Turgut Keskin (1933-2016)
Turgut Keskin (1933-2016)
Turgut Reis İlköğretim Okulu öğretmenleri ve Okul Aile Birliği üyeleri  evinde ziyaret ederken
Turgut Reis İlköğretim Okulu öğretmenleri ve Okul Aile Birliği üyeleri, Turgut Keskin'i, evinde ziyaret ederken (Soldan sağa Leyla Taşdoğan, Bilge Demirci, Şenay Gök, Filiz Alemdar -önde oturan- Hüseyin Canerik, Temel Türkan, İbrahim Özer, Serpil Pınar, Turgut Keskin, Işıl Keskin) 

Turgut Keskin’i 20 Ocak 2016 tarihinde kaybettik.  Hepimizin Turgut amcası, Ömer ve Ayşe’nin dedesi, Süheyla Küçük’ün ‘babişko’su, Murat Küçük’ün kayınpederi,  Işıl Hanım’ın değerli eşi Turgut Keskin’den söz ediyorum. Atilla’yı da unutmuş değiliz, onun da canından çok sevdiği babası. Bunlar benim yakından tanıdığım aile bireyleri. Yakından tanıma olanağı bulamadığım Ankara’da oturan kızı Burcu ve İzmir’de yaşayan kızı Başak’ı da  aile albümüne eklemeliyim.

 

Turgut Keskin’le ilk karşılaşmam ne zaman, nasıl ve nerede oldu hatırlamaya çalışıyorum. 2010 yılında, adıyla özdeşleşen Turgut Reis İlköğretim Okuluna atandığım sıralarda kendisini tanıma olanağı buldum. Aynı yılın şubat ayında karşılaştığımızdan eminim, ama yerini tam olarak bildiğimi söyleyemem. Sol elinde taşıdığı atık kâğıdı okula taşırken, merdivende karşılaşmış olabilir miyiz? Belki...  Deniz Mahallesi Şehit Hasbi Sokak’tan okula gelirken de karşılaşmış olabiliriz. Benim aklımda hep okula koşarak yürüyen bir Turgut amca kalmıştır.

 

Turgut Keskin Kimdir?

Turgut Keskin, 1933 İzmit doğumlu... Tam bir  İzmit beyefendisi. Babası Mustafa Bey, 1920’li yıllarda Bitlis’te yaşanan zorlu koşullardan dolayı Derince’ye yerleşmiş. Mustafa Bey, bir arkadaşıyla birlikte trene binerek gurbet yoluna düşer. Bitlisli baba, uzaklaşan treni üzüntüyle seyretmiş olmalı. 1. Dünya Savaşı ve ardından Kurtuluş Savaşı yılları... Yoksulluk diz boyu. İki arkadaş, Derince Tren İstasyonu’nda kara trenden iner.

Gurbet artık onların memleketi olmuştur.

Mustafa Bey, Derince’de hayata tutunur. Zamanla, Bitlis’teki ailesiyle bağları zayıflar. Mustafa Bey, İzmit’te görev yapan Başkomiser Rıza Bey’in kızı Nazmiye Hanım’la evlenir. Nazmiye Hanım,  Banker Kastelli olarak tanınan Abidin Cevher Özden’in teyzesinin kızıdır.

Mustafa Bey ile Nazmiye Hanım’ın birlikteliğinden Turgut, ikiz kız kardeşi Güzin, Ahmet Celalettin, Gülcan ve Ayten dünyaya gelir.  Turgut, ikiz kız kardeşi Güzin’i henüz 30 yaşındayken kaybeder. Kalp rahatsızlığı olan Güzin, tedavi amacıyla,  Almanya’daki kardeşi Ahmet Celalettin’in yanına gider. Ne var ki, Almanya’da ameliyat masasından kalkamaz.

Almanya’dan acı haber tez ulaşır Derince’ye.

Güzin’in ölümüyle kardeşler acıya boğulur.

Aile, genç yaşta beyin kanaması sonucu, Ayten’in ölümüyle bir acı daha yaşar..

Turgut, 1994 yılında,  küçük kardeşi Ahmet Celalettin’i de kaybeder. Bu üzüntü, kendisini oldukça yıpratır. Onun asıl büyük üzüntüsü, 6 yaşında, Derince’de mangal ateşinde can veren kız kardeşi Gülcan’ın ölümüdür.

Bu ölüm, onda travmaya yol açar.

Turgut, hayattayken bütün aile bireylerini kaybetmenin acısını yaşar.

Hiçbir acı onu teslim alamaz, acılara meydan okur. Okul yaşamı, bazı acıları hafifletir.

Turgut Reis İlkokulundan mezun olur. İlkokuldan sonra İzmit Sanat Okulunun (İzmit Endüstri Meslek Lisesi)  torna-tesviye bölümünü bitirir.

1963’te, İstanbullu Işıl Hanım’la hayatını birleştirir. Bu birliktelikten Atilla, Süheyla, Burcu ve Başak doğar. Turgut Reis İlkokulu,  bütün aile bireylerinin eğitim gördüğü okul olur. Çocukları Süheyla, Başak ve Burcu da aynı okulun mezunları arasında yer alır.  Torunları Ayşe ve Ömer de aynı okulda okur.

Bir süre liman ve demiryolunda çalışır. Demiryolunda çalışırken Muammer Dereli’yle tanışır, arkadaşlık kurar. Muammer Dereli, o tarihlerde küçük bir atölye olan “Mahle Piston”u satın alır ve arkadaşı Turgut Keskin’i  yanında çalışmaya davet eder.

Turgut Keskin’in, İzmit Plajyolu’ndaki “Mahle Piston” öyküsü böyle başlar.

Kırklı yaşlardayken felç geçirir. Sağ tarafı işlevsiz kalmış, konuşma yeteneğini önemli ölçüde kaybetmiştir. İzmit Seka Devlet Hastanesinden, İstanbul Okmeydanı SSK Hastanesine sevk edilir. Okmeydanı’nda birkaç ay tedavi görür. Hastanede gördüğü tedavi sayesinde,  ağır ağır konuşmaya ve baston yardımıyla yürümeye başlar. Fizik tedavi olumlu sonuç vermiştir. Bu arada eşi Işıl Hanım ve çocukları en büyük destekçileridir.

40’lı yaşlarda geçirdiği felce meydan okuyan bir dava adamı...

Felç, onu teslim alamaz.

Turgut Keskin, felci yenilgiye uğratan nadir insanlarımızdandır.

Felçten dolayı “Mahle Piston”dan ayrılmak istese de arkadaşı Muammer Dereli buna izin vermez. Personel Müdürü Nizamettin Bey, Işıl Hanım’ı işe alır. Turgut Keskin’in çalışma sorunu böylece çözümlenir. “Mahle Piston”da personel ve  yemekhane şefi olarak görev yapar ve Işıl Hanım’la birlikte emekliye ayrılır.

Fabrikada çalışmak isteyenlerin, kapısını çaldığı kişilerden biridir. Onlara, elinden geldiği kadar yardım eder.  Fabrika yönetiminin işçi çıkarma girişimlerinin karşısına dikilir. İşten atılmak istenen genç bir işçiyi savunmak için personel yöneticilerine şu öneride bulunur:

-Beni işten çıkartın!

Ailesine bu durumu şu sözlerle açıklar:

-Genç bir işçi atılacağına beni atsınlar!

 

Görevden Kaçmaz

Atatürk’ü çocuk yaşta görmüştür. O günleri kızı Süheyla’ya anlatırken heyecanlanır. Belleğinde hayal meyal canlandırdığı Atatürk’ten söz ederken mutluluğunu gizlemez.

Turgut Reis İlköğretim Okulu, Turgut Keskin’in yaşama tutunduğu mekân olmuştur.  Adını büyük Türk denizci Turgut Reis’ten alan okul, Derince’ye 1926 yılında gelen Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulmuştur. Atatürk’ün Başyaveri Cevat Abbas’ın köşk olarak kullandığı bina, bölgedeki okulsuz göçmen çocukları için okula dönüştürülmüş ve o tarihten itibaren aralıksız hizmet vermiştir.

Turgut Keskin, görev adamıdır. O hiçbir görevden kaçmaz! Deniz Mahallesi’ndeki okul binası yetersiz kalınca, Mahalle Muhtarı Mehti Altan’ın öncülüğünde binaya kat atılması için çaba gösterir. Efsane Muhtar Mehti Altan, yeni kat için, müteahhidin düzenlediği 17 Nisan 1986 tarihli, 7 milyon 300 bin liralık borç senedinin altına kendi adını yazar ve imzalar!

Turgut Reis İlköğretim Okulu Koruma Derneğini kurar ve görev alır. Okulun muhasebe kayıtlarını tutar. Kayıtları düzgün tutan Keskin, gelir ve giderleri düzenli işler.

Felçli oluşu çalışmasına engel olmaz. Okula kaynak sağlamak için atık kâğıt toplar. Bu amaçla, Deniz Mahallesi’ndeki dostlarının zilini çalar ve esnafı göreve davet eder. Topladığı gazete, atık kâğıt, kitap vb. nesneleri torbaya koyar ve okula taşır. Normal koşullarda dört beş dakikada yürünen yolu o belki yirmi dakikada yürür, ama yine de elindeki torbayı kimseye taşıtmaz. Okula taşıdığı kâğıdı satma görevi de ona aittir. Atık kâğıt yüklü kamyoneti basküle gönderir, ardından da tutarı makbuzla birlikte okula teslim eder.

2011 yılında, merdiven altındaki atık kâğıt deposunu düzenlerken düştüğü yerden kalkamaması,  kapının üzerine kapanması ve o şekilde belki yarım saat beklemesine tesadüfen tanık olmam, içimden söküp atamadığım acılardandır. O hâlde bile gülümseyerek iyimserliğini korumuş olması, onun koca yüreği ve millete duyduğu büyük sevgiyle açıklanabilir.

Turgut Reis İlköğretim Okulunun gelir kayıtlarında adı sıkça geçer. Yaptığı her iş kayıt altındadır. Utanacağı, utandıracağı, hesap veremeyeceği bir iş ve eylemi yoktur. Savunamayacağı işe soyunmaz.   Cumhuriyetin en verimli ikliminde yetişen Turgut Keskin, gücü ve yeteneklerini toplum yararına değerlendirmekten keyif alan insanlarımızdandır.  Onun için mutluluk millete karşılıksız hizmet etmektir. Okul, ona millete hizmet etme olanağı sağlayan bir kurumdur.

Reklamı asla sevmez. Okula kâğıt taşırken bile kendini gizleme çabasındadır. Turgut Reis İlköğretim Okulundaki öğrencilere yaptığı yardımları hiçbir zaman reklam malzemesi yapmamıştır.   

Fotoğraf makinesinin deklanşörüyle onu görev başında görüntülemek çok zordur. Davul zurna eşliğinde çalışmaz. Sessiz sedasız işe koyulur ve kaybolur.

Millete hizmet alanı okulla da sınırlı değil. Oturduğu Deniz Mahallesi başta olmak üzere, kamuda işi olanların yardım taleplerini geri çevirmez. Bazı günler gece geç saatlere kadar Derincelilerin işleriyle meşgul olur. Dilekçe mi yazılacak, hemen kâğıda kaleme sarılır. Gösteriş için iş yapmaz. Ona bu nedenle Millî Mücadele’nin “Kartallı Kâzım”ı diyebiliriz. İhtiyaç duyulmuş, savaşa katılmıştır. Kurtuluş Savaşı kazanıldığında Kartal’daki bahçıvanlık mesleğine geri dönmüştür. Kendini bir yaşam boyu milletine karşı sorumlu olarak görmek,  büyük insanlara özgü bir davranıştır.

Turgut Keskin, Atatürk sevdalısı aydınlarımızdandır. Cumhuriyetin ışığıyla aydınlanmış, mavi gözleriyle Türkiye’yi aydınlatmıştır. 20 Ocak 2016 tarihinde, 83 yaşında gözlerini usulca kapayan Derince Demirspor’un başarılı oyuncusu Turgut Keskin, çürümeye yüz tutan bazı güzel değerlerimizi bugüne taşımayı başaran büyüklerimizdendir.

O, Atlantik sisteminin teslim alamadığı Cumhuriyet aydınlarındandır.

Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenliği, toprak bütünlüğü, millî menfaatleri konusunda hiç eğilmemiş, doğruları savunmuştur.

Derince Mezarlığı’nda toprağa verdiğimiz Turgut amcamızı, 1. ölüm yıl dönümünde saygıyla, sevgiyle ve özlemle anıyoruz.

Felce yenik düşmeyen bu fedakâr insanın anısı, hepimize ışık tutacaktır.

(Körfez, 17.01.2017)

 

 

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault