Kadınlı erkekli topluluğun birçoğu işini gücünü bırakıp kasabaya gelmişti. Kucağında bebek, sıra bekleyen anneler, boncuk işlemeli tülbentle örtünmüştü. Bazı yaşlılar, sağlık ocağı bahçesinde boy vermeye başlayan çam ağaçlarının yanında oturmuş, tespih çekiyordu.
Günlerden Cumartesi’ydi.
Topluluğun gözü, Pülümür’den gelecek cipteydi.
Kırmızıköprü Sağlık Ocağı önünde toplanan köylüler, doktor bekliyordu.
Pülümür Sağlık Ocağında görevli Dr. Mehmet Yılmaz, her Cumartesi günü Kırmızıköprü’ye gelir, hastaları muayene ederdi.
O tarihlerde hafta sonu tatili Cumartesi günü öğleden sonra başlıyordu.
Köylüler sabırsızlanmaya başlamıştı.
Sağlık Ocağında görevli sıtma memuru, ocak önünde toplanan köylülere seslendi:
“Az önce haber geldi, doktor muayeneye gelemiyor. Burada boş yere beklemeyin.”
Köylüler homurdanmaya başladı. Erkekler, Kızılkayalar’ın önünde yan yana dizili bir ya da iki katlı kahvehanelere dağıldı.
Kadınlar köy yoluna düştü.
Savaştepe Öğretmen Okulu mezunu Hasan Fırat, Pülümür Mezra (Köyü) İlkokulu Müdürü’ydü. Bir gün okuldan eve dönerken, kadınlar etrafını sarmış, soruna çözüm bulunmasını istemişti.
Hasan Fırat, Dr. Mehmet Yılmaz’ın, Kırmızıköprü Sağlık Ocağına gelmekten niçin vazgeçtiğini araştırmaya başlamıştı. Öğretmen, çok geçmeden, ‘boykot’un gerekçesini öğrenmişti.
Hasan Öğretmen’in edindiği bilgiye göre, olay şöyle gelişmişti:
Sağlık Ocağında ispirtoya ihtiyaç duyulmuştu. Doktor, enjektör vb. tıbbi gereçlerin temizliğinde kullanılan ispirto için Kırmızıköprü esnafının kapısını çalmıştı. Esnaf, ispirtoyu, fahiş fiyatla kuruma satmıştı! Doktor, kurumun zarara uğratılmasından dolayı hayal kırıklığına uğramış, Kırmızıköprülüleri muayene etmekten vazgeçmişti!
Doktor Mehmet Yılmaz, ‘boykot’la yetinmemiş, Kırmızıköprülü esnaf hakkında, Pülümür Asliye Hukuk Mahkemesinde bir de dava açmıştı!
Hasan Fırat, Kırmızıköprülüleri ‘cezalandıran’ doktora açık mektup yazmış, bir Arap yüzünden Arabistan yakılmaz, demişti.
Peki, kamu kaynaklarının korunması konusunda ödün vermeyen Pülümür Hükûmet Tabibi Mehmet Yılmaz kimdi?
Doktor Mehmet Yılmaz, Gerger, Pülümür, Çerkeş, Çamlıdere ve Balâ ilçelerinde görev yapmıştı.
Yaşar Altıntaş’a göre, Balâ’ya, ‘komünist’ olduğu için sürgün edilmişti.
12 Eylül Darbesi sırasında Balâ’daydı. O tarihte Balâ’da görev yapan Polis Memuru Hüseyin Çetintaş, yörede ‘Kel Doktor’ lakabıyla tanınan Mehmet Yılmaz’ı yakından tanıyan isimlerden.
Çetintaş, doktorla ilgili duygu ve düşüncelerini şöyle ifade ediyor:
“Balâ’da görev yaptım. Olağanüstü bir insan ve doktordu. Parada pulda ve lükste gözü olmayan, kendisini şifa dağıtmak ve tedavi etmek için halka adamış bir dâhi insandı.”
Balâlı Alaattin Aktaş, Dr. Mehmet Yılmaz’ın, tam bir halk doktoru olduğunu belirtiyor.
Yakını Cazip Öztürk, Dr. Yılmaz’ın, büyük özveriyle görev yapmış, çok sevilen bir halk doktoru olduğunu dile getiriyor.
1986’da Balâ’ya sürgün edilen Dr. Ercan Kesal (Oyuncu-Yazar), Yazar Tülay Çobanoğlu’na, Dr. Mehmet Yılmaz’la ilgili izlenimlerini anlatmıştı:
“1986 yılıydı galiba. Ankara’nın Balâ ilçesine sürülmüştüm, mecburi hizmet yıllarında. Kasabaya vardığım günlerde ilk tanıdığım insanlardan biri Dr. Mehmet isminde yaşlıca bir pratisyen hekimdi. Kasabanın ana caddesindeki bir eczanenin yanındaki küçük bir odayı hem muayenehane hem de ev olarak kullanıyordu. Eşinin ve çocuklarının da olduğunu, ama Ankara’da yaşadıklarını sonradan öğrenmiştim. … Çok pratik ve çok cesur bir hekimdi. Bölgeyi ve orada yaşayanları çok iyi tanıyordu. Zaten onlardan biri gibi olmuştu. Onlar gibi yiyor, içiyor, onlar gibi yaşıyordu. Aslında parayla çok fazla ilişkisi kalmamıştı. Sanki ruhsal bir zorunluluğu onu orada tutuyor gibiydi.”
Mehmet Emin Şenlik, 19 Temmuz 2019’da kaleme aldığı bir yazıda, Dr. Mehmet Yılmaz’la ilgili şu ifadelere yer vermişti:
“Düzgün kişiliğinin yanı sıra gerçekten çok iyi bir doktor olması nedeniyle namı almış yürümüş. Balâ’mızın bu güzel doktorunu Balâ, Karakeçili, Gölbaşı ilçe ve köyleri ile daha birçok köy adını duymuş ve buralardan hastaları olmuştur… Her türlü hastalığa bakmış, her çağırana koşmuş, kiminden para almış, kiminden almamış bu güzel insan 30 yıl civarı hizmet ettiği Balâ ilçemizde bir sembol olmuş, bir değer olmuştur…”
Dr. Mehmet Yılmaz, 1970’li yılların başında (1971 ya da 1972) Pülümür’de görev yapmıştı. Devleti, pahalı ispirtodan dolayı zarara uğratan Kırmızıköprülü esnafın gözünün yaşına bakmamıştı.
Halk Doktoru Mehmet Yılmaz, Balâ’da, paradan puldan uzak bir yaşam sürmüş, yaşamını halka adamıştı. Evi, eczanenin yanındaki tek göz odadan ibaretti. Bu odada hasta muayene ediyor, yaşamını sürdürüyordu.
2004 yılıydı. Gün ışımış, Balâ caddelerinde hareketlilik başlamıştı. Fırınlar, lokantalar, çay ocakları, kahvehaneler, bakkallar çoktan siftah yapmıştı. Ana caddedeki eczane de açılmıştı. Eczanenin bitişiğindeki odanın kapısı ve penceresi kapalıydı. Bir hasta hafifçe tıklamıştı kapıyı. Açılmadı kapı. Kapıda toplandı esnaf, önce kısa, ardından uzun süre basılı tutuldu zilin düğmesinde işaret parmakları.
Doktor, diye seslendi kalabalık.
Ses yoktu!
Kapı zorlanarak açıldı.
Dr. Mehmet Yılmaz, tek kişilik yatağında ebedî uykusundaydı.
Dolabında manuel tansiyon aleti, stetoskop, yoksul hastalara bedava verdiği numune ilaçlar…
Gözlüğü, baş ucundaki sehpada, yarıya kadar okunmuş kitabın üzerindeydi.
Mavi mürekkepli dolmakalemin kapağı, yere düşmüştü.
Protokol defterine, bir gün önce muayene olan Balâlı yaşlı bir köylünün adı yazılmıştı en son…
Halka adanmış bir yaşam, Balâ’da son bulmuştu.
Tek göz odada…
Yapayalnız…
(Körfez, 1 Mart 2024)
Kaynakça:
Hasan Fırat (1975). Burası Kırmızıköprü/Günceler, s. 120-121, Ankara: Güven Matbaası.
https://www.facebook.com/groups/630249900802182/posts/1263482877478878/ Erişim: 25.02.2024.
https://www.facebook.com/Bala.Ankara/photos/a.721417814559221/5737530612947891/?type=3 Erişim: 25.02.2024.