafyaya. 

1980 sonrası mı, tam bir yaprak dökümü…

Ali Hıdır Ayaz, gözü yaşlı veda etmiş köyüne. Kemal Açıkbaş (Pala Kemal) ailesiyle  birlikte 1987’de baba dede ocağından ayrılmış.

Mahmut’dan  su içen Kemal Açıkbaş (Pala Kemal), Hıdır Genç ve niceleri yıldızlara karışmış.

Vurozu’dan kana kana su içememiş, koca kar kütlesine yenik düşen iki kardeş. İkisi de genç, filinta gibi delikanlı. 1 Mart 1979’da Hılves-Serdeniye yolunda çığa kapılmış. 38 yaşındaymış Ali Kamer Dönmez, Mehmet Ali Dönmez  30’unda.

Nazımiye Oğullar köyünden Mehmet Ali Dönmez (09.07.1949-1979) ve Ali Kamer Dönmez (1941-1979) kardeşler,  1 Mart 1979’da, Hılves’ten Serdeniye’deki ağabeylerine yardım eli uzatmak için yola çıkmış, koca kar kütlesinin altından  kurtulamamışlardı.. (Fotoğraf: Kadri Dönmez arşivi)
Nazımiye Oğullar köyünden Mehmet Ali Dönmez (09.07.1949-1979) ve Ali Kamer Dönmez (1941-1979) kardeşler, 1 Mart 1979’da, Hılves’ten Serdeniye’deki ağabeylerine yardım eli uzatmak için yola çıkmış, koca kar kütlesinin altından kurtulamamışlardı.. (Fotoğraf: Kadri Dönmez arşivi)

Gözyaşı olmuş çeşme, lülesinden  akmış damlalar.

Bir  pepuk  tünemiş çeşme başına, ağıt yakmış iki delikanlıya.

Toprak damlı evlerde dul kalmış genç gelinler, çocuklar yetim.

Hılves’in doğusundan akan kara öfkelenmiş köylüler.

Kara kış,  yokluk ve zorbalığın kol gezdiği Hılves’te son bir köylü kalmış, 1992 Eylül’ünde… 

Bir gece vakti çalınmış kapısı köylünün,

Sokulmuş çocuk ablasına.

Zorbalar kan ister, can ister zorbalık.

Eylül’ün 22’si…

Yaprakların sararma vakti…

Zifiri karanlık…

Zorbalar çay ister, ekmek,  çökelek…

Yoksulun mutfağındaki bir çuval unda gözleri…

Oturmuş sacın başına anne,

Yüzyılın yorgunu.

Taze ekmek kokusu yayılmış toprak damlı evden.

Sofrada zorbalar.

Sırtlamışlar  ekmeği, tereyağını, çökeleği.

Beraberinde pijamalı köylü.

Sarıymış rengi.

Ayağında terlik.

Köylünün serveti, yumruğu.

Teke tek girseler kavgaya, serilecek yere  her biri.

Eli silahlı zorbaların elinde tutsak.

Meşe çalılarına takılmış saati,

Pijaması paramparça.

Çıkmış terliği ayağından,

Yalınayak,

Sürüklenmiş  kilometrelerce.

Sırt çantalarında taze ekmek, tereyağı, çökelek,

Sürüklenen köylünün evinden alınan.

İki çocuk ve anne sokulmuş birbirine,

Açık kalmış kapı,

Rüzgârın üflediği gaz lambasının camı çatlamış.

Vadiden yayılan çığlığa silah sesleri karışmış.

Koca bedende yüzlerce mermi.

Sırtlarında taze ekmek, tereyağı, çökelek.

Sabah kahvaltısı, yerde yatan köylüden,

Vücudu paramparça.

Hılves, Son Köylüsünü zorbalığa kurban verdiğinde öksüz kalmış. Çeşmeler, toprak damlı evler, mezarlıkta yatan ölüler, ceviz ve armut ağaçları, kavaklar kimsesizdi artık.

Vuroz Çeşmesi (Heniye Vuroz),  Huri Çeşmesi (Heniye Horiye),  Pagu  Çeşmesi (Heniye Pagu), Mahmut Çeşmesi (Heniye Momud), Taht Çeşmesi (Heniye Taht), son sakini zorbalığa kurban giden köyde yapayalnız kalmıştı.

İki karanlık elin kıydığı Mahmut Çeşmesi’nin (Heniye Momud) önündeki armut da yok  olmuş.
İki karanlık elin kıydığı Mahmut Çeşmesi’nin (Heniye Momud) önündeki armut da yok olmuş.

Mahmut Çeşmesi’nın yıllarca emzirdiği armut kurumuştu. Karanlık iki el, çeşmeyi yerle bir etmişti.

Bin bir emek ve zorlukla yapılan çeşmeye kıyılmıştı.

Pagu  Çeşmesi, 31 yıllık yalnızlığa ve zorbalığa isyanını, lülesinden yayılan  buruk  sevinçle sürdürüyor.

22 Eylül  1992’de öksüz kalan köye veda vakti.

Zorbalığa boyun eğmeyen Son Köylüyü, köylüleri  yürekten selamlayarak ayrılıyoruz köyden.

Geride buruk anılar, izi kaybolmuş mezarlar, yerle bir olmuş evler, ceviz ağaçları, çeşmeler…

Sarp kayalıklara kazınmış insanlık direncinin önünde eğiliyoruz.

Pülümür Vadisi’nin doğu yakasında zorbalığın suç kanıtlarını saklayan insansız köye veda ediyoruz.

 

Oğullar köyünden  Uzuntarla’ya bakış.
Oğullar köyünden Uzuntarla’ya bakış.

 

 

Nazımiye Oğullar köyü (Öksüz yapılar, buruk anılar)
Nazımiye Oğullar köyü (Öksüz yapılar, buruk anılar)

 

 

Nazımiye Oğullar köyü (Pülümür Vadisi’nin doğusunda unutulan yoksul köylülerin hatıraları)
Nazımiye Oğullar köyü (Pülümür Vadisi’nin doğusunda unutulan yoksul köylülerin hatıraları)

 

 

Nazımiye Oğullar köyü, Mehmet Ali Sağlam’ın  evinden geriye kalanlar.
Nazımiye Oğullar köyü, Mehmet Ali Sağlam’ın evinden geriye kalanlar.

 

 

Nazımiye Oğullar köyü (Ulu ağacın tanıklığı)
Nazımiye Oğullar köyü (Ulu ağacın tanıklığı)

 

Nazımiye Oğullar köyü Ali Sağlam ve  Rıza (Cemal)  Sağlam kardeşlerin evlerinden geriye kalanlar.
Nazımiye Oğullar köyü Ali Sağlam (1944-1992) ve Rıza (Cemal) Sağlam (1946-1999) kardeşlerin evlerinden geriye kalanlar.

 

 

Nazımiye Oğullar köyü
Nazımiye Oğullar köyü, Sağlam kardeşlerin evlerinden geriye kalanlar.

 

 

Nazımiye Oğullar köyü
Nazımiye Oğullar köyünde Yusuf Sağlam, Ahmet Sağlam ve Süleyman Sağlam'ın evlerinden geriye kalanlar.

 

 

 

 

(Körfez, 22 Eylül 2023)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault