Bu yazı, Öğretmen Dünyası'nın Şubat 2017  tarihli 446. sayısında yayımlanmıştır. Yazı başlığı ve ara başlıklar düzenlenmiştir. 

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB),13 Ocak 2017’de, ilk ve ortaöğretim programlarında değişikliğe gidildiğini açıkladı. Program taslakları MEB’in Genel Ağ sayfasında tartışmaya açıldı. Kamuoyu değerlendirmesine sunulduğu belirtilen taslak programların bir ay boyunca ‘askı’da kalacağı ifade edildi. Dileyen, programla ilgili düşünce ve önerilerini Genel Ağ sayfası aracılığı ile MEB’e iletebilecek. 900 bin öğretmen, 160 bin akademisyen ve 18 milyon öğrenci velisi sisteme programla ilgili düşüncelerini işleyebilecek!

             2004 yılında kabul edilen Hayat Bilgisi Öğretim Programı 2009 yılında kaldırılmış, aynı yıl yeni program hazırlanmıştır. Sık sık program değişikliğine gidilmesi, eğitim sistemimizin önemli sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. MEB’in 2017 program taslakları ile ilgili tartışmalarda belirleyici soru şu olmalıdır:

             Programlar niçin değiştiriliyor? 

             Cevaplanması gereken diğer soruları da şöyle sıralayabiliriz:

 

* Program geliştirme çalışmalarında kim ya da kimler görev aldı? 

* Yabancı müdahalesiyle hazırlanan 2004 programlarında defalarca yapılan değişiklikler de mi küreselleşme ‘ihtiyacı’nı karşılayamadı?               

 

Programı Kim Hazırladı?

“Türk Milleti”ni yok sayan, Atatürk ve cumhuriyeti tırpanlayan programlar kim ya da kimler tarafından hazırlandı?

Taslaklar, kim/kimler tarafından kaleme alındı? MEB’in Genel Ağ sayfasında bu sorulara verilen cevap son derece ‘diplomatik’tir:

“Öğretim programlarını geliştirme çalışmaları Millî Eğitim Bakanlığı’nın ilgili birimleri ile koordineli bir şekilde gerçekleştirildi. Öğretim programları ilgili genel müdürlüklerin koordinatörlüğünde temsilciler, öğretmenler, eğitim uzmanları ve akademisyenlerden oluşturulan komisyonlarca hazırlandı. Bu şekilde programların geliştirilmesi için Millî Eğitim Bakanlığı yetkilileriyle birlikte öğretmenler, veliler, okul yöneticileri ve ülke genelindeki uzmanlar girdi sağladı. Hazırlanan programlar Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından incelenip değerlendirilerek askı süreci için hazırlandı. Askı sürecisonrasında da paydaşlardan alınacak geri bildirimler istikametinde yine Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca değerlendirilerek öğretim programlarına son hâli verilip onaylanacaktır”(http://mufredat.meb.gov.tr/SSS.aspx). 

Burada sözü edilen ‘ilgili birimler’ hangileridir? Temsilcilerin, temsil ettikleri kurumlar niçin açıklanmamaktadır? Temsilci, öğretmen, akademisyen ve eğitim uzmanlarından oluşturulduğu belirtilen komisyonlarda görevlendirilen kişilerin bilgileri, görev yaptıkları ya da temsil ettikleri kurum bilgilerinin kamuoyuyla paylaşılması gerekmez mi? Program geliştirme çalışmalarına kimin talimatıyla, ne zaman, nerede ve nasıl başlandı? Bu kadar kapsamlı bir değişikliğin ‘gizlilik’ içinde yürütülmesiyle ne amaçlandı? Programa girdi sağladığı öne sürülen veliler, okul yöneticileri ve ülke genelindeki uzmanlar hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmez mi?  

                  Programın Amaçları

Taslağa göre, “Programın asıl amacı; temel yaşam becerilerine sahip, kendini tanıyan, sağlıklı ve güvenli bir yaşam süren, yaşadığı toplumun değerlerini özümseyen,doğaya ve çevreye duyarlı, araştıran, üreten ve ülkesini seven bireyler yetiştirmektir.” (s. 3).  

2009 programındaki “Atatürk’ün öngördüğü eğitimsel amaçlar” (s. 6), “Atatürkçülükle İlgili Konular” (s. 41, 42, 43, 44, 45)taslakta yer almamaktadır.  

1968 İlkokul Programı’nda Hayat Bilgisi dersinin amaçları şöyle özetlenebilir: 

- Çevreyi tanır, 

- Türk Milletine, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk’e ve devrimlerine karşı sevgi ve saygı duyar, onlara güvenirler, 

- Millet ve yurt işlerine karşı yakın bir ilgi duyarlar, 

- Aileyi, okulu ve yurdu severler, millî duygularını kuvvetlendirirler,  

- Kendi mutluluklarının, toplumun yükselmesine bağlı bulunduğunu kavrarlar, 

- Beraber yaşadığı insanlara karşı sevgi ve saygı duyarlar, 

- Doğruluk fikri ve işlerini doğru yapma alışkanlığı kazanırlar, 

- Dayanışma, iş birliği ve sorumluluk duygularına sahip olurlar, 

- Parasını planlı harcamaya, tutumlu olmaya ve yerli malı kullanmaya önem verirler, 

- Eşyalarını ve toplumun ortak mallarını iyi kullanır, gerektiğinde onarırlar, 

- Millî gelir kaynaklarını tanımaya ve gerektiği şekilde değerlendirmeye çalışırlar (MEB,1968, s. 39, 40; MEB, 1995, s. 263, 264).  

1968 Programında önemli yer tutan Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk devrimleri,yerli malı, millî duygu, millî gelir kaynaklarıvb. kavramlara 2017 Hayat Bilgisi Öğretim Program Taslağında hiç yer verilmediği görülmektedir.  

Eğitim sistemimizi hedef alanlar, Soros’tan para alarak ders kitapları hakkında rapor hazırlayanlar dâhil, sistemin ‘katı vesayetçi’, ‘militarist’ ve ‘ırkçı’  olduğunu öne sürerler. Eski programın toplumcu ve aydınlanmacı niteliği,  bu iddiaları dayanaksız bırakmaktadır. 

 

Türk Milleti Yok Sayılıyor

Hayat Bilgisi programında Türk Milleti yok sayılmaktadır. 23 sayfalık programda (1968 Programı 24 sayfa,  2005 Programı 208 sayfa, 2009 Programı 209 sayfa) Türk Milletinden hiç söz edilmemektedir. Türk kavramı sadece Ülkemizde Hayat ünitesindekiTürk bayrağı kavramında geçmektedir:  Türk bayrağının ve İstiklal Marşı’nın vatanını ve milletini temsil ettiğini bilir” (s. 17).Tanımsız millet kavramına birkaç ifadede yer verilmektedir:  “....milletin ortak kullanım alanları ve araçları,” (s.19),Milletin ortak kullanım alanlarını ve araçlarını korur” (s. 22). Programın tamamında üç kez millet kavramı kullanılmış (s. 17, 22, 19), ancak bu milletin adından söz edilmemiştir.  

Türk/Türklük, 2017 Hayat Bilgisi Öğretim Programında sakıncalı kavramlar arasında sayılmıştır.  

Yürürlükten kaldırılan 2009 Hayat Bilgisi Programı’nın çeşitli sayfalarında Türk Milleti kavramına yer verildiği görülmektedir: “Türk büyüklerine saygı duyma” (s. 34), “Türk milletinin” (s. 41, 42, 43, 44, 45, 52, 109, 118, 141, 154, 163, 198).  

             Atatürk’ü Silme Çabası

         1.sınıf programında, Atatürk’ün hayatı hakkında öğrencilere bilgi verileceği ifade edilmektedir (s. 9).  Bilgiyle neyin amaçlandığı sorusu başka bir sayfada cevaplanıyor:Görsel ve işitsel materyallerle Atatürk’ün sadece doğum yeri, anne ve babasının adı, ölüm yeri ve Anıtkabir üzerinde durulur”  (s. 13). Fazlası yok, ‘sadece’ doğum yeri, anne ve babasının adı, ölüm yeri ve Anıtkabir’den söz edilecek! Okul öncesinde Atatürk hakkında öğrenilenler, 1. sınıfta tekrar edilecek.  

            2. sınıfta Atatürk’le ilgili ne öğretileceğini öğrenmek için başka bir sayfaya bakıyoruz:Atatürk’ün başarılı bir öğrenci olması, ailesine değer vermesi ve çocukluk anıları üzerinde durulur” (s. 17).  

            3. sınıfta da öğretilecekler unutulmamış: “Atatürk’ün arkadaşlarıyla işbirliği içerisinde çalışması; başkalarının görüşlerine değer vermesi; kararlılık,akıl yürütme, inandırıcılık ve insan sevgisi özellikleri üzerinde durulur” (s. 22).       

            Cumhuriyet ve Atatürk, Ünitelerden Kaldırıldı

          Program geliştirme çalışmalarının asıl hedefini görmek için aşağıdaki tabloya göz atalım.  

 Tablo 1- İlkokul 1-2-3. Sınıf Hayat Bilgisi Üniteleri 

İLKOKUL 1-2-3. SINIF HAYAT BİLGİSİ ÜNİTELERİ

1968 Programı (*)

2004-2009 Programları

2017 Programı

1.Sınıf Üniteleri

Okul Heyecanım

Okulumuzda Hayat

Okul Hayatımız

 

 

Benim Eşsiz Yuvam

Evimizde Hayat

Cumhuriyet Bayramı ve Atatürk

Niçin Bayram Yapıyoruz?

Bayram İzlenimlerimiz

Bayrağımıza Saygı

Atatürk (Hayatı, Hizmetleri, Ölümü)

10 Kasım Anma Töreni

Sağlıklı Hayat

Evimiz ve Ailemiz

 

Güvenli Hayat

Yeni Yıl

Yılbaşı Gecesini Nasıl Geçirdik?

Yeni Yılın Adı

Takvimin Anlattıkları

 

 

 

Dün, Bugün Yarın

Ülkemizde Hayat

Sağlığımızı Nasıl Koruyalım

Doğada Hayat

Bizim Bayramımız 23 Nisan

Bayram Hazırlıkları

23 Nisan’da Niçin Bayram Yapıyoruz?

 

 

Ders Yılı Sonu

 

 

2.Sınıf Üniteleri

 

 

Yeni Ders Yılımız

 

 

Çevremizde Sonbahar

 

 

Cumhuriyet Bayramı ve Atatürk

Bayram Hazırlıkları

Niçin Bayram Yapıyoruz?

Cumhuriyetin Yaşı

Cumhuriyetin Getirdiği Yenilikler

Atatürk (Hayatı, Hizmetleri, Ölümü)

10 Kasım Anma Töreni

 

 

Çevremizde Kış

 

 

Taşıtlar ve Trafik

 

 

Haberleşme

 

 

Çevremizde Bahar

 

 

Ders Yılı Sonu

 

 

3.Sınıf Üniteleri

 

 

Çevremizi Tanıyalım

 

 

Cumhuriyet Bayramı ve Atatürk

Cumhuriyete Nasıl Kavuşturk?

Kurtuluş Savaşı (Yurdumuza Düşmanların Girmesi, Atatürk’ün Samsun’a Çıkması, Büyük Millet Meclisinin Kurulması, Yurdun Düşmanlardan Temizlenmesi ve Lozan Barışı)

Cumhuriyetin İlanı

Askerlik Ödevi ve Yurt Savunması

 

 

İlçemizi Tanıyalım

 

 

Sağlığımızı Koruyalım

 

 

Yeryüzünde ve Gökyüzünde Gördüklerimiz

 

 

Köyü Tanıyalım

 

 

Çevremizde Kullandığımız Alet ve Makineler

 

 

Ders Yılı Sonu

 

 

 

 (*) 1968 İlkokul Programı, bazı küçük değişikliklerle 2004 yılına kadar uygulanmıştır.1968 Programındaki ünite konularından sadece bazılarına değinilmiştir.

 

          Tablo 1’den de anlaşılacağı gibi, Cumhuriyet Bayramı ve Atatürk ile Bizim Bayramımız 23 Nisan adlı üniteler ve Atatürkçülükle ilgili konular programlardan çıkartılmıştır.

 

       Yılbaşı, Askerlik ve  Vatan Savunması  Kavramlarından Söz Edilmiyor

        2009 ve 2017 Programlarında dikkat çekici bir nokta da ‘yeni yıl’ kavramına yer verilmeyişidir. Daha önce Yeni Yıl ünitesinde işlenen yılbaşı, yeni yılın adı vb. konular kaldırılmıştır. Gün, ay, yıl ve mevsimlerin oluşum sürecinin basit bir şekilde ele alınacağı belirtilmiştir (s. 18).Takvim de 2017 Programının unutulan kavramlarındandır. 1968 ve 2009 Programlarında işlenen kavram, yeni program taslağına alınmamıştır. 2017 Programında saat, gece ve gündüz kavramlarına rastlanmamaktadır.

        1968 Programında Askerlik Ödevi ve Yurt Savunması başlıklı konu işlenirken şu sorulara cevap aranmaktadır: “Niçin askerlik yaparız? Kimler asker olur?”  (MEB, 1968, s. 55). 2009 Programında da askerlik görevine değinilmektedir: Vatandaş olarak hak ve görevlerimizden bahsedilerek bu hak ve görevlerin (seçme ve seçilme ile askerlik yapma) Cumhuriyet Dönemi’nde düzenlendiği belirtilecektir” (s. 44). 2017 Programında askerlik ve vatan savunması kavramlarından söz edilmemektedir.

      Programı hazırlayanların, cumhuriyet kavramını kullanmamak için yoğun mesai harcadıkları gözlenmektedir.  3. sınıf Ülkemizde Hayat ünitesinde öğrencilere ülkemizin yönetim şeklinin nasıl açıklanacağı konusuna açıklık getiriliyor (Ülkemizin yönetim şeklini açıklar): “Seçme ve seçilme ile eşitlik kavramlarından hareketle konu ele alınır”  (s. 21). Programı kaleme alanlar cumhuriyet diyemiyor! 23 sayfalık programda, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dışında cumhuriyet kavramına rastlanmıyor (s. 7, 13).

                 Sonuç ve Öneriler

  •  Hayat Bilgisi Program Taslağı, kazanım sayısı vb. ‘teknik’ sorunlara vurgu yapılarak değerlendirilemez. Tartışmada belirleyici öge, programın felsefesi, daha doğrusu ruhuyla ilgili olmalıdır. 2004 yılında, Türk eğitim programları üzerinden Millî Devleti hedef alan müdahale sürecinin yeni bir dalgasıyla karşı karşıya olduğumuz görülmektedir. MEB’in “vatansever” ve “millî birikimi kucaklayan” yöneticilerinin bu noktaya yoğunlaşmaları beklenmektedir!
  • 4 Mayıs 2004 tarihinde, Ankara Başkent Öğretmenevinde yapılan Sosyal Bilgiler program geliştirme toplantısına Soros’un Açık Toplum Enstitüsü ile Alman Friedrich Ebert Vakfı da katılmıştı (Canerik, 2005, s. 367). Soros’un, Türk eğitim sistemine yönelik bu yüz kızartıcı müdahalesi Eğitim Reformu Girişimi (ERG) maskesiyle perdelenmişti. 2017 program taslakları, eğitim sistemimizin Atatürkçü, millî, toplumcu ve laik niteliğini hedef alan söz konusu müdahalenin devamı niteliğindedir.

  • MEB Müsteşarı Yusuf Tekin’in, doğru bir kararla, okullarda, bileşenleri arasında Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün de yer aldığı Eğitim Reformu Girişimi (ERG)’nin faaliyetlerini sınırlaması, programlardan Atatürk, Türk Milleti, cumhuriyet vb. kavramların tasfiyesiyle çelişmektedir. Milletin tasfiyesi, dış güdümlü bir yıkım operasyonudur ve parçalanma sürecinin ateşleyicisidir. Soros’a karşı duruş, ancak millî ve laik bir programla olur.

  • Program geliştirmede, Millî Devletin eğitim altyapısının çökertilmesi stratejisi izlenmektedir.

  • Türkiye, yıkıcı-bölücü-yobaz terörünü kullanarak bağımsızlık ve egemenliğini hedef alan dış odakların programla ilgili beklentilerine teslim olamaz.

  • Eğitim programlarının geliştirilmesinde yabancı ülkelerin örnek alınması, anlaşılır bir durum değildir. Program geliştirmede ülkemizin ihtiyaçları belirleyici olmalıdır. Millet olarak yaşamaya kararlıysak,ki buna mecburuz, programların belirleyici ögesi ümmet değil millet olmak durumundadır.

  • Program taslaklarının, katkı gerekçesiyleveli ya da kitle örgütlerinin değerlendirilmesine sunulmasının pratik bir anlam ifade edemeyeceği düşünülmektedir.

  • Taslakları ‘askı’da bir ay bekletme uygulaması, küresel ihtiyaçların biçimlendirdiği programlara kamuoyunu ikna etme araçlarından biri olarak görülmektedir.

  • Program geliştirme görevi devlet sırrı olarak görülemez. Bu nedenle, kamuoyuna, program geliştirme çalışmalarında görevlendirilen kurum, kuruluş ve kişilerin seçiminde esas alınan ölçütlerin yanı sıra ilgililerin bilgilerinin açıklanması gerektiği değerlendirilmektedir.

  • Taslak programların yarıyıl tatiline bir hafta kala açıklanması, il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerinin öğretmen değerlendirmelerini yarıyıl tatilinden önce tamamlamaları, zaten pratik anlam taşımayan öğretmen katkısının önünü kesmiştir. Programlar,  oldubittiyle kamuoyuna kabul ettirilmek istenmektedir. 

  • Öğretmen kamuoyunda, programla ilgili görüş ve önerilerin dikkate alınmayacağı algısı hâkimdir. Öğretmen önerilerine rağmen, ders kitaplarının bilimsel hatalardan arındırılmaması vb. uygulamaların, söz konusu algının oluşmasında etkili olduğu ifade edilmektedir.

  • Hayat Bilgisi dersinde, “Görsel ve işitsel materyallerle Atatürk’ün sadece doğum yeri, anne ve babasının adı, ölüm yeri ve Anıtkabir üzerinde durulur.” ifadesi kabul edilemez niteliktedir. Türkiye’ye, eserlerinden ve eylemlerinden soyutlanmış sınırlı bir Atatürk tanıtımının kabul ettirilmesinin pek de kolay olmayacağı düşünülmektedir.

  • Programda Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti, cumhuriyet, laiklik, askerlik, vatan savunması kavramları hiç geçmemektedir.

  • Masa başında sık sık program ve yöntem değişikliğine gidilmesi, mevcut programlarla uyumlu ders-yardımcı kitaplar ve diğer eğitim araç-gereçlerini atıl duruma getirerek büyük bir kaynak israfına yol açmaktadır. Bu uygulamayla, eğitim yayıncılığında tekelleşmenin önü açılmakta ve küçük yayınevlerinin kapısına kilit vurulmaktadır.

  • Ders kitaplarının sürekli değiştirilmesi, öğretimde süreklilik ve istikrarı bozmaktadır. Kaynak savurganlığına yol açan bu uygulamadan vazgeçilmelidir (2016 yılında kitapların yeniden düzenlendiği unutulmamalıdır).  

  • Program taslaklarının tartışmaya açıldığı tarihlerde yeni ders kitaplarının basımında son aşamaya gelindiği iddiası, ‘askı’nınişlevini ortaya koymaktadır. MEB, konuyla ilgili iddialara açıklık getirmelidir.

  • Ülkemizin millî, laik ve Atatürkçü eğitim sistemini tamamen değiştirmeyi hedefleyen uygulamanın,   bütünlüğümüzü korumak için yürüttüğümüz vatan savaşında tereddütler yaratacağı ve vatan için kenetlenen kitleleri ayrıştıracağı öngörülmektedir.

  • Programlardan Atatürk, Türk Milleti, laiklik, cumhuriyet ve bilimselliğin tasfiye edilmesi girişimi, hükûmeti yalnızlaştıran sürecin fitilini ateşlemektedir. Büyük ekonomik sorunlar ve terörden dolayı ABD’yle karşı karşıya geldiğimiz günümüz koşullarındaoluşturulması zorunlu en geniş cephede ikilemler yaratılarak Türkiye’nin direnci kırılmak istenmektedir.

  • MEB’de üst düzeyde görev yapan ve bir sendikada yuvalandıkları belirtilen FETÖ elemanlarının, Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığıyla Türkiye’ye tuzak kurdukları gerçeği gözden kaçırılmamalıdır (Sözü edilen sendikanın, eğitim programları ile ders kitaplarına yönelik eleştirilerde, Soros vb. uluslararası finans merkezleriyle aynı dili konuşması ayrı bir yazı konusudur). 

  • Türk eğitim modelinin Atatürkçü, toplumcu, millî ve laik niteliğini hedef alan çalışmaya son verilmeli; Millî Devletin halkçı,  toplumcu, vatansever, bilimi rehber edinmiş kuşaklarını yetiştirecek özgün ve millî programlar geliştirilmelidir. Türkiye’nin büyük devlet geleneği ve birikimi bunu başaracak yeteneğe sahiptir. 

     

 

Kaynakça:

 Canerik, H. (2005). Sosyal Bilgiler Programı ve Öğretimi, Yeni İlköğretim Programlarını Değerlendirme Sempozyumu’na Sunulmuş Bildiri, Erciyes Üniversitesi Sabancı Kültür Sitesi, 14-16 Kasım 2005, Ankara: Sim Matbaası.

 MEB. (1968).  İlkokul Programı, İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.

 MEB. (1995). İlköğretim Okulu Programı, Ankara: MEB Yayınları.

 http://mufredat.meb.gov.tr/Programlar.aspx  Erişim: 17.01.2017.

 http://mufredat.meb.gov.tr/ProgramDetay.aspx?PID=68 Erişim: 17.01.2017.

 C:\Users\PC\Downloads\201711313427452-Hayat Bilgisi (1).pdf Erişim: 17.01.2017.

 http://ttkb.meb.gov.tr/program2.aspx/program2.aspx?islem=1&kno=30 Erişim: 21.01.2013.

http://mufredat.meb.gov.tr/SSS.aspx  Erişim: 17.01.201

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault