Geleceğimizin umudu öğrenciler
Geleceğimizin umudu öğrenciler

Eğitim, geleneksel ifadeyle, anne baba terbiyesiyle başlar.  Dünyaya gözünü açan bebeğe ilk dokunuş ve bakışla eğitim başlamış olmaktadır. Sevgi dolu bakışlar ve  yürek okşayan dokunuşlar, yıllarca sürecek  eğitim yaşamının ilk evresi sayılır. İlerleyen yıllarda çocuklarda gözlemlenen davranış bozukluğu, uyumsuzluk, başa çıkamama duygusu vb. sorunların kaynağına inilirken, erken çocukluk evresinin nasıl  geçirildiği sorusuna yanıt aranmaktadır.   0-6 yaşları kapsayan erken çocukluk döneminde  fiziksel, bilişsel, duygusal ve  sosyal gelişim, bireylerin, ilerleyen yıllarda gelişiminin temelini oluşturur. Bu evrenin geçirilme biçimi,   bireyin yaşamında olumlu ya da olumsuz etki yaratır. Erken çocukluk evresini sorunlu geçiren çocuklarla sorunsuz geçiren çocuklar arasında belirgin farklılıklar gözlenir. Sorunlu çocukluk evresinin uyum, akademik ve sosyal başarı, başa çıkma duygusu vb. yeterliklerin gelişimini olumsuz yönde etkilediği görülmektedir.

Anne babaların eğitim sürecine katılımı, okul öncesi ya da temel eğitimden yıllar önce başlar. Aileler bebeğin ilk çığlığına gösterilen tepkiyle eğitim sürecine adım atmış olurlar. Erken çocukluk döneminde çocuklarla kurulan  iletişimin niteliği, çocuk gelişiminde belirleyici olur.   

Anne babanın çocuk üzerindeki etki alanı çok geniştir. Bir bakıma, anne babalar  0-6 yaş döneminde hem çocuklarının tüm gereksinimlerinin yerine getirilmesinde en yakınında olan kişiler hem de ilk öğretmenleridirler. İnsan kişiliğinin gelişimsel temellerinin 0-6 yaş döneminde atıldığı göz önüne alındığında, eğitsel kimliğin belirlenmesinde anne baba rolünün önemi daha da iyi anlaşılmış olur. Çocuğun aile içerisinde edindiği statü, kazandığı değer ve geliştirdiği kimlik; onun giderek toplum içerisinde kazanacağı kimliğin, statünün ve değerin belirleyicisi olmaktadır (Çelenk, 2003, s. 28).

Anne ve babalar, yaşantılar yoluyla  çocuklarının hazır bulunuşluk durumuna önemli katkılarda bulunur.  Uygun fiziksel koşullar da  hazır bulunuşluk yönünden  büyük önem taşır. Evde kitap ya da gazete okuma, kitaplık oluşturma, sanatsal, kültürel ve düşünsel etkinliklere katılımın, çocukların akademik ve sosyal gelişimlerine katkı sağladığı belirtilmektedir. Erken çocukluk döneminde, evinde kitap okunan bir çocuk, kitapla hiç tanışmamış bir öğrenciyle karşılaştırıldığında hazır bulunuşluk bakımından daha şanslı konumdadır. Benzer durum, kalem, kâğıt, boya vb. eğitim araç-gereçlerine erişim ve kullanım olanaklarına sahip çocuklar için de söylenebilir. Dinleme ve izleme alışkanlığının temelleri erken çocukluk döneminde atılır. Öğrenciler, örgün eğitim kurumlarına ailelerinden edindikleri birikim ve alışkanlıklarla adım atarlar. Minik öğrencilerin sırt çantalarında sadece eğitim araç ve gereçleri değil, erken çocukluk döneminde kazanılan  deneyim ve alışkanlıklar taşınmaktadır.

 

EĞİTİM SÜRECİNE KATILIMIN ARAÇLARI

Ailelerin eğitim sürecine katılımı, okul öncesinden ortaöğretime doğru nitelik değiştirir. Okul öncesinde ve  ilkokulun ilk yıllarında ebeveyn desteğine daha fazla ihtiyaç duyulması,  aile-okul ilişkilerine de yansır.  Okul öncesi ve ilkokulda veli toplantıları ile sınıf etkinliklerine gösterilen ilgi bu bağlamda değerlendirilmektedir. Bu ilginin, öğrencinin giderek büyüdüğü eğitim kademelerinde nitelik değiştirdiği gözlenmektedir.  Okul-aile ilişkilerinde belirlenebilen bazı araçlar şöyle sıralanabilir:

Veli toplantıları,

Ders seçimi,

Ödevler,

Proje ve performans görevleri,

Eğitim araç ve gereçleri,

Okul gezileri,

Okul-aile birliği etkinlikleri (Seçim, eğlence, gelir getirici etkinlikler vb.),

Okul Gelişim ve Yönetim Ekibi (OGYE),

Öğrenci-okul-veli sözleşmesi,

Okulların donatım, araç-gereç  ihtiyacı,

Yıl sonu etkinlikleri (Okuma bayramı, mezuniyet törenleri vb.),

Sosyal etkinliklerde gönüllülük,  (Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği, Madde 4/1-g),

Evde ya da hastanede eğitim hizmeti,

Bireyselleştirilmiş eğitim.

 

VELİ TOPLANTILARI

Veli toplantıları, eğitim sürecinin önemli araçlarındandır. Eğitim sürecine katılımda veli toplantılarının önemi yadsınamaz. Ne var ki 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile ilk ve ortaöğretim yönetmeliklerinde okul-veli iş birliğiyle ilgili elle tutulur bir hükme yer verilmemektedir. 1739 sayılı Kanun'da, okul-aile iş birliğine ilişkin şu hüküm yer almaktadır:

"Eğitim kurumlarının amaçlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak için okul ile aile arasında işbirliği sağlanır. Bu amaçla okullarda okul-aile birlikleri kurulur." (Madde 16-Değişik: 25.6.2009-5917/17 md.). Söz konusu Kanun'dan,   'katkı'yla, 'ayni ve nakdî' bağışların amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Okullarda yılda ortalama iki  veli toplantısı yapılmaktadır. Buna karşın mevzuatta toplantılarla ilgili açık bir hüküm bulunmamaktadır. Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde  veli toplantıları ile ilgili herhangi bir ifadeye rastlanmamakla birlikte veli toplantı dosyası, okul öncesi, ilköğretim kurumlarında tutulması gereken dosyalar arasında sayılmaktadır. Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği'nde, veli toplantıları, öğretmenler kurulunun gündem maddeleri  arasında sayılmıştır (Madde 109-Değişik: RG 16.09.2017-30182).  Adı geçen Yönetmelik'te,  bir öğretim yılında yapılması gereken veli toplantı sayısı, toplantılarda ele alınması gereken konular,   toplantı yönetimi vb. noktalarda herhangi bir hükme yer verilmediği görülmektedir.

  

Aydınlık Türkiye'ye gülümsüyorlar
Aydınlık Türkiye'ye gülümsüyorlar

ÖĞRENCİ-OKUL-VELİ SÖZLEŞMESİ

Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği'yle,  okul yönetimlerine, öğrencilerin uyacakları kurallar ve öğrencilerden beklenen davranışlarla bunlara uyulmaması durumunda öğrencilerin karşılaşabilecekleri yaptırımlar konusunda kendilerini ve velilerini bilgilendirme, bu noktalara okul veli sözleşmesinde yer verme yükümlülüğü getirilmiştir  (Madde 157/4, Değ: 28.10.2016-29871 RG). Ortaöğretim kurumlarında düzenlenen öğrenci-okul-veli sözleşmesi, velilere sürece katılım olanağı sağlamakla birlikte bazı maddelerin gözden geçirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Söz gelimi sözleşmede yer alan, "Bilgi edinmek ve toplamak amacıyla gönderilen her tür anket ve formu doldurup zamanında geri göndereceğim." maddesi, tartışmaya açıktır. Veli 'her tür' anketi niçin işlesin? Çocuğuyla doğrudan ilgili olmayan bilgiyi niçin versin? Okul yöneticilerinin kariyer, liyakat ve yeterliklerinin, eve gönderilen 'her tür form'un işlenmesi konusunda veliye güven verici nitelikte olduğu söylenebilir mi?    Okulla veli arasında imzalanan sözleşme gereği, okulun talep ettiği her tür anket ve formun veli tarafından işlenmesi, eğitim kurumlarına müdahale olanaklarının fazla olduğu bölgelerde   

 

ÖDEVLER,  PROJE VE PERFORMANS GÖREVLERİ

Mehmet Başaran, annesinin okur yazarlığının okul başarısına etkisini keşfettiğinde henüz sekiz yaşındadır. Ödev yapmayan/yapamayan ya da anlatılanları kavrayamayan öğrenciler, Nuri Öğretmen'in tokadından payına düşeni fazlasıyla almaktadır. İri kemikli eller,  minik öğrencilerin terbiyesinin vazgeçilmez araçlarındandır (Altınkaynak, 2006, s. 56-59).

