Arkadaşım Mehmet Alperdem’in, WhatsApp Gruplarında Görgü ve Nezaket   başlıklı yazısı, iletişimin  temel kuralları hakkında oldukça bilgilendiriciydi (01.04.2017). Sözü edilen yazıya, http://www.huseyincanerik.com/index.php/113-whatsappta-gorgu-ve-nezaket    adresinden ulaşılabilir.  Sözü edilen yazıda, WhatsApp gruplarında uyulması önerilen kurallar sıralanıyordu.

WhatsApp (Vatsap) gruplarında yaşanan bazı sorunlar, sokakta sıklıkla karşılaşılan türden. Özensiz ifadeler, dil ve yazım yanlışları, başkalarına ait  ürünlerin kaynak gösterilmeden kullanılması,  bireyi ilgilendiren konuların grupla paylaşılması, grubun kuruluş ilkeleriyle örtüşmeyen paylaşımlar vb. iletişim sorunlarından sadece  birkaçı.

 Taziyelerin Grupla İletilmesi

Grup üyelerinden birinin yakınını kaybetmesi, grupla paylaşılabilir. Sözgelimi Resneli Niyazi Bey Müdürler Grubunda yer alan Utku Anadolu Lisesi  Müdürü Bahattin Şakir Delikanlı’nın annesinin ölüm haberinin grup aracılığı ile duyurulması olağandır:

“Utku Anadolu Lisesi  Müdürü  ve Felsefe öğretmeni   Bahattin Şakir Delikanlı’nın annesi  Dağçiçeği Delikanlı,  vefat etmiştir. Cenazesi,  bugün Huzur Camiindeki ikindi namazının ardından Maçka’da toprağa verilecektir.”   

Peki, bundan sonrası?

Grup üyelerinin, annesini yitiren müdürle bireysel iletişime geçmeleri gerekir. Başsağlığı için ilgilinin ziyaret edilmesi,  telefonda görüşülmesi, yazılı ileti gönderilmesi vb. yöntemlerden hangisinin tercih edileceği, grup üyelerine bağlıdır.

Bizdeki durumun farklı olduğunu söylemeye gerek var mı?

Şaşırtıcı ve  ilginç örnekler, sokaktaki ağız dalaşını aratmayacak türden.

Resneli Niyazi Bey Müdürler Grubu üyeleri de başsağlığı iletilerini gruptan paylaşmışlardır:

“Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dilerim.”

“Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.”

“Allah gani gani (bol bol) rahmet eylesin.”

“Allah taksiratını affetsin.”

Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun inşallah”

“Allah rahmet eylesin, geride kalanlara uzun ömürler versin.”

Bu ve benzer içerikteki iletiler, Resneli Niyazi Bey Müdürler  Grubunun bütün üyeleri tarafından yazılıp okunurken, İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü boş durur mu? İlçe Millî Eğitim Müdürü İcabettin Pişman,  gruba acil bir ileti gönderir:

“Hafta sonunda ders kitapları dağıtılacağından, okullar açık tutulacaktır. Bu konuyla ilgili olarak bütün okul müdürleri geri bildirimde bulunacaktır.”

İcabettin Bey’in taziye trafiğine karışan yazısından sonra grubun elli üyesinden geri bildirimler başlar. Bazı grup üyeleri ‘taziye’yi de unutmaz doğal olarak:

“Çemberlitaş Ortaokulu hafta sonu açık tutulacaktır.”

“Zübeyde Hanım İlkokulu hafta sonu açık olacaktır.”

“Cevdet Sunay Anaokulu hafta sonu kitap kabulüne hazırdır.”

“Merhumeye yüce Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine sabır dilerim.”

“Tamam Müdürüm, anlaşılmıştır.”

“Dağçiçeği Delikanlı’ya Allah rahmet eylesin.”

“Resneli Niyazi Bey Fen Lisesi, her hafta sonu açık olacağını ve  yağmur çamur demeden her koşulda  kitapları kabul  edeceği hususunu yüksek müsaadelerinize arz eder, efendim.”

“Ders kitaplarını kabul etmek, Müslümanlık icabıdır. Şirinyer Anadolu İmam Hatip Lisesi Ders Kitapları Kabul Komisyonu vazifesinin başındadır.”

“Müdür Bey, hoş geldiniz, nasılsınız?”

“Allah rahmetini esirgemesin, başınız sağ olsun.”

“Özel Çırpı Anadolu Lisesi, bedava kitapları dört gözle beklemektedir.”

“Sağ olun müdürüm,  bugün göreve başladım. Siz nasılsınız, yenge hanım afiyette mi” ?

“Ders kitaplarını hangi firma getirecek?”

“İl içi atamalar yeniden yapılacak mı?”

“Allahım bizi kabir azabından koru.”

“Merhumeye rahmet, kederli ailesine başsağlığı dilerim.”

“Hangi atamalar hocam? Daha dün açıklanmadı mı?”

“Müdürüm, hanımın durumu pek iyi değil. Tetkikler kötü…”

“İlçenin bundan haberi yok. Biz burada ne başıyız bir bilsem!”

“Dağçiçek  Hanım’a Allah sabır versin.”

“Hastalanmış mı? Kan mı lazım?”

“Kitaplar cumartesi mi, pazar mı getirilecek?”

“Arkadaşlar kim hastalanmış, bilgisi olan var mı?”

“Dağçicek Hanım hastalanmış. Kendisini tanıyan var mı?”

“Toros Sosyal Bilimler Lisesinin müdür yardımcısı mı?”

“Kitaplar için hafta sonu okulda bekleyenlere ek ders ücreti verilecek mi?”

“Hastayla ilgili yazıma cevap bekliyorum.”

“ Arkadaşlar,  Toros Sosyal Bilimler Lisesi ile bağlantı kurulamadığına göre Dağçiçek Hanım’ın hastalandığı kesinlik kazanıyor.”

“Müdürüm, hafta sonu okulun anahtarını bakkal Niyazi’ye versek, ek ders ücretinden yararlanabilir miyiz?”

“Cumartesi günü kitaplar gelmediği takdirde pazar günü de beklemek, mecburi mi?”

“Kitapların son kullanma tarihi mi geçiyor. Hafta içi getirilmesi daha uygun değil mi?”

“Kan lazım diyen arkadaş, grubu belirtmeyi unutmuş.”

 Ölüleri Dirilten İletişim Kirliliği

Bu paylaşımlardan dolayı Şube Müdürü Rıfkı Dindar, bir grup okul müdürü ve öğretmen,  Dağçiçeği Delikanlı’ya karşı son görevini yerine getirmek için Huzur Camii avlusuna gider. İlçe Millî Eğitim Müdürü İcabettin Pişman, Şube Müdürü  Erturan Yılışık, bazı okul müdürleri ve öğretmenler ise Toros Sosyal Bilimler Lisesinin yoluna düşer. Heyetin amacı, okulun hasta olduğu öne sürülen Müdür Yardımcısı 'Dağçiçek' Hanım’ı ziyaret etmek, gerekirse kan vermektir.

Meslek dayanışmasına bundan daha güzel bir örnek verilebilir mi?

Kalabalık heyeti kapıda karşılayan yardımcı hizmetler personeli Hasan Köse, hizmette kusur etmez. Topluluğu müdür odasına götürür. Çay ve kahve ikram eder. Okul Müdürü Hüsamettin Çapkın, ‘mühim bir vazife’ gereği okul dışındadır. Okulun  görev başında kalmış tek  Müdür Yardımcısı  Derya Bilgin ise yıllık izindedir.

İcabettin Pişman, iletişim kirliliğinin yol açtığı skandalı örtbas etmek için bağıra bağıra talimat verir:

“Devlet okula hizmet için tam kadro burada, ama müdür vazifesinin başında değil. Müdür nerede? Bir müdür, kafasının istediği saatte okulu terk edemez. Derhal soruşturma açılsın ve vazifesine bağlı olmayan müdürün icabına bakılsın!”

İlçe Millî Eğitim Müdürünün en sadık adamı, aynı zamanda insan kaynaklarından sorumlu Şube Müdürü  Erturan Yılışık hemen harekete geçer:

“Emredersiniz efendim!”

(Körfez, 02.09.2017)

 

 

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault