Komşu köylerden gizlice yola çıkan iki Pülümürlünün istikameti, Nazımiye Oğullar (Hılves) Serdeniye mezrasıydı. Bir arazi anlaşmazlığını ‘çözmek’ için yola çıkmışlardı.
Silahlıydılar.
1960’lı yılların başıydı.
Serdeniye köylüsü, o yıl Vıle Kunıke’de yayladaydı.
Hüseyin Güler, eşi ve çocuklarıyla yaylaya çıkan köylülerdendi.
Köyde, 1950’li yıllarda muhtarlık yapan, Hüseyin Güler’in babası Kamer Güler’den başka kimse yoktu.
Köpekler, köye yaklaşık 1 km uzaklıktaki yaylada devriye geziyordu.
Sessizce köye giren kişilerin hedefinde Güler ailesi vardı. Çevreyi yoklayan iki kişi, ahırı ateşe vermiş, sıra eve gelmişti. Ev sahibi Kamer Güler, uykudaydı. Köyün sessizliğini bozan ayak sesleri, köylünün uykusunu böldü.
Yaşlı köylü, yün yorganını üzerinden atarak alabildiğine bağırdı:
“Ero meşere, ez de çuv çinaye sımani! Ulan kaçmayın, sizin … !”
Sabotajcılar, fark edildiklerini düşünerek kuzeye, yaylanın olduğu bölgeye doğru kaçmaya başladı. Susamışlardı. Vıle Kunıke yakınlarındaki kaynaktan su içtikten sonra Pülümür Kırmızıköprü yönüne doğru kaçarak izlerini kaybettirdiler.
Hüseyin Güler, Pülümür Çayı’nın doğu yakasında, bölgenin sert ikliminden belki en çok etkilenen Serdeniye’de doğdu. 1920’li yılların sonunda dünyaya gelmiş, doğum tarihi, kayıtlara 1933 olarak işlenmişti. 1940’lı yıllarda, Pülümür-Tunceli kara yolunun yaklaşık 20. kilometresindeki uzun taş tünelin yapımına emek vermişti. Kol gücüyle delinen dev kaya kütlesi gün ışığıyla aydınlandığında, sevinç çığlığı atan işçilerdendi.
Hengırvanlı Hasan Tosun (Pit Ali) ve Melek Hanım’ın kızı Sultan Hanım’la evliydi. Taş yapı ustasıydı.
Serdeniyeli köylü, 1971 yılında, kesme taştan iki katlı ev yaptı. Taş, eve yaklaşık 500 metre uzaklıktan çıkarılmış, katır sırtında taşınmıştı.
Ustaya, köylüsü Binali Dönmez yardım etmişti.
Güler ailesi 1985’te köyden ayrılmak zorunda kaldı.
Taş yapılı evde 14 yıl yaşamışlardı.
Pülümür Vadisi’nin doğu yakasında, zirvenin eteğindeki köy 1986 yılında tamamen boşaldı. Köyün son sakini, Ahmet Sever ve ailesiydi.
Aile, 1986’da Erzincan Yalınca’ya taşındı.
Elektriği, yolu ve okulu olmayan köy, 1986’da doğaya emanet edildi.
Hüseyin Güler’in bin bir emekle yaptığı evin kapısına 1985’te kilit vuruldu. Ev eşyası, katırla Tunceli-Pülümür kara yoluna taşınmıştı. Aile taşıyamadığı bazı eşyaları, asma kilitli evde bırakmıştı. Tırmık, alüminyum süzgeç, güğüm, tencere, çaydanlık vb. araç gereçler insansız köyün kaderini paylaştı.
Serdeniye evleri, sert iklimin yıkıcı etkisinden payına düşeni aldı. Güler ailesinin iki katlı evinin üst katı yıkıldı. Sağlık sorunları yaşayan oğul İmam Güler, yaşamının kalan yıllarını köyünde geçirmek için yıkılan kısmı temizlemiş, binanın giriş katını oturulabilir hâle getirmişti.
Oğul yıldızlara kavuştuktan sonra asma kilit bir daha açılmamak üzere kilitlendi. Dağ başında kapısı kilitli ev mi olur, zorlandı kapı. Kan ter içinde eve taşınan yatak paramparça edilmiş, eşyalar sağa sola savrulmuş, yapıya zarar verilmişti.
Taş yapı ustasının tırmığı, tufandan kurtulmayı başarmıştı.
Serdeniye’yi geçen yıl 12 Ağustos’ta ziyaret etmiştik. Aradan bir yıl geçmeden, 3 Temmuz’da yine Serdeniye’deyiz. Hasan’la, Hılves yönünden köye çıkıyoruz. Hasan Tosun’un mezarının olduğu sırttan (Vıle Odıke), ağır adımlarla, çocuk boyundaki otların arasında yol alıyoruz.
Paslanmış konserve kutuları ve pet şişeler, acı dönemin kanıtları olarak toprağa karışmış.
Isırgan otlarının kapladığı yıkıntılarda rastladığımız paslanmış asma kilit, en az 38 yaşında! Yaklaşık 60 yıl önce kundakçıların gazabına uğrayan ahırın ardıç direği, hâlâ ayakta!
Hüseyin-Sultan Güler çiftinin, çevreye saçılan çaydanlık, süzgeç, güğüm, testere, fırça vb. eşyalarının bir kısmı otlara gömülmüş. Kapıya asılı battaniyenin rengi biraz daha solmuş bu yıl.
1971 yılında büyük umutlarla yapılan ev, doğaya karışan köyün acı kaderini paylaşmış. Ev sahipleri Hüseyin Güler (1933-12 Haziran 2023) ve Sultan Güler (1926-20 Şubat 2024), ter döktükleri taş yapının kaderinden habersiz, huzur içinde uyuyor şimdi.
Yarım yüzyılı aşkın bir zaman önce sabotajcıların pusu kurduğu köye akşamüzeri veda ediyoruz. Ormanın yuttuğu yoldan, düşe kalka kara yoluna iniyoruz. Serdeniye’nin, yokluklar içinde mucizeler yaratan gönlü zengin çalışkan insanlarını yürekten selamlıyoruz…
(Nazımiye Oğullar (Hılves) köyü Serdeniye mezrası, 3 Temmuz 2024)