Ödevler, eğitim sürecine velilerin katılımında özel bir yere sahiptir. Öğrenciye kılavuzluk yapmakla sınırlı desteğin yararlı olduğu söylense de,  ödev yükümlülüğünün veliler tarafından üstlenilmesi, ödevlerden beklenen yararın gerçekleşmesini önlemektedir.  Ödevlere veli ilgisi, öğrencinin yaş ve eğitim kademesine göre değişkenlik göstermektedir.  İlkokullarda velilerin öğrenci ödevlerine yoğun ilgi gösterdikleri,  bu ilginin, ortaokullarda ve liselerde giderek  azaldığı gözlenmektedir. Ödeve ilginin, yaş ve eğitim kademesi düştükçe arttığı, buna karşın, yaş ve eğitim kademesi yükseldikçe düştüğü görülmektedir. İlkokullar, velilerin, ödevlerle yoğun ilgilendikleri bir dönem olmaktadır. Bunda, küçük yaşta desteğe duyulan ihtiyacın yanı sıra ödevlerin özel bir uzmanlık gerektirmeyecek nitelikte oluşunun  payı olduğu söylenebilir.

Velilerin  ödev, proje ve performans görevlerinde  yol gösterici olmaları, öğrenci başarısı üzerinde olumlu rol oynayabilir. Ödev, proje ve performans görevlerinde velilerin destek sınırı, öğretmenler tarafından çizilmeli ve ilgililerle paylaşılmalıdır. Bunun için veli toplantıları ile  kısa iletilerden yararlanılması önerilmektedir.        

 

EVDE YA DA HASTANEDE EĞİTİM HİZMETİ

MEB Evde ve Hastanede Eğitim Hizmetleri Yönergesi'ne göre, zorunlu öğrenim çağındaki özel eğitime ihtiyacı olan bireylerden sağlık problemi nedeniyle okul öncesi, ilköğretim veya özel eğitim programlarından herhangi birini uygulayan örgün eğitim kurumlarından doğrudan yararlanamayanlara  evde eğitim hizmetleri sunulmaktadır  (Madde 4/1-g). Yönerge'yle, evde eğitim gören öğrenci velilerine  çeşitli yükümlülükler getirilmektedir.

 

OKUL AİLE BİRLİKLERİNE MUHASEBE GÖREVİ

Okul-aile iş birliğinin önemli organlarından biri olarak kabul edilen okul-aile birliklerinin zamanla muhasebe bürolarına dönüştürüldüğü gözlenmektedir. Türk eğitim tarihinde, aile birliklerine bağış toplama yetkisi ilk kez 2005'te tanınmıştır.  Böylece birlikler, 2005 yılından itibaren parayla birlikte anılmaya başlamıştır. 31.05.2005 tarihli (Resmî Gazete,  25831) Okul Aile Birliği Yönetmeliği'yle, birliklere, mal ve hizmet satın alma, okulların açık alan, kantin vb. yerlerini işletme yetkisi tanınmıştı. 09.02.2012 tarihli Yönetmelik'le,  aile birliklerine para toplama, sosyal güvenlik primi ve vergi ödeme görevleri verilmiştir. Uygulamalar, aile birliklerinin, okullara gelir sağlayan ve tüzel kişiliği olmayan  topluluklara dönüştüğünü gösteriyor. Birer muhasebe bürosuna dönüşen aile birliklerinin,  okul-veli iş birliğini geliştirmek, eğitim sürecine veli katılımını sağlamak gibi işlevlerini yerine getirmediği 'resmî'  kabul görmektedir. 20.11.2012 tarihli Okul Aile Birliği Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair  Yönetmelik'te yer alan  bir ifade bu düşünceyi doğrular niteliktedir. Söz konusu Yönetmelik'in 31/1. maddesine göre, Yönetmelik, “Millî Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığınca müştereken hazırlanmıştır."  

 

OKUL-SINIFLARIN DONATIMI

Kamu eğitim kurumlarında okul/dersliklerin bazı donatım ve kırtasiye ihtiyaçları için velilerden yardım talep edilmesi, çeşitli sorunlara yol açmaktadır. Yardımlarda ölçünün kaçırılması, çeşitli sorunları beraberinde getirmektedir. Abartılı yardımlarla, okul/sınıf yönetimine veli müdahalelerinin önü açılmaktadır. Söz gelimi okula bilgisayar ya da  projeksiyon   bağışlayan bir velinin, öğrencisiyle ilgili talepleri (kiminle ve nerede oturacağı, hangi şubede okuyacağı vb.) çoğu kez tatsız tartışmalara neden olmaktadır. Para, donatım vb. nesnelerin veli-okul ilişkilerinde etkili olması, eğitim sürecinin bileşenleri arasında sağlıklı ilişkilerin geliştirilmesini engellediği  değerlendirilmektedir.

 SONUÇ VE ÖNERİLER

  1. Velilerin eğitim sürecine katılımı, doğumla başlayan, öğrenim süresince devam eden, canlı  ve çok yönlü etkileşimi ifade etmektedir.
  2. Katılım, akademik ve sosyal gelişimin yanı sıra kişilik, beslenme, yönlendirme vb. alanları kapsayan, birbiriyle ilişkili etkinlikler bütününüdür. 
  3. Eğitim sürecine katılım, gönüllü olmakla birlikte, yasal yükümlülükleri (okula devam, öğrenci-okul-veli sözleşmesi vb.)  de içeren ilişkiler toplamıdır.  
  4. Sürece katılımdan beklenen yararın sağlanması amacıyla, anne-babalar uyum eğitimine alınmalıdır. Uyum programları, bebeklik, okul öncesi ve eğitimin her kademesi göz önünde bulundurularak zamana yayılmalıdır.
  5. Ailelerin eğitim düzeyi, sosyoekonomik durumu vb. etkenlerin öğrencilerin hazır bulunuşluk, uyum,  akademik ve sosyal başarısında  oynadığı roller dikkate alınarak,  anne-babaların  yaygın eğitime erişim  olanakları artırılmalı ve  yaşam kalitesi yükseltilmelidir.
  6. Öğretmen-yöneticilerin tutum ve davranışları, eğitim sürecine katılımı etkilemektedir. İş birliğine önem veren, veli katılımının disiplin-başarı üzerindeki etkisinin bilincinde olan öğretmen ve yöneticilerin tavırları, sürecin işleyişine olumlu katkı sağlamaktadır.      
  7. Velilerin eğitim sürecine katılımında Okul-Aile Birliği mevzuatının yetersiz kaldığı belirtilmektedir. Okula gelir sağlamayı iş edinmiş Aile Birliği anlayışından vazgeçilmeli, temel eğitimde öğrencilere  kazandırılması hedeflenen davranışlar için okul-aile  iş birliği olanakları geliştirilmelidir.
  8. Öğrenciye sınıfta/okulda 'ayrıcalık' tanınmasını bir anlamda 'zorunlu' kılan  abartılı maddi yardımların önü kesilmelidir. Bu nedenle, okulların donatım ve kırtasiye giderlerinin tamamı  kurum tarafından karşılanmalıdır.   
  9. 'Alo ihbar' hatları, öğrenci-okul-veli ilişkilerini zehirlemekte ve güven duygusunu zayıflatmaktadır. Bu nedenle, 'Alo 147'nin kaldırılması doğru, ancak yetersiz bir adım olarak görülmektedir. İhbar hatları, öğrenci-okul-veli iletişim sorunlarının çözümünde başvurulan yöntemlerden biri olmaktan çıkarılmalıdır.
  10. İlk ve ortaöğretim kurumlarında öğrencilerin yığılmasına yol açan fiziksel etkenlerden, okul-veli ilişkileri olumsuz  yönde etkilenmektedir. Yığılmaların önlenmesi için mahalle ve köylerde okullaşmayı esas alan sisteme dönülmeli, kalabalık okullarda  öğrenci sayısı kademeli olarak azaltılmalıdır.
  11. Apartman okulların, öğrenci-öğretmen-yönetici-aile arasında sağlıklı iletişimi engelleyen etkenlerden biri olduğu düşünülmektedir. Okul mimarilerinde, çok katlı  binalar yerine, tek katlı, güvenli, yeterli oyun alanlarına sahip  yeni bir anlayış benimsenmelidir.  
  12. İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin, şube öğretmenler kuruluna velilerin de katılabileceğine ilişkin 25/1. maddesinde yer alan 'gerek görülürse'  ifadesi kaldırılmalıdır. Ortaokullarda talep eden veliye şube öğretmenler kuruluna katılma hakkı tanınmalıdır.
  13. Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 110/1. maddesinde, şube öğretmenler kuruluna, konuların özelliğine göre, velilerin de 'davet edilebileceği' ifadesi, 'davet edilir'  biçiminde değiştirilmelidir.
  14. Okullarda oluşturulacak yeni organlar, eğitim sürecinde velileri etkin kılmanın araçlarından biri olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda, ilk ve ortaöğretim kurumlarında bütün velilerin doğal üye olarak kabul edildiği Okul-Veli Meclisleri oluşturulmalıdır.
  15. İlk ve ortaöğretim yönetmeliklerinde, aylık veli toplantılarını zorunlu kılan   düzenlemelere gidilmesinin, eğitim sürecine veli katılımını özendireceği değerlendirilmektedir.
  16. Birer muhasebe bürosuna dönüşen, tüzel kişiliği olmayan,  okul-veli iş birliğinin sorunlu alanlarından biri olduğu değerlendirilen okul-aile birlikleri kaldırılmalıdır. 
  17. Ödev, proje ve performans görevlerinde veli desteğinin sınırları ilgili öğretmenler tarafından çizilmelidir. Ailelerin, ödevleri, öğrenmeyi destekleyen bir araç olmaktan çıkaran müdahalelerini en aza indirmenin yolu, öğretmenlerin, ödevlerle ilgili beklentileri velilerle paylaşmalarından geçmektedir.
  18. Notlar, veli-okul ilişkilerinin sorunlu alanlarından biri olagelmiştir. Sınav puanlarının sınıf geçme derecesi ile ödülleri etkilemesinin, genelde, veli-öğretmen ilişkilerini olumsuz yönde etkilediği gözlenmektedir.  Sınav puanları ile ilgili olası tartışmaları en aza indirmek için, süreç odaklı değerlendirmelere öncelik verilmeli,  değerlendirme sürecine öğrenci-veliler de dâhil edilmelidir.
  19. Velilerin eğitim sürecine katılımını özendirmek için okullarda velilere yönelik kültürel-sanatsal-sportif etkinlikler düzenlenmelidir.
  20. Okullarda veli etkinliklerinin paylaşıldığı Veli Panoları oluşturulmalıdır.
  21. Okulların donatım ve kırtasiye ihtiyaçları konusunda velilere başvurulması,  eğitim sürecini sancılı hâle getirmektedir. Bundan kurtulmak için okulların yardıma muhtaç kurumlar olduğu algısını değiştirecek etkin önlemler alınmalıdır. Sorunun köklü  çözümü, okulların tüm ihtiyaçlarının merkezi bütçeyle karşılanmasına bağlıdır.
  22. Erdoğan ve Demirkasımoğlu'na göre (2010), okullarda aile katılımını engelleyen etkenlerin giderilmesine veya katılımı artırmaya yönelik çalışmaların yeterince yapılmadığı anlaşılmaktadır.
  23. Anne ya da baba kaybı, boşanma vb. etkenler, eğitim sürecinin sağlıklı işleyişini kesintiye uğratmaktadır. Sıklıkla karşılaşılan  bu ve benzer sorunların çözümünde rehberlik servisleri, öğretmenler ile okul yönetimlerine önemli görevler düşmektedir.
  24. Üst düzey yöneticilerin bazı söylem ve davranışları, okullarda 'iklim 'değişikliği'ni tetiklemektedir. Bağış, kaynak kitap, ödev vb. sorunlarla ilgili yapılan özensiz açıklamalar, veli-okul ilişkilerine olumsuz yansımakta, çatışmaya yol açmaktadır. Yöneticilerin söylem ve davranışlarına özen göstermelerinin, eğitim sürecinin işleyişine katkı sunması beklenmektedir.         

 

Bu yazı, Öğretmen Dünyası'nın Mart 2019 tarihli 470. sayısında yayımlanmıştır.  

 

Kaynakça:

Altınkaynak, H. (2006). Ünlüler de Çocuktu, İstanbul: Can Yayınları.

Çelenk, S. (2003). Okul Başarısının Ön Koşulu: Okul Aile Dayanışması, İlköğretim-Online  E-Dergi 2 (2).

Erdoğan, Ç.,  Demirkasımoğlu, N. (2010). Ailelerin Eğitim Sürecine Katılımına İlişkin Öğretmen ve Yönetici Görüşleri, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi[Educational Administration: Theory and Practice], 16(3), 399-431.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault