17 Nisan 2019 tarihinde, Kocaeli Dilovası’ndan iki otobüs dolusu öğrenciyle yola çıktığımızda saatler 00.15’i gösteriyordu. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin tahsis ettiği Körfez Turizmin iki aracı, okula yakın bir yere park ettiğinde hava soğuk ve nemliydi. Ara sokaklara gelişigüzel park edilen araçlar, otobüslerin okula yanaşmalarını engelliyordu.
Gece ve soğuk, ilkbaharın tüm izlerini silmişti. Karanlık, ağaç dallarındaki çiçekleri gizlemişti. Bütün çiçekler uykuya dalmıştı. Dilovası Akşemseddin İlkokulunun yönetici, öğretmen, öğrenci ve velilerinden oluşan yaklaşık 90 kişi, Gelibolu Tarihi Millî Parkı’ndaki Çanakkale Şehitler Abidesi’ni ziyaret amacıyla yola çıkmıştı. Okul Müdürü Alper Tuncel’in yönettiği gezi kafilesi Müdür Yardımcısı Fatih Gözütok, öğretmenler Fatma Kaya, Zümrüt Çelebi, Turgay Çapa, Birol Türk, Hüseyin Canerik, okulun emektar personeli Kadife Sönmez, velilerden Şadiye Yılmaz, Reyhan Bora, Yağmur Taştan, Türkan Akın, Aynur Karadağ, Fevziye Bilikli, Serap Karadağ ile 4. sınıf öğrencilerinden oluşuyordu.
Dilovası-Çanakkale Şehitler Abidesi arasındaki mesafe 416 km dolayında. Olağan koşullarda yolculuk beş buçuk saat sürüyor. Deneyimli sürücümüz, Dilovası’ndan hareket ettikten kısa bir süre sonra ışıkları kapatıyor. İlkokul öğrencileri erken saatte uyku alışkanlığına sahip olduğundan, araca binenlerin büyük bölümü kısa sürede uykuya dalıyor. Onlar uykuya dalınca dolunay bize kalıyor.
Dolunayla birlikte yol alıyoruz.
DOLUNAY, BİR DE ZÜMRÜT ÖĞRETMEN UYUMUYOR
Uzun yola alışkın olmayan bazı öğrencilerimiz arada bir rahatsızlanıyor. Öğretmenimiz Zümrüt Çelebi’nin gözü öğrencilerde. Onları sık sık kontrol ediyor. Üşüyenlerin üstünü örtüyor. Sağa ya da sola kayanları düzeltiyor. Susayanlara su veriyor. Kısa dinlenmelerde onlara rehberlik yapıyor. Koca otobüs uykuya dalıyor… Kaptan uyumuyor, direksiyon başında Anadolu ezgilerini mırıldanıyor. Kaç gündür gözüne uyku girmemiş oysa. Dolunay, gözünü uyku tutmayanlara eşlik ediyor. Otobüste sabaha kadar uyumayanlardan biri de Zümrüt Öğretmen oluyor.
Fatih Gözütok, kısa süreli dinlenmelerden sonra öğrencileri tek tek saymayı ihmal etmiyor. Öğrencilerin tamamı, belirtilen saatte otobüsteki yerini almış oluyor. 19-20 numaralı koltukları Yaman Yaman’la birlikte paylaşıyoruz. Yaman, Çanakkale Şehitler Abidesi’ni oldukça merak ediyor. Abideyle ilgili dikkat çekici sorular soruyor. Onunla keyifli bir yolculuk geçiriyoruz.
BURHANLI KÖYÜ
Sabah saat 06.00’da Gelibolu’nun 200 haneli Burhanlı köyündeyiz. Gün ağarıyor. Gezi kafilesi, sabahın mahmurluğuyla Burhanlı’ya ayak basıyor. Burhanlı köyündeki mütevazı dinlenme tesisleri Süer Market, Emre Çay Bahçesi; Zeynep Dilbaz, Mustafa Gülen vd. esnafın işlettiği brandalı hediyelik eşya dükkânları, yöresel ürün tezgâhları ve lokantadan oluşuyor.
Emre Çay Bahçesinin sakin işletmecisi, hediyelik eşya dükkânını işleten Zeynep Dilbaz’ın eşi. Sahibi, çay bahçesini iki otobüs dolusu yolcuya açarken özel bir talepte bulunmuyor. Okulun hazırladığı kumanyayla çay bahçesinin kapalı alanında toplu kahvaltı yapılıyor.
Alper Tuncel, Fatih Gözütok, Turgay Çapa, Fatma Kaya, Birol Türk, Zümrüt Çelebi’nin yanı sıra veliler de öğrencilere yardımcı oluyor. Kadife Sönmez, kumanyaların sunumunda canla başla çalışıyor. Sadece o mu, veliler ve öğretmenler de üzerine düşeni yapıyor. Zor, ama keyifli bir iş el birliğiyle başarılıyor.
Burhanlı köyündeki tesisler, köyün ortak alanına kurulmuş. Tesis çalışanları saat 05.00’te iş yerlerini açmış. Öğrenciler, hediye alışverişinden hoşlanıyor. Çanakkale Şehitler Abidesi ile ilgili hediyelik eşya, en çok ilgi gören ürünlerden. Anahtarlık, kılıç, kasatura, kolye, tabak vb. hediyelik eşya fiyatları uygun. Yöresel ürünler de dikkat çekici. Nesrin Hanım’ın tezgâhında zeytin, zeytin yağı, marmelat, salça, yumurta, tereyağı vb. ürünler yer alıyor. Tezgâhta, tükendiği için tarhana bulunmuyor. Güler yüzlü bu köylü kadından fotoğraf çekme izni istediğimizde tereddütsüz evet, diyor.
Burhanlı köyünde Trakya’nın aydınlık yüzüyle karşılaştığımızı fark ediyoruz.
HOZAT’TA GÖREV YAPAN JANDARMA ONBAŞI SÜRPRİZİ
Burhanlı köyünde hediyelik eşya satan güler yüzlü bir esnafla tanışıyoruz. Dükkân brandayla kaplı. Çanakkale Şehitler Abidesi ile ilgili yüzlerce hediyelik eşyanın sergilendiği dükkânın sahibi, Mustafa Gülen. Kendisiyle bir süre sohbet ediyoruz. Sohbetin ilerleyen bölümünde, bu güler yüzlü esnafın, Tunceli Hozat’ta jandarma onbaşı olarak görev yaptığını öğreniyoruz. 1951 doğumlu Mustafa Gülen, 1971 yılında görev yaptığı Hozat’tan dolayı Tunceli’yi çok seviyor. Görev gereği Hozat köylerine gitmiş. Köylülerin birikiminden oldukça etkilenmiş. Ayrılma vakti gelince Mustafa Gülen’le el sıkışıyoruz.
BURHANLI KÖYÜ İLKOKULU KERESTE DEPOSU OLMUŞ
Burhanlı Köyü İlkokulu, kara yolunun kenarındaki dinlenme tesisinin yanında yer alıyor. Pembe duvarları yer yer yosun bağlamış. Bina iki bölümden oluşuyor. İki kanatlı kapısı olan bölümün derslik, diğer bölümün ise lojman olduğu anlaşılıyor. Kanatlı kapının bir kanadı açık. İçeride okula dair izleri arıyorum, yok! Ne bir yazı tahtası ne de öğrenci sıraları… Defter, kitap, kalem, silgi de yok! Öğretmen kürsüsüne de rastlayamıyorum. Bu okulda öğrencilere ve öğretmenlere ait izler çoktan silinmiş. Birinci sınıflarda okutulan fişler, o fişlerin asıldığı ipler de yok ortalıkta. Tebeşir kokusu, çocuk çığlığı, bayramlardan arta kalan sevinçler de silinip gitmiş okuldan. Derslik nem kokuyor. Yaklaşık 40 m²’lik sınıf kereste deposuna dönüştürülmüş! Okul bahçesinde yıllar önce dikilen çamlar minik öğrencileri özlemiş. Belki minik eller dikmiştir o çamları. Yüreği kıpır kıpır bir öğretmenin parmak izlerini taşıyor da olabilir. Çamlar boy vermiş, bazıları okulun kiremit kaplı binasını sarmış. Bayrak direği yerinde duruyor, ama bomboş! Rüzgâr bekleyen bayrak yok artık o direkte… Binanın bacası, hâlâ ayakta. Birkaç cm²’lik sıva döküntüsünden başka bir hasar yok. Binanın çevresindeki oturaklar hayli yıpranmış.
Okul bahçesinin önünde ve arkasında iki araç park etmiş. Bunlardan biri yeni, ya diğeri? Süslenmiş bir Hacı Murat! Düğüne hazırlanmış bir damat gibi bakımlı, pırıl pırıl bir Murat 124’le karşılaşmak keyif verici. Arda, Cansın, Ziya ve Asrın, bu şirin otomobilin arka camına adlarını yazdırmayı başaran şanslılardan. Onlara gıpta ediyorum. Zamanında kim bilir kaç gelini ağırlamıştır bu otomobil. Yıllar önce Murat 124’le şehir turuna çıkacak kadar şanslı olan gelinlerle damatlar acaba şimdi kaç yaşında? Köy yolunda tozu dumana katarak ilerlemiş, mutluluğun sevincini Gelibolu Yarımadası’nın hemen her köşesine yaymışlardır. Bu otomobili özenle kullanan sahibini merak ediyor insan. Arda, Cansın, Ziya ve Asrın’ın babası olabilir mi, belki… Bu şanslı çocukların dedesi niçin olmasın?
Tüketim budalalığının doruğa çıktığı koşullarda Hacı Murat’la mutlu olabilmek, büyük erdemdir.
200 haneli köyün okulu niçin kapatılır? Bu soruyu köylülere soruyoruz. Köylüler, öğrencilerin taşımalı eğitim kapsamında Gelibolu’ya götürüldüğünü ifade ediyor. Gelibolu İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü, boşaltılan okulu gözden çıkarmış. Yaygın eğitimde kullanılabilecek bir binanın kaderine terk edilmesi, acı verici. Burhanlı Köyü İlkokulunun kaderine terk edilmiş binası ile ilgili olarak Gelibolu İlçe Millî Eğitim Müdürü Tahir Karaca ile Çanakkale İl Millî Eğitim Müdürü Ferhat Yılmaz’ın ne düşündüğü merak ediliyor. Çürümeye terk edilen bina, Burhanlı Köyü İlkokulundan mezun olanlar için bir travma nedenidir. Binanın onarılarak yetişkin eğitiminde kullanılması ya da kütüphaneye dönüştürülmesi, yüksek maliyet gerektirmeyen çözümlerden biri olarak görünüyor.
Burhanlı köyünde dinlenme süremiz sona erince köylülere veda edip araca biniyoruz. Fatih Gözütok, ne olur ne olmaz diye araçta yine sayım yapıyor. Gözümüz Mustafa Kara’da. Asker üniformasıyla yola çıkan Mustafa, araçta rahatsızlandığı için yerinde olup olmadığını merak ediyoruz. Mustafa yerindeyse, eksik yok! Burhanlı’dan yola koyuluyoruz. Yola paralel uzayan tarlalar sarı renge boyanmış. Bölgenin geniş tarım alanlarındaki ayçiçeği yerini kanola çiçeği ekimine bırakmış. Yağ üretiminde kullanılan kanola çiçeği ekiminin giderek yaygınlaştığı anlaşılıyor. Aracımız Çanakkale Boğazı ile yeşil-sarı renge boyanmış tarlalar arasında ilerliyor. Saat 07.41’de Eceabat’a varıyoruz. Eceabat İskelesinde bizi bekleyen rehberimiz Ömer Demirağ’la birlikte Şehitler Abidesi’ne hareket ediyoruz.
(Körfez, 25 Nisan 2019)