ÖZET

Bu yazıda, ilköğretimde  beden eğitiminin  önemi üzerinde durulacak ve bazı   önerilerde bulunulacaktır. Ülkemizde rekabete dayalı  spor etkinlikleriyle, beden  eğitimi programında öngörülen  hedeflere ulaşılması olanaklı görünmemektedir.  Spor eğitimi, sadece özel yeteneklerin geliştirilmesine indirgendiğinde,    kitleler,  sportif etkinliklerin edilgen bir izleyicisi  olmaktan kurtulamaz. Bu durum, Anayasa’nın 59. maddesine, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel  Kanunu’na ve  beden  eğitiminin  genel amaçlarına aykırıdır. Türkiye; yeni kuşaklara kamu kaynaklarını koruma bilinci, temel sağlık bilgisi,  liderlik  yeteneği, sağlam bir kişilik,  ulusal kültür ve  doğa sevgisi kazandırmada önemli   işlevleri olan beden eğitimi derslerine gereken önemi vermek zorundadır.

 

 

 GİRİŞ

İlköğretim  öğrencilerinin sevdiği derslerin başında  beceri dersleri gelir. Resim-iş, müzik ve  beden eğitimi saatlerinde,   ezberci eğitimin yarattığı  sıkıntı giderilmekte ve   öğrencinin  okula yabancılaşması  engellenmektedir. Söz konusu dersler,  oyun çağındaki  çocukların kişilik  gelişimine katkı sunmakta ve   yaşam boyu gereksinim duyulacak bazı pratik bilgiler   kazandırmaktadır. Spor ve sanat eğitiminin temeli  okul öncesi  ve  ilköğretim okullarında atılmaktadır.

 İlköğretim Programında Spor Eğitimi

Anayasa’nın   59. maddesine göre, “Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur.”   Sporun  önemi,  1739 sayılı Millî Eğitim Temel  Kanunu’nun  genel amaçlarında da belirtilmiştir.  Bu yasayla  öğrencilerin,  “Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişilik  ve karaktere  sahip olmaları ...”  (Madde-2/1),   “İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve
birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlanmaları ...”
(Madde 2/3)  amaçlanmıştır.    Beden eğitimi öğretiminin genel amaçları (Anonim, 2000) : Bütün organ ve sistemlerini  seviyesine uygun olarak güçlendirme; sinir, kas ve eklem koordinasyonunu  sağlayabilme; beden eğitimi ve sporla ilgili  temel bilgi, beceri, tavır ve alışkanlıklar edinebilme;  ritim ve müzik eşliğinde  hareketler yapabilme;  millî bayramlar ve kurtuluş günlerinin  anlam ve önemini kavrama;  sporun sağlığa yararlarını kavrayabilme;  halk oyunlarımızla ilgili  bilgi ve beceriler edinme, bunları uygulamaya istekli olabilme;  temel sağlık kuralları  ve ilk yardımla ilgili bilgi, beceri, tavır ve alışkanlıklar edinebilme;  doğayı sevme, temiz hava ve güneşten yararlanabilme; işbirliği içinde  çalışma ve birlikte davranma  alışkanlığı edinebilme; görev ve sorumluluk alma, lidere uyma ve liderlik yapabilme; kendine güven duyma, yerinde ve çabuk karar verebilme; dostça  oynama ve yarışma, kazananı  takdir etme,  kaybetmeyi kabullenme, hile ve haksızlığın karşısında olabilme;  demokratik hayatın gerektirdiği tavır ve alışkanlıklar edinebilme; kamu kaynaklarını   iyi kullanma ve koruyabilme (1). 

          Beden Eğitimi ve Oyun

Beden eğitimi dersine  en çok hangi yaş grubunun ihtiyaç duyduğu sorulacak olursa,  kuşkusuz, akla ilk gelecek olan  okulöncesi ve ilköğretim   çağındaki çocuklar olacaktır.  Oyun çağındaki  çocukların eğitiminde  oyuna yer vermek,  çok önemlidir. İlköğretim öğrencileri oyun gereksinimlerini dinlenme saatlerinde kısmın giderseler de,  yeni oyunların öğretilmesi ve  eğitimde  oyunlardan yararlanma zorunluluğu  (dikkat toplama,  dersleri zevkli hale getirme vb.) spor eğitiminin bir bütün olarak ele alınmasını gerektirir. Tüm derslerde, oyun,   öğrenciyi güdüleme amacıyla,  eğitimin bir parçası haline getirilmelidir. Oyunlar,  spor eğitimin   vazgeçilmez öğesidir.

  Akandere (2003), uygulanış alanlarına göre oyunları  şöyle sınıflandırmaktadır:  Yaş gruplarına göre, oynanan alana göre (sınıf, salon,  açık alan,  kış ve su oyunları),  oyuncu sayısına göre (bireysel, ikili, grup), oyun düzenine göre (çizgi, daire formu, dağınık halde), kullanılan araç ve gereçlere göre (araç ya da alet yardımıyla), amaca göre oynana oyunlar. İlköğretim  öğrencileriyle sınıf içi ya da açık alanda   şu oyunlar  oynanabilir: Top (yedi kiremit, yakan top,bayıltan top,  top taşıma yarışması,  tünel topu vb.)oyunları;  koşma, kovalama, kurtarma  (bayrak yarışı,  mendil kapmaca, eşli yakalama, çembere dikkat vb.) oyunları;  saklanma   ve saklama (kalem saklama, nesi var, saklambaç,  el el üstünde kimin eli var vb.); şaka, taklit  ve şaşırtma oyunları; atlama, sıçrama,  sekme (tavşan kaç tazı tut, ip atlama,  ayaktaşı, beş taş, birdirbir  vb.) oyunları;   (Kirazoğlu, 2000;  Büyük Larousse, 1992).  

 

Beden Eğitimi Dersleri Yeterince  Önemseniyor mu?

Beden eğitimi öğretmenleri resim ve müzik öğretmenleriyle  aynı  kaderi paylaşmaktadır. Çünkü yaygın eğilime bakılırsa, bu dersler  ciddiye alınacak türden değildir. Spor eğitiminin önemsenmeme nedenlerinden biri,  eğitimin işlevinin sınavlara  hazırlıkla sınırlandırılmasıdır. ÖSS ya da LGS’de  beden eğitimiyle ilgili soru çıkmayacağı düşüncesiyle, bu derse gereken önem verilmemektedir. Kuşkusuz,  sorun sadece sınavlardan ibaret  de değildir.  Spor eğitiminin önemi  yeterince kavranamamıştır.

Derslerin amaca uygun  olarak işlenmemesi,    etkinliklerin  zenginleştirilmemesi,    yetenek derslerini  önemsemeyen  kültürel altyapı  spor eğitimini  olumsuz  bir biçimde etkilemektedir. Beden eğitiminde,   okul-veli  işbirliği  sağlanmadan,  programda öngörülen davranışların öğrencilere  kazandırılması   olanaklı görünmemektedir. Çünkü  söz konusu davranışlar birkaç saatlik derste  değil, ancak  belirli bir süreç içinde  kazandırılabilecek niteliktedir.  Kamu   kaynaklarını korumak,  kişilikli olmak,  sorumluluk bilinci kazanmak   gibi davranışların  özümsenmesi  için  büyük  çaba harcanması zorunludur.

İlköğretimin 1. kademesinde  beden eğitimi yerine başka derslerin işlenmesi olağan  karşılanmaktadır. Kuşkusuz bunda müfredatı tamamlama çabası (2),   okulların spor ya da   oyuna elverişli  alanlara sahip olmaması, öğrencileri  denetim altında tutmanın yaratabileceği zorlukların   etkisi büyüktür.  İmar Kanunu’nda (Anonim, 1999) çocuk başına 2,114 m²  oyun alanı öngörülürken,  MEB,  kişi başına  5 m²’lik  oyun alanı  öngörmektedir. Standartlara  karşın, ülkemizde   kişi başına yeterli  oyun  alanı  düşmemektedir. Örneğin Erzurum’da  çocuk başına  0.23 m2’lik alan düşmektedir (Yılmaz-Bulut, 2003).

 Okullarımızda beden eğitimine  gereken önemin verilmeyişi   eski  alışkanlıklarımızdan biridir. 1966 yılında yayımlanan bir makalede (Okay,1966)  okulların  çoğunda  müzik, resim ve beden eğitimi öğretmeni  bulunmadığı, bu derslerin yerine  tarih ya da coğrafya derslerinin işlendiği ve okul kirlenir düşüncesiyle çocukların dışarıya çıkarılmadığı ifade edilmektedir.

 

             Kıyasıya Rekabeti Doğuran Etkenler

Günümüz  spor eğitiminin, dostça  oynama ve yarışma, kazananı  takdir etme,  kaybetmeyi kabullenme, hile ve haksızlığın karşısında olabilme vb. olumlu  amaçların gerçekleşmesine ne kadar katkı sunduğu  konusunda, kuşkusuz,  bazı  soru işaretleri  bulunmaktadır. Öğrencilere; sorumluluk alma, zamanı iyi değerlendirme,   işbirliği  yapma, sabırlı olma, çalışmaktan  zevk alma vb.  özelliklerin kazandırılmasında    etkili olan  sportif çalışmalar,  her zaman barış içinde sürdürülememekte, zaman  zaman şiddete  (çelme, itme, dövme, küfür vb.) yol açmaktadır.         Asıl sorun, özellikle  futbol  turnuvalarında,   kazanmaktan başka hiçbir olasılığı düşünmeyen,  yenmek için  fiziksel zor dahil bütün yöntemlere başvuran  öğrencilerin bu noktaya nasıl geldikleridir.

Spor eğitimini yaşamdan kopararak    profesyonel ‘kahramanlar’  yaratmaya çalışan  sistem,  rekabete  uygun ortam hazırlamaktadır.    Sporun sadece bir ders konusu olarak algılanması ve   sağlıklı bir  yaşam için öneminin yeterince kavranamaması,  kitleleri  spora yabancılaştırmaktadır.    Bu yabancılaşma,  sporu,  az sayıdaki  ‘kahramanın’  uğraşı haline getirmektedir.               

Topun ‘düşmana’ karşı etkili bir silaha dönüşmesinde deneyimsiz   spor eğitimcilerinin rolü olmakla birlikte,  asıl belirleyici sosyo-ekonomik yapıdır. Başkalarını karanlıkta bırakarak aydınlığa çıkma düşüncesi, yeni bin yılın yükselen  değerlerindendir. 

            Uzmanlar küçük yaşlarda  yarışma sporlarını  önermemektedir.  Bu tür sporlar,  çocuklara zarar vermektedir. Aslında rekabetle ilgili  farklı görüşler de ortaya  atılmaktadır. Bazılarına göre,  yarışmalar  karakter gelişimi  açısından yararlıdır. Farklı bir görüşe göre ise,  rekabete dayalı yarışmalar  işbirliği duygusunu zayıflatır  ve psikolojik  yaralanmalara yol açar (Kasap, 2004).  Yarışmalarda sonucu  amaç haline getirmemeye özen gösterilmelidir.

Sponsorluk Yönergesi ve Sakıncalar 

            Okullarımızda spor eğitiminin gelişmesini engelleyen etkenlerden biri de   spora yeterince  bütçe ayrılamamasıdır. Birçok okulumuzda  spora  tek kuruş  bile  harcanamamaktadır. Oysa  sportif etkinlikler için  paraya  ihtiyaç duyulmaktadır. MEB,  okulların,  spor araç ve gereçlerini    sağlayamamaktadır.  Böylece    sorumluluk   sponsorlara  devredilmiştir.  Sponsorluk Yönergesi (Anonim,1999 a), devletin asli görevlerini devretmenin yanı sıra  çeşitli   sakıncalar da içermektedir. Yönerge’nin  11. maddesinde,  kutlama  komisyonuna sponsorun temsilci olarak alınacağı belirtilmektedir. Ulusal bayramlarımız kutlanırken, kutlama kuruluna,  maddi katkı sunan     kuruluşa temsilci bulundurma  hakkı tanınmıştır. Temsilcilerin törenlerin içeriğine karışamayacaklarını düşünmek  fazla iyimserlik olur.  Bu maddeyle,  koşulların elverişli olduğu  bölgelerde, gerçek ya da tüzel kişilere  ulusal   bayramlara  müdahale  olanağı sağlanmaktadır.

            Okul Kooperatifleri  Ana Sözleşmesi’nde   (Anonim, 1983),  kooperatifin amaçları arasında    spor çalışmalarının  geliştirilmesi (Madde-6/c), olumlu  gelir-gider farkının  yüzde  25’inin   öğrencilerle  ilgili  sosyal  ve  kültürel  hizmetler  fonuna  ayrılması (Madde-40),  kültürel  yarışmalar (halkoyunları, bilgi  yarışmaları, tiyatro vb.) ve eğitici kolların  giderlerinin  bu  fonda  biriken  paralarla  karşılanması  (Madde- 44) öngörülmüştür. Okullar kooperatifleri, sosyal ve sportif çalışmaların geliştirilmesinde   en güvenilir sponsor olarak değerlendirilebilir.

 

Öğretmenler Merkezi Kutlamalarda

         Öğrencileri merkezi kutlamalara (ulusal bayramlar, kurtuluş günleri vb.)  hazırlamakla görevlendirilen  beden eğitim öğretmenlerinin  zamanının  büyük bir bölümü okul dışında geçmektedir.  Bazen aylarca süren çalışmalardan dolayı, okullarda spor eğitimi aksamaktadır. Oysa törenlere hazırlık sadece  ‘seçkinlerin’ eğitimi olarak algılanamaz. Ulusal  bayramlara en geniş katılımın sağlanması,    törenlerde görev alan  öğrenci sayısının  artışını  zorunlu kılmaktadır. Bu yüzden  en gerçekçi çözüm, ulusal bayramların aynı gün tüm okullarda kutlanması (3) ve merkezi kutlamalara katılımın ise  temsil düzeyinde olmasıdır.

 

Antrenmanlarda Ölüm

Öğrenciler spora adım adım  hazırlanmalıdır. Dikkatsizce yapılan  antrenmanlar, öğrencilerin kan basıncını  artırmakta  ve  sağlıkla ilgili çeşitli sorunlara (bayılma, kasılma, kalp krizi vb.) neden olmaktadır.   Ön hazırlıksız  ve bilinçsizce  işlenen  beden eğitim dersleri öğrenci  ölümleriyle   de     sonuçlanabilir. Genç sporcu ölümlerinin  altında yatan  en önemli  neden, genetik olarak geçen kalp kasının kalınlaşmasıdır. Kalp kası  kalınlaşan sporcular, aşırı egzersiz  yaparlarsa,   maçlarda ölümcül ritim bozuklukları ortaya çıkabilir. Bu durum,  kalbi besleyen  damarların tıkanmasına ve genç yaşta ölümlere neden  olabilir (Öngen, 2004).

 

           Spor  Ağırlıklı Liseler

            Spor liselerinin  kurulmamış olması,   ülkemizde spor eğitiminin  yetersizliğinin  en önemli işaretlerindendir. Mevcut liselerin spor bölümleri yok denecek kadar  azdır. Örneğin Kocaeli’nde Gebze Neşet Yalçın Lisesi’nden başka hiçbir lisede  spor ağırlıklı  bölüm  bulunmamaktadır. Söz konusu bölümler,  2004-2005 öğretim yılında  sadece  11. sınıflardan ibaret olacaktır.  Çünkü MEB, 2004-2005 öğretim yılından geçerli olmak üzere,  spor bölümlerini  kapatma kararı almıştır. Oysa  spor  ağırlıklı  bölümlerin artırılması,  spor liselerinin  kurulmasına  zemin  hazırlar.

 Öneriler

v  Öğretmen derse mutlaka spor kıyafetiyle katılmalı ve  çalışmaların içinde  yer almalıdır.

v  Spor eğitiminde, öğrenciye, yaşamında gerekecek  temel  bilgi ve becerileri öğretmek  esas olmalı, işbirliği ve takım  ruhunu  güçlendiren  etkinliklere ağırlık verilmeli,  aşırı rekabete dayalı yarışmalardan kaçınılmalıdır.

v  Spor eğitimi diğer derslerle birlikte ele alınmalıdır.

v  Beden eğitiminde  halkoyunları  eğitimine   özel  önem  verilmeli ve    öğretmenler   halkoyunları konusunda hizmet içi  eğitimden geçirilmelidir.

v  İlköğretim müfettişleri,  okul  denetimlerinde,     öğrencilerin  spor  bilgi ve  becerilerini de ölçmelidir.

v  LGS, ÖSS vb. sınavlarda beden eğitimi ile ilgili sorulara  yer verilmelidir.

v  İlköğretim okullarında  haftada  iki  saat olan beden eğitimi ders saati,  öğrencilerin oyun çağı dikkate alınarak,  dört saate çıkarılmalıdır.

v  Spor yüksekokullarında eğitimin kalitesini düşüren mevcut sınav sistemine son verilmeli ve yetenek sınavları  merkezi sistemle  yapılmalıdır.

v  KPSS’de,    öğretmen  adaylarının  temel  spor bilgisi de ölçülmelidir.

v  Oyun alanları,  kısa vadede İmar Kanunu’na  (çocuk başına 2.114 m²), uzun vadede ise MEB standartlarına (öğrenci başına 5  m²)  uygun hale getirilmelidir.

v  Yeni okul projelerinde spor salonlarına yer verilmelidir.

v  Beden eğitimi öğretmenlerinin, merkezi kutlamalara öğrenci hazırlama görevine sınırlama getirilmeli ve    kendi  okullarındaki etkinlikler   esas  alınmalıdır.

v  Spor yüksekokullarında öğrenim gören öğrencilere uygulama olanağı yaratmak ve yetenekli öğrencileri yetiştirmek amacıyla  farklı dallarda eğitim veren spor liseleri kurulmalı  ve  yaygınlaştırılmalıdır (4).

v  MEB  Okuliçi  Beden Eğitimi, Spor, İzcilik ve  Koruyucu Sağlık Eğitimi Etkinliklerine İlişkin Sponsorluk Yönergesi  (T. Dergisi,  Mayıs 1999, Sayı:2500) yürürlükten kaldırılarak, ulusal bayramlar başta olmak üzere, tüm  kutlamalar devlet bütçesiyle gerçekleştirilmelidir.

v  Spor eğitimi,  ilköğretim 1. kademe dahil,  branş öğretmenleri tarafından verilmelidir.

 

           Dipnotlar

(1) Talim ve Terbiye Kurulu  Başkanlığı ‘nın  04.12.1987 tarih ve 232 sayılı kararı.

(2) Bu düşüncenin yanlışlığı ortadadır. Çünkü beden eğitimi dersinin  müfredatı  da en az diğer derslerin müfredatı  kadar önemlidir. 

(3) Ulusal bayramlarımız,   merkezi kutlamalar  gerekçe gösterilerek,  okullarda  farklı günlerde kutlanmaktadır. Doğum günü kutlamaları bile ertelenmediği  halde, merkezi kutlamalardan dolayı,   okullarda  törenlerin ertelenmesi  son derece sakıncalıdır. Merkezi kutlamalara  bütün öğrencilerin katılımı  mümkün değildir.   Doğrusu,  ulusal bayramların gününde ve tüm öğrencilerin katılımını  mümkün kılabilecek biçimde  bütün okullarda  zamanında  kutlanmasıdır.

(4)Başbakan R. Tayyip Erdoğan,  Çanakkale’de,  spor liseleri kurulacağı konusunda  açıklama yapmıştır (http://www.canakkalehaber.net, 18.03.2004).  

Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, mektepli futbolcu yetiştirilmesi  amacıyla,  spor liseleri kurulacağını ve bu nedenle de    Bursaspor, Diyarbakırspor ve Eskişehirspor  kulüpleriyle   sözleşme yapıldığını  açıklamıştır (http://www.radikal.com.tr, 27.05.2004).  Bu açıklamadan,  spor liselerinin,    futbol takımlarının altyapı   ihtiyacını  karşılamak amacıyla  kurulacağı  anlaşılmaktadır.  Spor eğitimini özel kulüplere hizmet  olarak görmek,  doğru bir tutum olabilir mi? Türkiye’de, kulüplere  eleman yetiştiren  okullardan çok,  sporu yaşam  tarzı  hâline getiren  ve  sağlıklı    kuşakların yetişmesine katkı sunacak   spor liselerine  ihtiyaç duyulmaktadır.

                 (*) Bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın Ekim 2004 tarihli 298. Sayısında yayımlanmıştır.

 

 Kaynaklar

Akandere,  Mehibe. (2003).  Eğitici Okul Oyunları. Nobel  Yayın No: 473,  Ankara.

Anonim. (1983). Sınırlı Sorumlu   Okul Kooperatifleri Ana Sözleşmesi. Tebliğler Dergisi, 10.10.1983, Sayı: 2149. 

Anonim. (1999). İmar Kanunu.  Resmi  Gazete,  2 Eylül 1999,   Sayı:  23804.

Anonim. (1999 a). MEB  Okuliçi  Beden Eğitimi, Spor, İzcilik ve  Koruyucu Sağlık Eğitimi Etkinliklerine İlişkin Sponsorluk Yönergesi.  Tebliğler Dergisi,  Mayıs 1999, Sayı:2500

Anonim. (2000).   İlköğretim Okulu Ders Programları. Millî Eğitim Basımevi, İstanbul.   

Büyük Larousse,(1992).  Milliyet Yayınları, İstanbul.

Kasap,  Hasan. (2004). Rekabet Her Zaman Yarar Getirmez.  Cumhuriyet Spor, 25.02.2004.

Kirazoğlu, Zeynep. (2000). Ünitelere Göre Hazırlanmış Oyunlar.  Ezgi Kitabevi Yayınları,  Bursa.

Okay, Nevin. (1966). İlkokulda   Eğitim. Türk Kültürü,  Şubat  1966, Sayı:40. 

             Öngen, Zeki. (2004). Sporcular  Tehdit Altında. Cumhuriyet, 14.07.2004.

            Yılmaz, Sevgi; Bulut, Zöhre. ( 2003). Kentsel Mekanlarda Çocuk Oyun Alanlarının Yeri ve Önemi: Erzurum Örneği. Millî Eğitim Dergisi,  Bahar 2003.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault